"Babam atını, Erzincan il merkezinde yaşayan
akrabalarımıza sattığı için o gün kente gitmişti. Teslim ettiği atın aniden
ahırda kişneyerek huysuzlandığını, eşinmeye başladığını fark etmesi üzerine
hayvanı ahırdan bahçeye çıkarmış. Kısa süre sonra ise deprem meydana
gelmiş."
Necmiye Akyalçın, depremden sağ kurtulan babasının atına
atlayıp gözyaşı içinde köye geldiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Erzincan yerle bir olmuştu. Deprem sonrası annemin
yardımıyla evden çıkabildik. Felaketin ardından mahkumlar gündüz enkaz altında
kalan vatandaşların kurtarılması için yardım edip akşamları ise cezaevine
teslim oluyorlardı çünkü yardım edecek kimse yoktu. Kiminin çocuğu kiminin
annesi ya da babası, tüm yakınları toprağın altında kalmıştı. Allah bir daha
böyle felaketi bize göstermesin."
"Köyün ortası yarılmıştı, su çıkıyordu"
Depremin tanıklarından 87 yaşındaki Yahya Göktepe de deprem
felaketi sırasında 8 yaşında olduğunu, merkeze bağlı Davarlı köyünde ikamet
ettiklerini söyledi.
Köyde 160 kişinin yaşadığını ifade eden Göktepe, şöyle
konuştu:
"Gece uyuduğum sırada deprem meydana geldi. Biz yedi
kardeştik. İki kız kardeşim toprak altında kalarak öldü. Babam beni ve diğer
kardeşlerimi evden dışarı çıkardı. Köyün ortası yarılmıştı ve su çıkıyordu.
Felaketin ardından enkaz altında kalan insanları ve canlı hayvanları kurtarma
çalışması başlatıldı. Köyümüzde 85 insan yaşamını yitirdi. Bizim evimiz
yıkıldığından kurtarabildiğimiz birkaç parça eşyayı yanımıza alarak Göyne
köyündeki ablama gittik. Mart ayına kadar orada kaldık. Allah bir daha böyle
felaket yaşatmasın."
"Şehir adeta yerle bir oldu"
Erzincan depremleri konusunda araştırma yapan Jeoloji Yüksek
Mühendisi Selahattin Ayan ise "79 yıl önceki 7,9 büyüklüğündeki depremde
33 bin kişi yaşamını yitirdi, 100 bin insan yaralandı, şehir adeta yerle bir
oldu." dedi.
Acısını halen yüreklerinde hissettikleri depremde özellikle
kurtarma çalışmalarında çok anlamlı ve hüzünlü hadiseler yaşandığını ifade eden
Ayan, bunlardan birisinin de kentteki cezaevinde kalan mahkumların örnek
davranışı olduğunu aktardı.
Selahattin Ayan, deprem sonrası bölgeye 3 gün ulaşım
sağlanamadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Depremin ardından gerçekleştirilen kurtarma
çalışmaları sırasında Erzincan'daki mahkumlar depremzedelere yardım etmeleri
için salıveriliyor. İşin en güzel ve en can alıcı tarafı ise işledikleri
değişik suçlar nedeniyle mahkum olan ve katil gözüyle baktığımız bu insanlar
katıldıkları arama kurtarma çalışmaların ardından eksiksiz şekilde cezaevine
teslim oldu."
Bu mahkumların bu örnek davranışları dolayısıyla affedilip
salıverildiğine işaret eden Ayan, "Kurtarma çalışmalara katılan mahkumlara
TBMM tarafından bir af çıkarılarak ödüllendirilmelerine karar verilmiştir. Bu o
günün şartlarında müthiş bir olay." değerlendirmesinde bulundu.
"Tedbirli yaşamalıyız"
Yurt genelindeki vatandaşların da depremzedelerin yardımına
koştuğu depreme ilişkin Ayan, şunları aktardı:
"Kuzey Anadolu Fayı'nın yıllık ortalama hızı, blokların
birbirine göre hareketi 24 milim yıldır. Erzincan'da 1939'da meydana gelen
depremde 4,5 metrelik bir atım meydana gelince bu yaklaşık 183 yıllık bir atıma
denk geldi. Yani Kuzey Anadolu Fayı'nın 183 yıllık mesafesi bu depremde alınmış
oldu. Bu nedenle yakın tarihte bu fay üzerinde büyük bir deprem beklentimiz
yoktur."
Ayan, depremlerle yaşamaya alışılması gerektiğine vurgu yaparak, "Hiç deprem olmayacakmış gibi rahat, yarın olacakmış gibi tedbirli yaşamalıyız." dedi.