Geceden tam kapamadığı perdeden sızan güneş ışığı ile uyandı.
Yarım bıraktığı üstü tozlu kahvesinden bir yudum alıp sigarasını yaktı.
Camı açtı, dökülen yaprakların sürüklenişini izledi.
Yağmur yağdığında yapraklar kendini besleyemez, yağmur suyu kökte biriken sulardan dallara, yapraklara ulaşırdı.
Suyunu köke gönderen yaprağın ağaçtan umarsızca kopuşuna; ağacın sessiz kalmasına içerlemeden kopup giden yaprağın hikâyesi de buydu.
Perdeyi çekti, sigarasını kül tablasına bastırırken, yaprağı kınadı.
Kimsenin haberi olmadı.