Türkiye’nin öncü yatırım hizmetleri ve varlık yönetimi grubu
ÜNLÜ &Co’nun bilgilendirme ve değerlendirmelerde bulunduğu "ÜNLÜ &Co
2022 Ekonomi ve Piyasa Beklentileri" başlıklı webinar ile ekonomik gündem
masaya yatırıldı. ÜNLÜ &Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay’ın
konuk konuşmacı olduğu webinarda global ekonominin etkileri, Türkiye
ekonomisinde son dönemde yaşanan değişimler ve piyasalara etkileri ele
alındı.Zoom üzerinden gerçekleşen toplantıya, EGİAD, ESİAD ve İZSİAD üyesi iş
insanları yoğun ilgi gösterdi.
ŞİRKETLERİMİZİN
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ SAĞLAMALI VE İSTİHDAMI KORUMALIYIZ
EGİAD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Fatih Dalkılıç'ın
moderatörlüğündegerçekleşen toplantının açılış konuşmasını yapan EGİAD Yönetim
Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, konuşmasına kayıt dışı ekonominin
etkilerine değinerek başladı. Yelkenbiçer, “Ekonomik krizlerin en belirgin
semptomlarından birisi işsizliğin artmasıdır. Bu yaklaşıma göre Türkiye'de
henüz bir işsizlik yönlü ekonomik kriz yoktur fakat asgari ücrete yapılan yüzde
50 oranındaki zam açısından irdelenmesi gereken bazı kritik noktalar vardır.
Çalışanları sosyal güvenlik, emeklilik, yasal çalışma saatleri gibi temel
haklardan, devleti vergi gelirinden mahrum bırakan kayıt dışı çalışma Türkiye
ekonomisinin başlıca sorunlarından birisidir. Son yıllarda kayıt dışılıkta,
özellikle ücretli kesimde, önemli bir gerileme olmakla birlikte Türkiye, OECD
ülkeleri arasında kayıt dışı çalışmanın en yüksek olduğu ülkelerden biri olmaya
devam ediyor. Çeşitli çalışmalar genelde asgari ücret artışlarının, kayıt dışı
istihdam üzerinde olumsuz etkinin varlığını ortaya koyuyor. Türkiye bağlamında
ise 2004 yılında gerçekleşen benzer boyuttaki asgari ücret artışını araştıran
az sayıdaki çalışma da kayıt dışılık etkisini saptıyor” dedi.
Enflasyon ve kurda oynaklığın azaltılması, yani
öngörülebilir olmasının sağlanmasının önemine de vurgu yapan Yelkenbiçer,
“İşveren tarafına bakarsak yabancı kur artışı nedeniyle artan girdi maliyetleri
ve daralan pazar nedeniyle özellikle küçük işletmelerin işten çıkarma gibi
olumsuz gelişmelerle ilerlemek durumunda olabilecekleri öngörülebilir. Bu
noktada küçük işletmelerin işten çıkarma gibi istenmeyen durumlardan
kaçınmaları noktasında sosyal güvenlik desteği, istihdam desteği, kredi
limitleri ile ilgili artış destekleri gibi farklı finansman kaynakları
yaratılarak desteklenmeleri yerinde olacaktır. Enflasyonla mücadele ve kurla
ilgili para politikalarının gözden geçirilmesi gerekliliği açıktır. Aksi
takdirde yapılan zam oranının enflasyon karşısında erimesinin önüne
geçilemeyecektir” diye konuştu.
İHRACAT ODAKLI BÜYÜME
İÇİN YÜKSEK TEKNOLOJİYİ VE KATMA DEĞERİ ÖNCELEYEN ÜRETİM POLİTİKALARI ŞART
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı ise ihracatı
artırarak büyümeyi ve cari açığı düşürmeyi hedefleyen yeni ekonomik modelin
başarılı olabilmesi için sanayide ve dış ticarette gerçek bir yapısal dönüşüm
ihtiyacının önemini vurguladı. Yüksek teknolojiyi ve katma değeri önceleyen ve
ithal girdiyi düşürecek üretim politikaları izlenmesinin gereğini aktaran
Karabağlı, “Türkiye’nin ihracatı 2021 yılında baz etkisiyle 225,4 milyar
dolarla tarihi rekor seviyeye ulaştı. Yıllık artış oranı yüzde 32,9 oldu.
İthalat ise yıllık 23,6 artış ile, 271,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ege
Bölgesi, 2021 yılı ilk 11 ayında 22,3 milyar dolar ihracat ile Türkiye
ihracatının yüzde 11’ini, İzmir ise, 13,4 milyar dolar ihracat ile, yüzde
6,6’sını oluşturuyor. Ancak, Covid 19 ile birlikte tedarik zincirlerindeki
kırılma ve Çin’den kayan siparişlerle ihracatta yakalanan avantaj geçici
olabilir. Ayrıca, ülkemizde yüksek döviz kurunun ihracat için olumlu
olabileceği düşünülse de bunun geçici olduğu, rekabet koşullarının ortaya çıkan
avantajı kısa sürede yok ettiği ve döviz cinsinden toplamda elde edilen gerçek
gelirin de tam olarak artış olarak yansımadığı bir gerçektir. Öte yandan,
ihtiyaç duyulan hammaddelerin ve ara malların ithal edildiği dikkate alınırsa
yüksek kurun sanayi üretim endeksini düşürebileceği ihtimal dahilindedir.
