Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR - İzmir Büyükşehir
Belediyesi'nin Eylül ayı olağan meclisinin ikinci oturumu gerçekleştirildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in yokluğunda İBB Başkan Vekili
Mustafa Özuslu'nun yönetiminde gerçekleşti.
Henüz açılışında tartışmalar ile başlayan meclisin
gündeminde ise Eylül ayı birinci meclis oturumunda tartışılan Dünya Bankası
kredisi konusu yer aldı.
HIZAL: SAYIN BAŞKANDA
TEREDDÜTLER HASIL OLDU Kİ BİZLERE SÖZ VERMEDİ
Meclis açılışında söz alarak konuşan AK Parti Grup
Başkanvekili Özgür Hızal, “Pazartesi İzmir için deprem sonrasında deprem
mağdurları ile ilgili önemli bir konu konuşuluyordu. Bu konuda taraflardan biri
olan meclis üyesi ve başkanvekili olsa söylememiz olan bir takım ifadelerimizi
söylememiz noktasında Sayın Başkanda tereddütler hasıl oldu ki bizlere söz
vermedi. Gündem dışı konuşmalarda deprem ve kredi konusuna değineceğim. Hafta
sonu bir Kültür Zirvesi gerçekleşti” dediğinde Özuslu araya girerek konuşma
yaptı.
ÖZUSLU: GECİKTİRMEK
AMACINDA DEĞİLİM
Özuslu, Hızalîn konuşmasını gündem dışı konuşma olduğunu
belirterek, “Sizin konuşacağınız konular ile gündem arasına bir ilişki yok.
Eğer Meclis uygun görürse 4. maddeyi başta konuşma imkanımız vardır, bunu
konuşalım. Herhangi bir şekilde arz etmek istediğiniz konuyu geciktirmek
amacında değilim. Gündem dışı konuşmalar maddemiz var, bu konuyu orada konuşun
diye dedim. Gündem kısa şunu bitirelim ondan sonra devam edelim. Gündem dışı
konuşmalarımızda karşılıklı konuşmalar söz konusu olabiliyor. Esas konuşmamız
gereken gündem maddelerini de engelleyebilir” dedi.
HIZAL: SİZİN SEÇİLMİŞ
OLDUĞUNUZ KADAR BİZLERDE SEÇİLMİŞ İNSANLARIZ
Konuşmasına devam eden Hızal, “Dönem dönem sizin yapmış
olduğunuz başkanlıklarda da gündem dışında yapılmış bir takım açıklamalar ve
sunumlar mevcut. Bende bu tahammüller gereğince bir konumdan bahsediyorum.
Benim bu konuşmamdan çıkacak olan sonuca göre sizde cevap hakkınızı
kullanabilirsiniz. Bunu gündem maddeleri içerisinde değerlendirirseniz yapmış
olduğunuz bu tarz uygulamalar gereğince eşitliksiz davranıldığınızı düşünürüm. Bu şehre konuşulan bir konu. Belediyemizi ve
sizleri ilgilendiren bir konu. Bu konunun burada değerlendirilmesi gerektiğini
düşündüğüm için söz aldım. Bu konuya girilmesini istemiyoruz da diyebilirseniz.
Israrla bu konu hakkındaki görüşlerimizi dile getirmek istiyoruz. Pazartesi bu
mecliste yapılmış usul ve tahammül hataları söz konusu. Demokratik uygulamalar
uymuyor. Burada başkanlık makamı olarak bazen sizler bazen Tunç Soyer meclis
oturumu açılmadan önce… Sizin seçilmiş olduğunuz kadar bizlerde seçilmiş
insanlarız. Bizleri de İzmirliler seçti. İzmirliler adına konuşuyoruz. Usulü ve
adabı bilen insanlarız. Bu tür konuşmaları 30 Ekim’den sonra ve yine böyle
hadiselerde yaptık. Yine konuşulması gereken bir konu hakkında söz istedik. Ama
siz anlamsız bir usul tartışması yaptınız” diye konuştu.
İZMİRLİLERİN SÖZCÜSÜ
OLARAK KONUŞMA YAPMAK ZORUNDAYIM
Mecliste usul tartışması yapmak istemediklerini dile getiren
Hızal, “Dönem dönem bu mecliste tahammüller gereği bir takım uygulamalar söz
konusu oldu. Aslında büyütülecek konu değil. Ama sizler tarafından anlamsız bir
şekilde büyütüldü. Bu mecliste başkanlık makamının bazı ayrıcalıkları kanunen
var ama demokratik anlamda hepimizi aynı düzlemdeyiz. İBB Başkanı da benim gibi
seçilmiştir. İzmirlilerin sözcüsü olarak konuşma yapmak zorundayım. Usule
aykırı değil. Bu demokratik bir uygulama değil. Meclisi açmadan bana söz
verseydiniz o zaman. Bize geldiğinden usul tartışması yapıyorsunuz” dedi.
KÖKKILINÇ: MECLİSİ
GERMEYE GEREK YOK
CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç ise Meclis olarak 3. yıllarını
doldurduklarını belirterek, “Anlatılmak istenen de anlaşıldı. Bugün az konumuz
var. 20 dakika içinde bitecek. Sonra söz alın ve sunumunuzu yapın. Bundan bir
şey yok. Meclisi germeye gerek yok. Bunlar hızlı geçebileceğimiz konular.
