Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup
toplantısında konuştu. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak eser ve hizmet
siyasetiyle yollarına kararlılıkla devam ederek Türkiye'yi hedeflerine
ulaştıracaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde hizmete
alınan dev projelere değindi. Erdoğan, "Dünyada deniz üzerinde beş tane
havalimanı var, ikisi bizim ülkemizde. Her ne kadar bazı gafiller bu
havalimanına bile kulp takmaya kalktıysa da biz açılış töreninde milletimizin
heyecanını, mutluğunu, şükran duygularını gördük.
O gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış hamdolsun
bizler için ayrıca gurur verici oldu. Ülkemizin Karadeniz kıyısındaki son
şehirleri olan Rize ve Artvin'in ekonomik ve sosyal potansiyelini en üst
seviyede kullanmasına imkan sağlayacak bu havalimanının hayırlı olmasını
diliyorum. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi kalkınma
atılımlarının gayesi 2023‘ü Cumhuriyet'in zirvesi değil, daha büyük atılımlar
için yeni bir başlangıç haline dönüştürmektir. Ülkemiz için, milletimiz için,
bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni milat,
yeni bir başlangıç olacaktır" dedi.
2023 seçimlerinin
önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Erdoğan şunları kaydetti:
"Esasen AK Parti'nin kazandığı her seçim böyle bir
başlangıçtır. İktidara geldiğimiz 2022 Kasım seçimleri istikrar ve güven arayan
Türkiye'nin ilk ayak sesiydi. Türkiye'yi yeniden istikrarsızlık batağına
sürükleme çabalarını 2015 Kasım seçimleriyle sandığa gömdük. Milletimizin
desteği ile 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı
olacaktır. Bu tablo bizim kadar ülkemiz ve bölgemiz üzerine hesapları olanların
dikkatini çekmektedir. Her dönem olduğu gibi bu güçler içeride kendi
senaryolarına uygun rollere talipli siyasetçi, iş insanı, medya mensubu kılıklı
aktörler bulabilmektedir. Bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız
devletlerden birinin başkanı Türkiye'de iktidarı değiştirmek için çalıştıkları
çevreler olduğunu söylemişti.
Eskiden ülkemizde başka çevrelerle de çalışıyordu. Biz
bunların çalıştığı vesayet güçlerinin, darbecilerin, terör örgütlerinin,
beşinci kol faaliyeti yürüten sinsi tiplerin tepesine binip hareket alanını
kısıtlayınca alternatifleri azaldı. Kala kala hırsları boylarını aşan bir avuç
kıyafetsize, ancak ilkokul müsameresi seviyesinde iş çıkaran oyunculara
kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını herkese duymak istediklerini
söyleyen, yalanı, iftirayı, yüzsüzlüğü siyaset diye pazarlayan, ülke ve
milletin hayrına söyledikleri tek söz, yaptıkları tek iş olmayan karikatür
tiplerinin cesaretlerinin giderek arttığını görüyoruz."
"2023'te
bunların yüzlerindeki maskeleri düşürerek hepsini de siyaset arşivinin tozlu raflarına
havale edeceğiz"
"Bunlar milletin irfanını, inancını, ferasetini kimi
zaman tek parti zulmü ile kimi zaman dipçik zoruyla, kimi zaman algı
operasyonlarıyla yenebileceklerini sanan zavallılardır" diyen Erdoğan,
"Milletimiz, Demokrat Parti'den beri bunlara şamar üstüne şamar
indirmesine rağmen bu habis zihniyetin tarihten ders çıkarmadan hala aynı
şımarıklıkla yoluna devam etmesini ibretle izliyoruz. 2023'te bunların
yüzlerindeki maskeleri düşürerek defterlerini dürecek ve hepsini de siyaset
arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz. Teşkilatlarımıza,
milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza her fırsatta sürekli sahada
olmalarını, milletimizin gönlünü kazanmak için daha çok çalışmalarını tavsiye
etmemin sebebi budur. Bizim kalbimiz Rabbimizden, gözümüz milletten başka yere
dönük olmamıştır, olmayacaktır. Eser ve hizmet siyasetimizden, istiklal ve
istikbal davamızdan, demokrasi ve kalkınma programlarımızdan taviz vermeden
samimiyetle çalışıp çabalayacağız" ifadelerini kullandı.