Yüksek enflasyon engellenemediği ve dengeli ve istikrarlı bir kura ulaşılmadığı
takdirde sanayi üretiminde dolayısıyla ihracatta gerileme riski vardır. Mevcut
ekonomik durum nedeniyle yatırım kararları ertelenmektedir. Ayrıca, ihracatçı
ve ithalatçıya Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz satışı uygulaması, ihracat
bedelinin yüzde 25’inin Merkez Bankası'na satılması gibi uygulamaların
yarattığı belirsizlikler hem üreticiyi hem ihracatçıyı tedirgin etmektedir.
Eximbank ve reeskont kredilerine ne kadar kaynak aktarılacağı konusu da
önemlidir” dedi.
ENFLASYON İLE ETKİN
MÜCADELE ŞART
Daha sonra söz alan İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan
Küçükkurt da faiz ve enflasyonun Türkiye’de 2021 yılının en önemli ekonomi
gündemini oluşturduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Küçükkurt, enflasyon
ile mücadelede faiz artırımının temel müdahale yöntemi olduğu dünyada genel
kabul görürken Türkiye olarak daha farklı bir yol izlemenin tercih edildiğine
dikkat çekti. Küçükkurt, faiz indirerek piyasaların hareketleneceği, yatırımın
artacağı, bunun da enflasyonu gerileteceği kabulü ile Merkez Bankası eliyle
yürütülen faiz indirimlerinin dövizin yukarı yönlü ivmelenmesine sebep olduğunu
hatırlatarak, “Bunun akabinde de küresel piyasalarda zaten var olan enflasyon,
ülkemizde de hızla tırmanışa geçmiştir. Düşük faiz politikası dövizi
yükseltirken ihracatı teşvik etmesi olumlu bir manzara oluştursa da ithal ara
mala muhtaç sanayimiz ve üreticilerimiz için yüksek döviz ve neredeyse TÜFE’yi
ikiye katlayan Üretici Enflasyonu zorlu bir sürece girmemize neden oldu. Bu
sebeple hem üretim maliyetimiz yükseldi hem de öngörülemezlik sebebiyle
finansmana ulaşma ve fiyatlamada sıkıntı yaşamaya başladık. Son olarak çıkarılan
kur korumalı mevduat ile dövizdeki sert yükseliş durdurulup belli seviyeye
kadar döviz geri getirilse de Aralık ayı enflasyonu rekor seviyede gelerek
yıllık enflasyonumuzu yüzde 36’ya taşıdı” dedi. 2022’nin zor bir yıl olacağı
konusunda uyarıda bulunan Küçükkurt, “Bu süreçte yüksek enflasyon ile önünü
görmeye çalışan üreticileri zor bir yılın beklediğini düşünüyorum. Aynı şekilde
tüketiciler için de bu seviyede bir enflasyonun son derece zorlayıcı olacağı da
bir gerçek. İş aleminin siyasetten beklediği küresel ekonomi ile entegre,
ekonomi biliminin gereklerini yerine getiren, öngörülebilir ve sürdürülebilir
bir ekonomik ortamın yaratılmasıdır. Dünya ile entegre, demokratik değerleri
yücelten, uluslararası piyasalarda güven telkin eden, spekülasyon için değil
yatırım için likiditenin geldiği bir Türkiye beklentimiz ve arzumuzu koruyoruz.
Ayakları yere basan, önünü gören ve üretim iklimine girmiş bir Türkiye yaratmak
hepimizin görevi. Doğru politikalar yürütüldüğü ve enflasyon ile mücadelede
denenmiş ve sonuç alınmış adımlar atıldığı takdirde 2022 yılının görece daha
makul bir yıl olacağına yönelik inancımı koruyorum. Ancak aksi durumda 2022
yılında enflasyon ve yüksek döviz sarmalına girmiş bir Türkiye manzarasının
kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum” dedi.
ÜNLÜ &Co İzmir Şubesi Direktörü Onur Kayral’ın kısa firma tanıtımının sonrasında Dünya ve Türkiye ekonomik dengeler üzerine ayrıntılı bir sunum yapan ÜNLÜ &Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Gökhan Uskuay, Omicron varyantının hızlı ama etkisiz olması sebebiyle Dünya’nın pandemi açısından daha normelleşen bir sürece gireceğini belirterek, emtia fiyatlarındaki dengesizliğin bu sene sona ereceğini kaydetti. Dünya’nın 2021’i yüzde 6.1’lik büyüme ile kapattığını en büyük yükselişi Çin’in yakaladığını belirten Uskuay, 2022 ve 2023’te sırasıyla bu yükseliş oranının yüzde 4.7 ve yüzde 3.5 olarak beklendiğini ifade etti. Türkiye ekonomisine ilişkin de ayrıntılı değerlendirmede bulunan Uskuay, “Emtia fiyatları önümüzdeki sene içinde bir sorun olmaktan çıkacak. 1980’lerden bu yana en yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Hem talep hem arz şoku sebebiyle enflasyon yükseldi. Tedarik zincirindeki normalleşme ile enflasyonda bir nebze normalleşme olacak. 2022’te ilk 6 ayda tepe yapıp düşme olacak. 2022’de Dünya’da en yüksek negatif reel faiz TL’de görülecek. G-7 Merkez Bankalarının faiz artırım süreçleri ve FED’in niceliksel sıkılaştırması yurtdışı finansal koşulları zorlaştıracak. TCMB rezervlerini heteredoks politikalar ile arttırmaya çalışacak, faiz dışı politikalar ile kuru savunacak. TL son 20 yılın en büyük değer kayıplarından birini yaşadı. Dolarizasyon eğilimini kırmak, TL’de istikrar kazanan değer kaybını durdurmak için yurt içi bireysel yatırımcılara kur getirisi garantisi verildi. 2022’de Türkiye için yüzde 4’lük bir büyüme, enflasyonun da yüzde 45 ile kapatılması beklentisi bulunuyor” dedi.