ÖNCÜŞEHİR – Eşit Temsil
Derneği Başkanı Ezgi Deniz Urunga, ‘Kent’in Dinamikleri’ programının konuğu
oldu.
Çiğdem Canpolat’ın sorularını yanıtlayan Urunga, kadın sorunlarıyla ilgili görüşlerini ileterek, Eşit Temsil Derneği’nin projelerini ve çalışmalarını anlattı.
“TÜZEL KİŞİLİĞİMİZ
OLSUN DÜŞÜNCESİYLE DERNEĞİMİZİ KURDUK”
Eşit Temsil Derneği’nin kuruluş hikayesini aktaran Urunga, “Biz bir grup arkadaş ile bir araya gelip kadınların temsiliyet noktasındaki sorunlarını kendi aramızda tartışmaya başladık. Yaşadığımız bazı deneyimler vardı, gördüğümüz örnekler vardı. Kadın sorunları ile ilgili akademik çalışmaları takip ediyorduk. Dolayısıyla neler yapabiliriz noktasında bir grup oluşturduk ve proje üretmeye başladık. Projelerimizi daha iyi değerlendirmek, daha görünür kılmak ve etki alanını genişletmek anlamında bir tüzel kişiliğimiz olsun düşüncesiyle derneğimizi kurduk. Çok yeni bir derneğiz, geçtiğimiz yıl haziran ayında kurulduk. Aralık ayında da genel kurulumuzu tamamladık” ifadelerini kullandı.
“SOSYAL FARKINDALIK
YARATMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Üye çalışmaları hakkında konuşan Ezgi Deniz Urunga, “Derneğimizde sadece kadınlar yok. Eşit temsil dediğimiz için erkek arkadaşlarımız da var. Hem yönetim ve denetlemede hem de üye bazında bulunuyorlar. Erkeklere de ihtiyacımız var. Biz bu bilinçteyiz. Evet, kadınların temsiliyeti noktasında ve kadınların da bunu istemesi noktasında bir sosyal farkındalık yaratmaya çalışıyoruz ama toplumu oluşturan kadın ve erkek bireylerse bu isteği onlarında duyması ve bu yolu onlarla beraber yürüyor olmamız lazım. Biz çok üyemiz olsun, yayılalım şeklinde yola çıkmadık. Proje bazlı yola çıktığımız için bir üye kampanyamız yok. Projelerimiz var, projelerimiz üzerine çalışıyoruz. Bütün kadınlar ve erkekler, bu zihniyette olan, bu amacı kendisi de isteyen, bir şey yapamadığını düşünen, sivil toplumda yer almak isteyen herkesi davet ediyoruz. Beraber çalışabilir, yeni şeyler üretebiliriz. Buna hem Türkiye’nin hem de dünyanın ihtiyacı var. Bu problem sadece Türkiye’de değil, dünyada da mevcut” dedi.
“İKİ AYAKLI PROJE
ÜZERİNE ODAKLANDIK”
Dernek kapsamında yapılan çalışmaları anlatan Urunga, “İki ayaklı proje üzerine odaklandık. Birinci projemiz, ‘Biz de varız’ projesi. Biz de varız, bizi de ihmal etmeyin diyoruz, bir görünürlük yaratmak anlamında. Bu projemizde siyaset yapmak isteyen ama daha önce siyasette yer almayan veya yer almış ama yine de belki küskünlükle geri çekilmiş, ne yapacağını nasıl yok izleyeceğini bilemeyen, desteğe ihtiyacı olan kadınlarımız için bir eğitim çalışması planladık. Bu eğitim çalışması 4 ana başlıktan oluşuyor. Temel siyasi eğitim, temel hukuk eğitimi, etkili iletişim ve uluslar arası ilişkiler. Projemizi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne sunduk. Onlar da projeyi çok olumlu yaklaştılar. Sonrasında bir protokol için görüşmeler başladık. Şu anda bu projemiz henüz start alamadık. Bütün alt yapısı hazır, katılımcı arkadaşlarımız oluru bekliyor. Bu projelerin yapılması için Vali’den onay alınması gerekiyor ve onay noktasında beklemedeyiz. Bürokratik işlemler tamamlandıktan sonra hayata geçireceğiz. ‘Biz de varız’ projesinin eğitim ayağının devamında katılımcılara pratikte de neler yaşandığını görmek ve edinebilmek adına onları ilçelerde ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde meclislerde bulunmalarını sağlayacağız. O ortamı izlemelerini sağlayacağız. Bu eğitimin sonucunda umarım çok güzel geri dönüşler olur” şeklinde konuştu.