Kifayete müzakere diyelim ve başlayalım. Sonrasında ise AK Parti grup
başkanvekili konuşmasını yapsın” şeklinde konuştu.
ŞAHİN: ACİZ İBB
YÖNETİMİNİN BÖLGENİN DÖNÜŞÜMÜNÜ SAĞLAMASI MÜMKÜN GÖRÜNMEMEKTEDİR
Kürsüye çıkarak gündem dışı bölümde konuşmalarını
gerçekleştiren MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin, "Temmuz ayı
içerisinde vermiş olduğum yazılı soru önergesine yaklaşık 2 ay sonra cevap
verildi. Önergeye verilen cevabı okurken bir sürü laf kalabalığı arasında
dikkatimi çeken, 2011 yılından bugüne kadar Aktepe – Emrez 122 hektarlık
kentsel dönüşüm alanın 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının bütüncül
olarak yapılmadığıdır. Bu yaklaşım ile imar planı yapmaktan aciz İBB
yönetiminin bölgenin dönüşümünü sağlaması mümkün görünmemektedir. 2015 yılında
yapılan yarışmada 5 eşit mansiyon verilmiş, yarışmanın kazananı dahi belli
olmamıştır. İmar planlarını olmayan bir alanda kentsel dönüşüm sadece hayalden
ibarettir. İBB yönetimi bu olguyu
kamufle etmek için bütüncül bir anlayış yerine, parçadan bütüne gidecekleri
yönünde farklı bir anlayış benimsedikleri hayalini pazarlamaktadır. Bu olgu üzerinden halkı ve kurumları kandırma
çabası içindeki İBB yönetimi, Milli Emlak’tan satın aldığı (eski pazaryeri) 48
ada 2 parsel (39.669 m2) üzerinde sadece 2 adet adanın ( 2348 ada ve 2349 ada)
1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarını 2018 yılında onaylamıştır" dedi.
İMAR ADASININ
ORTASINDA KALACAK
"Bu adalarda 2 kez ihaleye çıkılmasına rağmen ihalelere
katılım olmamıştır. Katılımın olmaması, projelerin günümüz koşullarına ve
ihtiyaçlara uygun olmadığı gerçeğidir. Ancak önemli sebeplerden bir tanesi de
altyapı eksikliğidir. Aktepe - Emrez
Mahalleleri sakinleri uzun zamandır zaten altyapı sorunları ile mücadele
ediyor. 122 hektar alanın imar planlarının onaylanmamış olması ve İBB
yönetiminin yeterli sayıda vatandaşımız ile sözleşme yapamamış olması sebebiyle
bölgede hiçbir altyapı çalışması yapılamamaktadır. İmar planlarının olmaması,
bankaların vatandaşın ATM taleplerine dahi olumsuz cevap vermesine sebep
olmaktadır. Yine aynı sebeple doğalgaz yüzünden bir çok vatandaşımız bölgeden
taşınmıştır. 2021 yılı Şubat ayında meydana gelen dere taşkınında yıkılma
tehlikesi yaşanan Emrez Mahallesi 219 sokak üzerindeki köprü halen daha
yenilenememiştir. Çünkü köprü aynı noktaya yapılırsa belki yol güzergahında
değil , imar adasının ortasında kalacaktır."
İBB'NİN VATANDAŞIN
MALINDAN GASP ETTİĞİ MİKTAR İSE 100 METREKARENİN ÜZERİNDE
"Her fırsatta kentsel dönüşümün önündeki engel olarak
hazine miktar fazlalığı şerhini öne süren İBB yönetimi, konu ile ilgili Milli
Emlak Daire Başkanlığı nezdinde 2021 yılı Mart Ayı içerisinde müracaatta
bulunmuştur. Kentsel dönüşümün önündeki asıl engel İBB yönetiminin bu alandan
para kazanma arzusudur. 2348 ve 2349 ada üzerinde emsal = 3,5 civarında bir
yapılaşma koşulu belirleyen İBB yönetimi, halk ile masaya oturduğunda emsal =
1,5 üzerinden % 50 teklif etmektedir.
İBB yönetimi vatandaşın yarıdan
fazla hakkını bu şekilde gasp
etmektedir. Sürekli hazine miktar fazlalığı şerhi üzerinden algı yaparak kendi
beceriksizliklerini perdeleme gayreti içinde olanlar, adeta vatandaşın malına
ortak olmaya çalışmaktadır. Parsel başına ortalama 30 - 40 m2 hazine miktar
fazlalığının maliyeti yaklaşık 45 - 60
bin Tl civarındadır. İBB nin vatandaşın malından gasp ettiği miktar ise 100
metrekarenin üzerindedir ve bunun ekonomik değeri ise 600 – 700 bin Tl
civarındadır."