Dünyayı etkileyen küresel sorunların bir engel olmadığını
ifade eden Erdoğan, "Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar
karşısında bu duruşumuzu bozmayacağız. Bunları yaptığımız sürece milletimizin
desteği hep yanımızda olmayı sürdürecektir. CHP ve şürekası sürekli öyle
konularla, öyle zırva iddialarla, öyle yalanlarla karşımıza çıkıyorlar ki,
muhatap alıp cevap vermeyi zül addediyoruz. Buna rağmen milletimize olan
saygımız sebebiyle bazı hususları açıklamamız gerekiyor" dedi.
"Bize yönelik
iftira dalgası başlattılar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargıtay'ın Canan Kaftancıoğlu kararı
ve Kılıçdaroğlu'nun SADAT'a gitmesine ilişkin de şunları söyledi:
"CHP İstanbul İl Başkanının mahkumiyet kararlarının
Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik iftira dalgası
başlattılar. Yargı kararları elbette eleştirilebilir ama bu eleştirinin yargı
mensupları ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldırı konusuna varması
siyasetin değil hukukun konusudur. Bu süreçte ettikleri her kem sözün,
attıkları her iftiranın cevabını hukuk önünde vereceklerdir. Burada bir kuyruk
acıları var, onun için sağa sola saldırıyorlar. Ardından hakikatle, akılla,
mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkardılar. SADAT, TSK'dan emekli
subay ve astsubayın savunma alanında danışmanlık yürütmek üzere kurdukları bir
şirkettir. Bu şirket özellikle uzun yıllar sömürge altında kalan İslam
ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor. Bu şirketle ilgili medyada yalan
haberler çıkmıştı. 2018 yılında halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi
parti genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim
kampları iddiasını bir gazetede dile getirmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açmış, bu iftiranın
yalandan ve ithamdan ibaret olduğunu belgelerle ortaya koymuştur. CHP başındaki
zat ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken SADAT şirketi önünde
baskın yapar gibi benzer zırvaları sıralamıştır. Biz bu hareketin masum bir
gündem oluşturma çabası değil, Türkiye'nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği
arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü detaylı operasyonlara verilmiş
bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çıkışın suflesinin nereden
geldiğini, neyi amaçladığını, niçin şimdi yapıldığını çok iyi biliyoruz.
Cevaben bir kez daha diyorum ki, başaramayacaksınız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "SADAT yöneticileriyle,
kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu
anda kullandığımız bir darbeci kuruluş, oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu
başkan terbiyesizleşiyor.
Bay Kemal ne dersen de sen sabahtan akşama yalanla
yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadım.
Bu yalanların yine tutmayacak. Darbecilere yaptıramadığınız, terör örgütlerine
gördüremediğiniz sinsi, siyasi ekonomik çelmelerle neticeye ulaştıramadığını
işi Bay Kemal gibi karikatür tip vasıtasıyla hiç elde edemezsiniz. Türkiye'nin
kendi ayakları üzerinde durmasından, kendi hedeflerine yürümesinden, kendi etki
alanını oluşturmasından rahatsız olmak yerine oturun bizimle birlikte nasıl
çalışacağınızın hesabını yapın. İnanın sizin için böylesi hem daha kolay hem
daha doğru. Karşımızdakilerin ülkemiz ve milletimiz hayrına hiçbir adım
atmayacaklarını elbette farkındayız. Biz insanlığımızı, hüsni niyetimizi,
diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan
yürüsünler. Önce Allah'ın dediği olur. Milli irade nasıl tecelli ediyorsa
netice öyle çıkar. Karşımızdaki habis zihniyet boş durmuyor" açıklamasında
bulundu.
