Dün bir yakınımın cenazesine katıldım. Bir cenazenin başına
gelmeyecek derecede olaylara şahit oldum.
Cenaze aracının gelmesi için 188’i aramamızı söylediler. Aradık, geldiler.
İlk sorun burada başladı…
Cenazenin araca taşınması ise bize, “Cenazeyi bir battaniye veya kilimin içine koyun. Her biriniz bir taraftan tutarak indirin” dediler.
Sonradan aklıma geldi, “Daha öncede cenazelere katılmıştık. Cenazenin araca bindirilmesi için çantalar oluyordu” dedim.
Bize araçta olduğunu söylediler. Bunu neden vermediklerini söylediğimde ise araçta o çantalardan birkaç tane olduğuna şahit oldum.
Düşünebiliyor musunuz, araçta olan cenaze taşıma çantasını bile vermeye gerek görmüyorlar.
Neyse öyle böyle aldık o çantayı, cenazeyi araca bindirdik.
Yamanlar’daki Haci Muhammed Camisi’nde salah verildi.
Cenazeyi Doğançay Mezarlığına defnedileceği söylenmişti. Orada da cenaze namazı kılınacaktı.
Cenaze Doğançay Mezarlığına gitti, yıkandı.
Sonra ne dense beğenirsiniz, “Cenazenizi buraya defnedemezsiniz.”
Nedenini sorduğumuzda ise, adrese dayalı definlerin gerçekleştiğini öğrendik.
Durum böyle olunca biz hemen mezarlık aramaya başladık.
En son Menemen’de bulunan Koyundere Mezarlığında yer bulundu.
Bu arada cenaze yıkandı ve araca bindirilmişti.
Bu seferde bize, “mezar hazır değil, kazılı mezarlar yok orada” dendi.
Cenaze aracı yola çıkmıştı, tekrar geri dönüp saatlerce bekledi.
Öğle namazında kalkması gereken cenaze öğle namazına yetişmedi.
Biz Menemen’deki mezarlığa geçtik, mezar kazma işlemlerini takip ettik.
Daha cenaze gelmeden önce iki tane İzmir Büyükşehir Belediye personeli, cenaze sahibinin yanına giderek bir şeyler anlatıyorlar.
Ellerinde de iki poşet…
“Koronavirüs ölümlerinde mezara biz indiriyoruz. Bu kıyafetleri giymemiz gerekiyor.”
Poşette de bahsettikleri kıyafetler var.
El altından o kıyafetlerin ücretini istiyorlar yani.
Bende kendilerine ölünün koronavirüs olmadığını ifade ettim.
Onlar ise kendilerine öyle talimat geldiğini beyan ederek o zaman cenazeyi indirmemiz gerektiğini söylediler.
Cenaze ortamında elimizden geldiğince gerilmeden hareket etmemizi istemiyorlarmış gibi bir tavır içerisinde olmaları da ayrı bir durumdu.
“Cenazemizi biz indiririz” diyerek sakin kalmaya çalıştık.
Bunu da böyle çözdük ama baktık mezarlıkta bir tuvalet ve mescid bile yok.
Cenazeyi kaldırana kadar yaşadıklarımızı gözümden geçirdim de gerçekten ölmek bile suç olmuş bu ülkede.
Üst düzey bir yakının yoksa cenazeni bile defnetmen zor. Ne verdiğin vakitte defnedilirsin ne de istediğin mezarlıkta.
Oradaki para olaylarını hiç saymıyorum.
Daha önce de bu konuda başka kişilerden de şikayetler almıştım.
Tavsiyem, daha önceden mezar yeri ayarlamanız.
Yoksa bu şartlarda cenazeniz köyünüze gider.
Siyasetten birileri vefat ettiğinde cenazelerinde, belediyelerden 3-4 ikram aracı bulunuyor. Ama bu vatandaşa gelince hiçbir şey yok.
Bence bu tür araçların her cenazeye tahsis edilmesi gerektiği kanaatindeyim.