Malum Cumhuriyet Halk Partisinin delege seçimleri İzmir’de tüm hızıyla devam ediyor.
İşimiz gereği biz de bu seçimleri yakından izliyoruz.
Geçenlerde yine bir delege seçimini izliyor ve partililerin, vatandaşların görüşlerini alıyordum.
Orada bir diyaloga şahit oldum. Partilinin biri arkadaşına delege seçimlerinin yapılış yöntem ve tarzıyla demokratik olmadığını anlatıyordu.
Örgüt delegeyi seçiyor ama özgür iradesiyle mi örgüt delegeyi seçiyor? Delege seçildikten sonra delege ağaları devreye giriyor.
Delege ağaları kendi çıkarları doğrultusunda başkan adaylarıyla pazarlıklara başlıyor. Pazarlıklar sonucu en iyi vaatleri veren yada koltuk vaat edenle anlaşıyor. Yani örgütün iradesini delege ağalarının çıkarlarına kurban gidiyor. Çünkü bu pazarlıklar sonucu örgütün hiç istemediği birisi pat diye kongrede başkan olarak karşılarına çıkabiliyor.
Buna da demokrasi diyoruz!
Demokrasi nerede, özgür irade bunun neresinde?
Biri yada birleri bir koltuk uğruna insanların iradesini satıyor.
Söz CHP’den açıldı ama bu sorun CHP ile sınırlı bir sorun değil. Maalesef tüm siyasi partilerin sorunu. Adına siz ister örgüt deyin, ister teşkilat; tüm partilerin tabanı, üyeleri bu seçim sisteminden mustariptir.
Herkes, üyenin özgür iradesinin tecelli etmesi için ilçe başkanının delegeler tarafından değil parti üyeleri tarafında seçilmesi gerektiğini söylüyor.
Bu seçim sistemi sadece siyasi partilerde değil esnaf odalarında, ticaret odalarında, borsalarda, birliklerde hep böyle…
Artık bu anti demokratik seçim sisteminin rafa kaldırılma zamanı geldi de geçiyor.
Üye ne zaman başkan yada yönetim kurulunda görmek istediği kişilere doğrudan o verirse o zaman özgür iradesi tecilli etmiş olacak. İşte o zaman yapılan işin adına seçim ve demokrasi yakıştırması yapabileceğiz.
Neden üye delegeyi, delege başkanı seçiyor?
Bırakın üye kendisi istediği başkanı seçsin, arada birileri de komisyonculuk yapıp işi siyaset rantına çevirmesin…