GÖZDEN GEÇİRİLMESİ VE
REVİZE EDİLMESİ ÇOK ÖNEMLİDİR
"Yaşadığımız 30 Ekim depremi sonrası ivedilikle dönüşüm
hamlesi başlatması gerek İBB yönetimi İzbeton ile yaptığı protokol ile 2024
seçimlerine kadar sahada dönüşümcülük oynama gayretindedir. Kentsel dönüşüm
ciddi bir iştir, altyapı ile üst yapı birlikte tasarlanmalı ve bütüncül olarak
yürütülmelidir.Kentsel altyapının çok farklı sistemlerden oluştuğu ve bu
sistemlerin her birinin kentsel dönüşüm üzerinde farklı etkilere sahip olduğu
göz ardı edilmektedir. Altyapı sözcüğü ile tanımlanan şebeke türü dağıtım ve
hizmet sistemlerinin hemen hemen tümü farklı mühendislik ölçütlerine göre
tasarlanmaktadır. Örneğin temiz su ve doğalgaz dağıtım sistemi kapasiteleri
basınç ve boru çapı ile belirlenen sistemlerken, kanalizasyon sistemi doğrudan
cazibe ve nüfus, elektrik, telefon, cep telefonu gibi şebekeler daha çok
teknolojik kapasite ile belirlenmektedir. Bu sistemlerin kentsel dönüşüm üzerindeki
etkinliği de zaman içerisinde değişmektedir. Örneğin günümüzden yirmi yıl kadar
önce kentsel gelişme için olmazsa olmaz kentsel altyapı türleri su,
kanalizasyon, elektrik iken, bugün bunlara doğalgaz, cep telefonu ağı, internet
gibi yenileri eklenmiştir. Yeni teknolojiler ışığında oluşan yeni şebekelerin
kentsel dönüşüm üzerindeki etkileri de daha tam anlamıyla anlaşılabilmiş
değildir. Aktepe – Emrez Kentsel Tasarım projelerinin 2015 yılında yapıldığı
göz önüne alınırsa, o günkü koşullara göre hazırlanan projeler işlevselliğini
ve güncelliğini kaybetmiştir. Gerek kentsel tasarım projelerinin gerekse
altyapı projelerinin gözden geçirilmesi ve revize edilmesi çok önemlidir."
YERİNDE DÖNÜŞÜMÜN
ÖNÜNÜ AÇMALIDIR
"Planlama ilkesi olarak bütüncül bir planlama
anlayışını doğru kabul ettiğimize göre, altyapının da buna paralel dizayn
edilmesi zorunluluktur.Buradan hareketle, parçadan bütüne doğru imalat anlayışı
bütüncül planlama ve altyapı imalatına uygun değildir. 112 hektar alanda toplam
10.000 konut planlandığına göre, 300 konut sadece % 3 e tekabül etmektedir. Bu
hızla 20 yıllık bir süreçte dönüşüm tamamlanacağı aşikardır. Önce bina sonra
altyapı yapmak, tam anlamıyla ilkel bir yaklaşımdır. Altyapı için tüm hak
sahipleri ile anlaşıp, planla belirlenen ana arterler açılmalı, sosyal donatı
alanları ile birlikte altyapı çalışmaları ivedilikle başlatılmalıdır. İnsanlara
altyapısı olmayan konutlar teslim edip, sonrasında altyapı mağduriyetleri
yaşatmak çağdaş kent bilincinden uzak, doğru olmayan bir yaklaşımdır. Özetle;
Aktepe – Emrez mahallelerimizde İBB yönetimi tarafından bütüncül bir çalışma
yapılması düşünülmediği açıkça görülmektedir. Bu yüzden İBB yönetimi 122
hektarlık alanın tamamından ya da en azından
bir bölümünden çekilmelidir.
Bölgede yerinde dönüşümün önünü açmalıdır."
HIZAL: KREDİ YOK!
Gündem dışı konuşmalarda söz alarak 13 Eylül tarihinde
gerçekleşen Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ndeki 'dünya bankası kredisi'
tartışmaları hakkında konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, “Umarım
bundan sonra teknik hata olmaz. Meclis başkanvekili, meclis başkanı belediye
başkanı sıfatıyla elbette ki yasal anlamda farklılığı var. Ama onun dışında
demokratik anlamda hepimiz aynı düzlemdeyiz. Meclisi yöneten başkanın hiçbir
meclis üyesinin kendi öğrencisiymiş gibi o tutum içerisinde hareket etmesini
kabul etmiyoruz. Pazartesi konuşacağımız konuydu, kısmen meclis öncesi
konuşamadığımız konuydu ama konuşamadık. Bu şehirde 2-3 ayır konuşulan kredi
mevzusu var. 30 Ekim’de bir deprem yaşandı. Depremin acılarını kısa sürede
ortadan kaldırmak için ciddi bir faaliyet ortaya koyuldu. Herkesi elinden
geleni yaptı. Sonrasında İBB bir takım faaliyetler beklendi. Depremde zarar
görmüş İzmirli vatandaşlar tarafından bununla ilgili bir kaç adım atıldı.
