Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) Haziran ayı olağan meclis oturumu gerçekleştirildi. İzmir Ticaret Odası Binası'nda gerçekleştirilen oturuma Selami Özpoyraz başkanlık yaptı.
Oturumda, İZTO Yöneti Kurulu Başkanı Mahmut Özgener konuşma yaptı. Özgener konuşmasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklanan asgari ücret hakkında değerlendirmelerde bulundu.
ÖZGENER: SAYIN BAKANIMIZIN VERDİĞİ OLUMLU MESAJLAR VE…
Ekonomik konuların önceliklendirilerek bir yol haritası oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Özgener, “Yaşadığımız sıcak ve önemli gelişmeler ekseninde ekonomiye dair bekleyişimiz devam ediyor. Öncelikle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek önderliğindeki ekonomi yönetiminin ülkemiz için hayırlısı olmasını diliyorum. Sayın Şimşek’in göreve başladığı ilk gün itibariyle iş dünyasına verdiği mesajlar bizler için büyük önem taşıyor. Tutarlılık, şeffaflık ve öngörülebilirlik vurgusunu; ekonomide rasyonel politikalara ve uluslararası normlara dönülmesi konusundaki hassasiyeti, yeni ekonomi programlarının belirlenmesi açısından önemli buluyor, destekliyoruz ve kendisine teşekkür ediyoruz. Programın başarısında, hiç kuşkusuz, tüm kesimlerin desteğinin kilit rol oynayacağına inanıyoruz. İçinde bulunduğumuz koşullar göz önüne alındığında, ekonomik konuların önceliklendirilerek bir yol haritası oluşturulması gerekliliğine dikkat çekmek istiyorum. Bu bağlamda, açıklanacak olan Programın bir takım fedakarlıklar gerektirebileceğini düşünüyorum. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek ve kuracağı ekibin bu süreçte, makroekonomik istikrar kurulana kadar iş dünyamızdan gerekli desteği alabilmesi önem arz ediyor. Bizler, her zaman olduğu gibi, bu desteği vermeye hazırız. Türkiye ekonomisine duyulan yurtiçi ve yurtdışı güvenin; Sayın Bakanımızın verdiği olumlu mesajlar ve açıklaması beklenen programa dair beklentiler doğrultusunda pekişeceğine inanıyorum” dedi.
“CARİ DENGEMİZ AÇISINDAN YAKINDAN TAKİP EDİLMESİ GEREKİYOR”
ABD’den faiz artırım döngüsünün sonuna yaklaştığına dair işaret verdiğini ifade eden Özgener, “Küresel ekonomideki görünümün, cari dengemiz açısından yakından takip edilmesi gerekiyor. Yurtdışındaki faizler, yurtdışı talep kanalıyla ihracatımız ve cari açığın finansman maliyetlerini etkiliyor. Ekonomik ve finansal dengelerin sürekli değiştiği bu dönemde, rüzgarın hangi yönden eseceğini hesaplayarak hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir süreden beri 2023 yılı küresel ekonomi büyümesinin 2022 yılı büyümesinin altında olacağını biliyoruz. Özellikle Avrupa Birliği ekonomilerinin yavaşlaması, ihracat rakamlarımıza da bir süredir yansımaya başladı. Avrupa Birliği’nden daha önce ve hızlı bir şekilde faiz artırmaya başlayan Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen sinyaller, piyasalar tarafından bir süredir faiz artırım döngüsünün sonuna yaklaştığımıza işaret olarak algılanıyor” şeklinde konuştu.
