ÖNCÜŞEHİR - İzmir
Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısının Nisan ayı üçüncü oturumu Belediye
Başkan Vekili Mustafa Özuslu idaresinde gerçekleşti. Oturumda, ikinci
birleşimde gündemde bırakılan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve ESHOT Genel
Müdürlüğü’nün 2020 yılı Faaliyet raporu görüşüldü.
SOYER: BİR YILLIK
GELİRİMİZLE ÖDEYEBİLECEK BİR BORCUMUZ VAR
Yorucu bir maratonun sonuna gelindiğini söyleyerek konuşmasına başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Ben iyi bir hazırlık yaptım. Salonda ifade edilen bazı konularla ilgili bir kaç noktayı açıklamak istiyorum. İzmir Valiliği ile toplandık. Önceki yıllarda 3,4 milyar lira harcama yapılmış. 2020 yılında ise 2,1 milyar harcama yapılmış. Bu yatırım harcamalarının neler olduğunu biz belirliyoruz. 518 sayılı kanuna göre belirleniyor. Bunun bir rehberi var bu rehbere göre bakanlık bu ayrımı yapıyor. Türkiye’deki belediyeler arasında ne üst sıralarda belirliyor. Yüzde 43’ünün ayırıyoruz derken, bunu yapan Bakanlığımız. Ve bununla da gurur duyuyoruz. Sadece Narlıdere Metrosuna 1 milyar 54 bin lira, iki arabalı vapur alımına 138 milyon lira, yeşil alanlar 32,9 milyon lira harcandı. Yedi sekiz kalemde saydığımız rakamlar, 2,9 milyar lira. Gemiler, opera binası Narlıdere metrosu… ESHOT ve İZSU’nun yatırım harcamaları yok. Onları eklediğimizde 3,9 milyar liraya geliyor. Bu bizim planladığımız harcama değil. 18,3 milyar dolar borçlanma hakkı var. Toplam borcumuz 7,8 milyar. yüzde 42’sini kullanıyoruz sadece. Bir yıllık gelirimizle ödeyebilecek bir borcumuz var... Geçen yıl yapılan yeşil alanlar ile ilgili oranlarda bir karışıklık var denildi aktif ve pasif yeşil alan ayrımı var. Mezarlıklar, yol kenarları pasif yeşil alanlar. Aktif ise vatandaşlar açılmış alanlar ve belediyeler tarafından yapılmış alanlar oluyor. Küçük baş hayvan dağıtımı ile farktan bahsedildi. İBB olarak küçükbaş hayvanı damızlık yetiştiriciliğinden temin ediyoruz ama pandemi dolayısıyla temin edemedik. Üreticiden almak için hareket geçtik. Farkı kapatacak alım gerçekleştireceğiz. 150 milyonluk bütçe yetersiz denildi. çok daha fazlası tarıma harcamalıyız. Bence de az, eleştiriyi doğru buluyoruz. Kahraman olmak için yapmıyoruz, küçük üreticimizin canı yanıyor. Onların derdine derman olmaya çalışıyoruz, yoksa amacımız kahramanlık değil” şeklinde konuştu.
SOYER’DEN MENDERES
AÇIKLAMASI
Menderes katı atık tesisi ile ilgili açıklama yapan Başkan Soyer, Menderes ilgili olarak geçen iki hafta muhtarla bir araya geldik. Tek tek dinledik. Sorun aslında yapılacak tesis ile değil ulaşım yolu ile ilgili sıkıntı var. 3 ayrı alternatif üzerinde çalışıyorlar. Köylere doğrudan temas etmeden çevre yoluna bağlanacak bir çalışma üretiliyor. Bunu söylemek lazım; artık çöpü hammadde olarak kullanıyor tüm dünya bunu yapmak zorundayız. Temizliği artıracak enerji üretimi yapacak ve tasarruf sağlanacak. Kentin çöpü Harmandalı’ya taşınıyor. Noktada çöpün yeniden değerlendirmesi için katı atık etsisi kurmak zorundayız. İşletme çöpü kaynak olarak aldığı için daha fazla isteyecek. Bergama ve Ödemiş’te sona gelindi, deneme üretimi başladı. Endişesi olana arkadaşlar gidip baksınlar. Bu konuyu artık hepimiz bitirmek zorundayız. 7 Milyon maskeyi ücretsiz dağıttık. Muazzam bir başarıdır, hiç de toz kondurmam. Maske ihtiyacı olduğu dönemde biz bunu yaptık. Maske meselesine girmeyeceğim” dedi.
CUMHURİYET’İN
YASLANDIĞI ŞİAR HİÇ DEĞİŞMEDİ
Başkan Tunç Soyer daha sonra sunum eşliğinde şu açıklamaları dile getirdi:
Görev süremin ikinci yılını tamamladığım bu günde, engin
tecrübeye sahip üyelerden oluşan bir Meclis’e, İzmir’in Meclis’ine Başkanlık
etmenin onurunu yaşıyorum. İki yıl boyunca, aldığım her karar ve attığım her
adımda, sizlerin farklı görüşlerini kendime rehber edindim. Görüşleri birbirine
benzeyen veya farklı olan her biriniz, benim yol arkadaşımsınız. İki yıl önce
yürümeye başladığımız bu ortak yolda, İzmir’in refahını artırıyor ve adilce
paylaşılmasını sağlıyoruz. Bugün, görev süremizin ikinci yılını tamamladık.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ise sadece iki yıl kaldı. Türkiye’de ve
Dünya’da rejimler ve iktidarlar değişti. Ne var ki, Cumhuriyet’in yaslandığı
şiar hiç değişmedi, asla da değişmeyecek:
“HÂKİMİYET; KAYITSIZ,
ŞARTSIZ MİLLETİNDİR!”
Bu şiarın İzmir’deki yegane mahalli ve güvencesi ise, işte
tam burasıdır. İzmir halkının iradesini, maddi ve manevi değerlerini emanet
ettiği bu demokrasi meydanıdır. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’mizdir. Bu
yüzden bu Meclis’in Başkanlığı, görevimin en kıymetli parçasıdır.
“ÇOK DAHA HEYECANLI
VE ÇOK DAHA KARARLIYIM”
Bu akşam, iki yıl öncesinden çok daha heyecanlı ve çok
daha kararlıyım. Öncelikle, iki yılda,
sadece iki yılda sizlerle birlikte başardıklarımızı paylaşacak olmanın
heyecanını yaşıyorum. Dahası, önümüzdeki iki yılda Cumhuriyet’in yüzüncü yılına
yakışan bir İzmir kurmanın kararlılığını taşıyorum. Bu yolu, Cumhuriyet’i
kuran, bunun için canını ortaya koyan atalarımızdan feyz alarak yürüyeceğiz.
Alın terimiz, ortak aklımız, bir o kadar da hoşgörü ve vicdanımızla. Bu hem
atalarımıza hem de bizden sonraki nesillere borcumuzdur. Bu sözlerim, asla bir tasavvur değil.
Sözlerim, iki yıl boyunca attığımız sağlam temellere, kadim şehrimiz İzmir’in
köklerine ve sizlerin rehberliğine duyduğum kati güvenin bir eseridir.
DÖRT ALANDA MÜCADELE
2019 yılında Meclisimizde oybirliği ile kabul edilen ve
Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri ile yüzde yüz uyumlu
olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planı doğrultusunda, çok sayıda
faaliyet yürütüyoruz. Bu faaliyetlerin tümü, dört mücadele alanı etrafında
birleşiyor: İzmir’in refahını büyütmek, Refahın adil bir şekilde paylaşılmasını
güvence altına almak, Doğayla uyumlu bir yaşam tesis ederek şehrimizin
dirençliliğini artırmak, Şehrimizin yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte
yaşam kültürünü teşvik etmek. Bu akşam, her biriyle ilgili neyi, neden
yaptığımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.
AMAÇ REFAHI ARTIRMAK
Dünyada ve Türkiye’de büyüyen ekonomik kriz, birinci
mücadele alanımız. İki yıl boyunca Belediyemizi, bağlı kuruluşlarımızı ve
iştiraklerimizi bu krizle mücadele edebilecek şekilde yeniden yapılandırdık.
İzmir’in refahını büyütme hedefine odaklandık. Dış ilişkileri güçlendirmek, bu
mücadele alanımızın, yani İzmirlinin ekmeğini büyütme hedefimizin başlangıç
noktası. Zira İzmir gibi bir liman şehrini kendi kabuğu içinde saklayarak
büyütmeniz mümkün değil. Dünyayla bütünleşmiş bir yapı kurmanız gerekiyor. Bir
şehrin ekonomisini büyütmek istiyorsanız o şehri dünyaya tanıtmayı başarmak
mecburiyetindesiniz. Bu doğrultuda, iki yıl gibi kısa sürede yoğun bir mesaiyle
İzmir için yeni iş ortaklıkları kurduk. Tarihsel olarak bağlantıda olduğumuz
coğrafyalara, Akdeniz Havzası, Avrupa ve tarihi İpek Yolu’nun diğer ucu Çin’e
odaklandık. Çok sayıda yeni yatırım, kredi ve ticaret anlaşmasının yapılmasını
sağladık. İki yıllık çalışmamız sonucunda İzmir’e kazandırdığımız dış yatırım
miktarı 16 milyar Lira. Bunun büyük kısmı düşük faizli ve çok uzun vadeli
yatırım kredisi anlaşmaları. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Yatırım kredisi
temin etmek, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kuruluş için kolay bir iş değil.
İki yılda sağlanan yatırımların tamamı, ekiplerimizin mahir çalışmaları ve
İzmir için geliştirdiğimiz evrensel nitelikteki stratejinin bir sonucu.
Kararlı, odaklı ve doğru adımlar atarak verdiğimiz kurumsal mücadelenin
meyvesi.
