Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Mart ayı olağan meclis toplantısının üçüncü oturumu gerçekleştirildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yokluğunda oturuma Meclis Birinci Başkanvekili Mustafa Özuslu başkanlığında gerçekleşen oturumda yapı envanteri çalışmaları işe ilgili İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında imzalanmak üzere hazırlanan protokol damga vurdu.
İSTİFALAR SONRASI BOŞALAN KOLTUKLARA ATANAN İSİMLER BELLİ OLDU
Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından rozeti takılarak AK Parti’den İYİ Parti’ye geçiş yapan Fikret Mısırlı ve Milletvekilliği aday adaylığı için görevlerinden istifa eden CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin ve AK Parti Grup Meclis Üyesi Dilek Yıldız Büyükdağ’ın komisyonlardaki görevleri de düşmüş oldu. Yaşanan gelişmeler sonrası ise ilgili komisyonlarda boşalan koltuklara atanan isimler belli oldu.
Buna göre; Mısırlı’dan boşalan Plan ve Bütçe Komisyonu’na Ahmet Uğur Baran, Sokak Hayvanları Koruma Komisyonu’na Ertuğrul Akgün seçildi. Kökkılınç’tan boşalan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’na Taner Kazanoğlu, Aile ve Çocuk Komisyonuna İlhan Dal seçildi. Büyükdağ’dan boşalan Aile ve Çocuk Komisyonu’na Çile Özkul seçildi. Şahin’den boşalan Ulaşım Komisyonu’na Hakan Şimşek, Deprem ve Afet Komisyonu’na Barış Bükülmez, Turizm ve Fuarcılık Komisyonu’na Cüneyt Umutlu, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyonu’na ise Hakan Şimşek seçildi.
Öte yandan Bergama Meclis Üyesi Cüneyt Umutlu MHP Grup Başkanvekili olurken CHP Grup Sözcülüğüne ise Gamzegül Çamur geldi.
YAPI ENVANTERİ ÇALIŞMALARINA OY ÇOKLUĞU
30 Ekim 2020 tarihinde yaşadığımız İzmir depreminin hemen ardından, İzBB tarafından dirençli kent vizyonu doğrultusunda, kentteki mevcut yapı stokunun envanterini çıkartmaya yönelik çalışmalar etaplar halinde protokoller çerçevesinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile sürdürülmekte ve yakın zamanda Kahramanmaraş’ta yaşanan depremler sonrasında yapı envanteri çalışmalarına ilçe bazında devam ederken, diğer taraftan da; İzmir'in bütün ilçelerini kapsayacak şekilde talep gelmesi halinde ruhsatlı yapılarda ön inceleme yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştı.
Söz konusu çalışmada yapılacak iş ve işlemlerin niteliği gereği uzmanlık gerektiren hususlar içermesi nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında imzalanmak üzere hazırlanan protokol, Hukuk – Deprem ve Afet Komisyonlarınca oyçokluğu ile uygun bulundu.
İKİ MECLİS ÜYESİNDEN ŞERH
Öte yandan önergeye AK Partili Meclis Üyeleri Fatih Taştan ve Erhan Çalışkan şerh koydu.
Şerhte, “Yapılacak olan Protokol öncesi başvuruda kat maliklerinin ‘oybirliği’ yerine oyçokluğu ya da bireysel başvuru yeterli olması, yapılacak olan çalışma neticesinde bina riskli değerlendirilirse oda belediyemize yazmalı ve resmi işlem başlatılması hususunun protokole eklenmesi, ilgili bütçenin her türlü sosyo-kültürel faaliyetler bütçelerinden transfer edilerek 5 bin konut sayısının İzmir’e ihtiyaç duyduğu adette inceleme yapılması koşulları ile evet oyu kullanıyoruz” ifadeleri yer aldı.
