ÖNCÜŞEHİR - Kent
Haber Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Karadaş ve Can Radyo Yönetim Kurulu Başkanı
Gökhan Kafalı, Öncüşehir TV’de ‘Basın Meclisi’ programının konuğu oldu.
Deneyimli gazeteciler, Öncüşehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt Dağdeviren moderatörlüğünde kentin gündemini değerlenirdiler.
Depremin ağır hasar verdiği Bayraklı için Bayraklı
Belediyesi yüzde 10 emsal kararını meclisinden geçirirken, İzmir Büyükşehir
Belediyesi'ne gönderilen önerge revizyon ile parselde yüzde 20, ada bazlı ise
yüzde 30 artış olarak güncellenmişti. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
(TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu da emsal artışına karşı çıkacağını
duyurmuş ve askıda olan Bayraklı'nın emsal kararına itirazda bulunmuştu. Dağdeviren
yapılan itirazı, gazeteciler Mikail Karadaş ve Gökhan Kafalı’ya sordu.
KARADAŞ: ÇİFTE
STANDART DEĞİL AMA BU UYGULAMADAN KASIT NEDİR?
Kararı değerlendiren Kent Haber Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Karadaş, “Bayraklı sonradan ilçe oldu. Bir kısım Karşıyaka’dan, bir kısım Bornova’dan alındı. Her iki ilçede de Bayraklı’nın deprem açısından da kapsadığı alanlar var. Kümeleştiği zaman Bayraklı’da, Bornova’dan da Karşıyaka’dan da giren yerler vardır. Bu çifte standart değil ama bu uygulamadan kasıt nedir? Bunu da anlayamadım. Odaların dava açmasından daha önce Bayraklı’daki emsal artışı nasıl ki Büyükşehir’de oy birliği ile geçti. Burada da oy çokluğu ile reddedildi. Millet ittifakı oylarıyla… Kasıt derken İzmir Büyükşehir Belediye meclisinin Bornova’daki ve Karşıyaka’daki insanlara kasıt var olarak anlaşılsın istemiyorum. Fakat bu teklifi kim getirdi, buna kim itiraz etti? Anlamakta güçlük çekiyoruz” dedi.
KAFALI: SÜREKLİ
MALİYETLER ARTIYOR
Can Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Kafalı ise emsal kararının çok geç alınmış bir karar olduğunu söyleyerek, “Kafalı geç kalınmış bir hikaye oldu. Deprem olduktan sonra yaralar sarılmaya başlanır. Oturup kara kara düşünüyoruz. Özellikle Bayraklı’da çok bina yıkılıyor. Binayı yıkmakla da iş bitmiyor. İnsanlar oturup düşünüyor. Şu anda inşaat maliyetleri çok artmış durumda. Hükümetin kur politikası her şeyi değiştirdi. Sürekli maliyetler artıyor, maliyetler attıkça da müteahhitler de önünü göremediği için insanlarla anlaşma yapamıyor” ifadelerini kullandı.
“KENTİN GÖRÜNÜMÜNÜ
BOZUYOR DEDİĞİMİZ YERLER DE YIKILAN BİNA YOK”
Karadaş’ın, “İzmir’in deprem olmanda önce bir deprem master planı olmadığını dile getirerek, “deprem snra da olmadı. Hala da yok” ifadeleri üzerine Kafalı, “Türkiye bir kanun cenneti. Her şey var. Biri kadını defalarca tehdit ediyor, bıçaklıyor, şiddet uyguluyor. Kadın öldürülene kadar tutuklanmıyor, hep bırakılıyor. Türkiye’de yasalar var ama uygulayan yok. Master planın olsa ne olur? İstediğin kadar yap, raflarda tozlandıktan sonra. Hiçbir şekilde atılım yapmıyoruz. Belediye başkan adaylarıyla hep sohbet ediyoruz. Konu başlıkları hep kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşüm dediğiniz zaman, fotoğrafa bakalım. Kentsel dönüşümde hep şehrin çeperli ve kozmetiğiyle uğraşmışız. Aslında bu depreme bize bir tokat gibi vurdu. Şehirleştik dediğimiz yerlerde bile çok büyük sıkıntı yaşıyormuşuz. Kentin görünümünü bozuyor dediğimiz yerler de yıkılan bir bina veya can kaybı yok. Hani onlar sağlıklı yapılır değil doğru ama çağdaş kent ürettik dediğimiz yerlerin çok ciddi sınavdan geçmesi gerekiyormuş. Biz bununla yüzleştik. Geç bir karar öncelikle bunu söylemek isterim. Çünkü bu deprem meselesi 30 Ekim 2020’de oldu. Ocak şubat mart ayında emsal artışı gündeme gelip de bir an önce yapılsaydı. Bir anlamı vardı. Şimdi yapıldı. Emsal artışı olmasına rağmen insanların çıkından para yine aynı” şeklinde konuştu.
