Her yıl yaklaşık 150 ülke ile birlikte kutlanan Güvenli
İnternet Günü etkinlikleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ev
sahipliğinde düzenlendi. Programın açılışında konuşan Bakan Yardımcısı Dr. Ömer
Fatih Sayan, sosyal medyada yayılan dezenformasyonun internet çağının en büyük
problemlerinden biri olduğunu söyledi. Sosyal medya platformlarına geçtiğimiz
yıllarda düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Sayan, bu yıl yeni düzenlemelerin
yapılacağını duyurdu.
“İnternet sadece
kötülüklerle dolu bir yer değil. Aksine hatta doğru kullanıldığı zaman dünyanın
en faydalı keşiflerinden birisi”
İnternetin doğru kullanılması gerektiğini belirten Bakan
Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, “İnternet doğru olmayan amaçlarla kullanıldığında;
nefret söylemi, ırkçılık, islamofobi gibi düşüncelerin yayılmasında, terörün
propagandasının yapılmasında ve teröre taraftar toplamada, çocukların ve
gençlerin ruhsal gelişimini yanlış yönde etkileyecek içeriklerin yayılmasında
etkin bir araç haline geliyor. Bu riskler hasebiyle siber ortamda kişilere,
kurumlara ve devletlere saldırılar yapılabiliyor. Ama internet sadece bu
saydığımız kötülüklerle dolu bir yer değil. Aksine hatta doğru kullanıldığı
zaman dünyanın en faydalı keşiflerinden birisi” diye konuştu.
“Yalan haber,
dezenformasyon, nefret söylemi günümüzde mücadele edilmesi gereken ciddi
sorunların en başında geliyor”
Sosyal medya mecralarında ciddi oranda dezenformasyon
olduğunu ve sosyal medya platformlarının bu yolla; amacının dışında ülkelerin
iç işlerine müdahale ettiğini ve bu mecralarda şiddet, nefret suçlarının
işlendiğini, yalan haberler yapıldığına dikkat çeken Sayan, “Sosyal medyada
kullanıcıların kişisel hesaplarından kolaylıkla ve doğruluğunu teyit etmeden
yaptığı paylaşımlar, haberin bireylere ulaşmasını çok daha hızlı kılıyor. Bu
bazı durumlarda kişilere avantaj gibi görünse de aslında işin içine
güvenilirlik, doğruluk, manipüle etme, çıkarlar doğrultusunda yönlendirme,
bilgiyi çarpıtma ve çevrimiçi radikalleşme girdiğinde çok farklı bir hale geliyor.
Böyle bir durumda tabiri caizse, akla kara birbirine karışıyor.
Doğru ile yalan arasındaki farkın belirsizleştiği sosyal
medya ortamlarında, popüler kültürün ve trendlerin etkisiyle bu paylaşım
rüzgârına kapılan herkes; kaynağı bilinmeyen bilgilere, videolara, ses
kayıtlarına, haberlere, muhakeme etmeden inanıyor ve bunları düşünmeden
paylaşıyor. Bu paylaşımları yeniden, tekrar tekrar yapan herkes dolaylı da olsa
bilmeden dezenformasyonun bir parçası haline geliyoruz. Bu sebeple bizler için
yalan haber, dezenformasyon, nefret söylemi günümüzde mücadele edilmesi gereken
ciddi sorunların en başında geliyor” ifadelerini kullandı.
“Sosyal medya
üzerinden yapılan dezenformasyona dikkat etmeli ve bu kirliliğe alet
olmamalıyız”
Sosyal medyadaki dezenformasyona karşı gençleri uyan Sayan,
“Sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyona dikkat etmeli ve bu kirliliğe
alet olmamalıyız. Sosyal medyada herhangi bir bilgiyi paylaşmadan önce;
eleştirel bir bakış açısıyla irdelemek, doğrulanmamış bilgileri paylaşmamak,
paylaşılan bilgilere sağlıklı bir şüphe ile yaklaşmak, bilgiye ulaşılan
kaynaklar hakkında fikir sahibi olmak, genel bir araştırma yapmak ve ulaşılan
bilgileri en az 2-3 farklı güvenilir kaynaktan teyit etmek gibi önemli adımları
uygulamak gerekiyor” dedi.
