CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin (İBB) düzenlediği “Kanal İstanbul Çalıştayı”nda konuştu.
“Türkiye açısından büyük sorunlar doğuracak bir olayı tartışıyoruz. Bir kişinin
dayatması üzerine tartışıyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
“Büyük sorunlar doğacak bir olayı tartışıyoruz. Neden
tartışıyoruz? Hangi gerekçeyle tartışıyoruz? Bir kişinin dayatması üzerine…
Bireylerin, ailelerin, bir toplumun öncelikleri vardır. Bir devletin
öncelikleri vardır. Bunlar planlarla ilgilidir. Planı kim yapar? O toplumun
saygıdeğer bilim insanları, akademisyenleri, mühendisleri, mimarları,
ekonomistleri yapar. Yani liyakat erbabı olan kişiler bir toplumun
önceliklerini belirler. Peki bu projenin önceliklerini kim belirliyor? Bu
ülkenin mimarları mı, mühendisleri mi, jeologları mı, ekonomistleri mi, dış
politika uzmanları mı? Hayır. Bir kişi belirliyor. ‘Benim önceliğim budur, ben
bunu yapacağım’ diyor. Biz de diyoruz ki; ‘Kusura bakma beyefendi, sen bunu
yapamazsın.’ Bunu yapmaya kalkan olursa bir kuruş para dahi vermeyeceğiz Millet
İttifakı iktidarında. Kimse yapamaz.’
“TOPLUMUN ÖNCELİKLERİ
VAR”
“Ailelerin öncelikleri vardır. Bir toplumun öncelikleri
vardır. Bir devletin öncelikleri vardır. Bunlar planlamayla olur. Planı kim
yapar o toplumun insanları, mühendisleri, ekonomistleri ayni liyakat erbabı
olan kişiler bir toplumun önceliklerini belirlerler. Peki bu projenin
önceliklerini kim belirliyor? Hayır ben bunu yapacağım diyenler belirliyor.
Ekrem Bey, konuşmasında ,‘Bu ameliyat mutlaka yapılacaktır’ diyor. Erdoğan
böyle bir anlayışla yola çıktı. ‘Bu ameliyat mutlaka yapılacak’ diyen adamın,
önce doktor olması lazım. Doktor da değil. Sorunumuz bu zaten. Uzmanı olsa
deriz ki; ‘Bu işi biliyor’. O işi de bilmiyor, bilmemesi de gayet normaldir. O
işin eğitimini almamış. 21. yüzyılda gelişmenin tanımı da değişmiş. Bir ülke
gelişmiş mi gelişmemiş mi ölçü şu: Küçük ayrıntılar da iş bölümüne gitmiş mi
gitmemiş mi? Eğer küçük ayrıntılarda iş bölümüne gitmemişseniz siz gelişmiş bir
ülke değilsiniz. Her şeyi ben biliyorum mantığıyla yola çıkılan bir ülkede
gelişmişlik değil az gelişmişlik konuşulur. Bu şehrin, bu ülkenin bu kadar
derdi varken, bu projenin önceliği nedir? Rant, para hırsı, birilerine para
verme.”
“İBB EKİPLERİ HAZIR”
“Değerli arkadaşlarım öyle bir noktaya geldik ki, üniversite
öğrencilerine verilen yemeğe zam yapıyorlar. 15 Temmuz şehitleri yakınlarının
ve gazilerinin paralarına göz diktiler. ‘Kanal İstanbul'u yapacağım’ diyorlar.
Tarım kanunun 20. maddesine göre çiftçilerin alacağı var. Ne kadar biliyor
musunuz? 177 milyar lira O paraya göz diktiler. İstanbul ciddi bir deprem
riskiyle karşı karşıya. Milyonlarca insan o riskle karşı karşıya. Eğer bu
ülkenin sorunlarıyla, bu kentin sorunlarıyla, bu kadim kentin sorunlarıyla
ilgileneceksem, önce insana yardım ederim. Deprem riskiyle karşı karşıya.
Kentsel dönüşümü yapalım. Hazır Büyükşehir Belediye Başkanımız. Onun ekipleri,
kadroları hazır. İlçe belediyeleri de hazır. Hiçbir siyasi parti farkı gözetmiyor.
Belediye başkanımızın bakışı bu. O zaman neden bu sorunu çözmüyoruz. Neden
önceliği insan hayatına vermiyoruz. Çocuklarımızın geleceği için çaba
harcamıyoruz. Onları neden deprem riskiyle baş başa bırakıyoruz.”
TÜBİTAK RAPORUNA
VURGU
“Erdoğan, şöyle bir cümle kullandı: ‘Kanal İstanbul’a karşı
çıkıyorsanız bizi ikna edeceksiniz.’ Güzel bir cümle aslında. Bildiğim
kadarıyla İBB Başkanı’mız beyefendiyi davet etti. ‘Ben de dinleyeceğim, siz de
dinleyin. Belki bilim insanları sizi ikna ederler’ dedi. Ama gelmedi. Buradaki
toplantıları bilmiyorum ama Sayın Erdoğan’a bir tavsiyem var, bir önerim
olacak. TÜBİTAK, bizim saygın kuruluşlarımızdan birisidir. Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırmalar Kurumu. Bu kurumun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na
verdiği bir rapor var. Raporu hazırlayan, MAM dediğimiz, Marmara Araştırma
Merkezi Başkanlığı var. 14 madde halinde bu projenin ne kadar yanlış olduğunu
orada sayıyor. 14 madde halinde. 6 sayfa, altında da 6 bilim insanının imzası
var. Bana inanmayabilirsin, diğer bilim insanlarına da inanmayabilirsin. Ama
sana bağlı bir kurum. TÜBİTAK dediğimiz, Türkiye’nin gözbebeği olan bir kurum.
Ona da soruyorlar ne diyorsun diye, Kanal İstanbul’la ilgili. 14 madde halinde
tek tek bu projenin ne kadar yanlış olduğunu sayıyor. Tavsiyem; eğer bulamazsan
o raporu ben sana göndereceğim. Ama diyorsan ki, ‘Sen gönderdiğin zaman ben
inanmıyorum, ee Putin’e göndereyim o sana göndersin!”
“ATATÜRK’ÜN KURDUĞU
CUMJURİYETİ VE DEMOKRASİYİ TAÇLANDIRACAĞIZ”
“ÇED Raporunu yerden yere vuruyor. Ya siz bu raporu görmüyor musunuz Allah aşkına. Bu bilim insanlarının yazılarına, görüşlerine değer vermiyor musunuz? Türkiye’nin yönetilmediğini ve savunulmadığını sık sık söylüyoruz. Evet, Türkiye gerçekten de yönetilmiyor ama asla hiçbirimiz umutsuz değiliz; asla. Bu ülkeye, bütün güzellikleri getireceğiz. Bu ülkeye, sevgiyi, bu ülkeye hoşgörüyü getireceğiz ve hiç kimse unutmasın; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyeti, görkemli bir demokrasi ile taçlandıracağız.”