KARADAŞ: DEPREM
OLDUĞUNDA VE DEPREMDEN SONRA NE YAPACAĞIMIZI BİLMİYORUZ
Mikail Karadaş, “Deprem olduğunda ve depremden sonra ne yapacağımızı bilmiyoruz. Maalesef Türkiye’nin genel bir hastalığı olan kervan yolda dizilir mantığıyla İzmir’de deprem stratejileri yönetildi. Çok mağdur insan var” ifadelerini kullandı.
DAĞDEVİREN:
BULANABİLEN TEK ÇÖZÜM EMSAL ARTIŞIYDI
Öncüşehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt Dağdeviren, deprem sonrası binlerce kişinin mağdur olduğunu hatırlatarak, “İnsanlar mağdur ve evlerinden uzak yaşıyorlar. Bulanabilen tek çözüm emsal artışıydı. Emsal artışı hem yargıya taşındı hem de kur krizinden dolayı bir dönüşüm yapmak da imkansız gibi görünüyor. Peki, ne yapılabilir? Acil yeni bir çözüm bulmak gerekiyor mu?” sorusunu yöneltti.
KAFALI: VERİLEN EMSAL
KARARININ BİR KIYMETİ KALMADI
Gökhan Kafalı ise Bayraklı Belediyesi’nin ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir çözüm bulduğunu dile getirerek, “Geç alınmış bir karar olmasına rağmen emsal artışı biraz olsun insanlara cebinden daha az çıkacak bir hale getirdi. Ama bu defa da karşımıza bir oda çıktı; TMMOB. Sanki vatandaşın aleyhine bir hikaye dönüyor. Bizim algıladığımız bu. Bu insanlar zaten gün geçtikçe bu emsal kararından sonra her gün fiyatlar artıyor. Verilen emsal kararının bir kıymeti kalmadı. Tıpkı asgari ücret zammının insanların cebine girmeden fahiş fiyatlarla zamlarla erimesi gibi. Oda çıkıp şehirde nüfusu arttıracak diye bir iddia ile durduruyor” dedi.
KARADAŞ: SADECE EMSAL
ARTTIRDIK DEYİP GEÇMEK TEKNİK AÇIDAN DOĞRU DEĞİL
Karadaş ise Oda’nın tek iddiasının o olmadığını ifade ederek, “Çok da makul şeyler de söylediler. Biri sürdürülebilir olmasıydı. Günlük çözümlerle olmaz. Emsal arttırdığınız zaman yatay yapılaşma olmadığı için kat esnekliği vereceksiniz. Ama orada yapılan iş doğru mu olacak? Sadece emsal arttırdık deyip geçmek teknik açıdan doğru değil. Bunun için Odalar olmalı, deprem master planı olmalı. Herkesin İzmir için el birliğiyle dertlenmesi gerekiyor. İnsanları hayatları değişti, aileler dağıldı. Deprem psikolojisi diye bir şey var ve bu doğru yönetilemedi” diye konuştu.
DAĞDEVİREN: BUNUN BİR
ÇÖZÜMÜ VARSA EL ATILMALI
Dağdeviren ise, “Bunu bir fırsata çevirip herkesin kendi evinde odasın oturup plan yapacağı bir zemin yerine İzmir’in karar vereceği bir şekilde bir araya gelip neden karar verilemiyor? Bunun bir çözümü varsa el atılmalı” dedi.
KAFALI: HERKES SÖZ
SAHİBİ OLMAK İSTİYOR
Gökhan Kafalı, İzmir’de herkesin söz sahibi olmak istediğini öne sürerek, “İzmir’in karar vericisi kim? Herkes söz sahibi olmak istiyor. Hükmet ayrı, belediye ayrı. Hükümet kentsel dönüşüm daire başkanlığı kuruyor. Bunların yetkisi sadece belediyeler değil artık. Hükümet bu 5 kat kararını kime danışarak aldı? Teknik konuları vatandaş bilmiyor, gemi limanda mı değil mi ona bakıyor. İki başlı bir durum var, belediye de bir şeyler yapmaya çalışıyor” açıklamasında bulundu.
