ÖNCÜŞEHİR - İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Av. Özgür Hızal, “Öncüşehir TV’de ‘Öncü Siyaset’ programının konuğu oldu. Öncüşehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt Dağdeviren’in sorularını yanıtlayan Hızal, kentin gündemini değerlendirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“BİZDE BU İŞLER BİR
TARTIŞMA KONUSU OLMAZ”
Önümüzdeki günlerde İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde
gerçekleşecek grup başkanvekilliği seçimlerinde görevine devam edeceğinin
sinyallerini veren Hızal, “Bizim üçüncü dönemimiz. Meclis üyesi seçildikten
sonra Sayın İl Başkanımız, ilgili organlarla ve grubumuzla yaptığımız
istişarelerde hem dönem grup yönetimimizle hem grup başkanvekili olarak hem de
grup yönetimindeki diğer arkadaşlarımızın belirlenme süreci; aynı şekilde
komisyon üyesi arkadaşlarımızın göre devamı ya da değişikliği noktasında Sayın
İl Başkanımız Kerem Ali Sürekli ile yaptığımız istişarelerle, gruptaki
arkadaşlarımızla yapacağımız değerlendirmelerle karar alıyoruz. Bugüne kadar
hem komisyonda görev alan arkadaşlarım hem de grup yönetiminde görev alan
arkadaşlarım, kısacası tüm meclis üyesi arkadaşlarımız kendilerine verilmiş
olan görevleri en iyi şekilde yaptılar, bundan sonra da yapacaklarını
düşünüyorum. Biz diğer partilerde özelikle CHP’den farklı olarak bizde bu işler
bir tartışma konusu olmaz. Bu tarz belirlemeleri bir istişare mekanizması
içinde değerlendirerek kararımızı veririz. Yapılacak olan bir görev değişimi
bugüne kadar hep bir bayrak yarışı olarak değerlendirilmiş, bundan sonra da bir
bayrak yarışı olarak değerlendirilir. Biz de bu süreçler hiçbir zaman sancılı
geçmemiştir” ifadelerini kullandı.
“BİZ LAF OLSUN DİYE
MUHALEFET YAPAN BİR SİYASİ PARTİ DEĞİLİZ”
AK Parti Grubunun son 3 yıllık performansını değerlendiren
Hızal, “İzmir’de biz maalesef ki yerel seçimlerde istediğimiz sonuçları
alamadık ve muhalefet görevini üstlendik. Bunu son 3 yılda da gördük. Benim
meclis üyesi olarak görev yaptığım dönemi değerlendirmem gerekir. İlk gün biz
şunu söylemiştik; biz muhalefetiz, bir milyonun üzerinde oy almış siyasi
iradenin temsilcileriyiz ve bu dakika itibarıyla bize oy vermiş ya da vermemiş
tüm İzmirlilerin sözcüsü sıfatıyla bu meclise görev yapacağız. Muhalefet
görevimizi İzmir’in lehine ve İzmirlilerin lehine olan her tülü durumda yerel
iktidarın yanında olacağımızı; İzmir’in aleyhine ve İzmirlilerin aleyhine
olacak her türlü durumda ise karşılarında duracağımızı dile getirmiştik. Biz
CHP’nin genelde yapmış olduğu genelde yapmış olduğu muhalefet tarzının çok
dışında bir muhalefet anlayışıyla hareket ettik. Bugüne kadar İBB’de alınan
kararların yüzde 97’sine yakını oy birliği ile alınmıştır. Biz laf olsun diye
muhalefet yapan bir siyasi parti değiliz, hiçbir zamanda olmadık. Ayakları yere
basan bir muhalefet anlayışıyla hareket ettik ve bazı yanlışların bizim yapmış
olduğumuzun muhalefet gerekçesinde de bu yanlışlardan geri döndüklerini ya da
yanlış adımları atmaktan geri durduklarını gördük. Öyle ki mecliste bazı
önergelerin geri çekildiğini, bazılarının gelmediğini gördük. Ama bunlara
rağmen yanlışlar da yapıldı, hem de tonca. Hala da devam ediyor, biz bunları
eleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“İZMİR’İN BELEDİYE
BAŞKANI OLARAK KEMAL KILIÇDAROĞLU SEÇİLMEDİ”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin deprem performansını da
değerlendiren Özgür Hızal, “İzmir ciddi bir deprem kuşağında ve deprem öyle
yakın ki… Saniyeler içinde bu şehir de ciddi bir deprem yaşanabilir. Böyle bir
deprem kuşağı içerisinde bulunan, altından onlarca fay hattının geçtiği biline
bir şehirde yerel yönetimlerin olası bir depreme hazırlıklı olması lazım.