İKİ BÜYÜK PROJEMİZ;
NARLIDERE VE BUCA METROLARI
İkinci açıklamak istediğim konuysa şu. Yaptığımız anlaşmalarının hiçbiri, Belediyemizi kısa, orta veya uzun vadede karşılıksız borç yükü altına sokacak mahiyette değil. Zaten bu kredileri alabilmenin ön koşulu, geri ödeme kapasitenizin olması. Alınan kredilerin çoğunluğu, yatırımın hemen ardından Belediyemize yeni gelir kaynağı sağlayan, kendi kendini geri ödeyen projelerle ilgili. Narlıdere ve Buca metroları bu kapsamdaki iki büyük projemiz. Göreve başladığımızda yüzde 12’si yapılmış olan Narlıdere Metrosu için hızla 125 milyon Euro’luk finansman sağladık. İki yıl bile dolmadan, olağanüstü bir hızla bu hattaki çalışmalarımızı, yüzde 74 tamamlanma seviyesine getirdik. Pandemiye rağmen yer altında 11 kilometre tünel kazdık, ışığı gördük. Çiğli ve Karşıyaka ilçeleri arasında önemli bir ulaşım alternatifi oluşturacak Çiğli Tramvayı’nın temelini attık. 441 milyon 182 bin liralık yatırımla toplamda 11 kilometre uzunluğunda ve 14 istasyondan oluşan Çiğli Tramvayı’nı, iki yıl sonra Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında hemşerilerimizin hizmetine sunmuş olacağız. Uzun ve meşakkatli müzakereler sonunda, 1 milyar 70 milyon Euro’luk bütçesiyle İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan Buca Metrosu ile ilgili uluslararası bir konsorsiyum oluşturduk. Meseleyi İzmir’in ortak menfaati olarak gördüğümüz için, hiçbir siyasi kaygı taşımadan sürecin içindeki herkesle şeffaf ve açık ilişkiler geliştirdik. Sonucunda, Türkiye ve dünyadaki tüm paydaşlarımızı şu konuda ikna ettik: İzmir, Avrupa’nın en büyük yatırımlarından biri Buca Metrosu’nu tamamlamaya muktedirdir. Avrupa Kalkınma Bankası EBRD ile anlaşmamızın faiz oranı yüzde 3.20; vadesi ise dört yıl anapara geri ödemesiz 12 yıl. Böylelikle İzmir için olabilecek en ucuz yatırım kredilerinden birini temin etmiş olduk. Buca ve Üçyol arasında büyük bir nüfusa hizmet edecek ve şehrimizdeki trafik yükünü çok ciddi rahatlatacak bu metro hattımızın, kredi anlaşmaları onaylandı ve uluslararası ihale süreci başladı. İnşallah, proje inşaatına Kasım ayında başlayacağız.
BİNLERCE GENCİMİZE
YENİ İŞ İMKANI
İzmir’e kazandırdığımız bu dış yatırımların, binlerce
gencimiz için yeni iş imkanı ve aş olduğunu hatırlatmak isterim. Bu yatırımlar,
sadece bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda bu zor dönemde İzmir ekonomisini
büyüten bir kaldıraç. Nitekim, Çiğli Metrosu ihale şartnamesinde genç mühendis
istihdamını zorunlu kılarak bu vizyonumuzu sürecin tüm detaylarına nüfuz
ettirdik. Dahası, Buca Metrosu ve diğer büyük yatırımlarımız sayesinde sadece
projede çalışanların değil, bölgedeki esnafın, imalat ve hizmet sektörlerinin
de refahı artacak. On milyar liralık bir yatırımı İzmir’le buluşturmamız
sonucunda şehrimizin tüm sektörleri canlanacak. Bu noktada dünya ile kurduğumuz bağın kentteki
refahı ne kadar artırdığını vurgulamak isterim. Yeni küresel ekonomi içinde
ülkeler, kentler birbirlerine daha fazla bağlandı. Teknoloji, üretim, lojistik,
finans süreçleri gelişti ve yerel yönetimler gittikçe öne çıkar hale geldi. Bu
yarış içerisinde biz de İzmir ve İzmirliler için en iyi sonuçları ortaya koymak
için çalışıyoruz.
DÜNYA BANKASI İLE
ORTAKLIK
Bunun en somut örneği Dünya Bankası ile kurduğumuz ilişki.
Dünya Bankası’nın özel sektörü finanse eden kolu İzmir’de bizi ziyaret etti.
Ben onlara bir salyangozun kullandığı stratejileri örnek vererek doğa ve
birbirimizle uyumun altını çizdim. Antenleri sayesinde dünya ile kurduğu iyi
iletişimi tarif ettim. Vakur bir şekilde ilerlerken, arkasında nasıl iz
bıraktığını vurguladım. Sert kabuğuyla ne kadar dirençli olduğunu, kentimizin
de böyle olması için çalıştığımızı anlattım. Bu anlatım Dünya Bankası’nın
vizyonu ile de örtüşüyordu ki, İzmir ile ortaklık süreci başladı. İlk önce bizi
Barselona’da bir çalışma ziyaretine davet ettiler. Burada İzmir ile ilgili beş
saat süren bir çalışma yaptık. Dünya’nın dört bir yanından belediye başkanları,
bürokratlar, uzmanlar 40 kişi İzmir ile ilgili düşündük, tartıştık,
değerlendirmeler yaptık. Bu başarılı ve verimli çalışmayı takiben Dünya Bankası
bizi Washington’a küresel merkez ofisine davet etti. Üstelik bu ziyaret
Belediyelere finansman sağlayan Dünya Bankası biriminin Türkiye’den çekilmeye
karar vermesinden bir kaç ay sonra oldu. Dünya Bankası’nın üst düzey
yöneticileri ile görüşmeler yaptık. Yaşlı bakımından, atık yönetimine,
ulaşımdan, akıllı kent uygulamalarına kadar iyi uygulamalar geliştirecek pilot
çalışmaları İzmir’de yapmak üzere el sıkıştık. Örneğin sekiz proje için İZSU
eliyle 34 Milyon Dolarlık yatırım kredisini kentimize kazandırdık. Açık veri
portalını birlikte geliştirdik.
250 MİLYON DOLARLIK
YEPYENİ BİR KAYNAK
Tam bu sürecin ortasında, 30 Ekim depremini yaşadık. Dünya
Bankası ile kurduğumuz uzun vadeli ilişki bu afet nedeniyle yaşamsal bir hale
geldi ve İzmir’e dünyada çok az şehrin erişebildiği acil durum kredisinin
kapılarını araladı. İzmir’deki orta hasarlı binaların yeniden yapılabilmesi
için 250 milyon dolarlık yepyeni bir kaynağı, İzmir’e kazandırmamız söz konusu.
Bu kaynağın ilk ödemesi beş yıl sonra başlamak üzere, 30 yılda ve yüzde 1,5
faizle geri ödenmesi müzakere ediliyor. Bu kaynak binlerce mağdur vatandaşımıza
güvenli konut sahibi olması için kullandırılacak. Kredinin bir kısmı ise sel
felaketlerini önlemek ve körfezi temizlemek için inşa ettiğimiz yağmur suyu
ayrıştırma sistemlerine aktarılacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın doğrudan
katıldığı kredi müzakerelerinin bir kaç ay içinde sonuçlanmasını bekliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın tıpkı Buca Metrosu’nda olduğu gibi bu çok hayati
anlaşma için de onay vereceğine ve İzmir’in yanında olacağına yürekten
inanıyorum. İzmir’e kazandırdığımız yatırım kredileri sayesinde elde ettiğimiz
katma değer, aynı zamanda Türkiye ekonomisine de güç veriyor. Dolayısıyla,
bunca emek ve adanmışlıkla ortaya çıkan bu başarının “İzmir borç bataklığına
sürükleniyor” sığlığına hapsedilmesine razı olmak asla mümkün değil. İzmir’in
refahını büyütmek için yaptığımız çalışmalar elbette sadece kredi ve dış
yatırım anlaşmalarıyla sınırlı değil. Dış ticaret, tarım, turizm ve sanayi,
İzmir’in reel ekonomisini büyütmek için odaklandığımız ana sektörler.
İZFAŞ FUARLARININ
OLUŞTURDUĞU TİCARET HACMİ 4 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE
Fuarlar Şehri İzmir’in fuarcılık şirketi İZFAŞ, pandemi
döneminde dahi şehrimizin ticaret hacmini büyütmeyi başardı. İZFAŞ fuarlarının
İzmir ve Türkiye için oluşturduğu ticaret hacmi 4 milyar doların üzerinde. Bunu
daha da büyütmek için düzenlediğimiz fuar sayısını yüzde yüzden fazla artırdık.
Belediye şirketimiz İZFAŞ, pandeminin ardından fuarlar serbest bırakıldığında
yılda 17 yerine 37 fuar düzenlemek için tüm hazırlıklarını tamamladı. İzmir
Enternasyonal Fuarı’nı 2020’de 89. yılında, pandemi koşullarında Akdeniz Teması
ile düzenledik. Fuar kapsamında dört Akdeniz ülkesinden bakanların katılımı ile
yapılan İzmir İş Günleri’nde İzmir’i Akdeniz ticaret ve lojistiğinde yeniden
bir aktör olarak konumlandırdık. Fiziki fuarların tümüyle kapandığı 2020
yılında, İZFAŞ, tamamı özgün bir dijital altyapı ile sanal fuarlar düzenlemek
için kendi altyapısını kurdu. Türkiye’nin en büyük ve en modern fuar alanı Fuar
İzmir’in 3D modellemesi yapılarak büyük bir hızla oluşturulan “Digital İzmir
Fair” platformunda Olivtech, ekoloji ve turizm sanal fuarlarını düzenledik.
Diğer yandan, fuarlarımızın halk sağlığı açısından uygun bir şekilde
düzenlenmesine yönelik olarak, Fuar İzmir için TSE Covid-19 Güvenli Alan
Belgesini aldık. Dünya Belediyeler Birliği’ndeki seçimi kazanarak, dünyanın en
önemli kültür etkinliklerinden Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Kültür
Zirvesi’ni İzmir’e taşıdık. Zirveye Eylül 2021’de ev sahipliği yapıyoruz.
Dünyanın her yerinden 500’ün üzerinde kültür sanat üreticisini İzmir’de
buluşturacak bu zirve, şehrimizin uluslararası tanınırlığını sağlayacak ve
İzmir’in kültür sanat ekonomisini büyütecek.
İzmir’e kazandırdığımız diğer bir uluslararası fuar, 2026
Botanik EXPO. Bu fuarı İzmir’e taşımamızın nedeni, Bayındır ve Ödemiş başta
olmak üzere İzmir’li üreticinin süs bitkileri ihracatını artırmak. 2026 Botanik
EXPO ile, İzmir’i iklim krizine dirençli peyzaj bitkisi üretiminin dünyadaki
öncüsü haline getirerek, rekabetin düşük ancak talebin çok yüksek olduğu bu
yepyeni pazardaki yerimizi alacağız. 4,5 milyon ziyaretçi beklediğimiz 2026
Botanik EXPO’su, 2030 Dünya Expo’su hedefimiz için de çok önemli bir kilometre
taşı olacak.
