Otizmle yıllar önce oğluna konulan tanıyla tanıştığını
belirten İlgi Otizm Derneği Başkanı Nejla Arslankurt, 41 yaşındaki evladını
zorlu süreçlerden geçirerek bugünlere getirdiğini söyledi.
Oğlundaki farklı davranışları bebeklik döneminde anladığını
dile getiren Arslankurt, 4,5 aylıkken tanı konulamadığını, 3 yaşında
rahatsızlığının anlaşıldığını ifade etti. Arslankurt, o dönemlerde İstanbul'da
özel eğitim kurumu bulunmadığını, oyun terapiyle tedaviye başlandığını anlattı.
Daha sonra Ankara'ya taşındığını aktaran Arslankurt, otizme
ilişkin bir okul bulunmadığı için oğlunun 7 yaşından sonra özel eğitime
başladığını kaydetti.
Arslankurt, 30 yıl önce İlgi Otizm Derneğini kurduklarını,
sonrasında ise derneğin eğitim merkezini açtıklarını ifade etti.
Otizmin gelişimsel bir bozukluk olduğunu belirten
Arslankurt, şöyle konuştu:
"Bebeğin gelişimsel sürecine ne kadar erken müdahale ederseniz
o kadar çocuğunuzun çevreyle olan ilişkisini artırıyorsunuz. Öğrenmesi güçlü
oluyor. Akranlarıyla eğitim alma şansı çok daha yüksek oluyor. Erken verilen
eğitim, otizmde başarı sağlıyor. Türkiye'de otizmli çocuklarımızın erken
eğitimini nitelik ve nicelik olarak sağlayamıyoruz. Bu çocukların çocuk
gelişimi, konuşma terapisti, ergoterapist, klinik psikolog gibi alanlarda uzman
kişilerden eğitim desteği alması gerekiyor."
"Topluma kazandırılmalarını istiyoruz"
İlgili kurumların iş birliğiyle yetkin bir Otizm Eylem Planı
oluşturulduğunu anlatan Arslankurt, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren eylem planına ilişkin süreçlerin tamamlanmadığını söyledi.
Süreçlerin tamamlanmamasının topluma, ailelere, otizmli
bireylere bazı kayıplar getirdiğini aktaran Arslankurt, "Tek isteğimiz
otizmli çocukların bir an önce topluma kazandırılması. İçlerinde zekaları çok
yüksek olanlar var, bunların ülkeye faydaları çok büyük olacak." dedi.
Bundan 40 yıl otizme ilişkin özel eğitimler olmaması
nedeniyle çok büyük travmalar yaşadıklarını anlatan Arslankurt, otizmin sadece
çocukları değil bütün aileyi etkilediğini kaydetti.
Devletin eğitim merkezlerinde otizmli çocuklara haftada
birkaç saatlik eğitim hakkı verdiğini belirten Arslankurt, "Sizin
çocuğunuz dünyanın en üstün zekalı çocuğu olsa bile bu kadar sürede hiçbir yere
gelemez. Bu çocuklar her gün 2 saat özel eğitimle desteklenmeli. Ev
ortamlarında çocuğa ve aileye eğitim desteği sağlanmalı ve akranlarıyla aynı
ortamda öğretim almalı." diye konuştu.
Otizmli çocukların istihdamının sağlanması gerektiğine de
değinen Arslankurt, çalışmayıp evde vakit geçiren çocukların köreldiğini
söyledi.
Arslankurt, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu çocuklar birçok alanda çalışabilir, başarılı
oldukları alanlar çok fazla. Gazeteci, manken, solist, devlet memuru olanlar
var. Üretime dayalı alanlarda başarılılar. Otizmli çocukların matematik
zekaları çok yüksek, bunun değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca çocuklarımızın
biz öldükten sonra ne olacağı konusunda kaygılarımız var. Yaşarken kendilerine
yetebilecek hale getirmeliyiz. Bütün bunların hepsinin cevabı Otizm Eylem
Planı'nda var. Bu planın ciddiyetle ele alınıp, tüm aşamalarının
gerçekleştirilmesini talep ediyoruz."
"Arkadaşları tarafından çok sevilen biri"
İlgi Otizm Derneği Başkan Yardımcısı Çiğdem Ergüvenç ise 2
yaşına kadar konuşamayan oğluna, o dönemde otizm tanısı konulduğunu dile
getirdi.
Otizm tanısının ardından verilen eğitimlerin uzun yıllar
sürdüğünü ifade eden Ergüvenç, "Otizmli oğlum bugün 45 yaşında. Bizden
ayrı bir evde oturuyor. Kendi parasını kazanıyor. Araba kullanabiliyor.
Dünyadaki birçok ülkeyi gezdi. Çok büyük ölçüde sıradanlanmış, toplumla
kaynaşmış durumda. Arkadaşları tarafından çok sevilen biri." diye konuştu.
Otizm üzerine yazdığı kitaplardan elde edilen gelirin,
dernekteki otistik çocukların rehabilitasyonları için kullanıldığını aktaran
Ergüvenç, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
"Aileler çocuklarından utanmasınlar, onlara sevgilerini göstersinler. Haklarına saygı duysunlar. Eğitimleri için gerekli bütçeyi ayırsınlar masraftan kaçmasınlar. Yemesinler, giymesinler, gezmesinler çocukların eğitimine harcasınlar çünkü ilerde bunun olumlu dönüşlerini görecekler. Aileler çocuklarıyla vakit geçirsinler. Karı koca bu süreçte iş birliği içinde olsun."