Öncelikle yağı stoğunun hazırlıklı olması lazım. Maalesef ki 25 yıldır bu şehri
yöneten anlayışın bu noktada aksiyon almadığını biliyoruz. Bu şehrin daha yakın
zamana kadar bir deprem master planı yoktu. Biz AK Parti olarak deprem master
planının hazırlanması ve depremi de içine alacak bir komisyonun kurulmasını, bu
komisyon öncülüğünde bir takım hazırlıklar yapılmasını dile getirmiştik. Bu
komisyon kurulmasında yönündeki taleplerimiz dile getirildi. Afet komisyonu
kuruldu, bir takım çalışmalar yapıldı ama maalesef ki 30 Ekim’de bir deprem
yaşandı. Bayraklı’da 117 canımızı kaybettik. Onlarca yüzlerce bina hasar gördü.
Depremin hemen sonrasında devletin bütün kurumları, yerel yönetimlerde dahil
olmak üzere, devletin gücünü vatandaşa göstermek noktasında olay mahalindeydi.
Vatandaşımızın acılarını azaltmak adına büyük bir çaba gösterildi. Enkazların
kaldırılması, çadır kentlerin kaldırılması… Bu noktada hiçbir eleştirimiz yok.
Ama sonrasında yapılanların, yapılmak zorunda olup yapılmayanların eleştirisini
ortaya koyuyoruz. K sınırları dediğimiz bir planlama yapıldı. Tüm meclis
gurubun ortak iradesi ile yapılmış bir çalışmasıydı. Bu çalışma hayata
geçirildi ama bu planlama neticesinde insanları bundan faydalanması noktasında
ilçe belediyeleri çok geç kaldı. Sonrasında bir emsal artışı tartışması ortaya
çıktı. Bu tartışmanın hiç yapılmaması gerekiyordu, bu planlamalar esnasında en
başta değerlendirilmesi ve düşünülmesi gerekiyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun
gelip Sayın Soyer’e talimat vermemesi gerekiyordu, bu şehrin yöneticisi Tunç
Soyer. Burasın belediye başkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu seçilmedi. Orada da
bir popülizm neticesinde bir şov yapılarak Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir
programda, “Tunç Bey size talimat veriyorum, emsal artışını yapacaksınız” diyip
bu emsal artışı çalışmalarına başlanması doğru bir yaklaşım değildi. Bu
çalışmayı yaptıklarında da eksik yaptılar. Sadece Bayraklı üzerinde çalıştılar.
Diğer ilçelerde yeteri miktarda bu çalışmalar yapıldı” dedi.
“CHP GRUBU ÖNERGEYİ TAMAMEN
SİYASİ SAİKLERLE REDDETTİ”
İBB Meclisi’nde verdikleri emsal artışı önergesi hakkında
konuşan Hızal, “Bizim verdiğimiz önerge çok detaylı bir önergeydi. Plan
çalışması üzerine kurulmuş bir önergeydi. Bütün şehre bütüncül yaklaşılması
gereken çalışmayı anlatan bir çalışmaydı. Önergeyi CHP grubu tamamen siyasi
Saiklerle reddetti. Önergenin doğru bir önerge olduğunu kendileri de çok iyi
biliyorlardı. Gerçekten İzmir’e ve İzmirlilere yazık ettiler. Bizim
önergelerimiz kabul edilse ve bunun üzerinden bir çalışma yapılsaydı çok daha
detaylı, planlı bir çalışma yapılacaktı. Büyükşehir Belediyesi’ni ve ilçe
belediyelerini tembelliği bir kenara bırakıp çalışma refleksiyle bir sonuç
ortaya çıkarmaları durumda bugün yargı sürecine gitmiş olsa bile olumsuz bir karar
çıkmayacağını düşünüyoruz. Emsal artışı meselesinde biliyoruz ki, gerek
Bayraklı belediyesi, gerek ilçe belediyeleri, gerekse de Büyükşehir
Belediyesi’nin bir emsal artışı çalışması yoktu, bunu yapma iradeleri de yoktu.