Bunlardan biri de K alanlarının belirlenmesinde. Ortak çalışma neticesinde
ortaya çıkmış bir planlama idi. Ama İBB K sınırlarının belirlenmesi dışında
olumlu anlamda adım atmadı. Bir çalıştay düzenlendi. Onun sonuç bildirgesi de
tam manada meclise sunulmadı. İBB Başkanı Tunç Soyer kalktı dedi, bizim bir
kredimiz var. Bizler şaşırdık. Nereden çıktı diye? Dünya Bankası ile anlaştık,
kredi Cumhurbaşkanın önünde ama imzalamıyor dedi. Mecliste, komisyonlarda
görüşmedik. Kredi ne kadar dedik, 340 milyon dolar dendi. Konutların yapımında
kullanacakmış. Neredeymiş, Cumhurbaşkanının önünde. Sonra politik bir tartışma
başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’e gelerek “kredimizi
onaylayın” dedi. Tunç Bey demeçler veriyor, “kredimizi onaylayın” diyor. İzmir
milletvekilleri, genel başkan yardımcıları demeç veriyor; “kredimizi onaylayın”
diyor. Allah Allah… Kredi nerede? Kredi yok" dedi.
ESKİ SÖYLEMLER YENİDEN ORTAYA ÇIKTI
Süreci kronolojik olarak anlatacağını dile getiren Hızal,
"Kronolojik olarak anlatıyorum. Arkasından bir gün Tunç Soyer bizlerle
görüşme talep ediyor. AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, CHP İzmir İl
Başkanı Deniz Yücel, ben Grup Başkanvekili olarak ve CHP Grup Başkanvekili
Mustafa Özuslu. İBB binasında bir görüşme yapıyoruz. Sorduk, Cumhurbaşkanımızın
önünde kredi var mı dedik. Hayır efendim böyle bir kredi yok dendi. Neden bu
ifadeleri kullanıyorsunuz dedik. Böyle bir ifade kullanılmış değil dendi. Ama
basında demeçler var diyoruz. Yanlış anlaşılmış diyor. Peki, bu kredi nerede
diyoruz. Müzakereler devam ediyor deniyor. Bunlar Tunç Bey ile konuşmalarımız.
Peki biz neden toplandık? Biz bu devam edecek olan müzakerelerin siyasete
yapılacak ola bir takım söylemlerle sekteye uğramaması için. Eyvallah,
başımızın üzerinde yeri var. Biz de AK Parti grubu olarak İzmir'in menfaatine
olan her şeyin altına imza atacağımıza söz verdiğimiz için biz sizlerle
birlikte bu kredinin müzakerelerinde hareket edeceğiz dedik. Aradan bir hafta
geçmeden Sözcü Gazetesinde bir ifade. Tunç Soyer tarafından veriliyor. Bizim
kredimiz hazır, Cumhurbaşkanının önünde. Onaylamıyorlar. Doğru mu bu ifade?
Yanlış. Tunç Soyer’in burada bir ifadesi vardı. “Yalana yalan diyeceksiniz
diye. Bir hafta önce konuştuğumuz konu bambaşka. Bir hafta sonra konuşulan konu
bambaşka. Arkasından tekrar bir görüşme sağlandı. Bu görüşmenin sonrasında bu
kredinin Cumhurbaşkanlığı makamında böyle bir kredi sözleşmesinin olmadığı Tunç
Bey tarafından ifade edildi. Sonra çıkıldı biz öyle söylemiştik ama bu kredi şu
anda başka yerlerde, bu kredinin başka noktalara taşınabilmesi için siyaset
yapıyorsunuz gibi bir ifade kullanıldı. Eski hastalıklar adeta depreşti.
CHP’nin maalesef İzmir yöneticilerinin geçmişte yaşadığı bir tarım
rahatsızlıklar depreşti. İzmir cezalandırılıyor söylemi yeniden nüksetti. Peki
gerçek bu mu? İzmir cezalandırılıyor mu, cezalandırılmıyor mu ya da kim
tarafından cezalandırılıyor şimdi kamuoyunda mecliste tartışacağız" diye
konuştu.
VATANDAŞIN LEHİNE
KULLANILACAK BİR KREDİ YOK
"Kredinin nerelerde olduğunu Dünya Bankası’nı Türkiye
Direktörünün 15 Temmuz 2021 tarihli basın bülteni ile size açıklayacağım. Hani
Tunç Bey Dünya Bankası direktörünü arayın konusun dedi ya. Bende telefonu yok.
Tunç Bey’de vardır galiba. Kendisi arayabilir. Kendisi arayabilir Zoom'dan
yapılmış görüşme onu da anlatacağım. Dünya bankası direktörünün 15 Temmuz'da
basın bültenini açıklayacağız. İzmir cezalandırılıyor söylemi kim tarafından
söyleniyor. CHP İzmir Milletvekilleri ve İl Başkanı tarafından. Bu neyin
üzerinden yapılıyor? Kredi üzerinden yapılıyor. Sayın Kılıçdaroğlu bir hafta
önce İzmir'e geldi ve bir açılış yaptı. CHP İzmir İl Başkanı da oradaydı. o
açılışta açılan bazı eserler kim tarafından nasıl yapıldığını size anlatacağım.
Konak Engelsiz Yaşam kötü. Bu İZKA tarafından yüzde 75'i yapıldı. Yenilikçi
Öğrenme merkezi İZKA tarafından yapıldı. Roman Kültür Merkezi… Bunların
tamamının yüzde 75'lik finansmanı İZKA tarafından yapıldı. Ancak bunların
üzerine siyaset yaptığınız. Dünya bankası direktörü bir basın bülteni geçmiş.