"İstanbul
Havalimanı inşaatı başladığından beri bir yalan rüzgarı sürekli
estiriliyor"
Atatürk Havalimanı tartışmalarına da değinen Erdoğan,
"Henüz sahada tartışması bitmeden bu defa da Atatürk Havalimanı'nda inşa
edeceğimiz millet bahçesine bin bir yalan ve iftira ile saldırmaya başladılar.
Bunu öyle alçakça, öyle sinsice, öyle kötü niyetli şekilde yapıyorlar ki. Bu
senaryo onların kalibresini de, çapını da fersah fersah aşar. İstanbul
Havalimanı inşaatı başladığından beri kendi bölgesel ve küresel ulaşım ve
ticaret merkezi konumlarının sarsılacağından endişe edenlerin kurguladığı bir
yalan rüzgarı sürekli estiriliyor. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde kurulan,
Demokrat Parti döneminde uluslararası tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar
Yeşilköy Havalimanı'ydı. Cumhuriyet döneminde, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar
tüm darbecilerin demokrasimize yaptıkları ihaneti gizlemek için kullandıkları
en önemli araç hep Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren
de cumhurbaşkanlığı döneminde Yeşilköy ismini Atatürk yaparak aynı yolu
izlemiştir. Atatürk ismi üzerinden fırtınalar koparanların hiçbiri dile getirmez.
Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak
kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri
olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine 'Mustafa Kemal'in itleri'
diyenlerden hesap sorarlardı.
Bu hesabı sormayanların, soramayanların attıkları iftiralar
çok açık net ortada. Eğer böyle bir samimiyetleri olsaydı PKK güdümündeki
partiyi siyasi ortakları yapıp, belediye birimlerini terör örgütü yandaşlarına
teslim edenlerden hesap sorarlardı. Böyle bir hassasiyetleri olsaydı kendi
ülkelerini yabancılara şikayet eden genel başkanlardan, milletvekillerinden,
şehrine ihanet eden belediye başkanlarından sorarlardı. Eğer böyle bir
niyetleri olsaydı, Atatürk Kültür Merkezi'ne karşı çıkanlardan hesap sorarlardı"
diye konuştu.
"Atatürk
Havalimanı'na yapacağımız millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları ise
tam bir garabet örneği"
"Meselenin Atatürk değil, ülkenin ve milletin
kazanımları olduğu izaha ihtiyaç duymayacak kadar açıktır" diyen Erdoğan,
"Türkiye'nin havayolu ulaşımındaki ve ticaret hedeflerini karşılamada
yetersiz kalan Atatürk Havalimanı'nın faaliyetlerine devamı bölgedeki
etkileriyle de sürdürülemez hale gelmiştir. Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı
gibi bu sorunun çözümüne gittik. Bundan bile rahatsız oldular. Bunu bile
kabullenemediler. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul
Havalimanı, ülkemizin kalkınma tarihine en önemli kazanımlarından biri olarak
geçmiştir.
Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi. Bu gerçeği
değiştirmeye kimsenin gücü de nefesi de yetmeyecektir. Atatürk Havalimanı'nın
bir pisti hem orada inşa edilen hastaneye hizmet vermek hem de ihtiyaç
duyulduğunda kullanılmak üzere faaliyette tutulmaktadır. Kılıçdaroğlu'nun
halktan götürülen paralarla yapıldığı bühtanıyla tarif ettiği yeni
havalimanımız, milletin cebinden tek kuruş çıkmadan inşa edilmekle kalmamış,
milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir. Konumu, kapasitesi,
teknolojisi, altyapısı ve diğer özellikleriyle dünyanın en prestijli
havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir.
Atatürk Havalimanı'na yapacağımız millet bahçesine çevrecilik adına karşı
çıkmaları ise tam bir garabet örneğidir" dedi.
