ÖNCÜŞEHİR - Türk Metal Sendikası tarafından Metal Sanayii
İşverenleri Sendikası (MESS) ile devam eden toplu iş sözleşmesinden sonuç
alınamamış ve uyuşmazlık tutanağı tutulduğu açıklanmıştı.
Sendikanın Başkanlar Kurulu'nda alınan karara göre, eylem düzenleme kararı alınmıştı.
Görüşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine yapılan ilk
basın açıklaması İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda yapıldı.
Basın açıklamasını ise İzmir Şube Başkanımız Mürsel Öcal
okudu.
Açıklama ise şöyle;
Bugün burada, bu meydanda emekçiler var. Türkiye’nin yükünü
çeken, kriz demeden, salgın demeden üreten, çalışan, alın teri döken metal
işçileri var. Bugün burada, hakkını arayan, namuslu, cefakâr, vefakâr Türk
Metalliler var. Burada, haklı taleplerini haykırmak için buluşanlar var.
Duymayanlar için bir daha haykırıyoruz: İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız.
Bugün burada bulunanlar, kimsenin sokağa çıkamadığı
günlerde, en ağır işlerde tezgâhlarının başında olanlardır. Bugün burada
olanlar, herkesin salgın yüzünden evine kapandığı günlerde, işine, işyerine
sahip çıkanlardır. Salgına bile meydan okuyup, durmadan, dinlenmeden
üretenlerdir. Bugün burada olanlar, salgını hiçe sayanlar, ölümüne
çalışanlardır. Bugün eğer birilerine teşekkür edilecekse, bu teşekkürü en çok
hak eden onlardır. Onlar, metali nakış gibi işleyen emekçiler, ekonominin
yükünü sırtlayan işçilerdir. Onlar Türk Metalcilerdir. Şimdi herkes susacak,
Türk Metalciler konuşacak. Onların sesi duyulacak. Duyun bu sesi… Bakın diyor
ki; Ölümüne çalıştık, şimdi kazanacağız.
130 bin metal emekçisini ilgilendiren, MESS’le sözleşme
görüşmelerimiz 12 Ekim’de başladı. Biz, 12 Ekim’de masaya bir taslak koyduk. O
taslak, kimsenin değil, hepimizin taslağıydı. Tek tek bütün üyelerimizin
beklentisi, isteği, arzusu o taslaktaydı. Metal emekçileri o taslağı alın
teriyle yazdı. İşte masadaki taslak, o taslaktı. O taslak bizim, hepimizin
onurudur. Biz ne istedik taslakta? Bu
ortamda, ücretlerimize ortalama % 29,57 zam istedik. Peki karşılığında ne
bulduk? MESS’in masaya getirdiği % 12 zam teklifini bulduk. Buradan MESS’e
sesleniyoruz: O taslak bizim onurumuzdur. Biz onurumuzu çiğnetmeyiz. Bugüne
kadar kimseye boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyiz.
MESS’in, sadece ücretlerle ilgili teklifleri değil, çalışma
hayatına ilişkin teklifleri de bizim için hayal kırıklığı olmuştur. MESS, esnek
çalışma, deneme süresi, kıstalyevm gibi, artık geride kaldığını düşündüğümüz
birçok uygulamayı, teklif adı altında yeniden masaya getirmiştir. Vicdanı
sızlamadan, masaya getirdiklerini kabul edemezdik, etmedik. Buraya kadar dedik
ve o masadan kalktık. Şimdi herkes bilsin ki; Biz masaya oturup müzakere
etmesini de, alana çıkıp kora kor mücadele etmesini de iyi biliriz. Kimse bizi
test etmeye kalkmasın. Kimse bizi denemeye kalkmasın. Kim gelirse
gelsin…Alayına hodri meydan.
