Çiğdem CANPOLAT - Erken yaşlarda bireysel olarak gönüllülük esasına dayalı çalışmalar yapmış olan Tülin Kesiktaş Eraslan’ın birçok manevi kızı bulunuyor. Çalışmalarında genellikle hedef kitlesi kız çocukları ve kadınlar oluyor. Talihsiz bir olay yaşayan Eraslan, bir tanıdığının 13-14 yaşlarında ensest ilişki kurbanı olduğunu öğreniyor. O günden itibaren hayatına, kendisinin ifadesiyle, “Ben bu konuda, konumum ve statüm ne olursa olsun çalışacağım” diyerek devam ediyor. Sivil Toplum Örgütüne katılmak için araştırmalar yapan Eraslan, 2008 yılında okuduğu üniversite de İzmir Şube kuruculuğunu Prof. Dr. olan Berran Öztürk’ün yaptığı Türk Üniversiteli Kadınlar Derneğine üye oluyor. 2014 yılında ise Öztürk’ün kurduğu derneğin başkanı oluyor. Bir yıl sonra kadınlar yararına çalışan sivil toplum örgütlerinden oluşan İzmir Kadın Kuruluşları Birliğinin de başkanı seçiliyor. En son 44 sivil toplum örgütünün başkanlarının başkanı oluyor.
Şimdi ise gençlerden oluşan bir ‘Genç Eşitlik Platformu’ kuran Tülin Kesiktaş Eraslan, gazetemiz oncusehir.com’a platformun kurulma amacını ve çalışmalarını anlattı.
“İKKB İLE 100 OKULDA
10 BİN KADINA EĞİTİM VERDİK”
Genç Eşitlik Platformu Kurucu Başkanı Tülin Kesiktaş Eraslan, emsal teşkil eden çalışmalarını anlatarak, “44 sivil toplum örgütüyle ortak bir projede bulaşabilir miyiz?” çabası içerisine girdik. En sonunda İzmir Valiliği ve Proje Etüt Müdürlüğüyle beraber 24 sivil toplum örgütü Türkiye’nin en büyük STK STK ve kamu STK işbirliğini gerçekleştirdik. 100 okulda 10 bin kadına eğitim verdik. Kadına şiddet, kadın hakları, aile içi iletişim, kadının güçlenmesi ve kadın sağlığı konularında eğitimler verdik. Sahada olmamız gerekiyordu. Panel ve salon toplantılarından çıkıp sahada olmalıyız diye düşünüyordum. Çünkü gelen kitle zaten farkındalığı yüksek dinleyicilerden oluşuyor. Asıl bizim sahada olmamız ve dilimizi birçok kadının anlayabileceği şekilde yalın sade bir ifadeye dönüştürerek onlarla iç içe olmamız gerektiğini düşünüyorum. Şehirli kadının da sorunu şiddet, ev hanımın da sorunu şiddet, köyde çalışan kadının da sorunu şiddet. Bunların ortak paydası ‘kadın’. Kadın sorunları siyaset üstü bir sorundur. Etnik köken, dil, din, ırk üstü bir sorundur. O yüzden hepimizin birleşmesi lazım. Bu dokunuş, evde oturan kadınlara çok iyi geldi. Bize de iyi geldi, kardeşiz mesajı verdik. Gerçekten ondan sonra çok fazla şiddet, cinsel istismar ihbarları aldık. Onlara gerek psikolojik, gerekse hukuki hizmet desteği vererek çözüme ulaşmasını sağladık” dedi.
“TÜRKİYE’DE ÖFKESİNİ KONTROL ALTINA ALAMAYAN BİR ERKEK TERÖRÜ VAR”
Yapılan çalışmalara gençlerin de katılması gerektiğine inandığını belirten Tülin Kesiktaş Eraslan, “Çünkü kadına şiddet tümüyle eril zihniyetin eril erkini kaybetmemesi nedeniyle agresifleşip daha sonrada bu gücünü başka bir cins üzerinde kullanarak şiddete dönüştürmesiyle oluşan kötü bir dönüşüm. Bunu nasıl yenebiliriz? Yıllarca kadınları eğitince, eskiden sorumluluklarım diyen kadın şimdi haklarım demeye başlayınca daha çok şiddete maruz kaldılar. Yanlış giden bir şeyler var diye düşündüm ve o nokta da erkekleri eğitmemiz gerektiğine inandım. Çünkü Türkiye’de kadına şiddet sorunu yok, Türkiye’de öfkesini kontrol altına alamayan bir erkek terörü var. Böyle düşündüğünüzde eğitilmesi gereken kişilerin erkekler olduğunu görüyorsunuz ” ifadelerini kullandı.