DAĞDEVİREN’DEN ÇAĞRI:
BİR ARAYA GELİNİP ÇÖZÜM BULUNMALI
Çağrı da bulunan Dağdeviren ise, “Bu konuyla ilgili gerek iktidar, gerek yerel yönetim gerek odalar. Hepsinin bir araya gelip bu işe bir çözüm bulması gerekiyor. Uzak noktalardan birbirinden habersiz tartışarak bir yere varılmıyor” diye konuştu.
KARADAŞ: İZMİR’DE
ODALAR HASTALIK
İzmir’in bir sorununa değinen Karadaş, “İzmir’in asıl sorunu şu; İzmir’de bu sorunu çözebilecek erklerin aynı masaya oturması lazım. Hatta bahsettiğimiz Odalardan da insanların olması lazım. Tartışıp bitirsinler vatandaşın karşısına çıksınlar. Odalar fikirlerini dinlemek için çağrıldıklarında gitmediler. İzmir’de Odalar hastalık. Bazı Odalar kasıtlı bir şekilde kendilerini siyasi bir organ olarak görüyorlar” ifadelerini kullandı.
SOYER’İN SİTEMİ
GÜNDEME GELDİ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar'ın bulunduğu heyetin Ankara ziyaretine davet edilmemesine sitemde bulunmuştu.
Bu sitemi soran Dağdeviren, “Biz bu davet edilmeme olayını geçmişte de bazı tartışmalardan hatırlıyoruz. Kentin yöneticilerinin bir birliktelik sağlayamamasından da kaynaklanıyor. Muhalefet ile iktidarın matematiksel sonuçlarda bile bir araya gelmemesi önemli bir konu” dedi.
KARADAŞ: DEMOKRASİ
TALEP EDENİN DEMOKRAT OLMASI LAZIM
Karadaş, Soyer’in başka bir şeye sinirlendiğini iddia ederek, “Zannedildiği kadar çok topluluk yok orada. Orada bulunan topluluk Binali Yıldırım, Mehmet Muş ve Nurettin Nebati’ye gitmiş. İzmir’le alakalı konuşulmuş. Tunç Bey, “Sayın Valiyi davet etmişler. Sayın Vali diyebilirdi, bu şehrin bir Büyükşehir Belediye Başkanı var” demiş. Zannedersem Tunç Bey’in incindiği nokta orası. Sayın Vali, neden Büyükşehir Belediye Başkanı yok diye sormadı diye sitem ediyor. Benim konuştuğum AK Partili isimlere durumu sordum. Bana, “bir oda başkanı organizasyon yapıyor. İzmir’de sanayi bölgesi ve farklı açılım ile ilgili bir dizi görüşme yapıyor” dendi. Muhtemelen iktidar kanadından Bakanlarla görüşüleceği için bir AK Partili vekil yer aldı. Organizasyon bu şekilde gelişiyor. Bu bir oda hareketi… Mikail Tunç Bey İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni yönetirken masada kaç kişiyi oturtuyor? O masadakiler içlerine kaç kişiyi alabiliyorlar? Almıyorlar bile. Demokrasi talep edenin demokrat olması lazım. Adalet talep edenin adil olması lazım” şeklinde konuştu.
KAFALI: BELEDİYE
MECLİSİNDE ALINMIYOR MU BU KARARLAR?
Gökhan Kafalı ise, “Belediye meclisinde alınmıyor mu bu kararlar? Tunç Bey İzmir’i yönetirken, Büyükşehir Belediye meclisine hesap vermiyor mu aslında? Bazı kararlar Büyükşehir Meclisinde oy birliği ile geçiyor” dedi.
KARADAŞ: İZMİR’DE
İZMİR’İ KONUŞSUNLAR
Mikail Karadaş ise Meclis’te yaşanan tartışmalara değinerek, “Meclisteki tartışma kredi verildi mi verilmedi mi, o yalan söyledi, yok kemal Bey elektriği bedava yapacakmış siz yapın falan. Sanki TBMM gibi çalıştırılıyorlar. Bunu sadece Tunç Bey yapmıyor. Oradaki tüm siyasiler yapıyor. Siz CHP’nin adayı olursunuz ama İzmir’in başkanı olursunuz. Siz AK Parti’nin meclis üyesi aday olursunuz ama İzmir’in meclis üyesi adayı olursunuz. Meclise bu bilinci yerleşmesi lazım. Kalmışlar bir şirkete aktarılan 20 milyon liralık kararı 10 dakika sürmeden alıyorlar. Bu şehrin 20 milyonu verilirken 10 dakikada karar alınıyor. Hangi karar o masada? Bu kötü şu iyi demiyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, İzmir için yapsınlar. İzmir’de İzmir’i konuşsunlar” ifadelerini kullandı.