“FED GEVŞEMEYE YOL AÇMAMASI İÇİN MESAJ VERMEYE DEVAM EDİYOR”
FED’in verdiği mesajları yorumlayan Özgener, “Fakat, FED bu konudaki yorumların hızlı bir şekilde gevşemeye yol açmaması için mesaj vermeye devam ediyor. 14 Haziran’da politika faiz oranının yüzde 5 ile yüzde 5,25 aralığında bırakılması yönünde karar aldı. Alınan kararın parasal sıkılaşma döngüsünün kesin olarak sonlandırıldığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğinin altı çizildi. Ekonomik aktivite ile işgücü piyasasına ilişkin verilerin olumlu bir görünüm sergilediği, fakat enflasyondaki gerilemenin arzu edilen seviyede olmadığı da ayrıca vurgulandı. Üstelik aylık enflasyon yüzde 0,4’ten yüzde 0,1’e, yıllık enflasyon da yüzde 4,9’dan yüzde 4’e inerken bu uyarıları yapıyor. Faizlerde erken bir indirim beklentisinin önüne geçerek, enflasyondaki düşüşün yavaşlamasını engellemeye çalışıyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB) ise, Amerika Birleşik Devletleri’ne göre faiz ve enflasyon döngüsünde daha geride” diye konuştu.
“İHRACATIMIZA OLUMLU YANSIMASI İÇİN BİR SÜRE GEREKECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR”
Yılın ikinci yarısında FED ve daha sonra Avrupa Merkez Bankası faiz artırım süreçlerini bitirseler bile, bu gelişmenin büyüme verilerine ve ihracata olumlu yansıması için bir süre gerekeceğini belirten Özgener, “Yıllık TÜFE, yüzde 7’den yüzde 6,1’e geriledi ve son toplantısında, Avrupa Merkez Bankası faizleri 25 baz puan artırdı ve faiz artırımlarının bitmediği mesajı verildi. Banka, 2023 için enflasyon tahminini yükseltirken büyüme tahminini düşürdü. Euro bölgesinde bulunan 20 ülkenin, 2022'nin son çeyreğinde daralmasının ardından yılın ilk çeyreğinde de yüzde 0,1 daralmasını, ihracatımız açısında dikkatle takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yılın ikinci yarısında FED ve daha sonra Avrupa Merkez Bankası faiz artırım süreçlerini bitirseler bile, bu gelişmenin büyüme verilerine ve ihracatımıza olumlu yansıması için bir süre gerekecek gibi görünüyor” şeklinde konuştu.
“GEREKLİ TEDBİRLER ALINMALI”
Türkiye’de ülke ekonomisi için riskleri doğru anlamak ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizen Özgener, “Şu anda Türkiye ekonomisinin büyüme verilerinde yukarı yönlü revizyonlar görüyoruz. En son yüzde 4 olarak açıklanan ilk çeyrek Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme verilerinden sonra, Dünya Bankası ülkemize yönelik daha önce sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 4 olarak açıkladığı 2023 ve 2024 büyüme öngörülerini yüzde 3,2 ve yüzde 4,3 seviyesine yükseltti. Fakat makroekonomik politikaların gelişiminin yüksek enflasyon zemininde belirsiz olduğuna işaret edilen aynı raporda, döviz kurundaki değer kaybının yanı sıra yüksek cari açık ve düşük net döviz rezervlerinin de önemli zorluklar oluşturduğu ifade edildi. Kredi risk primlerindeki (CDS) güncel durum, algılanan riskin cari işlemler tarafında fiyatlandığına işaret ediyor. Seçimlerden sonra Kredi Risk Primlerinin (CDS) gerilemesindeki ana sebep, Sayın Şimşek ve ekibine duyulan güven ve Sayın Bakanımızın işaret ettiği faiz artış ihtimaline karşın cari açığın azalmasına dair beklentilerden oluştu” dedi.