TERRA MADRE FUARINI
İZMİR’LE BULUŞTURUYORUZ
Dünya Slow Food organizasyonuyla sağladığımız mutabakat
doğrultusunda, dünyanın en büyük ve saygın gastronomi fuarlarından birini,
Terra Madre fuarını İzmir’le buluşturuyoruz. Terra Madre Anadolu, dış ticaretle
ilgili çalışmalarımızın İzmir’in hızla büyüttüğümüz tarım ekonomisine
bağlandığı bir vizyon projesi. Mayıs 2022’de düzenleyeceğimiz Terra Madre
sayesinde, İzmir’den Türkiye’nin tüm küçük üreticilerine dünya gıda ticaretinin
kapılarını açıyoruz. Ülkemizde üretilen ve fakat dünya piyasalarında
bilinmediği için karlılığı düşük yerel ve nitelikli gıda ürünlerimizi,
dünyadaki alıcılarıyla buluşturuyoruz.
İZMİR TARIMI KURAKLIK
VE YOKSULLUKLA MÜCADELE EDİYOR
“Başka Bir Tarım Mümkün” anlayışıyla inşa ettiğimiz İzmir
Tarımı ile aynı anda kuraklık ve yoksullukla mücadele ediyoruz. İzmir Tarımı
ile ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek
tarımda harcanan suyu, yüzde elli oranında azaltıyoruz. Su kaynaklarımızın
yüzde 77’sini tarımsal sulamada kullandığımızı dikkate alırsak, tasarruf
edeceğimiz bu oran toplam suyumuzun üçte birine tekabül ediyor. İzmir Tarımı,
sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet değil; lojistiği,
paketlenmesi, ürünlerin işlenmesi, markalaşması, satışı, ihracatı, Ar-Ge ve
eğitim faaliyetleri ile bütün bir ekonomik süreci kapsıyor. 2019 yılında
kooperatiflerden yaptığımız toplam alım miktarı 125 milyon 377 bin 92 lira.
2020 yılında ise toplamda 144 milyon 762 bin 472 liralık alım yaptık. Buna ek
olarak 2020 pandemi döneminde üreticimizden bakla ve salatalık gibi ürünler
için 200 milyon liralık ilave alım gerçekleştirdik. Ürün alım sözleşmesi
imzalanan kooperatif sayısı arttı, ürün yelpazesi genişledi. Son iki yılda ürün
alım sözleşmesi imzaladığımız kooperatif sayısı 60’a ulaştı. 28 üretici
kooperatifinden ürün alımının devamına ilişkin yıllık protokolümüzü Ocak ayında
yeniledik. 2021 ve 2022 üretim dönemini kapsayan 12 ayda toplam 338 milyon 600
bin liralık alım yapacağız. Bunun 154 milyon 600 bin lirası süt ürünlerine, 97
milyon lirası et ürünlerine, 15 milyonu yem bitkilerine ve geri kalan 72 milyon
ise diğer ürünlere tekabül ediyor.
65 MİLYON
LİRALIK YATIRIMLA SÜT İŞLEME FABRİKASI
Bayındır’da 65 milyon liralık bir yatırımla kuracağımız Süt
İşleme Fabrikası son yıllarda kamu eliyle açılan çok az sayıdaki tesisten biri
olacak. Tesisimiz, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tarım desteklerini bir üst
aşamaya taşıyarak, tüm İzmir genelinde üretilen sütlerin değerinden
pazarlanabilmesini sağlayacak. Fabrikamızda 100 kişi istihdam edilecek. Süt
işleme fabrikamız, günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip olacak.
Tesisimizde manda sütünden imal edilen İzmir mozerellası, keçi ve koyun
sütünden beyaz peynir ve diğer peynirler üretilecek. 2021 ve 2022 döneminde
inek sütü alımına küçükbaş süt alımını da ekliyoruz. Belediye şirketimiz Baysan
aracılığıyla Bayındır’daki tesisimizde kullanılmak üzere üreticilerimizden ilk yılda
7 milyon 500 bin litre koyun sütü, 5 milyon litre keçi sütü ve 2 milyon litre
manda sütü satın alacağız. Hayvancılıkla uğraşan küçük üreticilerimize destek
olmak ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini teşvik etmek amacıyla Beydağ,
Kemalpaşa, Aliağa, Torbalı ve Kiraz’da bin 253 küçükbaş hayvan hibe ettik.
Selçuk, Bergama, Kınık ve Tire’de 134 yerli ırk Anadolu mandası dağıttık,
yavrularla birlikte İzmir’de neredeyse tamamen yok olmuş mandaların sayısını
bir yıl gibi kısa sürede 158’e çıkardık. Köylerimize 2019’dan bugüne 1 milyon
205 bin 065 adet zeytin ve meyve fidanı ulaştırdık. Mayıs ayında Sasalı Çiğli’de açılışını
yapacağımız tarım merkezimizde, tarımsal planlama, markalaşma ve ihracat
çalışmalarımızı geliştireceğiz. Böylelikle, İzmir Tarımında alım garantisinin
yanı sıra satış garantisi dönemini de başlatıyoruz.
“KARAKILÇIK BUĞDAYINI
HAYATA DÖNDÜRDÜK”
Yakın zamana kadar hemen hiçbir ekonomik değeri olmayan,
üretimi neredeyse tamamen durmuş karakılçık buğdayını, bir avuç tohumdan
başlayarak yeniden hayata döndürdük. Hiç sulanmadan yetiştirilen, verimli,
lezzetli ve sağlıklı bu atalık buğday, şu anda sadece belediyemiz tarafından
değil çok sayıda üretici ve özel sektör tarafından binlerce dekar alanda
üretiliyor. Yüksek fiyattan müşteri buluyor ve çiftçimize istihdam sağlıyor.
Hiçbir yatırım maliyeti olmayan, sadece belediyemizin teşvik ve tanıtım
imkanlarıyla elde ettiğimiz karakılçık başarısı, şimdi İzmir Tarımı ile dalga
dalga yeni ürünlere yayılıyor. Saz çavdarı, mürdümük, gambilya gibi yerli ve
milli tohumlarımız, tarım vizyonumuz sayesinde çok yakında yeniden üreticimize
iş, halkımıza aş olacak. Topraklarımızı ele geçiren ithal tohumlar ise,
geldikleri gibi gidecekler. Atalık tohumlarımızın ekonomik potansiyelini
artırma çalışmalarımızı şehir merkezine de taşıdık. İlkini Seferihisar Belediye
Başkanlığım döneminde 2011 yılında kurduğumuz Can Yücel Tohum Merkezi’nin
ikincisini İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Bornova Aşık Veysel
Rekreasyon Alanı’nda açtık.
“İZMİR’İN TURİZM
STRATEJİSİ VE EYLEM PLANINI HAZIRLADIK”
Turizmin neredeyse hiç olmadığı bir dönemde, İzmir turizmini
büyütmek için çok sayıda ilke imza attık. Üstelik bunu, belediye kaynaklarımızı
neredeyse hiç kullanmadan, kent vizyon ortaklığımız ile, Kültür ve Turizm İl
Müdürlüğümüz, İzmir Kalkınma Ajansı, İzmir Vakfı, odalarımız ve kent
paydaşlarımızla birlikte başardık. İzmir’i turizmde dünyanın önde gelen
destinasyonlarından biri haline getirmek için İzmir’in turizm stratejisi ve
eylem planını hazırladık. Gururla ifade etmeliyim ki, yaptığımız çalışmalar
sayesinde Türkiye’nin ilk dijital turizm ansiklopedisine İzmir sahip oldu.
40’tan fazla uzmanın çalışmasıyla 11 farklı başlıkta, iki binden fazla turistik
alana dair bilgi ve görseller tek bir mobil uygulamada bir araya getirildi. Türkiye’nin en kapsamlı
dijital turizm uygulaması olan Visit İzmir, pandemi döneminde dijitalleşen
dünya turizmine uyum sağlamak için İzmir Vakfı ve İzmir Kalkınma Ajansı ile
beraber attığımız çok önemli bir adım. Pandemi sürecinde, Turizm Hijyen
Kurulu’nu kurduk ve “Turuncu Çember” uygulamasını başlatarak İzmir’i güvenilir
ve sağlıklı bir destinasyon olarak konumlandırdık. Önümüzdeki sezon için, çok
daha kapsamlı bir hazırlığı tamamlamış bulunuyoruz. 2020 yılında pandemi
nedeniyle uluslararası düzeyde yüzde 60 ila 80 arasında bir düşüş yaşayan, 100
milyondan fazla işletmenin risk altına girdiği ve pandeminin üçüncü, dördüncü
zirveleri nedeniyle durma noktasına gelen turizm konusunda, bu denli yoğun bir
çalışma yürütmekle gurur duyuyorum.
İzmir’in iki dünya mirası alanı Efes ve Bergama ve adaylık
sürecinde olan dört diğer alan İzmir turizm stratejimizin çok önemli ayaklarından
biri. Dünyanın İzmir Mirası adını verdiğimiz bu program kapsamında, Gediz
Deltası’nın Türkiye’nin ilk UNESCO Dünya Doğa Mirası olabilmesi için
başvurumuzu yaptık. Birgi ve Ceneviz Ticaret Yolu ile ilgili süreçleri ise
yakından takip ediyor, destekliyoruz. Öte yandan, Meclisimiz’in aldığı kararla
Bergama Sunağı’nın Berlin’den geri getirilmesi için yoğun ve uzun soluklu bir
çalışma içine girdik. İzmir’in UNESCO
Dünya Mirası adayları içinde yer alan Tarihi Liman Kenti Bölgesi, yani
Kemeraltı vizyonumuz, hem eşsiz bir kültür mirasının korunmasına, hem de yerel
ekonomimizin güçlenmesine hizmet ediyor.
