Çiğdem CANPOLAT - Günümüzde
kadına yönelik şiddet neredeyse her gün Türkiye gündeminde yer alıyor. Her
türlü yaptırıma rağmen sonlanmayan şiddet ve şiddet türlerinin bilinmeyen bir
türü daha var: Flört şiddeti.
Flört şiddeti, erkeğin sevgilisine karşı fiziksel, cinsel,
psikolojik, sosyal ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunarak, üzerinde
egemenlik kurmayı, kontrol etmeyi ve gücünü göstermeyi hedefleyen davranışlarda
bulunması demektir. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı konunun ciddiyetine dikkat
çekmek için, flörtün yeni başladığı 13-23 yaş döneminde romantik ilişkilerde
yaşanan şiddete dikkat çeken ve flört şiddetine dair ipuçları veren bir rehber
yayınladı.
Flört şiddetinin önemle üzerinde durulması gerektiğini söyleyen İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği geçmiş dönem Başkanı, Genç Eşitlik Platformu Kurucu Başkanı Tülin Eraslan, “Erkek kadının eteğine ve arkadaşlarına karışıp maço hareketler sergilediğinde kadın da bunu sevgi olarak değerlendiriyor. ‘Ne güzel beni seviyor, beni koruyor, bana aşık’ düşüncelerine kapılıyor. Oysa bu kadın cinayetine giden sürecin başlangıcı olabiliyor” dedi.
"BABA SEVGİSİ ÖNEMLİ"
Aile içi yaşantıda baba sevgisinin büyük önem arz ettiğini
söyleyen Tülin Eraslan, “Kadın cinayetlerine giden yolda birçoğumuzun göz ardı
ettiği ya da farkında olmadığı bir konu var: Flört şiddeti. Her zaman
söylüyorum; babaların rolü, vereceği sevgi, göstereceği ilgi, kızlarının özgüvenli
olmasını sağlar. Ama maalesef Türk toplumunda babanın rolü, ailenin içerisinde
yarı yarıya değil. Baba figürü, hiçbir duruma karışmayan, öfkelenen, ondan
gizlenilmesi gereken konuların olduğu, sadece para getiren bir meta olarak
görünüyor. Siz aile içi iletişime girmezseniz, çocuklarınızla sağlıklı bir
iletişim kurmazsanız sonuçları kötü olabiliyor. Günün birinde ergenlik çağına
gelen kadına bir erkeğin aşırı obsesif ilgisi, evde bulamadığı sevgiden dolayı,
sevgi kaynağı olarak düşünmesine sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.
"DURUM CİNAYETE KADAR
GİDEBİLİYOR"
Genç kadınların, erkeklerin şiddet içeren birçok hareketini
sevgiye bağladığını belirten Eraslan, “Arkadaşına hükmeden, eteğine, sosyal
çevre ve yaşantısına karışan, cep telefonlarını kontrol eden, obsesif
psikolojik sorunları olan erkek evlendiğinde de bu hareketlerini devam
ettiriyor. Dışarı çıkmasına izin vermiyor, perdeleri kapatıyor ya da kadının en
ufak bir hareketinde ‘Sen beni aldatıyor musun?’ şüphesine düşüyor. Durum böyle
olunca da bu sefer baskılar daha da artıyor, günün birinde kadın nefes alamaz
hale geliyor. Karşı taraf rahatsız olduğunu söylediğinde ise şiddete meyilli
olan erkek, en ufak bir problemde öfke kontrolsüzlüğüne giden bir davranış
zincirine giriyor. İşte orada üzerine biraz gidilirse cinayete kadar giden geri
dönülmez bir durum ortaya çıkabiliyor. Medyada karşımıza erkek terörü olarak
ortaya çıkan birçok örnek var. Boşandığı eşi tarafından öldürülen Ayşe Paşalı. Ayşe
Paşalı boşandığı eşi tarafından defalarca şiddete maruz kaldı. Boşanma
gerekçesiyle uzaklaştırma kararı ve koruma tedbiri alamamış, bıçaklanarak
öldürüldü. Davasında ilk kez bir kadın katiline indirim uygulanmadı. Katiline
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Merve Kotan daha 19 yaşındaydı.
Ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Katil aynı
zamanda Merve’nin arkadaşı Ekim’i de öldürdü. Davası halen devam ediyor. Şule
Çet, 22 yaşında üniversite öğrencisiydi. Patronu tarafından cinsel saldırıya
uğradı. Plazanın 20.katından atıldı. Katili intihar ettiğini iddia etti ancak
gerçekler açığa çıktı ve davası halen sonuçlanmadı” dedi.
"GÜLEDA FLÖRT
ŞİDDETİNE DE MARUZ KALDI"
Geçtiğimiz günlerde erkek arkadaşı tarafından öldürülen
Güleda Cankel cinayeti hakkında konuşan Tülin Eraslan, “Güleda 5 yıl boyunca
flört şiddetine maruz kalmış ama sesini çıkaramamış. Zaman zaman ataklar yapmış
ama psikolojik olarak içine kapanmış. Aşık, seviyor dediğimiz flört şiddetinin
boyutu Güleda kızımızda cinayetle sonlandı. Güleda 17 saat boyunca katili
tarafında işkenceye uğradı. Kızımız polise gittiklerinde şikayette bulunmamış.
Çünkü biliyordu ki o genç karakola götürülecek, ifadesi alınacak ve
salıverilecek. Sonra yeniden Güleda’nın kapısına dayanacak. Bunu bilen kadınlar
bu nedenle çoğu zaman şikayette bulunmaya çekiniyorlar. Bilseler ki, polis
şikayette bulundukları kişiyi asla bırakmayacak ve ya yanlarına
yaklaştırmayacak, işte o zaman kadın şiddete uğradığında buna kayıtsız
kalmayacak. Özellikle salıverildikten sonra erkek mutlaka tekrar kadının kapısına
dayanıyor, bu sefer kadın tekrar karakola başvurmak durumunda kalıyor. Bu
başvurular üzerine uzaklaştırma cezası veriliyor. Derken bunları yaptıkça erkek
daha çok bileyleniyor, daha büyük öfke olarak kadına geri dönüyor”
açıklamalarında bulundu.
"ERKEK REHABİLİTE
EDİLMELİ"
Uzaklaştırma cezası verilen erkeğin rehabilitasyon merkezine
yatırılması gerektiğini savunan Tülin Eraslan, “Eğer ki erkeğe uzaklaştırma
cezası veriyorsanız, o erkeği sokakta bırakılmamalısınız. Devlet, kişiyi öfke
kontrol tedavisi için merkeze almalı. Belirli bir süre rehabilitasyon
edildikten sonra eğer ki her iki tarafta evliliği tekrar denemek isterse bir
araya getirilmelidir. Ama bu yapılmadığında erkeğin öfkesi dinmiyor. Öfkesini
daha da arttıran erkek süre biter bitmez hatta bazen süreyi de beklemeden
kadının kapısına gidiyor. Ve daha da acısı bu durumlar cinayetle
sonlanabiliyor. O yüzden şiddete eğilimli insanları mutlaka devlet
rehabilitasyon merkezlerinde rehabilite dersleri vermeli. Erkek, o destek
programından başarı ile geçer, öfke problemini yenerse ancak her iki tarafın
isteğiyle kadın ve erkek bir araya gelmeli” diye konuştu.
Tülin Eraslan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bunları yapmak çok zor değil. Bunlar için kararlı ve samimi
devlet politikalarına ihtiyacımız var. Biz Tülin, Fatma, Ayşe olarak bireysel
çabalarla bunları yapamayız, biz devletten uygulamaya yönelik kararlılık
istiyoruz. Bunu çözmek için adım atsınlar, biz hepimiz kucaklamaya açığız.
Yeter ki bu adımlar atılsın. Yasalar çok ciddi kadın mücadeleleri sonucunda
kazanıldı ama hayatlar maalesef uygulama yetersizliğine kurban gitmekte. En
önemli konu flört şiddetinde eğitim, kızlarımızı bilinçlendirmek ve etkili aile
içi iletişim.”