Burada birkaç başlıkta 2021 mali yılında hangi kredileri kullandırılacağını
yazmış. Biz bazen belge istiyoruz Mustafa Bey'den ancak vermekte çekiniyor ve
yavaş davranıyor ben atabilirim belgeleri. Dünya Bankası direktörü demiş ki
2021 yılında bir kredi kullanılabilir ancak görüşmeleri devam ediyor. Kredinin
gerçek ismi kentsel dönüşüm kredisi değil. Deprem sonrası yeniden inşa projesi.
Bununla ilgili bir kredi anlaşması imzalanmamıştır. Bunu Dünya Bankası Direktörü diyor. Bu
kredinin İzmir Deprem Sonrası Kapsayıcı yeşil inşa projesi. 6 ay bu kentte
yanlış bilgi verdiniz. Krediniz hazır kredi cumhurbaşkanının onayında dediniz.
Böyle bir kredi yok. Dünyada hiçbir kredi müzakeresi 4 ayda tamamlanmaz. Hele
zoom üzerinden yapılan görüşme ile tamamlanmaz. Kimse kimseye 340 milyon dolar
vermez. Sayın Soyer hala kendini Seferihisar belediye başkanı sanıyor. 2,5 yıl
boyunca sayın Soyer'in kendi söylediklerini yalanmasına İzmirliler alıştı Bir
Büyükşehir belediye başkanın söylemlerinin bir ağırlığı olmalı. Pamuk gibi
olmaz söylemler. İBB başkanı İzmirliler yalan yanlış bilgiler veremez. İBB
başkanı Tunç Soyer kredi meselesinde İzmirlilere yanlış bilgiler verdi.
Pazartesi günü de ondan önceki günlerde yanlış bilgiler verdi, kendi genel
başkanı ve il başkanına da yanlış bilgiler verdirtti. İzmir'deki CHP yerel
siyasetçileri siyasetteki popülizmin ağ babasını yaptılar. İzmirliler bunu
yemiyor. Kredinin çıkması için gerekeni
yapacağız. Peki bunu nereye kullanacaksınız? Yol mu yapacaksınız?
Belediye hizmet binasını ne kadara yapacaksınız? Yapmanız gereken bakım
onarımları ne kadara yapacaksınız? Bu
kredi o kredi. Bu kredi o kredi. Bu sizin müzakereleri devam ettirdiniz ancak
yüz yüze görüşmediğiniz kredi bu. Bu işler öyle olmaz. Vatandaşa 4 ayda kredi
çıkardık demeyin. Böyle bir kredi yok. Çıksa bile vatandaşların lehine kullanılacak
bir kredi yok."
VATANDAŞA YANLIŞ
BİLGİ VERMEYİN
"İBB geçmiş yıllarda binlerce konut yaptı.
Kooperatifler eliyle… İBB belediyesi 10 yılda kentsel dönüşümde yaptığı ne var?
2,5 yılda yaptığınız ne var? İZBETON'u kurtarıcı olarak görüyorsunuz ancak
asfalt bile atamıyor. Ben bunları söylerken birileri hakkımda dava açmayı
düşündüğünü söylüyor ancak daha böyle bir şey göremedik. Kredi ile ilgili mesel
bu. İzmirlileri İBB Başkanı Tunç Soyer yanıltmış. Bunu bazen kendi ifadesi ile
bazen bizim ifademiz ile gördüler. Dünya Bankası Direktörü'nün mailleri ve
basın bültenleri ile görebiliyoruz. Tunç Soyer'in burada konuştuğu farklı bizim
karşısında söylediği farklı, basına çıktığında farklı oluyor. Buna karakolda
doğruyu söyleyip mahkemede şaşmak derler. Kredi meselesi bu. İzmir
depremzedeler ile ilgili bir şey mi yapacaksınız? Bir yıl oldu Bayraklı'daki K
sınırları belli oldu. 1 yılda Bayraklının tamamı planlanırdı. Plan revizyonu
yapılırdı. emsal artışı mı? Yapın bizde destek verelim! Yapın buyurun. Yetki kimde?
CHP İl Başkanın bahsettiği gibi bakanlıkta mı hayır! Vatandaşa yanlış bilgi
vermeyin. Umut tacirliği yapmayın. "
TÜM TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLENMESİ GEREKİRDİ
Kültür Zirvesi sonrası gerçekleştirilen gala yemeği ile
ilgili İzmir ve Türkiye gündemine düşen 'semazen' konusu ile ilgili de konuşan
Hızal, "İzmir'de bir gündem konuşuldu. İBB'nin yaptığı Kültür Zirvesi ve
sonrasın yapılan Gala Yemeği. Bizler buna davet edilmedik. Kültür zirvesine de
dahil edilmedik. Ben grup başkanvekiliyim,
diğer grup başkanvekillerine de gelmemiştir diye düşünüyorum. Pazartesi
burada bazı meclis üyesi arkadaşlarımız bazı güzellemelerde bulundu Kültür
Zirvesi ve sonrasındaki gala için. Geçmişte
CHP belediyeleri özellikle İBB belediyecilik anlamında eksiklerini
kapatmak adına Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden bir takım söylemler
gerçekleştirerek hem seçim kazanma refleksi hem de belediyecilik başarısızlığı
örtmeye çalışıyorlardı. Bugün baktığımızda geçmişi mumla arara bir şekilde, İBB
bambaşka bir refleks gösteriyor. özgürlükler, demokrasi adı altında toplumun
temel değerleri üzerinden bir takım faaliyetler içine giriyor. Hafta sonu bir
gösteri yapıldı ve bunun üzerinden ki gösteride basına kapalı gerçekleştirildi.
