Çiğdem CANPOLAT GÜÇTEKİN / ÖNCÜŞEHİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Tabip Odası iş birliğiyle ‘Sağlık Hizmetlerinde Yerel Yönetim Vizyonu Çalıştayı’ düzenlendi.Büyükşehir’in Buca’da yer alan Sosyal Yaşam Kampüsü’nde gerçekleşen çalıştaya Başkan Tugay’ın yanı sıra; CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Zafer Levent Yıldır ile çok sayıda Oda üyesi katılım gösterdi.
İKTİDAR BİZDE OLDUĞUNDA YİNE AYNI ŞEYİ SÖYLEMELİYİZSağlık sisteminin metalaştırıldığını söyleyen Başkan Tugay, “Ben hekimim. İnsanların hastalıkları ve sağlık problemleri ile uğraştık. 1989’da Ege Tıp Mezunu oldum. 6 yıl öncesine kadar bu camianın içindeydim. Bir hekim gözüyle yerel yönetici olunca bazı şeyler gözümüze daha fazla batıyor. Belediyeler, yerel yönetimler bu alanda daha aktif olabilir mi diye düşünmeden edemiyorsunuz. Maalesef sağlık metalaştırıldıktan sonra bazı insanların kazanç kapısı oldu ve her şeyin rantı üzerinden hesap yapanlar sağlık hizmetlerinin de kamunun elinden alıp özel sektöre verilmesi konusunda mahkum edildi. Bu hesapta belediyeler yok. Kimse 'belediyeler sağlık hizmeti yürütsün' diye düşünmüyor. İnşallah hükümet olursak bunu biz düşüneceğiz. Çünkü buna mecburuz. Bunun mücadelesini yapıyoruz. Bu 'arkadaşlar bunun rantını yiyor, günü gelince biz yiyelim' düşüncesi değil. Kısacık hayatta kahreden olaylar yaşıyoruz ve yaşayacağız. Bunlara duyarsız kalmak ve mücadele etme arasına seçim yapıyoruz lazım. Biz bununla mücadele ediyoruz. Hatta kelle koltukta mücadele ediyoruz. Benimde arkadaşlarımın da başına gelebilir, ancak bu mücadele yapılmak zorunda. Bugün bizi en fazla inciten şey eşitsizlik, adaletsizlik, insanların parasına göre yaşam koşullarının belirlenmesi... Temel ihtiyaçlarda canlı olmanın getirdiği bir hak var. Bu anlamda sağlık da bir hak, kentin sosyal olanaklarından yararlanmakta bir hak, eğitim de sosyal imkanlar da bir hak. Maalesef bu alanlarda güvensiz ve sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Türkiye acı çekerek yaşıyor. Derdini anlatamayan, eğitim alamayan, belli konumlarda bulunamayan pek çok insan sosyal çöküntü yaşamaya başlıyor. Sonra intiharlar ve madde bağımlılıkları yaşanıyor. Gerçek şu ki ülkemizdeki insanların yaşam koşulları ile ilgili kendini sağlıklı istemesi ile ilgili çok ciddi sorunlar var. Bir insana baktığında değerli canlıyı gören bir alan sağlıkçılar. Bu konuyu en iyi anlayabilecek insanlar. Bu nedenle tolumun sağlıkçı gözüyle bakmasına ihtiyaç var. Her bir canlıya ayrı ayrı bakıp yaşadıklarını da dikkate alıp adil ve eşit dünyada yaşamaları için çaba gösterilmesi lazım. Yaptığımız mücadele bu. Bu çerçevede belediye olarak toplumumuzun bireysel ve toplumsal sağlığı hem sağlıklı kent yapılanmasında ha aktif olmasını, eleştiriye açık katılımcı yapıda olmasını diliyoruz. Yapabileceğimizin en iyisini yapıp Türkiye’ye örnek olmamız lazım. Bugünde buna inanıyorum, yarın iktidar bizde olduğunda yine aynı şeyi söylemeliyiz. Yerel yönetimler sağlık sisteminde daha aktif olmalı" diye konuştu.
İKTİDAR BİZDE OLDUĞUNDA YİNE AYNI ŞEYİ SÖYLEMELİYİZSağlık sisteminin metalaştırıldığını söyleyen Başkan Tugay, “Ben hekimim. İnsanların hastalıkları ve sağlık problemleri ile uğraştık. 1989’da Ege Tıp Mezunu oldum. 6 yıl öncesine kadar bu camianın içindeydim. Bir hekim gözüyle yerel yönetici olunca bazı şeyler gözümüze daha fazla batıyor. Belediyeler, yerel yönetimler bu alanda daha aktif olabilir mi diye düşünmeden edemiyorsunuz. Maalesef sağlık metalaştırıldıktan sonra bazı insanların kazanç kapısı oldu ve her şeyin rantı üzerinden hesap yapanlar sağlık hizmetlerinin de kamunun elinden alıp özel sektöre verilmesi konusunda mahkum edildi. Bu hesapta belediyeler yok. Kimse 'belediyeler sağlık hizmeti yürütsün' diye düşünmüyor. İnşallah hükümet olursak bunu biz düşüneceğiz. Çünkü buna mecburuz. Bunun mücadelesini yapıyoruz. Bu 'arkadaşlar bunun rantını yiyor, günü gelince biz yiyelim' düşüncesi değil. Kısacık hayatta kahreden olaylar yaşıyoruz ve yaşayacağız. Bunlara duyarsız kalmak ve mücadele etme arasına seçim yapıyoruz lazım. Biz bununla mücadele ediyoruz. Hatta kelle koltukta mücadele ediyoruz. Benimde arkadaşlarımın da başına gelebilir, ancak bu mücadele yapılmak zorunda. Bugün bizi en fazla inciten şey eşitsizlik, adaletsizlik, insanların parasına göre yaşam koşullarının belirlenmesi... Temel ihtiyaçlarda canlı olmanın getirdiği bir hak var. Bu anlamda sağlık da bir hak, kentin sosyal olanaklarından yararlanmakta bir hak, eğitim de sosyal imkanlar da bir hak. Maalesef bu alanlarda güvensiz ve sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Türkiye acı çekerek yaşıyor. Derdini anlatamayan, eğitim alamayan, belli konumlarda bulunamayan pek çok insan sosyal çöküntü yaşamaya başlıyor. Sonra intiharlar ve madde bağımlılıkları yaşanıyor. Gerçek şu ki ülkemizdeki insanların yaşam koşulları ile ilgili kendini sağlıklı istemesi ile ilgili çok ciddi sorunlar var. Bir insana baktığında değerli canlıyı gören bir alan sağlıkçılar. Bu konuyu en iyi anlayabilecek insanlar. Bu nedenle tolumun sağlıkçı gözüyle bakmasına ihtiyaç var. Her bir canlıya ayrı ayrı bakıp yaşadıklarını da dikkate alıp adil ve eşit dünyada yaşamaları için çaba gösterilmesi lazım. Yaptığımız mücadele bu. Bu çerçevede belediye olarak toplumumuzun bireysel ve toplumsal sağlığı hem sağlıklı kent yapılanmasında ha aktif olmasını, eleştiriye açık katılımcı yapıda olmasını diliyoruz. Yapabileceğimizin en iyisini yapıp Türkiye’ye örnek olmamız lazım. Bugünde buna inanıyorum, yarın iktidar bizde olduğunda yine aynı şeyi söylemeliyiz. Yerel yönetimler sağlık sisteminde daha aktif olmalı" diye konuştu. 
