2004-2007 yılları arasında İstanbul’da aktif olarak avukatlık yapmış ve 2007 yılında kendi avukatlık bürosunu açmıştır. 2007 yılından bu yana ulusal ve uluslararası şirketlere, kuruluşlara ve kişilere uzmanlık alanlarında avukatlık ve hukuk danışmanlığı hizmetleri vermektedir.
Özel uzmanlık alanları olan Şirketler Hukuku, Ticaret
Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Aile Hukuku, Kira Hukuku,
Sözleşmeler Hukuku, Fikri Mülkiyet ve Sanat Hukuku ve Alacak Tahsili alanında
dava sorumluluğu üstlenmekte ve avukatlık yapmaktadır.
Ayrıca; uzmanlık alanları kapsamında, yazılı veya sözlü
hukuksal görüş bildirilmesi, hukuksal soruların cevaplandırılması, taraf olunan
sözleşmelerin incelenmesi veya hazırlanması gibi hizmetleri Sürekli Hukuk
Danışmanlığı adı altında yerli ve yabancı şirket ve kuruluşlara hizmet
sunmaktadır.
Yine Marka ve Patent vekilliği bulunan Av. Filiz Ceritoğlu
Sengel bu kapsamdaki dava iş ve işlemlerinde takibini yapmaktadır.
Akademik disiplin içinde, yaratıcı ve çözüm odaklı hizmet
sunmayı ilke edinen bir hizmet anlayışı içinde bulunan; bunun yanında sosyal
hayat içinde de toplumsal alanda hizmetlerini de devam ettirmektedir.
Bütün bunlar Cumhuriyet Halk Partisi Selçuk Belediye Başkan Adayı olarak açıklanan Filiz Ceritoğlu Şengel’in öz geçmişi, kendi geçmişi.
Şimdi o, partisinin belediye başkan adayı olarak AK
Parti’nin elinde bulunan belediyenin yönetimini almak üzere aday gösterildi.
O da zaten her zaman içinde olduğu Selçuk’un sokaklarına
çıktı, Selçuklularla her yerde, her vakit bir arada olarak seçim çalışmalarına
başladı.
Her aday gibi seçim çalışması yapıyor gibi görünüyordu ama
biraz farklılığını da gösterdi.
Sosyal medyaya düşen o küçük çocukla olan sıcak fotoğrafı
herkes kadar beni de etkiledi. Gördüğümle ilgili bir şeyler yazmak ise tamamen
gazetecilik refleksi.
Seçim öncesi seçmenle her yerde birlikte olabilmek tabi ki her adayın ortak hedefi, ama Filiz Ceritoğlu gibi anne sıcaklığıyla, kadınsı duygularla bir çocuğa sarılmak, onu sevgiyle, sıcaklıkla öpebilmek her adayın yapacağı, vereceği ve göstereceği şey olmasa gerek.
Bize büyüklerimiz, biz büyüdükçe hep evlenelim, çocuk sahibi
olalım diye nasihatlerde bulunurlardı.
Derlerdi ki, çocuk sevmeyeni, seve bilmeyeni insanlar da
sevmez.
Şengel’i, insan olanın böyle görüp de sevememesi mümkün mü?
Değil tabi ki!
Hayat bir çocuğu sevebilmek, sevindirmektir.