CHP İzmir Milletvekili ve Eski DİSK Genel Başkanı Kani Beko,
kıdem tazminatlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Beko açıklamasında
“AKP hükümeti, tüm emekçileri güvencesiz ve kuralsız çalıştırmak istiyor!
Emekçilere kölelik dayatıyor! Fona devretme iddiası ile kıdem tazminatını
kaldırarak iş güvencemizi yok edeceğini ilan ediyor! Hükümetin 2016 eylem
planında yer alan düzenlemeyle, patronların işçileri işten atma maliyetini
düşürmek için adım atması kabul edilemez. İşçimizin kıdem tazminatına göz
dikenler ödemeleri de erteleme derdine düşmüştür. İşçinin her tür kazanılmış
hakkı, tazminatı “yük” olarak görülmektedir. Sermaye lehine işçinin emekçinin
kazanımı, birikimi, hakkı, hukuku ayaklar altına alınmak isteniyor. Bunlar yeni
değil diyebilirsiniz. Zaten AKP’den işçi, emekçi, emekli dostluğu da bekleyen
yok. Ama artık sabrımızın sonundayız.
Kriz vurmuş, emekçinin, işçinin geleceği kararmıştır.
Elazığ’da, Malatya’da yaşanan depremin yaralarını sarmakla uğraşması
gerekenler, yıkımın yarattığı kaybı acıyı hafifletecek adımları atması
gerekenler yemiyor içmiyor emekçinin, işçinin her tür kazanımını tartışmaya
açmaya çalışıyor. Depremin ardından yaşananlar açıktır. AKP ve Saray yönetimi
toplanan deprem vergilerimizin hesabını veremiyor. Katrilyonlar toplanmış, para
ortada yok. Hesabını soranlara savcılıklar soruşturma açmaya kalkıyor.
Şimdi istiyorlar ki hesabını vermedikleri vergilerin başına
gelen işçinin emekçinin alın terinin, hakkının hukukunun başına gelsin. Kıdem
tazminatını fona devredelim ve hakkını hukukunu ayaklar altına aldıklarımıza
hesap vermek zorunda kalmayacağımız bir düzen getirelim. Bir kez daha
uyarıyorum. Bu nokta kırmızı çizgidir. Bunu aştırmayız. Deprem paralarına
yaptığınız gibi kıdem tazminatlarımızı birilerinin siyasetinin finansmanında
kullandırmayız. Bu fikirden yol yakınken vazgeçin. İşçinin, emekçinin sırtından
inin.”
KIDEM TAZMİNATLARIMIZ ALIN TERİMİZDİR, EMEĞİMİZDİR
İşçiyi işten çıkarmanın yarattığı yıkımı bir maliyete
indiren anlayış kabul edilemez. İşçi demek insan demek, aile demek, bebek
demek, çocuk demek. Okul harçlığı demek. Hayatlar maliyet değildir. Üretmeye,
çalışmaya, değer yaratmaya ve insanca bölüşmeye ihtiyacımız var. Ödenmesi
gerekli kıdem tazminatlarının miktarını azaltmak kabul edilemez. Primleri
devletin finanse etmesi ya da işsizlik fonundan karşılanması diyerek tekrar
emekçinin sırtına yüklenmesi söz konusu edilemez. Emekçinin hakkını ödeyin.
İşsizlik fonundan işsiz kalanın istifade etmesini sağlayın. Hazırlanan
taslakta, Fonda biriken paranın, işçiye işten çıkarıldığında ödenmesinden vazgeçilmesinden
söz edilmesi bir kabus senaryosudur. Kıt kanaat geçinen işçiyi işten çıkartmaya
caydıracak tek unsur da böylelikle ortadan kaldırılmak isteniyor. Emeklilik,
ağır hastalık ya da konut alımı gibi belirli koşullarda ödenmesi gibi akla
hayale sığmayacak önerilerle geliyorlar. Kim geçinebiliyor ki ev alsın. Mezarda
emeklilik getirdiniz. Kim emeklilikten sonra yaşayabiliyor ki ödemeler alınsın.
Mesele sadece ödenecek para değil. İşçiyi kapının önüne sorgusuz sualsiz koyma
stratejisidir bu. Ev kirasını ödeyemeyen işçi emekli olduktan sonrasında
alacağı ödemeye mi bel bağlayacak? Bunu kime, nasıl anlatacaksınız? İşçiye
anlatma derdiniz yok o açık. Ama bu düzenleme tüm ülkede zaten sıkıntılı olan
çalışma barışını yok etme anlamına geliyor. Kıdem tazminatı yok edilecek, onun
yerine ödemediğiniz, yok ettiğiniz emeklilik ikramiyesine dönüşecek. Bu nasıl
teklif? Bu nasıl bir düşmanlık? Bu ülkenin işçisi, emekçisi size ne yaptı da
ülkeyi en fakir ülkelerde bile kabul görmeyen çalışma rejimlerine itecek düzenlemeleri
gündeme getiriyorsunuz? Saraylarınızdan, konaklarınızdan, yalılarınızdan çıkın,
sokakta yürüyün ve halka bunu anlatmaya çalışın bakalım ne yanıt alacaksınız.”
DAMAT BEY UNUTMA, KIDEM TAZMİNATI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR!
Açıklamasında AKP'nin emekçilere yönelik politikalarını sert
bir dille eleştiren Beko; “’Kıdem tazminatını bütünleştirici emeklilik sistemi
olarak görüyorum’ diyen Damat Beye bir kez daha ve üstüne basarak hatırlatmak
isterim ki, kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimizdir. Türkiye’nin işçileri,
emekçileri 1936’dan bu yana kıdem tazminatı hakkına sahiptir ve bu hak 83
yıllık temel bir işçi hakkıdır. AKP uzun zamandır bu hakkı gasp etmenin
peşindedir. Büyük acılara yol açan depremin gösterdiği gibi deprem
vergilerimizle yaptığınızı işçinin kıdem tazminatına yapamazsınız. Fona
devretmenin ne olduğunu Depremde gördük. AKP yöneticileri, hakkının hesabını
soran yurttaşa, ‘Deprem vergileri depreme gidecek diye bir şey yok!’ yanıtını
verdi. İşte kıdem tazminatı fonunun da akıbeti budur. İşçilerin alın teri
kendilerine ödenmek yerine birilerinin siyasetinin finansmanına kullanılmak
isteniyor. İşçi, sermayedarın canı istediğinde sokağa atılsın isteniyor. İşçi
sürekli ezilsin, hiç sesi çıkmasın, hiç hakkı hukuku olmasın deniyor. Bunu
kabul etmemiz söz konusu değildir. Geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine,
ülkemizin geleceğine sahip çıkmak için mücadele etmek, ahlaki, sınıfsal ve
siyasal bir görevdir. Hepimizin görevidir. Bu görevimizi de sonuna kadar yerine
getireceğiz, ve elbette ki onlar kaybedecek, biz kazanacağız!” açıklamasında
bulunmuştur.