“3 ERKEK ÖĞRENCİ,
KADINI VE KADIN SORUNLARINI ANLATTI”
“Bundan yola çıkarak çok önemsediğim için genç kitleyi de bu işin içine dahil etmek istedim” diyen Eraslan , “Geçen sene Demokrasi Üniversitesi Kadın Çalışmaları ve Uygulama Merkezi’nin danışma üyesiydim. Merkezin Başkanı Prof. Dr. Bedriye Asımgil, “Birlikte 8 Mart’ta bir farkındalık yaratalım” dedi. Bende kendisine “Hep kadınlar konuşuyor, bizlerin yerine lütfen 3 erkek öğrenciyi çalıştıralım, kadın istihdamını, cam tavan sendromunu, erken yaş evliklerini ve kadın olmanın dayanılmaz ağırlığını çalışsınlar” dedim. Kendi dilleri ve algılarıyla kadını anlatmalarını istedik. Böyle bir panel gerçekleştirdik ve muhteşem bir panel oldu. 3 erkek öğrenci, kadını ve kadın sorunlarını kendi görüşleriyle ailelerinde, çevrelerinden örneklerden yola çıkarak anlattılar. Salon çok etkilendi. Gençlere görev verdiğimizde bunu öğrenirken öğrendiler. Onlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini araştırarak sahada deneyimlediler” açıklamalarında bulundu.
“TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ YANLIŞ ANLATILIYOR VE YANLIŞ ALGILANIYOR”
Oradan çıkan fikirle Genç Eşitlik Platformunu kurduğunu söyleyen Tülin Kesiktaş Eraslan, “Bizim bütün hedefimiz toplumsal cinsiyet eşitliğini anlatmaktır. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği yanlış anlatılıyor ve yanlış algılanıyor. Toplumsal cinsiyet eğitliği deyince içeriğini bilmeyenler tarafından saptırılıyor. Erkeğin rolleri ile kadınsılaştırılması anlamında değil; biz burada anayasa ve sosyal yaşam alanında eşitlikten bahsediyoruz. Kadın ve erkek çalışıyorsa, ikisi eve geldiğinde erkek kumandayı alıp televizyon karşısında oturmamalı. Beraber mutfağa girmeliler ya da iş bölümü yapmalılar. Biz hayata katılmanın ve zihniyetin eşitliğinin derdindeyiz. Bunu yapabilmek içinde öncelikle erkekleri bilinçlendirmemiz gerekiyor” dedi.
“GENÇLERLE ÇIKTIĞIMIZ
YOLDA…”
Genç Eşitlik Platformu’nun yaptığı çalışma ve etkinlikleri anlatan Eraslan, “Gençlerle çıktığımız yolda her hafta cumartesi günü etkinlikler yapıyoruz. Kurum içi eğitimlerimiz var. Daha sonra çok değerli hocalardan eğitimler alıyoruz. Bilinçlendirdiğimiz gençleri sahada, kendi yaşdaşlarına, kahvehanelerdeki erkeklere, okullardaki erkek velilere eğitimlere ve sohbetlere göndereceğiz. Herkese bir görev verdik. Bu gençler İzmir’deki üniversiteleri kazanmış, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelen gençler. Mesela Ağrılı bir gencimiz var. Annesinden ve köydeki kadınlardan yola çıkarak erken yaş evliliklerini anlattı ve sahada röportajlar yaptı. Hakan adlı öğrencimiz kadın neden siyasette karar mekanizmalarında olamıyor, onları anlattı. Verdiğimiz bu görevleri yazdılar, sahada deneyimlediler. Gençler, kendi dilleri ve algılarıyla bu sorunu nasıl çözecekler, nasıl katkıda bulunacaklarını şu an sahada her yere anlatıyorlar. Her gittikleri yerde sadece toplumsal cinsiyet eşitliğini değil, ülkemizin çok özlediği duruşuyla doğaya sahip çıkan, saygılı,hayvanları koruyan bir rol gençlik profili çiziyorlar. Kendimizi yavaş yavaş sahada gösteriyoruz. Umudumuz gençlerde bu dönüşümü ancak gençleri bilinçlendirerek yapabiliriz. 21. yüzyılda hala anayasada tanımlanmasına rağmen eşit yaşam hakkına kavuşmanın mücadelesini yapıyoruz” diye konuştu.