Allahtan orada video çeken arkadaşlar olmuş ve bugün basına düştü. Orada İBB
bir gösteri yaptırdı. Bu gösteriyi de dün Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden
yapılan istismari söylemler üzerinde
kapatmaya çalıştıklarını bugün bu tür gösteriler ile kapatmaya
çalışıyorlar. Çıkıp tüm Türkiye'den özür dilenmesi lazımken meseleyi farklı
yönlere çekmeye çalışıyorsunuz. Bunu asla kabul etmiyoruz."
KÖKKILINÇ: İBB
BAŞKANIMIZ İLE GURUR DUYDUM
AK Partinin iddiaları hakkında söz alarak açıklamalarda
bulunan CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, "Herhalde 25 dakikadan fazla
konuşmuştur. Ben sadece eleştirilere yanıt getirmek istiyorum. Özgür Beyin bu
kürsüde kullandığı üslup için teşekkür ediyorum. Pazartesi kalpazanlık,
sahtekarlık gibi inanılmaz derecede rahatsız etti. Aslında hiç telaffuz
edilememesi lazım. Telaffuz edilmesi gereken yerler yargı yerleridir. USCL,
Dünya Belediyeler Birliği’dir. Bende o gece oradaydım, Fransız heyetiyle sohbet
ettim. Olağanüstü güzel bir geceydi. Kendi belediye başkanımla onunla çalışan
tüm arkadaşlarımızla gurur duydum. Kendimi dünya vatandaşı gibi gördüm.
İzmir’in böyle bir organizasyon yapmasından gurur duydum. Biz uluslararası
organizasyonunda her zaman dahil olmalıdır.
Bu ayırım demek yatırım ve turizme katkı demek. İzmir için siyaset demek
değil, Türkiye için siyaset yapmak değil, dünyamız için de siyaset yapmak
lazım. Ortak değerlerimiz var, bunların hepsine sahip çıkmak çok güzel. USCL
Dünya Belediyeler Birliği demek ve İzmir pek çok güzel kentin arasında bu
birliği kültür Zirvesi ile ilgili organizasyonunun İBB Başkanı Tunç Soyer
sayesinde ev sahibi yapmayı hak etmiş bir kent. Gala gecesinde de çok güzel
beraberlikler vardı. Kültür Bakanımızın orada olması bizi ayrıca mutlu etti.
Dünya Belediyeler Birliği Başkanı, İzmir için bu konuda övgüler söyledi. Biz o
gece çok güzel sözler duyduk İBB ve yönetimi ile ilgili. Kültür sanat bizim
hayatımızda yok mu? Her yere yol yapmak alt yapı yapmak mıdır belediyecilik?
Kültür sanat denen bir şey var. Bizim kültür sanat alanında önemli yatırımlar
yapmak lazım. Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi adı altında da yola
çıkmış. Ben AK Parti grubundan kültür sanat ile ilgili eleştiri görsem; kültür
sanat yapmasın yol yapsın deniyor. Özgür Beyin bir paylaşımını gördüm, Tango
yapan çiftleri koymuş altına da başka kültür sanat koymuş, ortaya da sel ile
ilgili fotoğraf koymuş; “İzmir böyle
yönetiliyor” diye. İzmir çok güzel yönetiliyor. Büyük haksızlık. Gala gecesinde
ordaydım. İBB Başkanımızla da gurur duydum. İnşallah bu organizasyonlar olur.
İzmir’in turizmine, ekonomisine, tanıtımlarına çok büyük katkı sağlayan organizasyon.
Semazen gösterisi olarak sunulan gösteri aslında semazen gösterisi değil"
dedi.
İBB güzel bir açıklama yapılmış diyerek İBB tarafından
yapılan açıklamayı okudu
İZMİR DOYDUĞUN YERSE
İZMİRLİSİNDİR
Sözlerine devam eden Kökkılınç, “AK Parti grubun bu şekilde
yaklaşılmasına çok üzüldüm. Bu kadar hapsedilmiş olmayı rahatsızlık duydum. Bu
düşünme tarzını tüm siyasi partililerimiz terk etmesi gerekir. Meclis
yönetiminden bahsetti. Biz hep diyoruz ki, Meclis yönetmeliğini esas aldık
diyoruz. Ve ortak bir yol yürüyoruz. İBB Meclisi pek çok kente örnek bir
meclistir. Muhalefetin sesini dinliyoruz. Başkanlık yönetimi dediğini de
başkanın söz kesme ve söz vermeme yetkisi var. Önemli olan kişilik haklarını
ihlal etmeden bu üslupla çalışabilmek. Haksız eleştirileri reddediyoruz. İBB
istihdamında yasalarla ve mevzuatlar çerçevesinde bir çalışma söz konusu. Evet,
bende aynı şeyi diyeceğim. Bende bir tarafı Balkanlara bir tarafı Azerbaycan’a
dayanan bir İzmirliyim. İzmir’deki birçok yurttaşımız gibi. İzmir’i tanımlarken
duyduğun yer kendindir diyoruz. İzmir doyduğun yerse İzmirlisindir."
