Karabağ'dan dikkat çeken çıkış: Belediyeyi yönetmeyi belediyede öğrenmek lazım!

ÖNCÜŞEHİR -  Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bayraklı Belediyesi Kurucu Başkanı Hasan Karabağ, Öncüşehir TV’de ‘Öncü Siyaset’ programının konuğu oldu.

Gazeteci Çiğdem Canpolat ve Mevlüt Kömür’ün sorularını yanıtlayan Karabağ, SDS krizi, belediyelerin mali durumu, önümüzdeki günler gerçekleşmesi beklenen tüzük kurultayı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“BELEDİYEYİ YÖNETMEYİ BELEDİYEDE ÖĞRENMEK LAZIM”

Yerel seçimin ardından geçen 4,5 ayı değerlendiren Karabağ, “Bayraklı’nın durumu ile birlikte ekonomiyi de konuşmak lazım. Belediye başkanlarını kritize etmek için 1 yılı beklemek lazım. 4 ayda değerlendirmek çok doğru değil. Başlangıçta, starta çıkarken doğru çıkarsan, önde bitirirsin. Start çok önemli. Herkesin kendine göre yoğurt yiyişi var. Bazı arkadaşlar yaşayarak görecek. Belediyeyi yönetmeyi belediyede öğrenmek lazım. Başka türlü öğrenilmiyor. Belediye başkanı olmak için arkadaşların önceden teknik eleman olması lazım ve meclis üyeliğinden gelme şartı koymak lazım. İşleyişini bilmeden olaya girildiğinde süreç çok zor geçiyor. Belediye başkanların ilk 1, 2 yılı çok önemli. İyi giderse iyi gider. Bunu uzmanlar da belirlemiş. İlk 2 yılda kendine iyi dedirten 5 yılda kendini iyi bir şekilde tamamlar. Deneyimsiz arkadaşlar zaman zaman belediye başkanlığına getiriliyor. Başkanlar belediyeye turist gibi gelir giderse 5 yılı kötü tamamlar” dedi.

“BELEDİYE BAŞKANI ARKADAŞLARIMA TAVSİYEM…”

Belediyelerin mali durumu ve personel alımları hakkında konuşan Karabağ,, “Büyükşehir Belediyesinin sınırları içerisindeki İlçe belediyelerinin sıkıntısı İller Bankası’ndan nüfusa göre gelen bütçenin yüzde 40’ı büyükşehir tarafından kesiliyor. Yüzde 30’u belediye, yüzde 10’u İZSU, yüzde 40’ı büyükşehir belediyesinin payıdır. Payın çoğu direkt Büyükşehir’e gidiyor. Belediye meclislerinin demokratik yapısı biraz zayıf. Dolayısıyla bütçe kesiliyor ama yatırımın inisiyatifi Büyükşehir’e kalıyor.  Bir de seçim yaklaştığında şişirilen personel sayısı sıkıntılardan bir tanesi. Seçimlere 6 ay kala memur ve işçi alımları durdurulmalı, yasaya bağlanmalı bu kural.  Doldurdular seçim arefesinde belediye personel sayılarını, yeni gelenler de bu şişirilmiş personel sayılarıyla mücadele edecek hem de enflasyonun yükselmesiyle bu bütçenin altından nasıl kalkacak. Fazla eleman alındıysa eksiltilecek. Son dönemde alınanların eksiltilmesi konusu da halk destekliyor. Memurların sayısında çok yükselme yapılamıyor ama işçiler de yığılma olmuş. Son 6 ayda işe giren işçiler gözden çıkarılmaya razıdır. Belediye başkanı arkadaşlarıma tavsiyemin bir tanesi İller Bankasından alınan bütçenin Büyükşehir’in yüzde 40 almasıyla mücadele etmeliler. Diğeri de son dönemde alınan personelleri çıkarsınlar. Başka türlü belediyeleri kurtaramazlar. Ayrıca bir tane daha tavsiye vermem gerekirse belediyeler yerel basına sahip çıksın. Deneyimli bir kişi olarak söylüyorum. Gerekirse yerel basın ile toplantı yapsınlar” diye konuştu.

“SDS KONUSUNDA PARTİNİN MÜDAHALE ETMESİ ANTİDEMOKRATİK”

Belediyelerin yaşadığı SDS krizi hakkında konuşan Karabağ, “Atatürk 1932 yılında Dünya Çalışma Örgütü’ne üye olmuş. 1950 - 1952 yıllarında ise Ankara’da ofis açılmış ve bizim devletimiz İLO ile sözleşmelere imza atmış. Sözleşmede toplu sözleşme çalışması yapsın diye madde konuluyor sonra da skala konuluyor. Bu durum uluslararası sözleşmelere aykırı. Her belediyenin koşuluna göre değişir. İlçe belediyelerinde imar mevzuatları belediyelerde öğrenilir. Uygulama için planlama için büyükşehirden transfer oldu. İyi ücret vermek kaliteli insanla çalışmayı getirir. SDS konusunda partinin müdahale etmesi son derece antidemokratik. Zimmet çıkıyor sonra af çıkıyor. Bu döngü bu şekilde gitmesin. Bu dönem SDS tantanası çıktı. CHP sosyal bir partiyim diyor ama ücret azaltarak mı yapacaksın bu sosyal belediyeciliği. Cari giderlerini başka şeylerden kapatmalı. Personel maaşını kesmek doğru değil. Belediye başkanları gelir gelmez yığılmış personel sayıları nedeniyle paniğe kapılıyorlar. Sonra da çıkarmaya gidiyor” dedi.