“KEMERALTI’NI
YAKLAŞIK 200 MİLYON LİRALIK YATIRIMLA AYAĞA KALDIRIYORUZ”
Bu kapsamda Kemeraltı’nı, yaklaşık 200 milyon liralık
yatırımla baştan sona yeniden ayağa kaldırıyoruz. 27 milyon liralık yatırımla
Kemeraltı Kuşaklama Alt Yapı projesi çalışmalarımız devam ediyor. 153,7 milyon
liralık yatırımla altyapı, üstyapı ve aydınlatma çalışmalarını içeren ikinci
etabın ihalesini tamamladık ve çok yakında temel atıyoruz. Bu çalışma, İzmir
tarihinde Kemeraltı bölgesine yapılan en büyük yatırım ve altyapıyla ilgili
yıllardır dokunulmamış tüm sorunları çözecek. Kemeraltı projemiz kapsamında çok
sayıda binayı restore ediyor ve sokaklarımızı düzenliyoruz. 1828 yılında Şam
Valisi Hacı Salih Paşa tarafından yaptırılan ve 1894'teki yenileme çalışması
sonrasında özgün yapısı günümüze kadar korunan Kemeraltı’ndaki Ali Paşa
Şadırvanı'nın restorasyon çalışmalarını başlattık. Havra Sokağı’nı baştan sona
yeniledik. Arkeolojik kazı çalışmalarına verdiğimiz desteği artırdık ve
İzmir’in tam merkezindeki 20 bin kişilik antik tiyatroyu ortaya çıkarmak için
Kazı Başkanlığı ile birlikte çalışmalarımızı hızlandırdık. Tüm bunlar
tamamlandığında, Konak Pier’den Kadifekale’ye uzanan tarihi yol yeniden ayağa
kalkacak. Tarihi İzmir bölgesi, Kemeraltı, Akdeniz’in içinde önemli bir ticari
merkez ve dünyanın en büyük açık hava çarşılarından biri olarak yeniden
canlanacak. Biliyorum ki bu süreç, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında UNESCO
Dünya Mirası ünvanıyla taçlanacak.
SANAYİYİ
DESTEKLİYORUZ
Sanayi, İzmir’in refahını büyütmek için desteklediğimiz
diğer bir sektör. İzmir genelinde Organize Sanayi Bölgeleri ile kurduğumuz
güçlü bağları önemsiyor ve geliştiriyoruz. Ağustos 2020’de İTOB OSB’de İtfaiye merkezinin
temelini attık ve İtfaiye Daire Başkanlığımız personel temini ile hizmet
sürekliliğinin sağlanmasını üstlendi. Öte yandan, tüm İzmir OSB’lerinin altyapı
ihtiyaçlarına öncelik veriyoruz. İzmir’in 4,5 milyonluk nüfusu içerisinde
binlerce girişimci ruh, milyonlarca yenilikçi proje ve insanın geleceğine yön
verebilecek sayısız fikir olduğunu çok iyi biliyorum. Toplumun kılcallarındaki
her bir düşünceye ihtiyacımız var. Bu çerçevede önemli bir adımı Aralık 2020’de
attık. İzmir’in önde gelen iş dünyası kuruluşları ile İzQ adında bir
girişimcilik ve inovasyon şirketi kurduk. Alsancak liman arkasında TÜSİAD
işbirliğiyle Girişimcilik ve İnovasyon Merkezini açtık. Girişimcilik
merkezimiz, daha iyi bir dünya için fikirleri olan ve fakat bu fikirleri yaşama
geçiremeyen gençlerimiz için açılmış bir alandır. İzmir Büyükşehir Belediyesi finansman yapısı
çok güçlü bir belediye. Ve biz, 8 milyar liralık bütçemizin yüzde 42’ sini
yatırıma ayırmaya karar verdik. Bu yatırımların da büyük kısmını, bu şehrin
nimetlerinden daha az yararlanan insanlara, yani arka mahallelerimize
yönlendirdik.
MÜCADELEMİZ ŞEHRİN
REFAHININ TÜM MAHALLELERDE DENGELİ BİR ŞEKİLDE PAYLAŞILMASI İÇİN
Acil çözüm ekibimizle arka mahalleleri ziyaret ettiğimde bir
esnafımız şunları söyledi: “Ben buraya geleli 35 yıl oldu. 35 yıldır ilk defa
bir belediye başkanı geldi mahallemize ve benim bakkalımı ziyaret etti. Ben
şimdi onunla konuşuyorum”. Benim için bu cümleler çok kıymetli… İzmir’de
dokunulmamış, gidilmemiş, derdi sorulmamış muazzam bir nüfus var. Dolayısıyla
bu insanlara daha çok vakit ve kaynak ayırmak durumundayız, buna mecburuz çünkü
o ihmal edilmişliği aşmak mecburiyetindeyiz. Biz artık yatırım bütçemizi bu
açılmış mesafeyi hızla kapatacak şekilde yönetiyoruz. Mücadelemiz, öteki İzmir
diye bir şey kalmaması, şehrin refahının tüm mahallelerde dengeli bir şekilde
paylaşılması.
Seçim öncesi, İzmir için önemsediğimiz konuların başında
arka mahalleler geliyordu. Bu doğrultuda, dezavantajlı grupların yaşadığı ve
daha evvel ihmal edilmiş bölgelere dönük bir bakış açısı oluşturduk.
ACİL ÇÖZÜM EKİBİ
DEZAVANTAJLI MAHALLELERİMİZİN TÜM SORUNLARINI HIZLA ÇÖZÜYOR
İzmir’in arka mahallelerindeki sorunları çözmek için pek çok
yöntem geliştirdik. Bunun en önemlisi “Acil Çözüm Ekibi” oldu. Acil Çözüm Ekibi
içinde; Fen İşleri, Park ve Bahçeler, Ulaşım, Katı Atık, İklim Değişikliği ve
Çevre Koruma Kontrol Dairesi Başkanlıkları, İZBETON, İZSU ve ESHOT dahil olmak
üzere toplam 23 birimimizin uzman personelleri yer alıyor ve dezavantajlı
mahallelerimizin tüm sorunlarını hızla çözüyor. Acil Çözüm Ekibi ile
yurttaşlarımızın taleplerini dinlemek ve sorunlarını çözmek için belediyeyi
onların mahallesine, evlerine götürüyoruz. Biz, vatandaşın belediyeye ulaşma
engellerini kaldırıyoruz. Bu mahallelerimizin çoğunda yol sorunu var. Park
fakiri mahalleler bunlar. Buradaki hemşerilerimizin yol, park, rekreasyon
alanı, cami ve mescit gibi birçok talebi oluyor. Biz de ilçe belediyelerimizi,
muhtarlarımızı işin içine katarak hızlı bir şekilde İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin tüm imkanlarını seferber ediyor ve hangi eksiklik varsa hızla
çözüyoruz. Sadece şehir merkezindeki mahalleler değil, köylerimiz için de yeni
bir yapılanma kurduk. Acil Çözüm Kırsal ekibimiz, İzmir’in tüm köylerini
ziyaret ederek hem sorunları yerinde tespit etmeye, hem de şehrimizin tarımsal
ürün envanterini hazırlamaya başladı. Belediye tarihinde ilk defa köy köy gezen
ve halkımızın sorunlarını dinleyen ekiplerimiz, köylerimizde yoksullukla
mücadele için yolumuza ışık tutuyor. Refahın adil paylaşımı ilkemiz
doğrultusunda, Büyükşehir Belediyemizin destekleriyle son iki yılda üretici
kooperatiflerinin üretim altyapısı güçlendirildi. Bünyesinde kantar, boylama ve
soğuk hava ünitelerinin de yer aldığı ürün alım merkezlerinin ilki, Tire’de
kuruldu. Kemalpaşa Dereköy’de “Bal Paketleme ve İşleme Tesisi”ni hizmete aldık.
“SÜT KUZUSU”NU
İZMİR’İN 30 İLÇESİNDE YAYGINLAŞTIRDIK
“Süt Kuzusu” projemize, 2020 yılında Tire’den sonra Kiraz ve
Bergamalı üreticileri de dâhil ettik, projeyi İzmir’in 30 ilçesinde
yaygınlaştırdık. 30 ilçe, 601 mahallede toplam 159 bin çocuğa, 30 milyon
litrenin üzerinde süt dağıtımı yaptık. Süt üreticilerine ise 152 milyon 400 bin
liranın üzerinde destek sağlamış olduk. Üretici
ve tüketiciyi aracısız buluşturma hedefiyle Kadifekale ve Kültürpark’ta
açtığımız yerel üretici pazarlarının üçüncüsü Buca’da kuruldu. Dördüncüsü
Bergama’da açılıyor. Kooperatifler aracılığıyla üretilen ürünleri şehirdeki
milyonlarla buluşturma hedefiyle açtığımız Halkın Bakkalı’nı, bir yılda sekiz
şubeye ulaştırdık ve çok yakında Halkın Bakkalı üzerinden e-ticarete
başlıyoruz. 2019 yılında 30 ilçe belediyemize Büyükşehir Belediyesi olarak
toplamda 1.520.426.962 lira yatırım yaptık. Ayrıca, İZSU’nun gerçekleştirdiği
toplam yatırım tutarı 361.616.733 lira oldu. Büyükşehir Belediyemizin
ilçelerimize yatırımları 2020 yılında da hız kesmeden devam etti ve ortalama
yüzde 40’ın üzerinde bir artış sağlanarak 2.191.347.149 liraya ulaştı. İZSU’nun
yatırımları ise 2020 yılında 379.260.762 lira oldu. Özetle iki yılda ilçe belediyelerimize
Büyükşehir Belediyemiz ve İZSU kanalıyla toplamda 4.452.651.606 lira yatırım
sağladık. 928 kilometre uzunluğunda ova yolu yaptık. Ağustos 2019’da meydana
gelen büyük orman yangınında ekili arazileri zarar gören Seferihisar ve
Menderesli 219 üreticiye hasar tespit oranlarına göre nakdi destek sağladık.
Sel felaketinde arazileri zarar gören vatandaşlarımıza 11 milyon liralık kaynak
aktardık.
KRİZ BELEDİYECİLİĞİNE
GEÇTİK
Yaşadığımız iki yılda hiçbir şey olağan haliyle seyretmedi.
Her ne kadar konuşmamda şu ana kadar temel belediyecilik hizmetlerimizi
anlatmış olsam da son derece sıra dışı bir dönem geçirdik. İki yıl içinde
İzmir’in en büyük orman yangınlarından birini pandemiyi, depremi, seli, hortumu
ve hatta tsunamiyi yaşadık. Belediyemiz, daha önce hiçbir zaman üstlenmediği
görevleri “kriz belediyeciliği” adını verdiğimiz özgün ve yeni bir yaklaşımla
göğüsledi ve tarihe unutulmaz izler bıraktı. Bir yılı aşkın bir süredir tüm
dünya gibi, pandemi denen çok farklı bir süreci yaşıyoruz. Bu zor dönemde,
ihtiyaç duyanlarla destek olmak isteyenleri buluşturduk. Halkın Bakkalı
üzerinden gıda paketi, iftar yemeği, hijyen paketi satışları başlattık ve
buradan sağlanan destekler belediyemizce ve gönüllülerimizle birlikte desteğe
ihtiyaç duyan yurttaşlarımıza ulaştırıldı. Pandemi ve depremi de kapsayan bu
süreçte 250 binden fazla haneye 380 bin gıda paketi, 130 bin hijyen paketi
desteği sağladık. 380 bin gıda paketinin 230 bini yurttaşlarımız tarafından
bizlere ulaştırıldı. Yine pandemi sürecinde
aralarında kahvehane esnafı, amatör spor kulüplerinin antrenörleri de olmak
üzere 42 bin kişiye 20 milyon liranın üzerinde destek olduk. 2 bin 500 selzede
hane ve işyerine ise 19 milyon lira destek sağladık. Askıda Fatura kampanyası
ile 16 bin 496 hanenin 1 milyon 473 bin 825 liralık faturası yurttaşlarımız
tarafından ödendi. 7 milyona yakın maskeyi İzmirlilere ücretsiz olarak
ulaştırdık, özel olarak 17750 adet işitme engelliler için maske dağıttık.