Tamamen popülizm neticesinde bu durum oldu. Emsal artışına ilişkin dava açan
odalarla kapalı kapılar ardında bir pazarlık yaparak bu davanın açılmasının
önünü açtılar” şeklinde konuştu.
“ACILARIN ÜZERİNDEN
SİYASİ RANTLAR ELDE EDERİZ MANTIĞIYLA HAREKET EDİYORLAR”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çatısı akan bir barakada
hizmet verdiğini öne süren Hızal, “İBB bir buçuk yıl geçmesine rağmen, hizmet
binasının kaderini belirleyecek kararı veremedi. Yıkacak mı, yeniden mi yapacak
ya da binayı başka bir yerde mi yapacak? Bu iradeyi ortaya koyamamış bir
iradenin İzmir’in dönüşümünün önünü açması, İzmir’de bir dönüşüm yapması,
İzmir’de depreme hazırlıklı olduğu bir şehir vizyonu ortaya koymasını bir
beklemiyoruz. Bunu İzmirlilerinde beklemediğini düşünüyorum. Bir yılda sadece
bir anıt yaptılar Bayraklı’da. Bunu da şaşalı bir törenle açtılar. Böyle bir
anlayışla bir şehrin depreme hazırlanması mümkün değil. O zaman eleştirmeyecek,
yapılmak istenilenlerin önüne geçmeyeceksiniz. Bu konuda bakanlık gerekeni
yapıyor. Depremzede hemşerilerimizin bir takım sorunları devam ediyor,
özellikle kredi konusunda. 160 bin TL’lik krediyi önce 200 bin TL’ye
çıkartıldı. Daha sonra 400 bin TL’ye çıkartıldı, bunun da yeterli olmadığı
yönünde bir takım eleştiriler ortaya konuluyor. Bununla ilgili çalışmalarda
devam ediyor. Bu hemşerilerimizle sık sık bir araya geliyoruz. CHP yetkilileri
başta Sayın İl Başkanı Deniz Yücel ve milletvekilleri olmak üzere bu acıların
üzerinden bir takım siyasi rantları nasıl elde ederiz mantığıyla hareket
ederek, hiçbir sorunu çözme adına olumlu bir adım atmaksızın sadece eleştiri
üzerinden bir siyaset kurguladılar. Bu doğru bir yaklaşım değil” şeklinde
konuştu.
“ŞİMDİ İSE ŞAPKADAN
TAVŞAN ÇIKARDILAR ADETA”
İBB’nin kentsel dönüşüm çalışmalarını eleştiren Özgür Hızal,
“Eleştirileceklerse kendi belediyelerinin yapmış olduğu kentsel dönüşüm
faaliyetlerini yetersizliğini eleştirsinler. 33bin konutun dönüşmesi gerekirken
10 yıllık süreç içerisinde şu ana kadar 800 konutu anca dönüştürebildiler. Tunç
Soyer dönemiyle 3 yıllık süre geçti. Tunç Soyer bu 3 yıllık süre içerisinde
yaklaşık 30 milyar TL bütçe kullandı. Birçok bakanlığın bütçesinden çok daha
büyük bir bütçe. Borç miktarı 2,5 milyardan 12 milyara çıktı. Neredeyse 6 kat
borcumuzu arttırdınız. Buna rağmen 300 milyon 500 milyon veya bir milyar gibi
bütçe ayırmaksızın kentsel dönüşüm faaliyetlerini yapamadılar. Kemal
Kılıçdaroğlu Uzundere’ye geldi, vatandaştan fırça yedi. Haklı bir sitemdi.
