Televizyonda TBMM Genel Kurulunu izlerken kendimde utandım.
Kimleri kendimize vekil seçmişiz, diye hayıflandım.
Çünkü bunların yaptıklarını-ettiklerini inanın 6 yaşındaki çocuklar yapmaya, söylemeye imtina eder. Milletvekili diye seçip meclise gönderdiğimiz bazı kişiler, TBMM Genel Kurulunda bir birlerine ‘namusuz, şerefsiz, alçak’ gibi en ağır ifadeleri kullanıyorlar.
Daha doğrusu sokakta çocukların bile kullanmaktan imtina edip utandıkları şeyleri Sayın vekillerimiz hiç utanmadan, sıkılmadan yapıyorlar.
Birbirlerine aşağılayıcı laflar sarf etmekten çekinmiyorlar. Bir vatandaş olarak çok üzüldüm, bunların öyle olduğuna değil de bunları nasıl seçtiğimize üzüldüm.
Çünkü bu karakterdeki kişilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin birer milletvekili olmamalıydı. ‘Namussuzlukların, şerefsizliklerin, eşekliklerin’ adeta havada uçuştuğu yer ne yazı ki TBMM idi ve bu beni çok üzdü.
En sonunda da kendi yaptıklarında utanmadan, ilk öğretim öğretmeni gibi ‘meclisi yönetmeyin’ diye Meclis Başkan Vekiline seslenen vekil, kendine bakmıyor; öğretmenleri küçümseyerek kendi kavgalarına devam ediyor.
Hiç düşünmüyor ki bu ülkedeki cumhurbaşkanlarını, başbakanları, genel kurmay başkanlarını, yüksek yargı başkanlarını da bu ülkeye Nobel ödülü getiren Aziz Sancar’ı da ve daha nice değerli insanı da yetiştiren o öğretmenlerdir.
Sanırım sayın vekilim bunların hiç birinin farkında değil. Belki de o hayatında hiç öğretmenle tanışmadı!