TAŞTAN: VEBALİ BU MECLİSİN OLACAK
Kentte yürütülen yapı envanteri çalışmaları ile ilgili koydukları şerhi anlatan AK Partili Meclis Üyesi Fatih Taştan, “Bu önerge 4 yılda önümüze gelen önergelerden belki de en önemlisi. Çok önemli kararlar aldı bu meclis ama ne önemlilerden bir tanesi. Bu protokol İzBB ile İnşaat Mühendisleri arasında yapılan protokol. Konu kabaca; İzmir’de 5 bin adet konutun depreme dayanıklılık derecesinin ölçülüp kat maliklerine bilgi verilmesi meselesi. Burada aslında bizim şehrimizde net bir şekilde ifade edilmiş; bu koşullar gerçekleştirdiği takdirde biz olumlu oy kullanacağız diye ekledik. Mevcut işleyişte apartman yönetim kurulunun kararının oy birliği aranıyor. 10 daireli bir binada 10’unun da belediyemize müracaatı gerekiyor. Geçmişte gördük ki özellikle yıkılan binaların apartman yönetimlerinin WhatsApp gruplarında birçok kat malikinin test yaptırmak istediği ancak birkaç kat malikinin buna yanaşmadığı, neticede rahatsız olan kişilerin satıp gittiği dairenin yeni alan sahipleri de ne yazık ki bugün kaybettiğimizi görüyoruz. Bu kararın ivedilikle değiştirilip oy çokluğu ile değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. 80 konutluk apartmanlarda bir kişi çıkıp ‘istemiyorum’ dediğinde 79 dairenin talebinin önüne geçmiş oluyorsunuz. İkinci şerhimiz ise; burada yapılan işlemde o da bugün tesadüf bana da geldiler, çekici dediğimiz çekiç ile alçıyı sıvayı kazıyarak, tıklayarak oradaki geri salınım mesafesinden beton yüzeyinin sertlik derecesini ve röntgenle de yoğunluk derecesini öğreniyor. Bu bir veridir. Karot dediğimiz keserek örneklem alınmasına göre zayıf olsa da veridir. Önemli olan hadise bunun sonucunda eğer binayı ilgili inşaat mühendisi ya da belediye ekibi riskli olarak görüyorsa yaptığı tek işlem ‘binanız risklidir, bilginiz olsun’ demek ve kentsel dönüşüme teşvik etmek olmamalı. Burada herhangi bir yaptırım yok, tapuya şerh düşme yok, riskli yapı ilanı yok. Mal sahibine ya da oturan her kimse bilgi vererek ayrılmak var. İnsanımız ne yazık ki konuya mal canın yongası diye bakıyor. Bugün sabah gelen inşaat mühendisindeki arkadaşlar, “Birçok kişi ‘bunu yazmayacaksınız, söylemeyeceksiniz değil mi?’ diye bize ifade ediyorlar. Biz de kendilerine bina kimlik belgesinde envanterinden duruma gireceğini ama satışa engel olmayacağı yazıyor diyoruz.” dediler. Hemen akabinde mevcut yapılarını satmak istiyorlar. Gelen kişiye de belki bina ile ilgili sorun yok diyecekler. Bu konu resmiyete kavuşturulmalı. Ya Çevre ve Şehirciliğe ya belediyeye ya da ilçe belediyesine resmi tutanakla ifade edilmeli. Bunu sadece içeride oturan bilmemeli. Bu kamu anlayışına ve bizlerin vicdanına uygun değil. Gereğini yapmalıyız. Hukuken ilgili Daire Başkanlığımız da sorun yaşayabilir. Belki meclis kararı ön plana getirilebilir. O binada sorun olduğunda bizim kayıtlarımızda riskli olup herhangi bir işlem yapılmadığı görüldüğünde vebali bu meclisin olacak. Bunu o yüzden ivedilikle değiştirmemiz gerekiyor. Bu hadisenin toplam 5 bin konut ile sınırlı olduğunu, 13 milyon küsür TL’lik bir bütçe ile oluştuğunu gördük. Bu sayı bizim bugüne kadar yaptığımız işlerin yanında çok komik kalıyor. Bu sayının da bir an evvel yanında bir sıfır atılmalı” dedi.
