“Tüp mide
operasyonuyla birlikte yaşam şeklinizi de değiştirmelisiniz”
Obezitenin başka hastalıkları da tetiklediğini ve tüp mide
ameliyatının kalıcı şekilde kilo vermek için önemli bir avantaj sağladığını
söyleyen Prof. Dr. Atila, ameliyatla birlikte yaşam değişikliği spor ve doğru
beslenme alışkanlıklarının edinilmesinin en az ameliyat kadar önemli olduğunun
altını çizdi.
TANI VE TEDAVİ SÜRECİ
Obezitenin tanı ve tedavi süreci hakkında bilgi veren Prof.
Dr. Koray Atila, “ Tüp mide ameliyatı aşırı kilolu olan ve ameliyat olmak
isteyen her hasta için uygun olmayabilir. Ameliyat olabilmek için Dünya Sağlık
Örgütü'nün bu konuda belirlediği kriterler var. Bunların başında vücut kitle
indeksi (VKİ) geliyor. Bu, boy ve kilo orantısıyla elde edilen bir değer. Çıkan
sonuç eğer 40'ın üzerindeyse hasta sınıf 3 veya ölümcül hastalıklara yol açan
morbid obezite sınıfına giriyor ve ameliyatla tedavi edilebiliyor. Bununla
birlikte vücut kitle indeksi 35 ile 40 arasında olup şişmanlığa bağlı görülen
yandaş hastalıklardan bir veya ikisine sahip olan kişiler de ameliyat gurubuna
dahil ediliyor. Obeziteye bağlı ortaya çıkan hastalıklar arasında diyabet,
hiper tansiyon, koroner arter hastalığı, uyku apnesi, karaciğer yağlanması ve
eklem problemlerini sayabiliriz. Ayrıca bu hastaların ameliyat olabilmeleri
için 18-65 yaş aralığında olma, ciddi psikiyatrik
hastalığı olmama, kronik alkol ve madde
kullanmama gibi kriterlere de sahip olması gerekiyor” diye konuştu.
MİDENİN %75'İ
ÇIKARILIYOR
Obezite cerrahisinde Dünyada kabul gören iki ameliyat
olduğunu son 10 yıldır tüp mide ameliyatının daha çok tercih edildiğini dile
getirdi.
Prof. Dr. Atila, şu bilgileri verdi: “Dünyada kabul gören
iki ameliyat var. Bunlar mide bypassı ve tüp mide ameliyatları. Daha önceleri
mide bypass ameliyatı ilk tercih olarak yapılırken bu iki ameliyatın uzun dönem
başarı oranları birbirine yakın elde edilince tüp mide ameliyatı günümüzde ilk
tercih haline gelmiştir. Son 10 yıldır dünyada bu oran artarak % 70 -75 oranında tüp mide ameliyatı yapılır
düzeye ulaşmıştır. Tüp mide operasyonunda, midenin %75-
80'ini çıkarıyoruz. Mideyi adeta bir muz şekline getiriyoruz. Tüp mide
ameliyatı üç şekilde etki ederek kilo vermeye yardımcı oluyor. Birinci etki
mekanizması, hacim kısıtlayıcı bir ameliyat olduğu için bir öğünde yediğimiz
yemek miktarını azaltıyor. Böylece aldığımız kalori miktarı da azalıyor.
İkincisi ise, vücudumuzda Ghrelin adında iştah artışını sağlayan bir hormon
var. Tüp mide ameliyatında midenin çıkarılan bölümü ile bu hormonun
salgılandığı alan da çıkarıldığı için ameliyat sonrası ciddi oranda iştahta
azalma ortaya çıkıyor. Ancak bu etki ömür boyu devam etmiyor. Pankreas ve ince
bağırsakta bu hormon salınımının artmasına bağlı olarak 1-1.5 yıldan sonra
iştahta az da olsa artma söz konusu olabiliyor. Üçüncü etki mekanizması olarak
da, normalde yediğimiz yiyecekler mideyi doldurup mide duvarını gerdiğinde
buradan beynimizin doyma merkezine sinyaller gönderilir ve doyma hissi ortaya
çıkar. Tüp mide ameliyatında mide hacmi
küçüldüğü için az miktarda yemekle mide duvarı uyarılarak daha erken beyne
doydum sinyali gönderilir. Özetle bu ameliyatı olan kişiler az yemek yiyorlar,
iştahlarında belirgin bir azalma oluyor ve erken doyuyorlar. Bu üç etki
mekanizmasıyla bu hastalar ameliyat oldukları günden itibaren kilo vermeye
başlıyorlar. Ortalama 6 ay içinde 35 -40 kilo civarında kilo kaybediyorlar.
Nihai kilo verme süreçleri bir bir buçuk yıl kadar devam edebiliyor”
Obezitenin vücutta birçok yandaş hastalığa yol açtığını
kaydeden Prof. Dr. Atila, sözlerine şöyle devam etti: “Obezite, şeker, tansiyon
hastalığı yanı sıra belirli kanser türlerine ve hem kadın hem de erkekte
kısırlığa da neden olabiliyor. Bu ameliyatı olup kilo veren hastalarda
obeziteye bağlı ortaya çıkan yandaş hastalıkların yaklaşık %70’inde tam tedavi
sağlanabiliyor. Hastalara sosyal, fiziksel ve psikolojik açıdan da çok önemli
kazanımlar sağlıyor. Şunu da unutmamak gerekiyor ki tek başına obezite
cerrahisi sihirli bir ameliyat değil. Ameliyat sonrası rehabilitasyon süreci
ameliyat kadar önemli. Tüp mide ameliyatı öncesi ve sonrası hastalar zihnen bu
ameliyata çok iyi hazırlanmalı. Ben hastalarıma her zaman şunu söylüyorum. Ben
tüp mide ameliyatı yapıyorum ama bu ameliyattan önce sizlerin tüp beyin
ameliyatı olmanız gerek. Yani hastaların ameliyat sonrası başarıyı arttırmak
için sporu yaşama dahil etme, sağlıklı beslenme, günde en az 2, 2.5 litre su
tüketme ve kalori kontrollü bir yaşam tarzını da benimsemeleri gerekiyor.
Rehabilitasyon süreci ömür boyu devam etse de, ameliyat sonrası bu
alışkanlıkların oturması için ilk 1.5 yıl çok önemli. Bu süreyi de kapsayacak
şekilde hastalar ameliyat sonrası en az 5 yıl takip edilmeli. Son olarak
obezite tedavisinde kalıcı kilo vermek için günümüzde en etkili tedavi yöntemi
obezite cerrahisidir. Uygun hastalar, uygun merkezlerde bu konuda deneyimli
hekimler tarafından ameliyat edildikçe komplikasyon oranı düşük, başarı oranı
yüksek olacaktır”