Didar DEMİRCİ - Cumhuriyetin kazanımları içinde hayata
gözlerini açan nesiller, doğal olarak bu kazanımların neler olduğu konusunda
eksik kalıyorlar. Cumhuriyetin 96 yılda bize neler kattığını görmek için dönüp
o günlerin Türkiye’sinden bugüne doğru bir yolculuk yapmak gerek. Cumhuriyet
Halk Partisi Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, 29 Ekim özel röportajında bizlere
ve haberimizi okuyacak genç kuşaklara bu yolculuğu çok güzel saptamalarla ve
adeta resmini çizerek yaptırdı. Gruşçu’nun saptamaları ile işte ‘Cumhuriyet
96 yılda bize neler kazandırdı’ sorusunun en güzel cevaplarından biri:
“Bağımsızlık mücadelesinin kazanımı, Cumhuriyetin ilanıyla
birlikte imkansızlıklar içinde onlarca alanda devrimler yapıldı. Mustafa Kemal
Atatürk’ün yurdun dört bir yanını saran kalkınma hamlesiyle kurulan 38 fabrika
üreten bir ülke yarattı. Yalnızca üreten değil gelişen bir ekonomi yarattık.
Düşünün ki; cumhuriyetin ilk yıllarında yıkık bir ülkeden 1945’e kadar ekonomik
hacmi %200 büyüyen bir Türkiye. Ürettikleriyle lokmasını paylaşan ama dünyanın
dört bir yanına ihracat yapan bir Türkiye. Milli değerlerini koruyan yerli
sermayesini besleyen bir Türkiye. Lozan’da büyük bir zafer elde ederek kanla
irfanla yoğrulan topraklarında itibarlı bir dış politikaya sahip Türkiye. Katır
sırtında dağ köylerine kadar her evladımızın başı dik alnı açık yetişmesi için
diyar diyar gezen muallimlerin ülkesi Türkiye. İşte böylesi bir çağdaş
medeniyetin kurulmasında büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve
inkilaplarıyla devam eden süreçte bugün ilim, irfan, güzel sanatlar ve geleceğe
güvenle bakan, ekonomisi güçlü bir Türkiye’den bahsedecektik. Yapay zeka, uzay
teknolojisi atılımlarını belki Türkiye Cumhuriyeti gerçekleştiriyor olacaktı.
İşsizlik, yoksulluk, komşu ülkelerdeki sorunlar ve yolsuzluklarla anılan bir
ülke olmayacaktık. “Aptallık etme” diyen bir devlet başkanına boyun eğen
itibarsız bir dış politika izlemeyecektik.
MAYAMIZDA BİRLİKTE
YAŞAM KÜLTÜRÜ VAR
Refahın halkla adil bölüşüldüğü, sanatıyla üretimi
amaçlayan, teknoloji ve tarım ihracatı yapan, güçlü adalet sistemiyle hukukun
üstünlüğünü benimsemiş bir ülke olmalıydık. Bu toprakların mayasında olan
birlikte yaşam kültürünün getirdiği zenginliği ve hoşgörüyü muhafaza
edebilmeliyiz. Bize büyük sorumluluk düşüyor; işte biz bunun için çalışıyoruz.”
Cumhuriyet Halk Partisi içinde, kendi ideolojisini
geliştiren gençlere, cumhuriyet adına ve ülkenin geleceği adına neleri
öğütlersiniz?
“Yalnız tek bir şeye ihtiacımız vardır; çalışkan olmak!” felsefesiyle
hiç dinlenmemek üzere yola çıkanlardan olacağız. Üreteceğiz, üreteceğiz,
üreteceğiz… Sanat üreteceğiz, teknoloji üreteceğiz, tarım ürünleri üreteceğiz.
Bunları yapabilmek için de tıpkı bağımsızlık zaferini elde ettiğimiz
zamanlardaki gibi birbirimize sımsıkı sarılacağız. Bir olacağız, birlikte
olacağız. Biz birlikte güçlüyüz. Ebru sanatı gibi tüm renk ve desenlerle bir
arada anlam ifade ediyoruz. Birbirimizden vazgeçmeyeceğiz!
DEĞERLERİMİZİ
KAYBETTİĞİMİZ YERDE ARAYACAĞIZ
Bir defa kaybettiğimiz ya da örselenen değerlerimizi
kaybettiğimiz yerde aramak ve bulmak için irade göstereceğiz. Bilimi, sanatı,
irfanı, toplumsal zenginliğimizi nerede kaybettiysek orada arayacağız.
Demokrasi sadece sandıkta oy vermek demek değildir. Demokrasi aş demek, iş demek,
eğitim demektir. Bunları bulmak için mücadele edeceğiz. Ama örgütlenerek; bir
arada! Asla hayallerinden vazgeçmeyenler, elbette bir gün hedeflerine
ulaşacaklardır. Cesaret, kararlılık ve azim...”
GENÇLİĞE HİTABE’NİN
MESAJINI UNUTMAYALIM!
Gruşçu, Gençliğe Hitabe’yi hatırlatıyor ve diyor ki; Mesela
“...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ
hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,
müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Ey Türk istikbalinin
evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve
cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda,
mevcuttur!” diyor Gençliğe Hitabe. Bize kaybettiklerimizi aramamız için gerçek
mihmandar işte budur.”
Cumhuriyet diyoruz, demokrasi diyoruz fakat 96 yıl geçmesine
rağmen hala kadın ikinci planda kalıyor. Bunun olmaması için nasıl çalışmalar
yapılmalı?