MESS’in, Türk Metallilerin emeğini hiçe sayan bu teklifleri
üzerine masadan kalktık. Böylece, müzakere sürecinin ilk aşaması tamamlanmış
oldu. Derhal ikinci aşama olan arabuluculuk sürecine geçildi. Kıymetli hocamız
Muhittin Astarlı arabulucu olarak tayin edildi. Ancak hocamızın ilk
arabuluculuk denemesinden, ilk toplantıdan bir sonuç alınamadı. Alınabilecek
gibi de görünmüyor. Yine de elimiz kolumuz bağlı, yasal olarak sürecin
bitmesini beklemek zorundayız. Ama bizim kitabımızda beklemek yok. Türk Metal,
hiçbir zaman beklemekle vakit kaybetmedi. Hatırlayın, önceki hafta, MESS Genel
Merkezi ve temsilciliklerinin önünde, protesto eylemleri düzenledik. Her yer
sesimizle inledi: Dedik ki; İş ekmek yoksa barış da yok. İş ekmek yoksa barış
da yok.
Dediğimiz gibi, Türk Metal beklemekle vakit kaybetmez. Kimin
ürettiğini, kimin çalıştığını MESS’e hatırlatmak için, dün akşamdan itibaren
mesaileri kaldırdık. Nasıl ki MESS bizim sesimize kulak tıkıyor, biz de
mesailer konusunda gelecek ricalara kulaklarımızı tıkayacağız. Hodri meydan,
bakalım bundan sonra kim üretecek? Bakalım bundan sonra kim alın teri dökecek,
işleri kim yetiştirecek? Dedik ya, bizi test etmeye kalkmayın. Test etmeye
kalkan herkese hodri meydan, alayına hodri meydan…
Bizim, insan onuruna yakışır bir iş ve bir yaşamdan başka
bir talebimiz yok. Bizim, üretmek, kazanmak ve kazandırmaktan başka düsturumuz
yok. Ama herkes bilsin ki; bizim Türk Metal üyesinin hiçe sayılmasına da asla
ve asla tahammülümüz yok. En zor günlerde, herkesin saklanacak yer aradığı
salgın döneminde bile, işine ve işyerine sahip çıkan bu emekçilere reva görülen
budur. O günlerde sırtımızı sıvazlayanlar, sosyal ortak olduğumuzu vurgulayanlar,
Zorlukları beraber aşacağımızı söyleyenler, bugün bizi tanımazdan geliyorlar. O
zaman biz de onlara kendimizi hatırlatmayı bir borç biliyoruz. Her gün bir kent
merkezi bizim sesimizle yankılanacak. Yarın Manisa’da, sonra Bursa’da, ardından
Eskişehir’de olacağız. Hep bir ağızdan haklı taleplerimizi haykıracağız.
Sonra, o önemli gün gelecek. Türkiye işçi sınıfının lideri,
işçilerin kardeşi, Türk Metalimizin Genel Başkanı Pevrul Kavlak, bize yol
haritasını açıklayacak. 25 Aralık’ta mücadelemize yön verecek. Neyi, nerde,
nasıl yapacağımızı herkese bildirecek. 25 Aralık öyle bir gün olacak ki, ondan
sonra yer gök bizim sesimizle inleyecek. Herkes susacak, Türk Metalciler
konuşacak. Herkes susacak, işçinin emekçinin sesi duyulacak. 25 Aralık öyle bir
gün olacak ki, zafere giden mücadelemizin ilk günü olacak ve sonunda zafer
bizim olacak. Zafer, sendikasına güvenen Türk Metalcinin, zafer, bir ve beraber
olan metal işçisinin olacak.
Herkes şahit olsun, burası İzmir…Başka yere benzemez. Burası
kadın-erkek efelerin diyarı, kimseye boyun eğmez. Değil MESS, feriştahı gelse
fark etmez. Bir emrine bakar Genel Başkanım, dağlar olsa karşımızda duramaz.
Genel Başkanım, biz hazırız! Gözümüzü kırpmadan mücadeleye etmeye, sonuna kadar
gitmeye, zafere kadar yürümeye hazırız.
Sana söz veriyoruz: Sonunda kazanan biz olacağız, biz
olacağız, biz olacağız!
Allah yardımcımız olsun.