"Aliya'nın
karargahını mağara diyerek değersizleştirmeye çalışan bu zata en güzel cevabı
Boşnak kardeşlerimizin sandıkta vereceğine inanıyorum"
Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Erdoğan, "1 milyon 250 bin
ağaç diktik ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Kalkıyorsun
bizimle yeşilde yarışmaya kalkışıyorsun. Bay Kemal ne sen ne senin buradaki
yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Buradan sesleniyorum. Şu anda başta
Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere bugüne kadar kaç tane millet bahçesi
yaptınız bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakınız
çevreciliğini, siyasetçiliğini, insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat Atatürk
Havalimanı'na yapılacak millet bahçesini öyle bir sahiplenmişti ki, bu projeyi
telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia edecek kadar ileri
gitmişti. Ya Bay Kemal, bizim o adar boş vaktimiz yok. İşimiz gücümüz yok Bay
Kemal'i dinleyeceğiz. Sen git işine bak. Şimdi dikilecek ağaçları, yürüyüş
yoluyla, yaşlı bakımevleriyle ülkemizin gururu olacak bu projeye karşı çıkmakla
kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı iddiasıyla milletimizi galeyana
getirmeye çalışıyor.
Burada konutlar yapılacakmış, yalana bak. 2013‘te bana
yanılmıyorsam bir televizyon programında soruldu. 'Burada böyle bir şey mümkün
olamaz' dedim. Bunlar için Alman'ı, ABD'lisi, Fransız'ı değil sadece Orta
Asyalısı, Afrikalısı yabancıdır. Nitekim, bu zatın Bosna Hersek direnişinin
efsanevi lideri ve komutanı Aliya İzzetbegoviç hakkında söylediği sözler onun
hangi kriterlere göre ayrım yaptığını söylüyor. Aliya biliyorsunuz son dönem
İslam dünyasının en öneli mütefekkirlerinden biriydi. Aliya'nın karargahını
mağara diyerek değersizleştirmeye çalışan bu zata en güzel cevabı Boşnak
kardeşlerimizin sandıkta vereceğine inanıyorum. Bay Kemal, sen mağarada
yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla sen yoluna devam et.
Ortaklığını sürdürdüğün o mağaradakilerin hali ortada ama tavsiye ediyoruz. Gel
bir an önce o mağaradakilerden kurtul. Yoksa durumun iyi değil. Tarihe altın
harflerle yazılan Boşnak direnişinde hayatlarını kaybeden şehitleri rahmetle
yad ediyorum.
Merhum Aliya'nın mücadelesinden bihabersizlere rağmen biz
bıraktığı emanete sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Kompleks bunların ruhlarına öyle
sinmiştir ki bizim medeniyet ve tarih dünyamıza ait her şeyden nefret ederken,
geçmişi sömürü ve kanla dolu Batı'ya kayıtsız şartsız hayranlık beslerler. Bu
zat herhalde tarihindeki ilk Arapça mesajını Türkiye'nin çıkarı için değil
Körfez sermayesini tehdit için attı. Tüm dünya körfez sermayesi için gece
gündüz çalışır didinir, bunlar ülkemizden kaçırmak için gece gündüz çalışır.
Herkesi tehdit ederek ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil
ihanettir. Bunların derdi ne ülkenin kalkınması, ne ülkenin refahıdır, ne
ülkenin geleceğidir.
Bunlar sadece dışarıda hazırlanan projelerde kendilerine
verilen görevi yapar. Son görevin adı anlaşılan o ki misyon havalimanıdır.
Ülkenin her kazanımına balta vurmayı milletin kazanımlarıyla ve milletle ve
milletin değerleriyle kavga etmeyi kafalarındaki ve kalplerindeki tek parti
faşizmini siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz"
dedi.
"29 Mayıs
İstanbul'un fethini Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız"
Erdoğan, İstanbul'un fethinin Atatürk Havalimanı'nda
kutlanacağını söyleyerek, "Dikili tek bir ağaçları, önünde durup iftiharla
burada benim imzam var diyebilecekleri hiçbir eseri, hiçbir hizmetleri
olmayanların yıkmakla, nefret diliyle, tehditle devraldıkları faşist siyasete
veriyoruz. Varsın onlar hizmet diye biraz komik olacak ama musluk açmaya devam etsinler.