SEVİL: BUNUN HESABINI KİME NASIL VERECEKSİNİZ?
AK Partili Meclis Üyesi Burçin Kevser Sevil ise, “30 Ekim depreminden sonra bunu hakkında ne yaptık? Bizim elimizde yapı tespit çalışması var. Biz bunu 30 Ekim depreminden sonra Bayraklı'da yaptık ve afiş afiş reklamını astık. Bizim aldığımı bilgi şu ki, binaların dışından tarama çalışması yaptık ve sadece binaların dışına bakara elde ettiğimiz bilgiler ile sonuca ulaştık. Geçmişte Bayraklı'da şimdi Bornova ve tüm İzmir'de nasıl bir algıya geldik? 6 Şubat depremine kadar Bornova'da çalışmalar sessizce yürütüldü. 6 Şubat depreminden sonra tüm İzmir genelinde yayılma kararı aldı. 30 Ekim depreminden sonra neden tüm İzmir'e yayılması kararı aldık? Biz Bayraklı'da neden çekiş ve röntgen uygulaması kullanmadık. Biz ilgili protokolun hukuka uygun ancak uygulanabilirlik açısından 5 bin bina tespit ettik ancak hangisini öncelikliyoruz, buna çalışmıyoruz. 30 Ekim'den sonra Bayraklı'da çalışma yaptık, sonra geliştirip Bornova'da uyguladık... Siz 1 Mart'ta yayınladığınız bieo ile İzmir halkına bir mesaj geldiniz. Öyle bir algı oluşturdunuz ki, İzBB'ye başvuru yaptığımda belediye gelip yapının depreme dayanıklılığı ile ilgili bilgi verip çözüm konusunda yardımcı olacak. Ancak böyle bir şey yok. Biz yine yapmış gibi görünüyoruz. Burada önemli olan... 6 Şubat depremi sonrası kaygılarımıza cevap veren bir cevap değildir. Burada dayanıklılık ile ilgili sonuca gidiyoruz ancak bunu vatandaş ile paylaşmıyoruz. Biz eğer Plan ve Bütçe Komisyonunun koyduğu şerh gibi bir sonuca varıp bunu paylaşmak yasal sorumluluğumuz doğuyor. Burada en önemli konuyu kaçırıyoruz. Bayraklı ve Bornova'da bazı çalışmalar yürüttük ve bazıları altlık olacak ve teşvik edici çalışacağız. Bayraklı'da ne kadar teşvik edici oldunuz? Kaç kişi binası ile ilgili karar aldı? Böyle bir veri yok. Bornova'da kaç kişi? Böyle bir veri yok. Aslında biz yine İzmirlilerin aklı ile dalga geçiyoruz. Yapıyormuşuz gibi ancak somut bir şey yok. Siz bu çalışmayı yaptığınızı binalarda yakın bir tarihte deprem olduğunda bunlarda can kaybı gerçekleştiğinde bunun hesabını kime nasıl vereceksiniz?” şeklinde konuştu.