Çünkü 10 yıldır orada bir kentsel dönüşüm yapamadılar. Örnekköy’de, Ege
Mahallesinde, Gaziemir’de kentsel dönüşüm yapamadınız. Mazereti ise son
dönemlerde artan inşaat maliyetleri. 10 yıl önce sizin elinizi kim tuttu?
Yapsaydınız. Uzlaşmayı da yaptınız. 7
yıl önce uzlaşmaların bazıları yapıldı. İnsanlar senetler imzaladı, maliyetleri
verdiniz. Bugün gelinen noktada maliyetler arttı diyorsunuz. Şimdi ise şapkadan
tavşan çıkardılar adeta. Yeni bir yöntem buldular; İZBETON. İZBETON’a bu yetki
verilirken biz olumlu baktık. Firmaların ihalelere girmesini sağlayın, bunu
yapamıyorsanız vermenizi biz onaylıyoruz ama İZBETON’un bu konudaki
yeterliliğinden de şüphe diyoruz da dedik. Çünkü İZBETON yol, asfalt, kaldırım
yapan bir şirket. Kaldı ki 3 yıl boyunca bunu da yapamadı. Yıllık 1 milyar
bütçesi olan İZBETON, şu an zarar ediyor ve yapması gereken asli görevleri
yerine getiremiyor. İZBETON’un başsındaki genel müdür, Tunç Soyer’in reklam
müdürü gibi elinde telefonla orda burada fotoğraf ve video çekiyor dedik. Bu
konuda İZBETON Genel Müdürü bir suç duyurunda bulundu, savcılıkta takipsizlik
kararı verdi” dedi.
DÖNÜŞÜM MESELESİNDEKİ
TEMEL SORUN YEREL YÖNETİMLERİN İSTEMZÜKÇÜ TAVRI
TOKİ’nin çalışmalarının engellendiğini ifade eden Hızal,
“TOKİ, Karabağlar’da bir dönüşüm yapmak istiyor, Karabağlar Belediyesi be
Büyükşehir Belediyesi saçma sapan bir rant iddiasıyla bu dönüşümün önüne
geçiyor. TOKİ, Karaburun’da bir dönüşüm yapmak istiyor, Karaburun Belediye
Başkanı rant iddiası ortaya koyarak bunun önüne geçiyor. TOKİ’nin Kiraz’da
yapmak istediği bir hastane projesi var, çıkıyorlar rant iddiasıyla karşı duruş
ortaya koyuyorlar. Böyle yapıp ondan sonra da bu şehirde dönüşümde Bakanlığın
ya da merkezi hükümetin bir takım adımlar atmıyor iddiasında bulunmak çok
gerçekçi iddialar değil. İzmirlilerin karnı tok, bunlara inanmıyor.
Dönüşümlerin komplike yapılarak doğru bir iş birliği ortam ve düzeyinde
yapılması gerekiyor. Ama iş birliğinin sadece Bakanlıktan beklemeyeceksiniz,
siz de bazı adımlar atacaksınız. Sadece eleştirerek hayır direk bu projenin
karşısında durarak siz dönüşümü yapamazsınız. Birebir yapılan toplantılarda
getirilen önerilere mükemmel diyen birileri, sonrasında o toplantıdan çıkıp bir
basın kuruluşuna demeç verdiğinde TOKİ faaliyetlerini çok sert bir şekilde
eleştirebiliyorlar. Bu anlaşılır bir durum değil. Ben 3 yıl boyunca bir meclis
üyesi olarak anlayamadım, İzmirliler hiç anlayamadı. Dönüşüm meselesindeki
temel sorun yerel yönetimlerin istemezükçü tavrı, plansız planlama anlayışı ve
bütçesi ile kamu kaynaklarını kentsel dönüşüm noktasında rantabl
kullanamayışıdır” diye konuştu.