Biz İstanbul'la birlikte ülkemizin tamamına eserlerimizle, vizyon projemizle
mührümüzü vurmayı sürdüreceğiz. 29 Mayıs'ı da istersen sen de gel Bay Kemal.
Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen böyle 700 kişiyi filan topla oraya
götür, orada engeller kurmaya çalış, boşuna uğraşıyorsun. Biz orada 29 Mayıs
İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve bahçenin temelini
atacağız. Bölgemizde yaşanan gelişmeler, ülke gündeminde kopartılan
fırtınalarla yakından ilişkilidir. Son günlerde yaşanan Sur, yeli sığınmacılar
tartışması da bu kirli planın parçasıdır.
Ülkemizdeki her kesimden insanın ortak hayallerini,
beklentilerini, taleplerini karşılama başarısı gösterebilmemizin, dünyada
umudun temsilcisi haline dönüşebilmemizin gerisindeki vizyon budur. Ülkemizin
içinde attığımız her adım gibi sınırlarımız dışındaki her politikamızı bu
anlayışla belirtiyor ve uyguluyoruz. Balkanlar'dan Afrika'ya kadar her yerde
olduğu gibi Suriye, Libya, Doğu Akdeniz'de, Ukrayna'da yaşanan bu krizlerde hep
bu yaklaşımla hareket ettik. Dünya, salgın krizinin ardından Rusya ve Ukrayna
savaşının yol açtığı tehditlerin çerçevesinde geçiyor. Ekonomik sıkıntılar,
gelişmiş ülkeler başta olmak üzere herkesi kara kara düşündürüyor. 2. Dünya
Savaşı'nın ardından insanlığın yeniden Rusya ve Ukrayna arasında cereyan eden
bu savaşta Ukrayna topraklarındaki savaşın vitrinini oluşturduğu büyük
çatışmanın eşiğine gelmiş olması güvenlik tehdidini tekrar ön plana
çıkardı" dedi.
"Bize
teröristleri iade etmeyen ülkelerin NATO üyeliğine 'evet' diyemeyiz"
NATO'nun doğu sınırını güçlendirmek için çeşitli arayışlar
içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu genişlemeye yönelik çeşitli adımlar
atılıyor. Bizim NATO'daki müttefiklerimizden tek beklentimiz, Türkiye'nin de
kendi sınırlarını koruma, kendi güvenliğini ve istikrarını güçlendirmedeki
meşru çabalarına aynı hüsnüniyetle yaklaşmalarıydı. NATO'daki
müttefiklerimizden bizim hassasiyetlerimizi anlamalarını, saygıyı
göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz.
Türkiye'nin kendi sınırlarını korumadaki çabalarını
anlamalarını bekliyoruz. Siz bize teröristleri vermeyeceksiniz, sonra bizden
NATO'ya girmek için destek bekleyeceksiniz. PKK'ya destek verip üyelik için
destek istemek tutarsızlıktır. Bize teröristleri iade etmeyen ülkelerin NATO
üyeliğine 'evet' diyemeyiz. NATO'nun genişlemesi, bizim için hassasiyetlerimize
gösterilecek saygı oranında anlamlıdır. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz
ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. NATO bir güvenlik oluşumudur,
güvenlik teşkilatıdır. Dolayısıyla bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun
hale getirmeye biz ‘evet' diyemeyiz" dedi.
"Pazartesi günü
gelmek istiyorlarmış, boşuna yorulmasınlar"
İsveç ve Finlandiya'nın NATO adımına yönelik konuşan Erdoğan, ”Pazartesi günü gelmek istiyorlarmış, boşuna yorulmasınlar dedim. Terör örgütleri hala İsveç'te yürüyor. Bu yürüyüşler hala devam ediyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir. Yüzbinlerce avroyu bunlara veriyorlar, terör örgütü daha çok palazlansın diye. Binlerce tır, terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi. Bunlar NATO'dan ortağımızdı" dedi.