“KADINLAR KADINLARI İSTEMELİ”
Bilgi Takası projesini de anlatan Urunga, “Bir noktada siyaset yapmak isteyen kadınları destekleme ve bunu sürdürülebilir kılma hedefindeyiz. Bir defalık bir eğitim değil. Süregelen ve aşamaları olan bir eğitim planı. Diğer noktada ise biz kadınları siyasette görme isteğini artırmalıyız ki kadınlar görünür olma noktasında diğer kadınlardan destek alsın. Kadınlar kadınları istemeli. Biz bu farkındalığı kadınlara verebilirsek oy noktasında ve halkın istemesi noktasında siyasi partileri veya kamu kurumlarını buna teşvik etmiş oluruz diye düşündük. Projemizin adını ‘Bilgi Takası’ koyduk. Biz vatandaşlarımıza bildiklerimizi öğretiyoruz. Onların hem sorunlarını dinliyoruz, hem de yöresel anlayış ve yaşayışları hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Bu bize, toplumun gündemini veriyor. O ilçede veya mahallede yaşanılan genel sorunlar dışında ne gibi sorunlar var, nasıl bir çözüm önerisi üretebiliriz noktasını raporluyoruz, ileride de bunları çalışma anlamında sunmayı düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.
“DEMEK Kİ DİKKAT
ÇEKİCİ BİR ŞEY YAPMIŞIZ”
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile imzalanan protokol hakkında yaşanan tartışmalara da değinen Urunga, “Eleştirilmek güzel bir şey. Demek ki dikkat çekici bir şey yapmışız. Bir noktada eleştirileri haklı buluyorum. Çünkü benim siyasi bir kimliğim de var. Ama arkadaşlarımızı, çalışmalarımızı, projelerimizi kimlikler üzerinden yönlendirmiyoruz. Bize başvuran hiçbir kadına şu partide veya şu ideolojide olacaksın demiyoruz. Önemli olan ne düşünürse düşünsün, hayat görüşü ne olursa olsun o kadınların bu ortamda yer almak istemeleri ve katılma faaliyetleri. Bizim için değerli olan bu. Belki bu konuda bir yanlış anlaşılma olabilir. Biz kendimizi ifade edememiş veya yanlış ifade etmiş olabiliriz. Ama çıkış noktamız budur. Düşünün ki kadın sorunları ile ilgili mecliste bir konu tartışılıyor ve bu tartışmaya parti bazında ideolojik bakımdan karşı çıkılıyorsa burada bir sorun var demektir. Bütün kadınların önce gözlemleyip sonra değerlendirip ona göre kendilerine bir yol haritası çıkarması gerekir diye düşünüyorum. Bu sorunların da aşılacağını düşünüyorum” dedi.
“8 MART BİR KUTLAMA
GÜNÜ DEĞİLDİR”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında düşüncelerini ileten Urunga, “8 Mart bir kutlama günü değildir. Evet kutluyoruz, kutlansın ama bu bir anma günü aslında. Farkındalık yaratma anlamında evet çok mutluyuz kadınlar olarak. 8 Mart için bir hafta öncesinden başlayıp bir hafta sonrasına kadar hareketli bir alanda bulunuyoruz. Bizim için bir farkındalık ve dikkat çekici bir kadın hareketi oluyor. Ama sonrasında bir an da her şey kesiliyor. 8 Mart sonrası kadınlarla ilgili o hassasiyet bir anda kayboluyor. Biz bunu istemiyoruz. Evet, 8 Mart olsun, etkinlikler düzenlensin, anma yürüyüşleri olsun, anlamıyla ilgili programlar olsun ama önemli olan bunu devamında da getirebilmek. Son birkaç gündür televizyonda firmalar, şirketler ve holdingler 8 Mart üzerinden güzel reklam kampanyaları yürütüyorlar. Heyecanlanıyor, duygulanıyoruz; işte kadının değeri diyoruz ama bu da bir hafta sürüyor. Öyle olunca ben bunun ekonomik olduğunu yani bir anlamda kullanıldığımızı düşünüyorum. Diyorum ki bunlar süregelsin. O şirketler, holdingler 8 Mart’ta reklamları evet yapsınlar, teşekkür ediyoruz ama yönetim kurullarında, CEO noktalarında kadın yönetici seçsinler. Biz bunları bekliyoruz” ifadelerini kullandı.