KAFALI: BELEDİYELER
SİYASİ KURUMLARDIR
Kafalı artan maliyetler yüzünden İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin eridiğini belirterek, “İzmir’i Türkiye’den ayıramazsın ki! Elbette ki siyasette konuşulacak. Belediyeler siyasi kurumlardır. AK partili insanlar var mecliste. Onlar da gelecekte Büyükşehir’i yönetmek istiyorlar, onlar da siyaset yapıyor. Alınan kararların birçoğunda da muhalefet ederken siyaset yatıyor. Belediye başkanı mantıklı bir şey söylüyor, hoşuna gidiyor ama bu onun işine yarar ben eleştireyim diye eleştiriyor. Böyle mantıkla yaklaşan insanlar var” açıklamasında bulundu.
DAĞDEVİREN: BİR ODA
BAŞKANI 20 VEYA 40 YIL BAŞKANLIK YAPIYOR
Dağdeviren ise Büyükşehir meclis oturumlarını dikkatle takip ettiğini dile getirerek, “İzmir’de hepimizin bildiği kent sorunları var. Diyorsunuz ki bunlar daha fazla konuşulamaz mı? Bu politik şeylerle saatlerce birbirine cevap vermek yerine acaba daha fazla ketin gündemi konuşulamaz mı? İzmir gündemin bana göre en büyük sorunu deprem. Kaç tane önerge verildi bu konuda? Kaç tane konuşma yapıldı? Şunu da sormak isterim; teşkilat ve örgütlerde demokrasi işliyor mu? İzmir’deki esnaf odalarının seçimleri var. Demokrasinin işlemesi ile ilgili yoğun tartışmaların olduğu noktada Odalar. Bir oda başkanı 20 veya 40 yıl başkanlık yapıyor. Biraz bunu tartışalım. Seçimlerde değişen bir başkan yok” diye sordu.
KARADAŞ: HER KALAN
BİRAZ DAHA ÇUKURU GENİŞLETİYOR
Soruyu yanıtlayan Karadaş, “Türkiye’de herhangi bir sendikayı partiyi veya odayı eleştirirken direk sistem eleştirisi yapıyorum. Esasında kurumlar birbirine o kadar çok benziyor ki… Geçtiğimiz hafta Şoförler ve Otomobilciler Odasının seçimi vardı. Gittik alanı gördük. Rakibe afiş asılmamış. Zaten başkanın seçileceği garanti neredeyse. Maalesef bu odaların sistemi o kadar çok yerleştirilmiş ki, birisi bir itirafta bulundu. Bu başkanın karşısında adayların kazanma şansı yok” dedi. Neden deyince, seçime Odanın maddi gücüyle gidiyor. Karşısındaki onun kadar harcayamaz” dedi. Böylece ne oluyor? Her kalan biraz daha çukuru genişletiyor” ifadelerini kullandı.
KAFALI: HİÇ KİMSE
OTURDUĞU KOLTUĞU DOLDURAYIM DEMİYOR
Gerçekleşen İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası seçimlerine katılmadığını söyleyen Gökhan Kafalı, “Ne olacağını bileceğim için gitmedim. Değişimden yana bir insandım. O yüzden karşısına çıkan adayı yayın olarak destekledi. Eleştirel yaklaşıyorum. Emek var, kampları var. Kamp gitmiş elden. Bunları anlatıyoruz. İnsanlar dinliyor. Nasıl yapabilir bunu diyor. Ama sonra gidip oy veriyor. Bile bile yapıyorlar. Mikro değil makro yaklaşalım. Ülke gibi. Gidip yine aynı kişiye oy veriyor. Bırakın, hizmet edecek adam gelsin… Hiç kimse oturduğu koltuğu doldurayım demiyor. Hakkını vereyim demiyor. Hizmet yerleridir buralar, yapamıyorsan gideceksin” diye konuştu.
