Mania Yapım ve UK Production işbirliğinde hayata geçirilen
komedi yapımının galası, İzmir Ege Palas Otel’de yapıldı. Galaya, filmin
senaristi, yönetmeni ve oyuncusu Umut Kaya ile birlikte yapımcı Ali Çerçioğlu,
oyuncular Aytaç Özgür, Ayça Ekin Beğen, Melis Buse Betkayan ve Soner Tırpan da
katıldı.
İzmir’in Tire ilçesine bağlı Gökçen Köyü’nde 2016’da çekilen
film hakkında bilgi veren yönetmen Umut Kaya, “Bu film için çok emek verdik.
Çekimler tamamlandıktan sonra birtakım sorunlar, maddi sıkıntılar yaşadık.
Arkasından pandemi girdi ve yayınlanması biraz gecikti. Turan (Özdemir)
ağabeyle bir sonbahar günü Karşıyaka’da buluşmuştuk. Ona projeden bahsettiğimde
çok beğendi ve kesinlikle rol almak istediğini söyledi. Ben de seve seve kabul
ettim. İyi bir insandı, iyi bir oyuncuydu. Belki bizleri şu an yukarıdan
görüyordur. Bizde emeği çoktu. Filmi 2016’da çektik ve ancak bu haftaya
yayınlamak nasip oldu. Şarap gibi yıllandı adeta” yorumunda bulunurken Mania
Yapım’ın sahibi Ali Çerçioğlu ise problemlere rağmen geç de olsa filmi vizyona
koyabildikleri için mutlu olduklarını söyledi.
Yapımın dolandırıcı karakteri Aytaç Özgür ise “İyi ki
herkesi dolandırmışım da böyle bir çalışma ortaya çıkmış. Filmin çok güzel bir
hikayesi vardı. İzleyici kendisinden çok şey bulacak. Turan ağabey, İzmir
Devlet Tiyatrosu’ndan emekli bir sanatçıydı. Beraber çok oyunlarda rol aldık.
Son filmi bana nasip oldu. O yüzden gururluyum. Anlatılacak bir insan değil,
yaşanılacak bir insandı. Büyük bir sanatçıydı. Nur içinde yatsın” şeklinde
konuştu. Turan Özdemir’i çok sevdiğini ve vefatını duyunca çok üzüldüğünü ifade
eden oyuncu Ayça Ekin Beğen de “Turan hoca filme o kadar çok emek verdi ki,
saymakla bitmez. İnanılmaz bir oyuncuydu. Televizyonda göründüğünden daha
fazlası vardı onda. Pırlanta gibi bir insandı. Kendi filmini görememesi çok
acı. Toprağı bol olsun” dedi. Melis Buse Betkayan ise “Filmin yayınlanmasını o
kadar çok bekledik ki, ben orada ne yaptığımızı hatırlamıyorum bile” diyerek
gülümsemelere sebep oldu.
Konuşmaların ardından Turan Özdemir’in hayattayken yazdığı
bir mektup, konukların ve basın mensuplarının önünde ilk kez okundu. Radyo
programcısı Hüseyin Özdemir’in okuduğu mektupta; “Canım mesai arkadaşlarım,
benim büyük ailem. Hani çoğu Türk filmlerinde baş rol oyuncusu bir mektup
bırakır ve evi terk eder ya. Siz de bu mektubu okurken ben çok uzaklarda
olacağım. Aranızda olmayı gerçekten çok isterdim. “İsmetse Olur”da kısmet
olmadı maalesef. Bu dünyada çok kötülük gördüm, çok fazla kötü gördüm. Zulüm
edenler her zaman nefretle anıldı. Bir tiyatrocuya yapacağınız en büyük iyilik,
onu unutmamaktır. Kendimce düzgün bir hayat sürdüm ama eski enerjim de kalmadı.
Kalbim artık yeter demeye başladı. Kendimi hasta hissediyorum. Farz edin ki
aranızda değilim ama ben her yerdeyim. Hepinizden tek bir isteğim var. Sakın
beni unutmayın” cümleleri yazıyordu. Mektubun okunmasıyla duygusal anlar
yaşanırken, sonrasında salona geçen konuklar usta sanatçıyı beyaz perdede
izleyerek alkış yağmuruna tuttu.
Filmin konusu nedir?
Kısmetli köyüne gelen yabancı bir adam ve ekibi, bir iş peşindedir. Bu iş, uzak doğuda çok kıymetli ve şifalı olduğuna inanılan, en derin yaraları bile kısa sürede iyileştiren bukalemun yağıdır. Ekibiyle birlikte bu işe soyunan yabancı, köy halkına Kısmetli’nin bu iş için en iyi yer olduğunu anlatır ve kurulması gereken çiftliğin ortaklığına köylülerin de katılması gerektiğini söyler. Bu yabancının sözlerine inanmayan İsmet (Turan Özdemir), adamın bu hevesli işine ortak olmak isteyen köylülere akıl veren tek adamdır; e tabi İsmet biraz deli olunca, ihtiyar heyeti de kendilerini İsmet’in izinden giderken bulur. İhtiyar heyetinin gözünü açmaya çalışan İsmet, bir yandan da yabancı adamın bu çiftlik için aradığı ortaklığın gerçek olmadığını ispatlamaya çalışır.