BURADA NİYET ÖNEMLİ
"K alanlarının belirlenmesi hakkında da konuşan
Kökkılınç, “K sınırları konusunda İBB burada beraber hareket etti. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ile hareket etti. 30 Ekim’de büyük bir acı yaşadık.
İnsanlar evlerini kaybetti. Orta hasarlı ve ağır hasarlı yapılar var. Ağır
hasarlılar için hükümetimin güzel bir girişimi oldu. Ama orta hasarlı konusunda
bir girişim yok. Dünya Bankası’ndan temin edilen kredi mutabakat ile elde
edilmiş kredi. İBB’nin kredisi yüksek. Sanırım bu konuda biraz siyaset
yapılıyor. Ama İBB iyi niyetli hareket ediliyor. Birçok proje için Dünya
Bankası’ndan kredi alınmış bunun içinde İBB kredi talebinde bulunmuş. Dünya
Bankası 340 milyon dolar kredi imkanı sunmuş. Bunun 4 ayda mutabakat sağlanmış.
Sayın Cumhurbaşkanın önüne konulmuş sözleşmeden bahsetmiyoruz. Ama sözlü olarak
da iradeler birliği buluştuğunda sözleşme gerçekleşir. Olan Dünya Bankası ben
kredi veririm diyor. Bundan sonrası Cumhurbaşkanı kredi ile dosyasını
hazırlayıp bu dosyayı önüne koyması gereken ilgili Bakanlıklardır. Bahsedilen
konu budur. Burada niyet önemli. Yanlış anlaşılma olduğu fark edilince AK Parti
İl başkanlığında, CHP İzmir İl Başkanımızla birlikte İBB Başkanımız gitti.
Doğru anlatımı kendilerine ifade eti. Beraber bir basın açıklaması yaptınız.
Konunu ne olduğu anlaşıldı. Pazartesi günü de başkanım çok net anlattı.
Kesinlikle burada kimsenin yanıltılması söz konusu değil. Dosyanın
Cumhurbaşkanı önüne dosya haline getirip bu kredinin çıkmasını sağlamak
gerekiyor. Tüm partiler hassasiyetle beraber hareket etmeliyiz. Sadece beni
rahatsız eden bir şey daha var. İBB başkanımız ekip ile beraber AK Parti’ye
gidip açıklama yaptı. Bu ziyaret çok suistimal edildi. Sanki belediye
başkanımızı yanlış şeyler söylemişte onu düzeltiyor gibi oldu. Size gelen ve
sizin sayan bir insan için içinde çelişki varmış gibi yansıtmak bence hiç etik
değil. Evinize gelen insanın suistimal etmektir. Aslında bu konuda siyaset
yapıyorsunuz belki ama AK Parti İl Başkanlığında yapılan ziyareti bu
eleştirilerinize kullanmayın. Ben buna ayıp derim. Bana göre AK Parti İl
Başkanlığı İBB Başkanımıza bir özür borcu vardır. İBB başkanımızın vatandaşa
yalan söylemek gibi bir durum yoktu. Önümüze yerel seçimler var onu göreve
getirmezler. İyi niyeti siyasete kurban ediliyor. Siyaset projelerle yapalım
diyoruz ama hep aşağıya çekiliyor."
SANDAL: GELİN
SORUNLARI EL BİRLİĞİ İLE ÇÖZELİM
Bayraklı ile ilgili Özgür Hızal'ın iddiaları sonrası söz
alan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, "Biz Bayraklı belediyesi
olarak plan notlarını rekor bir sürede geçiren belediyeyiz. Bir defa vatandaşın
içinde bulunduğu durumu doğru anlamalıyız. Ekonomik kriz ve pandemi süreci ile
deprem ile birlikte tüm maddi durumunu kaybeden vatandaşlarımızı var. Bunun
üzerinden imar artışları ile ilgili artışın olabileceği imasını oluşturmak
vatandaşa verebilecek en büyük zararlardan biri olur. Müteahhitlerin metrekare
başı birim fiyatı vermekte çekindiği noktada vatandaşların kafasını karıştırmak
bizim içimiz değil. Biz sosyal bir hukuk devletiyiz. Burada mağdur
vatandaşların sorunlarının çözülmesi devletimizin birincil görevidir. Biri
kredi arıyorsa demek ki burada bir boşluk vardır. Hazır bu müzakereler varken
hükümetin bu sürece destek olması lazım. Vatandaşa vereceğiz 200 milyonluk
kredi ile bu sorunları çözme imkanı yok. Gelin siyaset dışında el birliği ile
Çevre Şehircilik, Cumhurbaşkanlığı ve bizler konuya el atalım. Bir konutun kaça
mal olacağı fiyatı bellidir. Afet kapsamında bu yurttaşlarımızdan 2 yıl faiz
alınmasın 18 yılda sıfır faiz ile ödenmeye devam edilsin. Bu belediyenin değil
merkezi hükümetin sorunu. Kredi miktarını belirlemesi konusunda belediyenin bir
sorumluluğu yok. Biz CHP adına yada Millet İttifakı söz aldığında TV'deki
magazin programları gibi AK Partili arkadaşlar söz alarak sanki birinin çocuğu kaybolmuş gibi konuya
dahil oluyorlar. Gelin kredi konusunu el birliği ile çözelim. Belediyelerin
imar artışı vererek vatandaşın sorunun çözebilme sansı yok. İmar artışı ile
ilgili AK Parti İl Başkanımızı aradım ve dedim ki bu mesele çözümsüz bir
mesele. Bunun odalardan diğer alanlardan dönme şansı çok yüksek. İlgili
arkadaşlarımızın bu konuda daha hassasiyet göstermeli ve polemiğe girmeden
vatandaşın sorunların çözelim dedim.