Pandemi sürecinde üreticileri ve esnafı da unutmadık.
İzmirli üreticilerden bu süreçte 200 milyon liralık ürün alımı yaptık,
alımlarımıza devam edeceğiz. Eğitim yardımlarımız kapsamında çocuklarımıza
toplam 2 bin 335 tablet, 20 bin bot ve mont desteğinde bulunduk. 27 bin 393
öğrencimize 130 liralık kırtasiye kartları dağıttık. Bu alımlarla kırtasiyeci,
tekstilci ve ayakkabıcı esnafımıza toplam 7 milyon liraya yakın destek olduk. Depremde
evleri yıkılan ve zarar görenler için çadır kentler oluşturduk. Sadece bir ay
içerisinde çadırda tek bir vatandaşımızın kalmadığı deprem felaketinde
Belediyemiz, İzmir Halkı, biz hepimiz eşi görülmemiş bir dayanışma destanı
yazdık. Depremde ve pandemi sürecinde 1
milyon 654 bin kişilik yemek, 330 bin kişilik kumanya, 240 bin kişilik pide,
115 bin kişilik çorba dağıtımı yaptık.909 depremzede yurttaşa 4 binin üzerinde
farklı ev eşyası desteği sağladık.
“BİR KİRA BİR YUVA”
KAMPANYASIYLA 42 MİLYON 649 BİN LİRALIK KİRA DESTEĞİ
“Bir Kira Bir Yuva” kampanyasını başlattık. Yardımseverlerin
bağışları ile 4 bin 643 aileye 42 milyon 649 bin liralık kira desteği sağladık.
Belediye imkanlarımızla ise 3 bin 428 aileye 22 milyon 500 bin liralık kira
desteği verdik. Kullanmadığı evinin kapılarını açan yardımseverlerin sayısı 231
oldu. Halkın Bakkalı üzerinden beyaz eşya, mobilya, küçük ev aletleri,
yiyecek gibi farklı kalemlerde 22 milyon
lira bağış yapıldı. Uzundere konutlarını elektrik, su, yakıt ve internet ücreti
de dahil olmak üzere bir yıl boyunca ücretsiz olarak 222 depremzede ailemizin
kullanımına açtık. Hilton Oteli’nin 382 odasını da depremzedelere açtık. İzmir Büyükşehir Belediyesi binası 1982
yılından beridir kullanılıyordu. 30 Ekim depreminden sonra binada hizmet veren
tüm birimlere ait mobilya, ofis malzemeleri, telefonlar, bilgisayarlar ile
arşiv ve evrakın yeni alana taşınmasını büyük bir hızla tamamladık. Binlerce
çalışanımızın yerinin ve düzeninin değiştiği meşakkatli çalışma süresince
hizmetlerimiz hiç aksamadı ve gecikmedi. Bu konuda emek veren tüm mesai
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Tüm bu yaşadıklarımız, İzmir için birinci
önceliğimizin doğayla uyumlu, dirençli bir şehir inşa etmek olduğunu açıkça
ortaya koydu. İzmir’in geleceği ve
vatandaşlarımızın yaşam hakkını güvence altına almak adına, kentsel dönüşümü
hızlandırıyor ve afetlere karşı dirençli, çağdaş bir altyapı oluşturuyoruz.
DEPREMİNİN ARDINDAN
YOL HARİTASINI BELİRLEMEK İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK
30 Ekim depreminin ardından yol haritasını belirlemek için
“İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması" ve “Afet Bilim Kurulu
Toplantısını” gerçekleştirdik. Bu
toplantılarda aldığımız karar doğrultusunda İzmir’in yapı envanterini
hazırlamak için ilk adımı attık. İnşaat Mühendisleri Odası ile ortaklık
protokolü imzaladık. Envanter çalışması
Bayraklı ilçemizden başlıyor. Bu kapsamda, arşiv incelemesi, saha
gözlemi ve analiz süreçlerinden oluşan bir yöntem kullanılacak. Bayraklı'daki
yapı envanteri çalışmalarının bitmesinin ardından İzmir’in genelinde yaklaşık
869 bin yapının envanterini de oluşturmayı hedefliyoruz. Bunun için de 2021
bütçesinden 200 milyon lira kaynak ayırdık. Yerinde dönüşüm ve yüzde yüz uzlaşı
esasıyla Türkiye’ye örnek olan bir kentsel dönüşüm modeli uygulayan İzmir
Büyükşehir Belediyesi, şehrimizdeki riskli konut alanlarını etaplar halinde
güvenli hale getirmeye hız verdi. Bu
doğrultuda; mevzuattaki eksiklikler ve piyasa koşulları nedeniyle kentsel
dönüşüm çalışmalarında yaşanan tıkanıklıkları aşmak için Belediye şirketimiz
İzbeton’un ihale süreçlerine girmesini mümkün kıldık ve kentsel dönüşüme büyük
ivme kazandırdık.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
SEFERBERLİĞİ
Deprem sonrası başlattığımız büyük kentsel dönüşüm
seferberliği ile birlikte sadece iki yıl içinde; Ege Mahallesi’nde 418 milyon,
Örnekköy’de ise 520 milyon lira olmak üzere yaklaşık 1 milyar lira ihale bedeli
olan kentsel dönüşüm uygulamalarını başlattık. Yıkımlar ve yeni inşaatların
yapımı devam ediyor. Etaplar halinde devam eden tüm kentsel dönüşüm projeleri
için 2 milyar liralık bir yatırım yapıyoruz. Karabağlar Uzundere Konak Ege ve
Ballıkuyu, Karşıyaka Örnekköy, Gaziemir Aktepe ve Emrez Mahalleleri ile Çiğli
Güzeltepe Mahallesi’nde, toplamda 248 hektarlık alanda kentsel dönüşüm
çalışmaları hızla devam ediyor. Bu
bölgelerde şimdiye kadar 2 bin 200 bağımsız birimin inşaatına başlandı. Hak
sahiplerinden 345 bin metrekare tapu devri alındı. Yaklaşık 1000 bağımsız
bölümün anahtar teslimi yapılarak mülkiyet tapusu ile hak sahiplerine teslim
edildi. İzbeton ile 1000 bağımsız
birimin yapımı için protokol imzalandı. 1218 bağımsız birimin kat karşılığı
ihalesi yapıldı. Yaklaşık 4 bin 600 bağımsız bölüm de tüm uzlaşma, devir, tapu
ve imar uygulamaları tamamlanarak yapım ihalesine hazır hale getirildi. Gaziemir
Aktepe Emrez kentsel dönüşüm alanında İZBETON ile yapacağımız konutların yapım
Protokolü için bugün Meclisimiz tarafından karar alındı. Önümüzdeki iki ay
içinde imzalayacağımız Protokol ve yapacağımız kat karşılığı ihale ile Aktepe
Emrez ve Uzundere III. Etap olmak üzere yaklaşık 1750 bağımsız birimin
inşaatını başlatacağız. Biliyoruz ki, her şey hayal etmekle başlar. Doğayla
uyumlu, dirençli ve adil şehirlerin inşası ancak hayallerimizi ortaklaştırıp
bir arada hareket etme becerimizle mümkün hale gelecek. Burada yapmaya
çalıştığımız da, tam böyle bir şey. Dünyanın yeni şehirlerini tasarlamak ve
ilham vermek için yola çıkmak.
TÜRKİYE’DE İLK DEFA
İZMİR İÇİN YEŞİL ŞEHİR EYLEM PLANI HAZIRLANDI
Bu doğrultuda, Yeşil Şehir Eylem Planı Türkiye’de ilk defa
İzmir için hazırlandı. Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejimiz, İzmir’in bu alandaki
tüm eylemlerini bütünleştiren bir ufuk tarif ediyor. İzmir Büyükşehir
Belediyesi vizyonunu sürdürülebilir kılan en önemli başlıklardan biri, yeşil
altyapımız. Altyapıdan anlaşılan genellikle yolların yapılması, fen işleri veya
kentsel dönüşüm gibi faaliyetlerdir. İzmir’de şehrin bir bütün olarak yeşil
alanlara kavuşmasını, nefes alabilmesini, havasının temiz olmasını da, en temel
altyapı önceliklerinden biri olarak kabul ettik. Yeşil altyapı kapsamında
parklarımızı belirlediğimiz beş yeşil koridorla birbirine ve şehri çevreleyen
kırsal alanlara bağlayarak doğanın şehre nüfuzunu hızlandırıyoruz. Planlama ve
yapım aşamasındaki beş İzMiras rotamız ve 35 Yaşayan Park projemiz, bu vizyonumuzun
bir sonucu. Bu ilkeyle yapımına başladığımız Mavişehir’deki Flamingo Doğa
Parkı, Gediz Deltası’nın kuş türlerini şehrin içinde görebileceğimiz benzersiz
bir rekreasyon alanı olacak. Parkımız, deniz seviyesinin altındaki Mavişehir’i
hemen her yıl yaşanan sel tehlikesinden kurtaracak tahkimat projesiyle
bütünleşik olarak planlandı. Tahkimat projemizin yapımı yüzde yetmiş oranında
tamamlandı ve kısa sürece sonlanacak. Yapım aşamasında olan Olivelo, Şehitler
Korusu, Portakal Vadisi, Yamanlar Vadisi, Güney Gediz Deltası, Behçet Uz,
Peynircioğlu Deresi gibi yaşayan parklarımızla, seçim öncesinde vaad ettiğimiz
gibi İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarını 16 metrekareden 30
metrekareye çıkartıyoruz. Hedefimize üç yıl içinde ulaşmış olacağız.