AYDIN: KİMSE BUNU GÖZ ARDI ETMESİN
İnsanların yoksullaştığını, evlerini yıkıp yenisini yapmakta güçlük çektiklerini ve devletin katkısı olmadığı için riskli yapılarda oturmak zorunda kaldıklarını ifade eden CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, “İnsanların binalarına ilişkin bilgi sahibi olmak istediklerini ifade eden CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, “Kavramların birbirinden ayrıt edilmeyip komisyonun önüne gelmiş protokolü bile okumaksızın yapılan değerlendirmeler bunlar. Protokol, ‘İzmir ili sınırları içinde yapısı bulunan gerçek ve tüzel kişilerin başvurusu üzerine…’ ifadeleri var. Burada başvurunun apartmanda oturan herkesin oybirliği yapılacağına ilişkin bir şey yok. Bir apartmanın temsilini apartman yönetim kurulu yapar. Bu kurul bazen bir kişiden ibarettir bazen de kuruludur. Tespit için başvuru isteniyor. Biz bunu yapılacağını tartışıyoruz. 80-100 kişilik apartmanlar var bunların 20 tanesi istemese ne olur dendi. Önergede böyle bir şey yok. 1 kişi istese de yapalım dendi. Doğru. Ama Parlamento çoğunluğu kendilerinde ve buna yönelik bir kanun çıkarmadılar ısrarla. Çıkarılan tek yasa 6306 sayılı kanun. Bu da riski yapı analizine ilişkin düzenleme. Biz burada yasa hükümlerine ilişkin bir tartışma yapmıyoruz. Biz tarama testine ilişkin tartışma yapıyoruz. Yapısal durumuna ilişkin ön inceleme çalışmasıdır. Bugün yürürlükte olan mevzuata göre apartmanda yaşayan bir kişinin tek başına Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne giderek riskli yapı tespiti talebine engel bir durum yok. Biz bunu konuşmuyoruz. Diyoruz ki, insanlar yapılarına ilişkin çalışmayı hemen başlatmak istemiyorlar Çünkü yapıları riskli çıkarsa 1 yılda yıkılmasına ilişkin süreç başlayacak. Ama insanlar bir yandan da binalarına ilişkin bilgi sahibi olmak istiyorlar. Büyükşehir’in de yaptığı bu. Bu önerge meclisten geçmedi nasıl yapıyorsunuz dediler. Daha önce alınan kararları mı okumuyorsunuz? Bayraklı ve Bornova için bu karar verildi zaten. Biz bugün daha önce başlayan çalışmanın alanını İzmir iline genişletiyoruz. Neymiş biz bakıp gidiyormuşuz. Yapılan işi beğenmiyor olabilirsiniz ama emeği bu kadar küçümsemeyin. O binaların bütün projelerine bakılıyor ve analizler uzmanlarca yapılıyor. Tüm İzmir’e neden yapmadık? Bu haklı bir eleştiri. Sadece iki ilçeye yapmış olmamız zaman sınırımızdan kaynaklıydı. Tekrar ediyorum apartmandaki herkesin oybirliğine gerek yok ama apartman yönetiminin talebi gerekir. Ayrıca yapılan işlem riskli yapı analizi değil, ön inceleme çalışmasının bina bazında yapılmasıdır. Eleştirilerin haklı kısımları yok değil. Ama kavramları üst üste koyarak, mevzuat hükümlerini yok sayarak biz burada her şeyi yapabilirmişiz gibi bir durum çıkarmanın anlamı yok. Bu ülkede insanlar yoksullaştı ve evlerini yıkıp yenisini yapmakta güçlük çektikleri, devletin de buna katkısı olmadığı için o evlerde oturmaya çalışıyorlar. Kimse bunu göz ardı etmesin” diye konuştu.