“KADIN SIĞINMA EVİ’NE YAPILAN MASRAFIN MALİYETİ BELEDİYEYİ KURTARMAZ”

Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal’ın kız yurdunu ve Kadın Sığınma Evi’ni kapatması hakkında konuşan Karabağ, “Bayraklı Belediyesi’nin kız yurdu depreme dayanıklı bir yapı. Testini yaptırsın, risk analizi yaptırsın İrfan Başkan. Bunlar yapılmadan bu yapı dayanıksız, riskli demek yanlış. O bina deprem yönetmeliğine göre yapıldı. Bahane edilmesin. Aksayan yeri varsa yaptırılır.  Kadın Sığınma Evi ise de tek katlı bir bina. Eski bir bina ama İzmir depreminde bir hasar almadı. Tekrar test yaptırılır.  Kadın Sığınma Evinde sabah kahvaltılarını ilçe belediyesi olarak biz veriyorduk. Akşama yemeklerini de büyükşehir veriyordu. Çok bir maliyet istemiyor. Oraya yapılan masraf maliyeti belediyeyi kurtarmaz.  Belediye başkanlarına süre tanınmalı. Büyükşehir’e bu kadar para aktarıldığı için belediyelerin kalan bütçe ile yatırım yapması mümkün değil. Büyükşehir yasasının düzelmesi lazım. Mevcut şartlara göre bizim 10 yılı çevirdiğimiz zamanı şimdiki belediye arkadaşları incelesin” diye konuştu.

“İLÇE BELEDİYELERİN GELİRLERİ ARTTIRILMALI”

Belediyelerin SGK prim borcu hakkında konuşan Karabağ, “Bazı belediye başkanları bu durumu avantaja çeviriyor. Borçları biriktiriyor sonra da nasıl olsa taksitlendirilecek diyor. Ama bunu bütün kurumlar yapıyor. İktidar kendi partisinin yönettiği belediyelere para göndermiş ama bunu yapmamalı. İlçe belediyelerin gelirleri arttırılmalı” ifadelerini kullandı.

“BAYRAKLI NEDEN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEDİ?”

Emsal artışı hakkında konuşan Karabağ, “Bayraklı depremin mağduriyetini yanlış bir şekilde yerel yönetimdeki arkadaşlarım çözümünü yanlış yere gönderdi. Emsal artışı kanunlara aykırı. Zaten şikayet edildi, maliyetleri arttı ve çözümsüzlük başladı. Elazığ depremi 6.40 büyüklüğünde olmuştu. Elazığ deprem bölgesi ilan edildi ama Bayraklı afet bölgesi ilan edilmedi. Buradaki insanlar, CHP Genel Başkanı dahil emsal artışına inandırıldı. Bugünkü iktidarla konuşarak Bayraklı’nın afet bölgesi olarak kabul edilmeli. Afet bölgesi konusunda İzmir talihsizlik yaşadı. Devletin müdahil olması lazım. Bu yapıların yapıldığı yeri kim imara açtı? 1990’lı yıllarında devletin Bayındırlık Bakanlığı vardı ve bu Bakanlık imara açtı. Kim denetledi? Denetleme belediyelere aitti. Projeci ve iş mühendislere yıkıldı. Yönetmenliği hazırlayan devlet son derece zayıf bir yönetmelik.  Bütün suç aslında devletin. Doğru düzgün bir yeri imara açmamışsın, denetim yapmamışsın… Ev yıkılıyor sonra da halka evi sen yap diyorsun. İzmir neden afet bölgesi ilan edilmedi? Benim göreve gelir gelmez ilk yaptığı şey deprem etüt merkezi açmak oldu. Bayraklı’nın dolgu yuvası olduğunu biliyorum. 15 yıl önce biz bunları dikkate çektik. Bizim vatandaş olarak da vurdumduymazlığımız var. Çevre Şehircilik Bakanlığı da bütün koyları imara açıyor. İzmir’in gökdelenlerine bakıyorum ve İzmir giderek İstanbullaşıyor” dedi.

“CHP ÖZÜNE DÖNEMLİ”

CHP’nin Eylül ayında gerçekleşeceği tüzük kurultayı hakkında konuşan Karabağ, “En güzel anayasayı yaz ama bunun uygulayıcıları yansıtmazsa hiçbir anlamı olmaz. Dolayısıyla tüzük de bu şekilde. Ön seçim olsa belediyelerde görev almış CHP’lilerden kaç tanesi ön seçimden aday olarak çıkardı, hiçbiri.  Tüzük kurultayı normal kurultaya dönmez. Niyet ne, önemli olan o. Siyasette ne dediğin değil, ne yapacağın önemli. CHP özüne dönemli. Emperyalizme karşı, tam bağımsızlıkçı, hukuka saygılı, cumhuriyete saygılı, emekten yana bir görüntü vermek zorunda. Halkın buna ihtiyacı var. Yerel seçimlerde yaptıklarınla halka umut vereceksin. Normalleşme yüzde 37 iken, 32’desin sen şimdi. Vatandaşımız normalleşmeyi satın aldı diyor. Parti halktan, emekten, işten yana olmak zorunda” diye konuştu.