KÜLTÜRPARK’IN YENİ
İMAR PLANINI KATILIMCI BİR ANLAYIŞLA TAMAMLADIK
Şehrimizin en değerli yeşil alanı, kültür ve doğa mirasımız
Kültürpark’ın yeni imar planını katılımcı bir anlayışla yine bu dönemde
tamamladık. Park içindeki mimari değeri olan bellek yapılar tescillendi ve çok
yakında her birinin restorasyonuna başlıyoruz. Yeni imar planına göre sadece
bölgedeki yeşil alan miktarı artmayacak, aynı zamanda bölgedeki yeşil alanın
doğal karakteri rehabilite edilecek ve ekolojik koruma bölgeleri tesis
edilecek. “Doğal yeşil” projemiz ile İzmir’de, kent içerisindeki yeşil
alanlarda; egzotik bitki türleri yerine, tümüyle Akdeniz’in ve İzmir
Bölgesi’nin doğal florasını kullanmaya başlıyoruz. Yeni yeşil alanlarımızda
suyun toprağa nüfuzunu ve biyolojik çeşitliliği artıran doğa esaslı çözümleri
kullanıyoruz. Park ve bahçelere, doğal floranın ekilmesini sağlayarak
bölgemizdeki canlıları şehrin içine çekiyor ve metropol içindeki yeşil
alanların da ekosistem işlevi görmesini sağlıyoruz. 2021’den itibaren İzmir’de
ekilen ağaç türleri peyderpey, tümüyle yerel bitki türlerine dönüştürülüyor.
YÜZÜLEBİLİR KÖRFEZ
İÇİN ÇALIŞMALARA DEVAM
Yüzülebilir körfez hedefimiz için bugüne kadar öngörülenden
çok daha farklı bir plan uygulamaya koyduk. Körfezi, içinden değil, sorunun
kaynağından itibaren temizlemeye başladık. Bu yüzden çalışmalarımız göze pek
görünmüyor olabilir. Fakat biz Buca’da, Bornova’da ve Körfez havzasının tüm
bölgelerinde yıllardır bekleyen yağmur suyu ayrıştırma projeleri için kazma
vurduk. Kirlilik sorununu dışarıdan kuşattık. Son iki yılda 71 kilometrelik
ayrıştırma kanalı tamamlandı ve ihalesini yaptığımız 62 kilometrelik ayrıştırma
kanalının yapımına başlandı. Bu yıl ise 211 kilometrelik ayrıştırma kanalının
yapımını ihale ediyoruz. Uyguladığımız toplam 344 kilometrelik ayrıştırma
projesi ile, körfeze giden yağmur sularının yaklaşık yarısını kanalizasyon
sisteminden ayırmış olacağız. Süreç tamamlandığında, İzmir sel riskinden
kurtulacak, arıtma tesisimizin ömrü
uzayacak ve yağmurlu günlerde körfeze karışan kirlilik kaynağı ortadan
kalkacak.
KIRSAL TURİZM
PROGRAMIMIZI UYGULAMALARINI HAYATA GEÇİRİYORUZ
İzmir’de aynı zamanda çok özgün bir yaklaşımla kırsal havza
planlamasını gerçekleştiriyoruz. İmar planlarıyla kırsal alanda hangi
faaliyete, ne şekilde izin verilebileceğini, İzmir’in kırsal havza planlama
süreci ile tasarlıyoruz. Kozak Yaylası’ndaki Ruritage Avrupa Birliği projesi
ile Küçük Menderes Havzası’ndaki Efeler Yolu çalışmamız kırsal turizm
programımızın en önemli uygulamaları. İmar Planları, şehrimizin doğru gelişimi
için en çok üzerine titrediğimiz konulardan biri. Son iki yılda kent bütününde
toplam 5154 hektar alanda 1/5000 ve 1/1000 ölçekli revizyon, yenileme ve yeni
imar planlarını hazırladık. 32 bin 540 hektar alanda ise 1/25000 ölçekli
revizyon ve yenileme imar planını yürürlüğe geçirdik. İlçe belediyelerce
belediyemize sunulan veya belediyemiz yatırımları kapsamında hazırlanan 146
adet 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve değişikliği ile 391 adet 1/1000 ölçekli
plan değişikliklerini onayladık. Belediyemiz yetki sınırları dahilinde yaklaşık
181 hektarlık alanda koruma amaçlı 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı yaptık.
2867 hektar alanın İmar Planlarına Esas Jeolojik ve Jeoteknik / Mikrobölgeleme
Etüt Raporu tamamlandı. Sürdürülebilir ve dirençli bir kent olma hedefi
doğrultusunda, her alanda olduğu gibi ulaşımda da, bütüncül ve kapsamlı bir
politika yürütüyoruz. Bu doğrultuda; toplu ulaşım, yaya ve bisikletli ulaşım
altyapısını geliştirmek için önemli projeler yürütüyoruz.
650 TEKLİ VE 70
TANDEM BİSİKLET İLE HİZMET VERİYORUZ
İZULAŞ bünyesinde faaliyet gösteren BİSİM, bu amaçlarımızı
gerçekleştirmemizin en önemli araçlarından biri. 373 bin üyesi bulunan BİSİM
bünyesinde, 650 tekli ve 70 tandem bisiklet ile hizmet vermeye başladık. 101
çocuk bisikletini ise 23 Nisan’da BİSİM ağına ekliyoruz. Bisiklet ve Yaya Eylem
Planımıza göre uzun vadede İzmir'deki bisiklet yolunu 787 kilometreye
çıkartarak bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanmayı hedefliyoruz. Seçim
beyannamesinde rekor asfalt yılları geliyor demiştik ve bunu başardık. 2020
yılında 37.776 adet adreste asfalt bakım onarım ile 516.010 metrekare tranşe
bakım onarım çalışması yaptık. 2 yılda toplam 2 milyon 734 bin metrekare
kilit parke taş uygulaması gerçekleştirdik.
İzbeton tarafından 2020 yıllında; 944 bin 613 tonu finişerli serim ve
702 bin 721 tonu yol bakım onarımda olmak üzere toplamda 1 milyon 647 bin 334
ton asfalt uygulaması gerçekleştirildi. Bu miktar 7 metre genişliğinde
1.233 km yola tekabül ediyor. 2019’da 3 milyon 99 bin metrekare, 2020’de 2
milyon 469 bin metrekare sathi kaplama uygulaması yapıldı. Bu miktar 6 metre
genişliğinde 928 kilometrelik yola tekabül ediyor.
BUCA TÜNELİ’Nİ
SONLANDIRMAK İÇİN NİHAİ ADIMLARI ATTIK
Buca ile Bornova arasında kesintisiz ulaşım sağlayacak
projenin önemli ayaklarından olan “Buca Tüneli”ni sonlandırmak için nihai
adımları attık. Firmanın çekilmesi nedeniyle yarım kalan tünel inşaatının
ivedilikle bitirilmesi için yeniden ihale sürecini başlattık. Buca Tünel
projesi, viyadükle birlikte Konak'tan otogara ulaşımı rahatlatacak ve
şehrimizin trafik sorununu büyük oranda azaltacak. 7.1 kilometrelik bu tünel
tamamlandığında İzmir’in en uzun karayolu tüneli unvanına sahip olacak. Karabağlar'da
geçen yıl 160 araç ve 38 motosiklet kapasiteli Selvili Yeraltı Otoparkı'nı
hizmete açtık. Bayraklı'da yeni kent merkezi ve Adalet Sarayı'nın bulunduğu
bölgede artan otopark ihtiyacına yanıt vermek için de, 18 araç katlı tam
otomatik otopark inşa ediyoruz. Otopark yaklaşık 42 milyon liralık yatırımla
hizmete alınıyor. 636 araçlık kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük tam otomatik
otoparkı olacak Smyrna Tam Otomatik Otoparkı Mayıs ayında hizmete girecek. Doğayla
uyumlu yaşam stratejimizin en temel başlıklarından biri, döngüsel ekonomiyle
ilgili çalışmalarımız. Bu doğrultuda; ekoloji ve ekonomi arasındaki karşıtlığı
ortadan kaldırıp her ikisinin müşterek gelişiminin, şehrin dirençliliğinin
anahtarı olacağını düşünüyoruz.
İZMİR’İN ÇÖPÜNÜ
EKONOMİK BİR KAYNAK OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ
Yeni dönemde İzmir’in çöpünü sadece bir atık değil, ekonomik
bir kaynak olarak değerlendiriyoruz. Harmandalı Düzenli Katı Atık Depolama
Tesisi’nde depolanan atıklardan elektrik enerjisi üretmeye başladık. Burada
kurduğumuz Biyogaz Tesisi ile yılda yaklaşık 100 milyon metreküp metan gazı
bertaraf edilerek, 200 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üretiliyor. Bu
miktar, 100 bin hanenin enerji kullanımına tekabül ediyor. Ödemiş ve Bergama’da kurduğumuz katı atık
yönetim tesisleriyle Küçük Menderes ve Bakırçay havzalarının hem katı atık
sorununu çözüyoruz, hem de atıklardan elektrik ve gübre üretmeye başlıyoruz.
Günde 800 ton atık işleme kapasiteli Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi
ile günlük 1.600 ton atık işleme kapasiteli Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim
Tesisi’nde üretimimiz başladı. Sırada, Menderes’te kuracağımız tesis var. Çöp
artık İzmir’de bir enerji kaynağıdır.
Döngüsel ekonomi ilkemizin bir parçası olarak ESHOT’un
Buca’daki atölye binalarında, elektrikli otobüslerimizin enerji ihtiyacını
karşılamak için güneş enerjisi santrali kurduk. ESHOT garajlarındaki güneş
enerjisi santralleriyle 940 bin lira tasarruf ettik.
“İZMİR’İN DÜNYANIN
İLK CİTTA SLOW METROPOL’Ü OLMASINI HEDEFLİYORUZ”
Tüm bu paylaştıklarımı bir araya getiren yaklaşımımız, uzun
süredir ekibimizin üzerinde çalıştığı Cittaslow Metropol programı. Cittaslow
Metropol programı ile, 1999 yılında İtalya’da kurulan ve 30 ülkeye yayılan
Cittaslow felsefesinin, metropollerde uygulanmasını ve İzmir’in dünyanın ilk
Citta Slow Metropol’ü olmasını hedefliyoruz.
CİTTASLOW METROPOL'ÜN
ANA FİKRİ, İÇİNDE HUZURLAR YAŞANILAN ŞEHİRLER İNŞA ETMEK.