Sosyal medyaya yeni
düzenlemeler geliyor
Geçtiğimiz yıl sosyal medyaya dair düzenlemeler yapıldığını
ancak bu düzenlemelere bir yenisinin de bu sene yapılacağını söyleyen Sayan,
“Sosyal ağlara bir temsilci belirleme yükümlülüğü getirdik. Buna uymayan ağlara
ise önce idari para cezası sonra reklam verme yasağı, en sonda da internet
trafik bant genişliğinin daraltılması gibi yaptırımlar uyguluyoruz. Buradaki en
büyük amaç; Kişisel haklarının ihlali ve özel hayatın gizliliği noktasında bir
muhatap bulabilme isteğimiz. 2022 yılında bunu bir aşama daha ileriye
taşıyacağız ve yeni bir düzenleme yapacağız. Bu düzenleme ile hedefimiz; sosyal
ağ sağlayıcılarla kurulmuş olan muhataplık ilişkisinin güçlendirilmesi ve
vatandaşlarımızın haklarının korunmasıdır. Bu vesile ile daha önce de defalarca
dile getirdiğim bir hususu tekrar hatırlatmak istiyorum. Gerek kişisel hakların
korunması, dezerformatif içeriklerin öz denetim ile kaldırılması, bazı madde
kullanımlarını kolaylaştırma gibi katalog suçlara ilişkin yayınların önlenmesi
kapsamında biz sosyal medya kuruluşlarının da kendi algoritmalarını
geliştirmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bütün bunlar yayıldıktan sonra cımbızla
bunları toplar gibi yapmak adeta kumsalda kum tanelerini ayıklamak gibi” diye
konuştu.
“Verilerin ülkemiz
sınırları içerisinde kalması için gerekli önlemleri al diyoruz”
Sosyal medya platformlarından beklentileri olduğunu söyleyen
ve yapılacak düzenlemelerin amacından bahseden Sayan, “Sosyal ağların Türkiye
Cumhuriyeti'nde bulunan tüm kullanıcılara eşit, adil davranmasını ve en
önemlisi Avrupa birliği vatandaşlarına sağladığı hakların aynısını sağlaması.
Bazı durumlarda ayrımcı politikaların biran önce terk edilmesi ve sorumlu
davranılması bizim amacımız. Tüketici haklarının korunmasından tutun kişisel
verilerinin farklı ülkelerle, farklı platformlarla, aynı platformlarca farklı
gruplar arasında paylaşılması noktasında verilerin ülkemiz sınırları içerisinde
kalması için gerekli önlemleri al diyoruz” ifadelerine yer verdi.
“15-16 yaş grubundaki
çocuklarımız, diğer yaş gruplarına göre daha fazla siber zorbalığa uğruyor”
“Türkiye Ebeveyn ve Çocuk İnternet Kullanım Alışkanlıkları”
adında bir araştırma yaptıklarını söyleyen Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu ise şunları kaydetti:
“Bu araştırmanın sonucunda çocuklarımızın internette
karşılaştığı risklerin başında, siber zorbalık geliyor. Özellikle 15-16 yaş
grubundaki çocuklarımız, diğer yaş gruplarına göre daha fazla siber zorbalığa
uğruyor ve yüzde 33,8 ile ilk sırada yer alıyor.
Araştırmada ebeveynlerle ilgili bir kısım da yer alıyor. Her
dört ebeveynden üçü, internetin çok zaman alıcı olduğu ve mahremiyet noktasında
endişe verici bir ortam olduğunu düşünüyor. Yapılan araştırmaya göre
çocuklarımızın beşte biri internet üzerinde bir sorunla karşılaşıyor. Ancak
ebeveynlerin çok az bir kısmı bu durumdan haberdar oluyor. Bu da çocukların
internet kullanımının kontrol edilmesinde, ebeveynlere büyük görevler düştüğünü
gösteriyor.
Yaptığımız araştırma ile dijital nezaketin önemi, çevrim içi gizliliğin ve güvenliğin korunması, dijital mahremiyet bilincinin oluşması, dijital ortamları etkin ve üretken bir şekilde kullanmanın gerekliliği ve dijital zorbalık gibi potansiyel tehlikelerle mücadelenin önemi bir kere daha gözler önüne serildi.”