“FAİZİN NE KADAR YÜKSELECEĞİNE BAĞLI OLARAK KURDA DA BİR DENGELENME MUHAKKAK OLUŞACAKTIR”
Yarın gerçekleşecek Para Politikası Kurulu kararının ekonomik maliyetlerin ne ölçüde şekilleneceğini belirleyeceğini ifade eden Özgener, “Yeni açıklanacak programdan beklentimiz ve önerimiz; tutarlılığı yüksek ve bütüncül politikalarla faiz artış maliyetinin en aza indirilmesi yönünde. Enflasyonun ve cari açığın azaltılması konusunda ne kadar hızlı ve ciddi adımlar atılırsa, büyümedeki maliyetin o kadar azalacağını öngörüyoruz. Faizin ne kadar yükseleceğine bağlı olarak kurda da bir dengelenme muhakkak oluşacaktır. Yapılması gereken miktarda bir faiz ayarlaması piyasanın güvenini sağlayacak ve maliyetleri azaltacaktır” ifadelerini kullandı.
“YENİ DÖNEM EKONOMİ POLİTİKALARINA İLİŞKİN ÖNERİLERİMİZ VE BEKLENTİLERİMİZ…”
Ekonomi politikalarına ilişkin öneri ve beklentilerini anlatan Özgener, “Faiz artışın yanısıra, reel sektörü ve makroekonomik istikrarı desteklemesini beklediğimiz yeni dönem ekonomi politikalarına ilişkin önerilerimizi ve beklentilerimizi de aktarmak istiyorum. Öncelikle bir süredir gündemde olan Vergi Reformu’nun hayata geçirilmesi ile doğrudan ve dolaylı vergilerin oranlarının günün koşullarına ve ekonomik gerçeklere uygun olarak yeniden düzenlenmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Kayıtdışılığın azaltılması ve vergilendirilmeyen ekonomik faaliyetlerin kapsam içine alınması, bütçe açıkları ve ekonomik dengeler açısından olumlu etkiler yaratacaktır. Ayrıca açıklanacak Program kapsamında; ülkemizin artan döviz ihtiyacı nedeniyle ekonominin dinamikleri arasında sürükleyici güçlerden olan ve ülkemize döviz geliri getiren turizm, ihracat ve doğrudan yabancı yatırımlara ağırlık veren çalışmalara hız verilmesini bekliyoruz. Özellikle KOBİ’lere yönelik desteklerin daha ulaşılabilir olmasının ve firmaların öz sermayelerini destekleyici teşviklerin oluşturulmasının rekabet güçlerini destekleyeceğine inanıyoruz. Ülkemizde gereksiz harcama alışkanlıklarının doğru yönlendirilmesiyle, vatandaşın tasarruf eğilimini artırmak; sürdürülebilir bir ekonomi yönetiminin sağlanması adına yaşamsal önem taşıyor. Bu nedenle; yüksek katma değer yaratma potansiyeli olan e-ihracat, hizmet ihracatı, oyun, finansal teknolojiler, yazılım gibi inovasyon ve girişimcilik çalışmalarına verilen değerin ve desteğin Yeni Program ile daha da artırılması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
“İÇ TÜKETİMİN YAVAŞLATILMASI GEREĞİ DE ORTAYA ÇIKIYOR”
Ekonomideki hiç bir parametre birbirinden bağımsız olmadığını dile getiren Özgener, “Şu anda bütün risk göstergeleri; enflasyonun ve cari açığın düşürülmesi, ithalatımızın yavaşlaması ve rezervlerin tekrardan yükseltilmesi gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca, iç tüketimin yavaşlatılması gereği de ortaya çıkıyor. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, bu yılın birinci çeyreğinde yüzde 4 artarken, gelir yöntemi ile Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerinin seyrinde önemli bir ayrıntı bulunuyor. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 31,1 iken, bu oran 2023 yılında yüzde 38; net işletme artığı/karma gelirin payı ise geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 47,6 iken, 2023 yılı birinci çeyreğinde yüzde 38,2 oldu. Asgari ücretteki reel artış ile işgücü ödemelerinin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya oranla daha hızlı artmasının yanı sıra, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili düzenlemelerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, kıdem tazminatı ödemelerinin önemli ölçüde artış göstermesi, işgücü ödemelerinin milli gelir içerisindeki payını artırdı. Rakamlar analiz edildiğinde, şirketlerden çalışanlara bir gelir transferi yapıldığı, EYT, asgari ücret ve tazminatların bunda belirleyici olduğu, sonucunda ise iç tüketimin hızla artmaya devam ettiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