Önemli bir noktaya değinmek gerek. Muasır medeniyetler diye
bahsettiğimiz çoğu ülkede kadının seçme ve seçilme hakkı bizden sonra verildi.
Sanayiden sanata, akademiden savaş pilotu olmaya kadar geniş yelpazede kadın
hayatın her alanında kendine yer bulabiliyordu.
Önce kadına oluşturulan cam tavanları yeniden yok etmeliyiz.
Kadının üzerinde oluşturulan baskıyı, kadına şiddeti gerek temel hak ve
özgürlüklerin sağlanmasıyla gerek eğitimle önlemeliyiz. Ülkemizde kadına şiddet
%1400 artmış durumda. Taciz, tecavüz ve iş yerinde mobbing gibi sorunlarımız
var. Televizyonda alkol, tütün gibi maddeler sağlığa sakıncalı olduğu
gerekçesiyle sansüre uğrayıp gösterilmezken şiddet, tecavüz, aldatma gibi
sahneler adeta teşvik ediliyor. Bir yasak konacaksa kadına, cinsiyet eşitliğine
şaşı bakan anlayışa koyulmalı. Ayrıca sadece uluslararası sözleşmelerin
uygulanmasını sağlamak yeterli olmayacaktır. Bunun için kadın hak savunuculuğu
alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının güçlü bir iradeyle örgütlenmesini
sağlamak gerekiyor.
HEDEF: GÜÇLÜ, ÖZGÜR
VE MUTLU BİR NESİL
Çocukların okul öncesi eğitimle kazanacağı yetiler
hayatlarının tümünü etkilemekte. Güçlü, özgür ve mutlu bireylerin yetişmesi,
çağdaş ailelerin oluşması demek. Burada yerel yönetimlerimize çok iş düşüyor.
Kadının aktif iş hayatına devam edebilmesini sağlayacak tedbirleri almamız
gerekiyor. Belediyelerimiz bu ihtiyacı görerek bu alandaki eksikliklerin
giderilmesi için çalışmalar başlattı.
Son 17 yılda hükümet değişimi olmadı. Cumhuriyet Halk
Partisi’nin bu değişimi gerçekleştirmesi için en çok neye ihtiyacı var? Ayrıca
son seçimler baz alındığında Türkiye’de bir değişim olacağını düşünüyor
musunuz?
Değişim hayatın her alanında, her noktasında daimi olarak
gerçekleşiyor. Tek değişmeyen şey değişimin kendisi. Ancak değişimi
gerçekleştirmek iyi bir öngörü, çelik gibi bir sabır, insanca, hakça bir düzeni
inşa etmek için mücadele etmekten geçiyor. Son seçimlerden sonra Cumhuriyet
Halk Partisi, Türkiye’nin sesi ve nefesi oldu. Yurttaşlarımızın %65’i yeniden
sosyal demokrasiyle yönetilen CHP belediyeciliğiyle tanıştı. Geçmişte
söylediğimiz gibi kimsesizlerin kimsesi, sessizlerin sesi olmaya geldik.
İnanıyorum ki, yerel yönetimlerimizin başarısıyla beş yıl içinde partimizin oyu
%40’ın üzerinde olacaktır.
DÜNYA YENİ SİYASET
DÜZENİNE HAZIRLANIYOR
Ayrıca şunu da belirtmek isterim. Dünya siyasi argümanları
yeniden tanımlıyor. Siyasetteki yeni argümanları yeni enstrümanlarla
buluşturursak başarılı olabiliriz. Şunu bilelim ki, lider sultaları çökecek
artık. Dünya uyum ve kollektif birlikteliklerin hakim olduğu yeni siyaset
düzenine geçiyor. Bu uzlaşmacı, birlikte düşünen, katılımcı siyaset çağını
yakalamazsak yok olmaya mahkum olacağız. Hem iç siyasette hem de diplomaside.
Neslimizin gerçekleriyle bütünleşeceğiz. Hedef 2023 diyorlar. Bu hedef güzel.
Ama sosyal demokrasiyle güzel. Bilelim ki 2023’te Cumhuriyetin onuncu yılında
olduğu gibi 15 milyon genç yaratacağız ve onlar bu yeni siyaset argümanlarının
arayışı içinde olacaklar. O yüzden ülkemizde siyasette, iş hayatında ve sanatta
daha fazla gençlerin hakim olduğu ve kollektif uyum içinde çalışan insanların
Türkiyesini yaşayacağız. Barış içinde, huzurla ve özgürlükle. Sadece kendi
yaşam tarzlarına değil doğaya, yeşile, hayvanlara saygı duyan duyarlı ve bir
arada yaşamak isteyen bir nesil bizleri bekliyor.
TEK ADAMLA DEĞİL
ORTAK AKILLA YÖNETİM
Türkiye’deki yerel yönetim süreçlerinin değişmesiyle birlikte de görebileceğimiz gibi halka daha yakın, tek adam rejimine ve onun iki dudağından çıkacak kararlarla değil ortak akla inanan, siyaseti şeffaflıkla yapan, projelerde biraraya gelerek birbirleriyle yardımlaşan, danışan belediye başkanlarını görüyorlar. Onlarla büyüyecek bir nesil de geliyor. Biliyoruz ki Cumhuriyetin kazanımlarıyla her şey çok güzel olacak. Cumhuriyetimizin 96. yılını bir kez daha kutluyorum.
Donanımlı örgūtçū yapısıyla Çağrı başkanımız konak ilçe dışında da çok gūzel projelere imza atacağına eminim.yeniden ilçe başkanlıgı için kendisinin her zaman yanındayım.