Mücadele alanlarımızın sonuncusu ve belki de diğerleri için
ön koşulu, yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte yaşam kültürünü teşvik
etmek.
SAĞLIK ÇALIŞANLARINA
DESTEK
Pandemi döneminde, toplu ulaşımda sağlık güvenliğini azami
ölçüde sağlamak için otobüs filomuzu gençleştirme, yurttaşlarımıza daha güvenli
ve konforlu toplu ulaşım imkânı sunma yolunda çok önemli adımlar attık. Pandemi
yasaklarının başladığı 18 Mart 2020 tarihinde,1315 otobüsle; günlük toplam 1
milyon 800 bin biniş vardı. Bugün 1338
aracımız hizmet veriyor; ancak günlük biniş sayımız ise ortalama 800 binlerde.
Yani daha az yolcuya, daha fazla otobüsle hizmet veriyoruz. Tüm bu krizlere
rağmen sefer sayılarını azaltmaya gitmedik. Maliyet artışlarına ve zarar
etmemize rağmen, en iyi şekilde hizmet vermeye devam ettik. Bu nedenle, 2020'de
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, ESHOT'a yaptığı sübvansiyon miktarı, 691
milyon lira oldu. Pandemiyle mücadelede en büyük çabayı sarf eden sağlık
çalışanlarımıza ücretsiz toplu ulaşım hizmeti vermeye devam ediyoruz. İşe geliş
gidişleri için yeni güzergah planlamaları yaparak kolaylık sağlıyoruz. Toplu ulaşımdan ücretsiz ya da indirimli
yararlananlara 2020’de verilen toplu ulaşım desteği 185 milyon 265 bin 361
lirayı buldu. 2019’un son günlerinde ve 2020 yılında hizmete giren 4’ü tamamen
engelli vatandaşlarımız için tasarlanan,
47 solo, 10 körüklü, 10 midibüs olmak üzere toplam 71 araç
hemşerilerimizin hizmetine sunuldu. Yine 2020 yılında, 570 Milyon lira
yatırımla 364’ü tek seferde ihale edilerek aldığımız doğa dostu otobüslerle birlikte
filomuza dahil edilen otobüs sayısı 435’e ulaştı. İZULAŞ’a alınan 16 otobüs de
dahil edildiğinde toplam rakamımız 451. Yani beş yılda 500 otobüs alımı
vaadimizin 451’ini, 2,5 yıl bitmeden gerçekleştirmiş olduk. Ayrıca 2021 yılında
100 elektrikli otobüs alımı için de hazırlıkları tamamladık. Toplumsal cinsiyet
eşitliğinin İzmir’de yaygınlaşması, kadının toplumsal yaşamdaki yerini
güçlendirmek adına kadın otobüs şoförleri istihdam ettik. 2019 yılında 29 olan
kadın şoför sayısını, 2020 yılında 87’ye çıkardık. Dar gelirli vatandaşlarımıza
ekonomik anlamda destek olmak amacıyla, 90 dakika içinde aktarma imkanı sunan
sistemi 120 dakikaya çıkardık. Buna ilaveten Halk Taşıt uygulamasını sürdürerek
hemşerilerimizin sabah 05.00-07.00 ve akşam 19.00-20.00 saatleri arasında yüzde
50 indirimli yolculuk yapmasını sağladık.
DENİZ ULAŞIMINI
GÜÇLENDİRMEK İÇİN İKİ YENİ FERİBOT
Deniz ulaşımını güçlendirmek için de yatırımlarımızı
aralıksız sürdürdük. Büyükşehir Belediyemiz, Fethi Sekin ve Uğur Mumcu adını
verdiğimiz iki yeni feribotu hizmete aldı. Böylece İzmir’in çevre dostu ulaşım
sistemine büyük bir güç kattık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, 2015’te
başlattığı ücretsiz ve kablosuz internet hizmetine ESHOT otobüsleri ve İzdeniz
gemilerini de dahil ettik.
“İZMİR’İN VERİLERİNİ
ÖZGÜRLEŞTİRDİK, DEMOKRATİKLEŞTİRDİK”
Daha etkin bir kent yönetimi için oluşturduğumuz açık veri
portalımızı Ocak ayında açtık. Bir anlamda İzmir’in verilerini özgürleştirdik,
demokratikleştirdik. Böylece kamu görevlilerinin, girişimcilerin, akademisyenlerin
ve tüm İzmirlilerin kolayca kent verilerine erişebilecekleri bir platform
oluşturduk. Bu portalı inşa ederken Türkiye'nin, dünyanın en iyi uzmanlarıyla
ve tabii ki İzmir’deki paydaşlarımızla beraber çalıştık. Tüm Açık Veri hazırlık
sürecini iş dünyası, akademi ve ilgili sivil toplum kuruluşları ile diyalog
içerisinde yürüttük. Çevreden tarıma, ulaşımdan kriz belediyeciliğine kadar
Belediyemizin hizmetleriyle ilgili 10 kategoride 120 veri setinin bulunduğu
açık veri portalını Ocak ayında açtık. Yaşamlarımıza dokunan her şeyin
dijitalleştiğini düşünürsek; insanlığın en büyük inovasyonu olan demokrasinin
doğduğu bu topraklarda açık veri portalı sayesinde; demokrasiyi ve özgürlükleri
dijitalleştirmenin bir adımını daha atmış olduk. Biz, İzmir’de kent vizyon ortaklığı fikriyle
yola çıkmıştık. 2019’un ortalarından itibaren düzenli toplantılar yaparak bu
koordinasyonu güçlendiriyoruz. Sivil toplum kuruluşları, ilgili kurum yöneticileri, sektörel
paydaşlarla rutin görüşmelerimiz oluyor ve planlama, stareji ve icra
süreçlerinde bu aktörleri haberdar ediyor, katkılarını alıyoruz. Deprem ve pandemi vesilesiyle ortak akıl
meselesinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha idrak ettik. Diliyorum ki
Türkiye’ye örnek olacak bu sinerji, kentin bugünü ve geleceğini birlikte
düşünme çabası İzmir’den başlayarak, tüm Türkiye’ye ilham olur.
“BELEDİYE
BAŞKANLIĞINI SEYYAR MAKAMA TAŞIDIK”
Muhtarlarla ve vatandaşlarla yüz yüze görüşüp taleplerini en
kısa sürede çözüme ulaştırmak amacıyla belediye başkanlığını seyyar makama
taşıdık. Muhtarlarımız, bir yandan vatandaşlarımız ile belediyemiz arasındaki
köprü olurken, öte yandan katılımcılığın ve demokrasinin yaşam bulmasında
önemli bir görev üstleniyor. Muhtarlarımız bizler için, hemşerilerimizin gözü,
kulağı ve sesi oluyor. İzmir’de şu ana
27 ilçede buluşmalar gerçekleştirerek, 1163 muhtarla yüz yüze bir araya geldik.
Muhtarlarımızın kimi yeni otobüs hatları istiyor, kimi asfaltla ilgili
talepleri dile getiriyor, kimisi su altyapısı, kimisi halı saha ya da çocuk
oyun parkı ihtiyacından söz ediyor. İlgili bürokratlarımızla her talebi ve
iletilen her sorunu tek tek not alıyor ve planlamamızda öncelikli hale
getiriyoruz.
“KENTSEL ADALET VE
EŞİTLİK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ’NÜ KURDUK”
Birlikte yaşam kültürünü şehrimiz genelinde teşvik etmek
için Türkiye’de yerel yönetimlerde bir ilki gerçekleştirip Kentsel Adalet ve
Eşitlik Şube Müdürlüğü’nü kurduk. Her türlü ayrımcılığa karşı mücadele amacıyla
kurduğumuz bu birim, İzmir’de insan hakları ve eşitlik alanında büyük bir katkı
sağlamaya başladı.
HEDEFİMİZ KADINLARA
BÜTÜNCÜL HİZMET SUNMAK
Kadınlara bütüncül hizmet sunmayı hedeflediğimiz ve ilkini
Örnekköy'de açtığımız “Anahtar" Kadın Çalışmaları Bütüncül Hizmet
Birimi, kadınlara özgü kolektif gelişim,
dayanışma, bilgi ve deneyim paylaşım alanı olarak tasarlandı. Burada kadınların
eğitim, kültür, sanat ve spor gibi faaliyetleri yapabilmeleri, ücretsiz olarak
hukuki, psikolojik ve sosyal hizmet danışmanlığı almaları mümkün. Kadın
alanında çalışan sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarıyla birlikte hareket
ettiğimiz Anahtar birimimizde kadınların iş yaşamına dahil olmasını sağlamak
için kurslar düzenliyoruz.
İZMİR’DE DOĞAN 6 BİN
32 BEBEK İÇİN HOŞ GELDİN BEBEK PAKETİ DAĞITTIK
Sosyal Hizmetler Dairemizin çalışmalarıyla, İzmir’de doğan 6
bin 32 bebek için hoş geldin bebek paketi dağıttık ve her yavrumuz için birer
ağaç diktik. Meslek Fabrikamız bünyesindeki 16 kurs merkezinde ise, 93 branşta
482 kurs düzenledik. Böylece 8 bin 449 kursiyer meslek sahibi oldu. FabLab
İzmir’de 2019’da 1487, 2020’de 785
girişimcinin projesi gerçeğe dönüştü. Engelli Farkındalık Merkezi’nde 1221
katılımcıyla farkındalık çalışması yaptık. Kadın Danışma Merkezimizden 10 bin
kadın yararlandı. 4 bin 500 şoföre toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verdik.
Bin 500 yurttaşımız 26.586 kez evde bakım hizmeti aldı.
“İZMİR İNSAN
HAKLARININ BAŞKENTİ”
İzmir Barosu ile bir ilke imza attık ve “İzmir İnsan
Haklarının Başkenti” projesi kapsamında imzaladığımız protokol ile yepyeni bir
hizmet başlattık. Şiddet mağdurlarının, kolaylıkla adli yardım talebinde
bulunabileceği bir mecra oluşturmak için “adalet aracı” yakında İzmirlilerin
hizmetinde olacak. Tasarladığımız otobüs, bir seyyar adli yardım aracı olarak
İzmir’in arka mahallelerine gidecek ve hemşerilerimize yerinde hukuki destekte
bulunacak. Örneğin şiddete maruz kalan kadınlar aracımızda avukatlarla
görüşebilecek. Çocuklara, mültecilere, yaşlılara ve tüm şiddet mağdurlarına
İzmir Baromuz ücretsiz avukat atayacak.
