Eylül'dü gelen doğanın tabloya yansıması, sarının ahenkli güzelliği…
Bitiş değil başlangıcın ayıydı Eylül. Ne çok hüzün yüklediniz oda diğerleri gibi bir mevsimdi.
Muazzam bir manzara hepimizin hayran kalıp yine her şeyi ona yüklediğimiz Eylül'dü işte…
Eylül hüzün ayı falan değil azizim…
Kışlık hazırlıkların başladığı salçalar, bulgurlar, tarhanalar ve kak (meyve kuruları) şu aralar çoğumuzun balkonunu süslediği fasulye biber patlıcan kuruları, havalar soğuyunca yapılan kuru dolmalar nasıl hora geçer dimi…
Servis tabağında görünce yüzümüz güler. Bunlar hep Eylül’ün güzelliği…
Serin mis gibi bir hava, sakin dinlenmeye çekilmiş bir doğa ve düzen ayıdır Eylül.
Okulların açılışı, tatil dönüşü rutin yaşama geri dönüştür. Her şeyin eski düzenine dönmesidir Eylül...
Çayın, kahvenin mis gibi toprak kokusu eşliğinde içilmesidir Eylül...
Yeniden doğuşun varoluşa hazırlığıdır Eylül...
Kim demiş hazan, hüzün diye…
Şairlerin ilham mevsimidir Eylül... Kaç şiir okuduk Eylül’le ilgili değil mi?
Şarkılar, güfteler, besteler, hüzzam eserler Eylül’de gelir...
Herkes Eylül’de geliyormuş, sen Ekim’de gel dediğimiz her mevsim güzel…
Lakin Eylül bir başka güzel...
Ben sarıyı Eylül’e yakıştırdım. Yağmuru, o hafif esen meltemiyle hoş geldin Eylül...
Bol kitaplar, diziler ile uzun gecelerin başlangıcı ‘Çay mı kahve mi?’ dediğimiz ve mis gibi çorba kokularının tüttüğü güzel vakitleriniz olsun.