Bitmiş tükenmiş yurttaşlarımızın derdi var. Gelin el birliği ile
çözelim. Hep birlikte talebinizi Cumhurbaşkanımıza iletelim Büyükşehir'de
bununla ilgili krediye ihtiyaç duymasın. Bir binanın hasar durumunun ne anlama
geldiğini anlamış değilim. Gözlemsel olarak yapılan işlem sonrası vatandaşlar
abu işlem ile ilgili kredi verip vermemeyi anlamış değilim. Bir bina ya
oturulabilirdir ya da değildir. Bu bina da orta hasarlıların güçlendirilmesi
ile ilgili ve vatandaşları mağduriyete getirebileceği yönünde de bir sorun
mevcut" diye konuştu.
YILDIZ: MUHTEMELE
RAKAMLAR İLE SAYILARI KARIŞTIRIYOR
Son olarak AK Parti adına söz alan AK Parti Grup Sözcüsü
Hakan Yıldız, "Önümüzdeki ay 30 Ekim İzmir depreminin birinci yılı. AK
Parti gurubunun önerisidir ki yazılı olarak da vereceğiz. Biliyorsunuz ki orman
yangını olduğu bölgede olağan üstü meclis yapmıştık. Biz AK Parti gurubu olarak
diyoruz ki İzmir depreminde hepimizin canı yandı. P deprem sürecinde ortaya
koyduk. Örnek almanın devlet olmanın birlik olmanın örneklerini verdik. 30
Ekim’de biz olağan üstü mecliste bir deprem gündeminde yapalım. 1 yıl boyunca
neler yaptık yapabildik, neleri başarabildik depremzedelerimizi neler bekliyor
ve bunları ucu açık bir şekilde iyi niyetle tartışalım. Bu tartışmaya İzmir’in
böyle bir ihtiyacı var. İl başkanımız siyaset yapıyor dedi. Biz bunu yaşıyoruz.
Ziyaretler yapılıyor 19 ağustosta, onun ardından gazete açıklamaları Deniz
Yücel 9 eylülde sanki o ziyareti yapmamış gibi açıklamalar yapıyor. Biz ev
sahipliği de, nezaketi de kuralları da biliriz. Bu önergeyi biz önemsiyoruz ve
bu konun çözümü noktasında geçen Tunç Soyer 5 bin 800 tane orta hasarlı bina
var dedi. Şu an 610 hasarlı bina var. Muhtemele rakamlar ile sayıları
karıştırıyor" dedi.
ZOOM ÜZERİNDEN
YAPILMIŞ OLAN ŞARTNAME NEDİR?
"Ben K bölgeleri tartışırken de söyledim, odaların ne
yaptığını da tartışmak istiyorum. Bu kentin Odaları bir yıl boyunca
depremzedeler için ne yaptı? İnşaat mühendisleri Odası ne yaptı? Mimarlar Odası
ne yaptı? Bu sorunu el birliği ile çözmek adına AK Parti her türlü sorumluluğu
alarak geliyor. Ben CHP’nin bu anlamda çaba gösterdiğini düşünüyorum ama
maalesef ki siyasetçilerin sorumluluk sahibi olmak zorunda. Ziyarette
konuştuklarımız nezaket kuralları içeriden sansürleyerek ifade edilmeye
çalışıldı. Geçen mecliste ben çok üzüldüm. Demokrasiden bahsediyoruz, söz
vermekten bahsediyoruz. Biz depremzedeleri kredisi ile söz talep ettik. Bırakın
tahammülleri ve yönetmelikleri. Tunç Soyer her televizyon programında demokrasi
bir duruşum var diye ortaya koyduğu tavra yakışmadı. Özgür Beye 2 dakika söz
verirdi. Deprem ve Dünya Bankası kredi mevzusu o gün çok rahat konuşabilirdi.
Biz ufak bir şey tartışmadık deprem ile ilgili bir konuyu konuşacaktık. İzmir
gündemine ısınıp ısınıp Dünya Bankası kredisi ile ilgili konuşacaktık. Nilay
Hanım mutabakat dedi. Bürokratlar mutabakat metnini getirip grupbaşkanlarına
versinler. Yazılı ya da zoom üzerinden yapılmış olan şartname nedir? Nerede
tıkanmış? Israrlı bir şekilde bunu görelim. Bizde diyoruz ki bize mutabakatı
verin."