KÜLTÜR SANAT
ÜRETİMİNİN DEVAMLILIĞI ÇOK ÖNEMLİ
Pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında kültür sanat
sektörümüz geliyor. Bizim için kültür sanat üretiminin devamlılığı çok önemli.
Bu üretimi yapan sanatçıların hayatlarını sürdürebilmesi lazım. Bunun için geçtiğimiz ay kültür sanat
üreticileriyle bir araya geldik ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Haziran
sonuna kadar büyük konser organizasyonu yapmamaya karar verdik. Bu
organizasyonlar için ayırdığımız 1,5 milyon liralık bütçeyi yerel
sanatçılarımız için kullanacağız. Bu desteği bu rakamla sınırlı tutmak
istemiyoruz. Dayanışmamızı artırmayı, sanat ve sanatçıya destek olmayı
sürdüreceğiz. Geçen yıl Mayıs ayından
itibaren İzmir’de sahneleri bulunan özel tiyatrolardan 2 bin 500’ün üzerinde
tiyatro bileti satın aldık. 38’inci
İzmir Tiyatro Günleri’nde 91 oyunu dijital olarak İzmirTube üzerinden
yayınlayarak binlerce tiyatro emektarına 2 milyon liranın üzerinde katkı
sağladık. Eğitimlerle birlikte müzik sektörüne 3 milyon liranın üzerinde,
yereldeki sinema sektörüne 1 milyon liranın üzerinde, plastik sanatlarda ise
1,5 milyon liranın üzerinde destek verdik. 900 sanatçıyla dijital ve gezici
sanatsal çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalara yaklaşık 450 bin lira kaynak
ayrıldı. Karabağlar’da çağdaş ve iklim dostu bir mimariyle, Cumhuriyetin simge
isimlerinden Mustafa Necati’nin adını verdiğimiz kültür merkezini inşa
ediyoruz. Bir dönem en güzel filmlerin İzmirlilerle buluştuğu, pek çok anıların
biriktirildiği Yıldız Sineması’nın ve Bıçakçı Han’ın, kaderine terk edilmesine
izin vermedik. Bu iki güzide yapıyı taşıdıkları tarihsel mirasımızın korunması
anlayışıyla satın aldık. Bıçakçı Han’ı restore ettik ve bazı etkinliklerimizi
orada yapmaya başladık. İki yıl içerisinde Yıldız Sineması’ndaki restorasyon
çalışmalarımızı tamamlayıp görkemli geçmişine yakışan gözde sanat ve gösteri
merkezlerinden birine dönüştüreceğiz. Mavişehir’de,
Opera İzmir’in inşaatı tüm hızıyla sürüyor. Salonları ve performans alanlarıyla
büyük bir kapasiteye sahip Opera İzmir, sanat için İzmir’in en önemli buluşma
noktalarından biri olacak. Kültür ve sanatın kamu gücüyle desteklenmesinin ne
kadar elzem olduğunu, son yıllarda çok daha iyi gördük. İzmir’de de geçmişteki
girişimlere rağmen tiyatro konusunda ciddi bir eksiklik vardı. Geçmişte
Büyükşehir Belediyesi’nin çabalarıyla yapılan girişimler, çeşitli sebeplerden
ötürü üretim hayatını sürdürememişti. Bu sebeple İzmir Şehir Tiyatrolarını,
geçmişte bunun için emek veren değerli sanatçılarımızın, hocalarımızın kıymetli
mirasını doğru ellere emanet ederek hayata geçirdik. İlk etapta İsmet İnönü
Sanat Merkezi’nde başlayacak Şehir Tiyatrolarımız önümüzdeki dönemde İzmir’e
yakışır, çağdaş ve modern bir tiyatro sahnesinin oluşturulmasıyla daha da
güçlenecek. Bunun için de
çalışmalarımıza şimdiden başladık. Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda, 9
Ekim 2019’da temelini attığımız Yarı Olimpik Yüzme Havuzu’nu bitirdik ve çok
yakında açılışını yapacağız. Aşık Veysel Yüzme Havuzu, çatısında yer alacak
güneş panelleri ile enerji tasarrufu sağlayan ve engelli dostu bir bina olarak
tasarlandı.
SPORA DESTEK
Pandemi, ne yazık ki hemen her sektör gibi spor alanında da
büyük tahribat yarattı. Bu tahribatın en yoğun yaşandığı yer, amatör spor
kulüpleri oldu. Pandemi sebebiyle zor günler geçiren amatör kulüplere, malzeme
yardımının yanı sıra 2020’de 1,1 milyon liralık nakdi destek sağladık. Her yıl
yaklaşık 1500 okula spor malzemesi dağıtıyoruz, dağıtmaya devam edeceğiz. Profesyonel
liglerde mücadele eden İzmir'in yedi spor kulübü ile yapılan İzmir'in tanıtımı
ve reklam anlaşması kapsamında Altay, Altınordu, Bergamaspor, Bucaspor,
Göztepe, Karşıyaka ve Menemenspor’a 2019-2020 sezonunda 10 milyon lira destek
sağladık, 2020-2021 sezonunda ise 18 milyon TL destek sağlıyoruz.
“İZMİR’İN REFAHINI
BÜYÜTME HEDEFİMİZE ULAŞMANIN ONURUNU BİRLİKTE TAŞIYACAĞIZ”
Eskiler der ki, buğdaylar altı ayda bir karış, Nisan ayında
altı karış büyürmüş. Bununla birlikte, eskiler şunu da bilir. Aslında buğday
tohumu, ilk altı ay boyunca aşağılara, toprağın içine doğru büyür. Kök salar ve
çevresini tanır. Ardından o sağlam kökten aldığı güçle büyür, gelişir ve yeni
tohumlar serper. İşte benim size az önce anlattıklarım, bu dönemde
yaşayacaklarımızın sadece bir karışlık kısmı. Cumhuriyetin yüzüncü yılına
kadar, daha altı karışlık işimiz var. Göreceksiniz, geçtiğimiz iki yılda
attığımız temellerle, daha da fazlasını başaracağız. İzmir’in refahını büyütme
hedefimize ulaşmanın onurunu birlikte taşıyacağız.
“ORTAK GELECEĞİMİZİ
DE TASARLAMAK ZORUNDAYIZ”
Geleceğin siyaseti, eskisinden çok farklı bir tasarım gerektiriyor. Vatandaşlarımızın farklılaşan talepleri, siyaset yöntemlerinin ivedilikle değişmesi gerektiğini işaret ediyor. Bizler, bu dönemin siyasetçileri, sadece gündelik sorunlara tepki vermekle yetinmeyip. Aynı zamanda bu dünyadaki ortak geleceğimizi de tasarlamak zorundayız. İklim krizinin, depremin ve pandeminin faturasını en ağır şekilde yaşamış bir şehrin, İzmir’in Meclisi’nin dünyadaki bu büyük değişimin bayraktarlarından biri olması gerekir. Geleceğin siyasetinin bazı yönleri henüz tanımlanmamış olsa da, omurgasının ne olduğu çok açıktır: Bu gezegendeki geleceğimizi, bireysel güç için rekabet ederek değil, ortak bir geleceği hep birlikte inşa etmeye gayret ederek kurabiliriz. Bu nedenle, geçtiğimiz iki yılda müşterek bir İzmir hayaline yürümek konusunda verdiğiniz destek için teşekkür ediyorum. Fakat pandemi, ekolojik ve ekonomik krizler, çok daha fazlasını yapmamız gerektiğini işaret ediyor. Dünyanın gidişatı gösteriyor ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Şunu kabul etmeliyiz. Artık siyasetçilerden çok, salgın hastalıkların ve doğanın şekillendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyin hızla değiştiği bir çağda, bizler, eskisi gibi siyaset yapmaya devam edemeyiz. Toplumun ve gezegenimizin birliktelik feryadına kayıtsız kalamayız. Hiç korkmadan biz de bu değişime katılmalı, dahası, liderlik etmeliyiz. Çünkü biz İzmirlilerin seçilmiş iradesiyiz. Bu değişimin yönü, siyasetin yeni yolu ise çok bellidir. Toplum bizden, belirli bir zümrenin menfaatlerine değil; işe, aşa ve yurdumuza hizmet etmemizi beklemektedir. Mutlu, umutlu ve güvenli bir gelecek inşa etmek için ortaklaşmamızı ve beraber çalışmamızı salık vermektedir. Ben, toplumumuzun çizdiği bu yola çoktan girdim ve yürüyorum. Görüyorum ki, siyasetin bu yeni yolunda yalnız da değilim. Bir çoğunuz ve halkımızla birlikteyiz. Hepinizi, istisnasız olarak hepinizi yanımda görmeyi ve çok daha müreffeh bir İzmir için birlikte yürümeyi çok istiyorum. İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı olarak en büyük temennim budur.
Eskiler der ki; buğdaylar altı ayda bir karış nisan ayında altı karış büyürmüş. Buğday tohumu ilk altı boyunca toprağın içine doğru büyür ardından o sağlam kökten aldığı güçle büyür. Bu dönemde yaşayacaklarımız sadece bir karışlık kısmı. Cumhuriyet’in 100. Yılana kadar 6 karışlık vaktimiz var. İzmir’in refahına ulaşma gururunu birlikte yaşayacağız, geleceğin siyaseti eskisinden çok daha farklı bir tasarım gerektiriyor. Bizler bu dönemin siyasetçileri sadece gündelik sorunlara tepki vermeyip geleceğimiz de tasarlamak zorundayız. İzmir’in meclisinin dünyadaki büyük değişimin bayraktarlarının sahip olması gerekir. Bu gezegendeki geleceğimiz bireysel güç değil, ortak bir geleceği hep birlikte inşa etmek için kurabiliriz. Müşterek biz İzmir hayaline yürümek için her birinize ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum. Dünyanın gidişatı gösteriyor ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Her şeyin hızlı değiştiği bir çağda bizler eskisi gibi siyaset yapamayız, devam edemeyiz. Hiç korkmadan bizde bu değişime katılmalı, hatta liderlik etmeliyiz. Biz İzmirliler seçilmiş iradesiyiz. Toplum bizden işe aşa ve yurdumuzu hizmet etmemizi bekler. Güvenli gelecek inşa etmek için beraber çalışmalıyız. Ben toplumumuzun çizdiği bu yola girdim, yürüyorum. Siyasetin bu yolunda yalnız değilim. sizlerle ve halkımızla birlikteyiz. İstisnasız hepinizi yanımda görmeyi çok istiyorum. En büyük temennim budur. İki yıl için verdiğiniz büyük emek için teşekkür ediyorum.