“OLUMLU DEĞERLENDİRİYORUZ”
İşveren üzerindeki maliyetlerin azaltılması için asgari ücret desteğinin güncellenerek yukarıya çekilmesini ve asgari ücrete kadar olan tutardan vergi alınmaması uygulamasını olumlu değerlendirdiklerini açıklayan Özgener, “Dün Temmuz ayından geçerli olmak üzere yeni asgari ücret; brüt 13 bin 414, nette ise 11 bin 402 olarak belirlendi. Bayram öncesinde açıklanan yeni asgari ücretin tüm paydaşlarımız için hayırlı olmasını diliyorum. Öncelikle enflasyonun ücretli kesim üzerinde yarattığı olumsuzlukların giderilmesi, alım gücünün artırılması, işgücünün milli gelirden aldığı payın artması ve çalışanlarımızın refah düzeyinin yükseltilmesi amacıyla yapılan iyileştirmeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Öte yandan, işveren üzerindeki maliyetlerin azaltılması için, asgari ücret desteğinin güncellenerek yukarıya çekilmesini ve asgari ücrete kadar olan tutardan vergi alınmaması uygulamasının devam edecek olmasını da olumlu değerlendiriyoruz. Yanısıra, asgari ücret artışına paralel olarak, gelir vergisi dilimlerinin yeniden düzenlenmesinin önemine de dikkat çekmek istiyorum. Düşük ücretli kesimin geçim koşullarını iyileştirmeye yönelik adımlar atılırken, diğer yandan enflasyonla mücadele ve cari açığın azaltılması yönünde açıklanan güçlü ve kararlı duruşu destekliyoruz” şeklinde konuştu.
“REKABET GÜCÜNÜ GÜÇLENDİRMESİ İÇİN YENİ DÜZENLEMELER HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Reel sektörün rekabetçiliğinin korunması en az refah seviyesinin artırılması kadar önemli olduğunu belirten Özgener, “Kamu mali dengesi gözetilerek özel sektörün rekabet gücünü güçlendirmesi için yeni düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Rekabet gücünün düşmesi beraberinde istihdamın olumsuz yönde etkilenmesinin önlenmesi, önümüzdeki dönemde en çok dikkat edilmesi gereken hususların başında gelmelidir. Bu düzenlemeler, ekonomideki tüm paydaşlar gözetilerek yapıldığı taktirde, çalışan kesimin refah seviyesi yükselirken ülkemizin üretiminin ve rekabet gücünün de artacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İNCİRALTI PLANLARI İZMİRLİLERİN REFAHINA OLUMLU ETKİ EDECEK”
Özgener, askı sürecinin tamamlanan İnciraltı Planlaması ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, “Kentimizin kalkınması açısından önemli fırsatlar barındırdığına inandığımız İnciraltı’ndan da bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz üzere, İnciraltı Turizm Merkezi 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı uyarınca onaylandı. Kent merkezinde yer alan, yeşil ve mavinin aynı alanda buluştuğu İnciraltı, turizm ve ticaret alanındaki potansiyeliyle tüm İzmirlilerin refahına olumlu etki edecek. Termal ve sağlık turizmi, kentimiz turizmi açısından önemli potansiyele sahip bir alan. Bu nedenle, İnciraltı’nın özellikle termal, sağlık ve spor turizmi odağında “iyi yaşam” temasıyla yatay mimari gözetilerek oluşturulan imar planlarının kısa sürede yürürlüğe girmesi ve yatırımcıya sunulur hale getirilmesi konusunu önemsiyoruz” diye konuştu.