“ENGELLENİYORUZ SÖZÜ
BÜYÜK BİR SAFSATA”
Yapılan “Engelleniyoruz” ifadelerini de sert bir dille
eleştiren Hızal, “Engelleniyoruz sözü büyük bir safsata. Engelleniyoruz
siyaseti aslında mazeret belediyeciliğinin bir parçası. Çünkü
beceriksizliklerini bir şeyle örtmek zorundalar. 3 yıl boyunca ortaya koymuş
oldukları vaatlerin hiç birini yerine getiremeyen bir anlayış, vatandaşın
karşısında çıktığında ister istemez şu sorulara maruz kalıyor; “sen buraya yol
yapacaktın, neden yapmadın?” onlarda biz engelleniyoruz diyor. Hangi projesi
engellemişiz? Bugün İBB’nin hangi projesi Ankara’da bakanlık ya da
Cumhurbaşkanlığı nezdinde imzada bekliyor? Böyle bir proje yok, böyle bir imza
da yok. Buca Metrosu’ndaki olay çok kısa sürede ortaya çıktı. Çiğli Tramvayıyla
ilgili olay çok kısa sürede çıktı. Kredi talepleri çok kısa süre içerisinde
onaylandı. Bazı kredi talepleri İBB Meclisinde oy birliğiyle geçti. Kimse
kimseye yanlış ve hatalı bilgi vermesin. Biz AK Parti grubu olarak oy birliği
verip destekledik” dedi.
“SEN 529 MİLYONUN
HESABINI İZMİRLİLERE NASIL VERECEKSİN?”
Buca Metrosu projesine karşı olmadıklarını belirten Hızal,
“Biz asla Buca Metrosu projesine karşı değiliz, olmadı da. Buca Metrosu
İzmir’in elzem ve yapılması gereken projelerinden bir tanesi. Hatta geç
kalınmış projelerinden bir tanesi. Buca metrosunun yapılması notansa destek ve
onay veriyor hatta alkışlıyoruz. Keşke yapabilseler de binsek, bugün Buca
Metrosuna binsek ve ben İBB AK Parti grubu başkanvekili olarak kendilerini
alkışlasam. Bu konuda hiçbir tereddütümüz yok ama siz uluslar arası bir ihale
yapıyorsunuz, bu ihalede en düşük teklifi veren firmadan bu işi alıyorsunuz,529
milyon fazla teklif vermiş başka bir firmaya bu işi ihale ediyorsunuz. Bunun
izahını da diğer firmaların bu işte yetersiz olabileceğini iddia ederek
yapıyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşım mı? Çok yakın bir zamanda birinci olan
firmanın yetkilisi açıklama yaptı; “o zaman ihale yapmayın, bizi
uğraştırmayın.” Madem birilerine vereceksiniz bir ihale yapmanın mantığı ne?
Bizim temel itirazımız buydu. Dolayısıyla bu firma yetkilileri de yargıya
başvurdu, yargı da işi birinci firmadan alıp 529 milyon fazla veren firmaya
verme kararın doğru değil dedi. Bu kararını tekrar gözden geçir, incelemeni
doğru yap, ben bu kararını iptal ediyorum dedi. Şimdi burada verilmiş hukuki
bir karar var, yargı süreci Danıştay’da devam ediyor. Temel sorun şu; sen 529
milyonun hesabını İzmirlilere nasıl vereceksin? 529 milyon ile bugün İzmir’de
onlarca yol, konut yaparsın” ifadelerini kullandı.
“NARLIDERE METRO
İNŞAATI DURDU, ÇÜNKÜ KAYNAK YOK”
Ben 529 milyonun neden altın tepsiyle verildiğini açıklayayım. Narlıdere metrosu Tunç Soyer’in vaadi doğrultusunda 2023 yılında bitmesi gerekiyor. Ama inşaat şu anda durdu. Çünkü kaynak yok. Firmaya hak edişleri ödenemiyor. Geçmişten gelen hak edişlerde ödeyemiyor. Firmada inşaatı durdurup kendi bütçemle yapamıyorum dedi. Bakmayın siz Tunç Soyer’in oraya gidip baretler takarak fotoğraflar çekerek yayınlamasına, inşaat durdu. Narlıdere metro inşaatını yapan firmaya biz bu işi verelim, orada gelecek avansı alalım Narlıdere inşaatını bitirelim, Buca her nasıl bir şekilde biter. Böyle bir anlayışla bu şehirde büyük projeler yürütülmez” açıklamalarında bulundu.