KARADAŞ’TAN YÜCEL
İDDİASI
Siyaseti meslek edinmiş insanların olduğunu söyleyen Karadaş, bir iddia da ortaya attı. Karadaş, “Siyaseti meslek edinmiş insanlar var. 5 yılımız var, ne yaparsak yapalım. Bu kafa tüm siyasilerde var. Üstelik ben hiçbir dönemde İzmir’de siyasetçi profilini bu kadar düşük görmemiştim. Belediye başkanları birbiriyle kavga ediyor. Belediye başkanı, meclis üyesine ‘sanane lan, defol git’ diyor. 5 belediyede yolsuzluk rüşvet operasyonu yapıldı. CHP’de 8 tane ilçe başkanı değişti. İlçelerin kongresi yapılamıyor. Geçtiğimiz hafta bir ilçeye gidip sordum, “Neden kongreniz yapılamıyor” diye. Bana dedi ki, “Deniz Yücel, kendine yakın isim bulamıyor. Aslında isimler varmış da sonrasında o ismin kendine yakın olmadığını öğrenince kongreyi iptal etti.” Bu bizim insanların söylediği şeyler. Ben CHP’nin bu kadar kötü yönetildiği başka dönem görmedim. Gerçi karşı tarafta da durum farklı değil de” dedi.
KAFALI: BEN NE
OLACAĞIM DERDİNİ BIRAK
Kafalı ise AK Parti’nin sahada olmadığını öne sürerek, “AK Parti’nin Balçova ilçe başkanı kim, Bayraklı’nin ilçe başkanı kim ben bilmiyorum. İl başkanı kerem ali Sürekli. Sahada değiller. Biz sürekli Deniz Yücel, bayraklı başkanı kim olacak diyoruz ama eğilim yoklaması yapılıp sahada torbaların Ankara’da açıldığını biliyoruz. CHP ülkeye daha iyi demokrasi getireceğim dediği için belki de bu düşüncedesin. Biraz da öbür tarafa bakmak lazım. Burada eğilim yoklaması yapıp da torbalıları Ankara’da açanlar, sizin il başkanınız budur deyince kabul edip boynunu bükenler de AK Parti. Dinime söven Müslüman olsa diye bir laf var ya, işte bize laf ediyorsunuz ama sizde değilsiniz. CHP gerçekten demokratik olmak için elinden geleni yapıyor. Düzeltilmesi gereken yerler tabi var. Çünkü adam önce koltuğumu doldurayım derdinde değil. Ben buradan sonra ne olacağım derdinde. Kim olursa olsun, ben ne olacağım derdini bırak. Ülkenin şehrin hali ortada. Sen bir şey olma. CHP iktidara hazırlanıyor. İlk kez yaklaşıyor, geliyor gelmekte olan. Burada bile çıkıp ne olacağım diyor. Sen otur ya bir şey olma. 20 senedir olmuşsun, artık olmayıver. Muhalefette olan CHP’nin belediye başkanı, milletvekili, meclis üyesi olacağıma; iktidarda olan bir CHP’nin garip bir üyesi olmaya razıyım. Bu anlayışta olmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
KARADAŞ: TUNÇ SOYER
KİM DESTEK VERECEK BU DURUMDA?
Ses kaydının ortaya çıkması sonrası istifa eden CHP Konak eski İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu’nun olatına da değinen Mikail Karadaş, “Çağru Gruşçu, ses kaydından sonra istifa etti. O ses kaydının içeriğini bir düşünün. Böyle bir iktidar değişikliği halinde insanların nasıl taleplerle nasıl siyaset yaptığını bir düşünün. Demiyorum ki CHP’de böyle ama sistem artık bu şekilde ilerliyor. İzmir’de Tunç Bey’in adaylığı belirlenirken bir takım hikayeler döndü. Tunç Bey’e karar verildi. Sonra İzmir’de bunun şunun adamları diye konuşulmaya başlandı. Böyle bir hikaye oldu. Şimdi gelinen noktada; iki belediye başkanı konuşuyor. Ben şey olursam sen de büyükşehir’in adayısın. İzmir merkezi metropolde bir CHP’li belediye başkanı Tunç Bey’e destek vereceğine 2024’te büyükşehir de aday olacağına inandığı birisini destekliyor. Kendisine ilçe belediye başkanları belirliyor. Tunç Soyer kim destek verecek bu durumda?” dedi.
KAFALI: KİMİN NE PLAN
YAPTIĞI ÖNEMLİ DEĞİL
Kafalı ise, “Bazıları Gençliğe Hitabe’deki gibi gaflet dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Ama muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda mevcuttur. Dolayısıyla kimin ne plan yaptığı önemli değil. Kervan yürür sözü var ya, hiç problem değil” ifadelerini kullandı.
Çok güzel bir programdı, yüreğinize sağlık. Programınızın izleyicisi bol olsun dostlar