YILDIZ: YOL HARİTAMIZIN OLMASI GEREKİR
AK Parti Grup Sözcüsü Hakan Yıldız, bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğini belirterek, “Sayın Aydın, “Yine kavramlar karmaşası yapıyor” dedi. Biz bunu yapmıyoruz. Çok net ifade koyduk; komisyon üyesi arkadaşlarımız bu işe ‘evet’ demenin artlarını 3 koşula bağlamışlar. Maalesef yönetmelikler ve koyduğumuz sözleşmelerde net tavırlar koyamazsak başvuru yapan vatandaşlardan oy birliği ve yönetim kurulu kararları istenir hale gelmiş. Vatandaşlar bu başvurular gerçekleşmiyor diyor. Burada net bir yol haritası belirlememiz lazım. Ben daha önce de ifade ettim; biz ifade ettikçe ‘mevzuatlar, kanunlar, düzenlemeler yapın’ dendi. Bu önergenin ilk geldiği zaman da ifade ettim; ‘amacımız nereye gidiyor, nasıl bir yol haritamız var?’ O zaman o büyük depremi de yaşamamıştık. 19.06.2012 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız İzBB’ye verdiği yetki verdi; denetleme yapabilme yetkisi. Bu yetkide riskli alan tespitleri yapabilirsiniz denmiş. Orada bir atıfta da bulunuyor, “deprem bölgesinde yapılacak binaların yönetmeliği noktasında mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirmesi maddesinin 7. bölüm esaslarına göre yapınız” denmiş. Yetki Büyükşehir’e devrolmuş. Büyükşehir istese bu kapsamda değerlendirebilir. Biz bir vatandaşın müracaatıyla bu sistem yürüsün, bunu yaparsa biz bunu onaylarız demişiz. Temenni edebiliriz ki acil durumlarda birçok kalemden kısıp buraya aktarabilirsiniz. Vatandaşın bize ulaşan talepleri üzerinden bunları diyoruz. Uygulama esasları bakımından burada netleşmeye ihtiyaç var. Bunu tespit anlamında çok net koymuşuz. Bir taraftan radikal ve zorlayıcı kararlar almamız gerekir. Biz eğer binaları bu tespite sokuyorsak bir sonraki adımımız için yol haritamızın olması gerekir. Ben bunu 2 yıl önce yapılan antlaşmada da sordum şimdi de soruyorum; ‘ne yol haritanız var, tespit ettikten sonra ne yapıyoruz?’ Eleştirdiğimiz taraf şu; yapıyormuş gibi yapmayalım. Bizim yol haritalarımız yok. Biz o gün için 16 milyon, şimdi tabi daha fazla bedeller ödüyoruz. Bu bedeller sonucunda vatandaşımızı neyle karşı karşıya getirdiğimizi bilmiyoruz. Bu yola çıkmış vatandaşlarımız bu zorlaştırıcı unsurlarla ilerleyemiyorlar” dedi.
ÖZUSLU: ELEŞTİRİLER SON DERECE İSABETLİ OLDU
Son olarak konuşan Mustafa Özuslu ise, “Tüm meclis üyesi arkadaşlarımızın getirdiği katkılar ve eleştiriler son derece isabetli oldu. Hepimizi hassasız, deprem hepimizin ortak bir korkusu ve bu korkuya karşı ne yapmamız gerektiği konusundan eksik, gedik, artışı eksisi neyse ortaya konulan görüşlerdi. Bu konuda meclisimizin ciddi bir bilgilendirmeye ihtiyacı var. Kavramların ve yapılan işlerin açık seçim net olarak ortaya konacağı ve İzBB meclis üyelerinin net tarafından anlaşılacağı bir sunumun gerekliliği ortaya çıktı. Ben Tunç Başkanımıza arz edeceğim. Grup Başkanvekillerimizin itirazları yoksa önümüzdeki meclislerde meclisten önce 1-,5 saatlik sunum ile tüm meclisimle tüm açıklığı ile kafalarda hiçbir soru işareti kalmamak kaydı ile anlatmak zorundayız. Bayraklı’daki depremden sonra yaptığımız 33 bin denetim ve sonrası Bornova’da başlayan denetim bambaşka bir şey. Hepimizin aldığı meclis kararı duruyor. P meclis kararında yapılan çalışma başka bir çalışma. 6 Şubat depreminden sonra ortaya konulan ve oradan biraz daha ileriye giderek başka bir yöntemle yeni bir çalışma yapma ihtiyacı olmuş mudur önergesi şimdi konuşulan önerge. Oylayacağımız bu. Burada oy birliği isteniyor” şeklinde konuştu.