Ülkemizdeki sendikaların yapıp-ettiklerini gördükçe gerçek sendikacılığın ne olduğu sanırım toplum olarak unutmaya başladık.
Çünkü asli görev alanlarının o kadar dışında dolaşıyorlar ki, insan ister istemez sorgulamaya başlıyor. Bu sendikaların kuruluş amacı nedir, ne değildir diye…
Sendikaların görevi nedir?
Normal şartlarda, bütün dünyanın bildiği şekli ile sendikalar; üyelerinin ücretleri, çalışma şartları, ekonomik ve sosyal pozisyonlarını geliştirme amacı güden kuruluşlardır.
Hatta işe biraz daha kitabi olarak bakacak olursak; 6 ana görev alanları var. Bunlar:
1 - Sendikalar çalışanların sosyal, kültürel ve mesleki hak ve çıkarlarını her yerde gözetip korumayı ve geliştirmeyi amaç edinir
2 - Kamu hizmetlerinin daha verimli ve vatandaşa daha düzenli şekilde uygulanması için gerekli araştırmaları yapar, araştırma ve gözlemlere dayalı raporlar hazırlar ve raporları gerekli makam ve kurumlara sunarak eksiklikleri veya önerilerini bildirirler.
3 - Sendikalar üye işçilerinin adına haklarını savunmak ve geliştirmek için toplu olarak görüşme ve toplantılara katılma, toplantılarda işçiler adına görüş ve hak talep etme ve karar alma yetkilerine sahiptir. Bu yetki ile hak ve çıkarları daha verimli, hızlı ve düzenli şekilde savunur.
4 - Sendikalar üyelerinin ve üyelerin ailelerinin faydalanmaları amacıyla spor salonları, kütüphaneler, dinlenme tesisleri, eğitim tesisleri ve sağlık tesisleri kurar.
5 - Sendikalar yardımlaşma sandıkları ve fonları kurar ve bu fon ve sandıkları yönetir.
6 - Kurulan sandık ve yardım fonunu gerekli zamanlarda kullanma hakkına sahiptir.
Sendika ve konfederasyonların görevleri yasa olarak düzenlenmiş ve uygulanmaktadır. Bu görevler kamu ve özel sektör için hemen hemen birbirine yakın ya da aynıdır.
Fakat gel gör ki, ülkemizde sendikaların çoğu kendi görev ve yetkilerini bırakıp tamamen siyasi alanda ve siyasi amaçlarla hareket ediyorlar.
Çoğu sendikacı bu makamları, işçilerin hak ve hukuk mücadelesi yerine kendi şahsi siyasi beklenti ve çıkarları doğrultusunda kullanmaktadır.
Ve her nedense ağırlıklı olarak sendika başkanları mutlaka seçimlerde aday adayı veya aday listelerinde kendilerine yer kapmaktadırlar.
Sendikaların işçinin hakları için eylem yapmaları kadar doğal bir şey yok. Ama bakıyorum hak isteme yerine her dönem de yönetim istifa, hükümet istifa sloganların atıldığı hepiniz duymuşsunuzdur.
Hükümeti veya belediye başkanlarını istifaya çağırmak, hem de yerli yersiz bir sürü farklı bahane ile her seferinde aynı sonuca varmak, biraz garip değil mi?
Hatta geçmişte belediye başkanlarını istifaya çağıran sendika başkanlarının bugün o belediye başkanının mensup olduğu partide vekillik yaptığını biliyorum.
Yani demem o ki, lütfen her kurum kendi görev alanına çekilsin. Herkes kendisine yasal olarak tanımlanan alanda görev ve sorumluluk üstlensin.
Siyasete hevesi olan da gidip istediği partiden aday adayı olsun, er meydanına çıksın, halkta bir karşılığı varsa istediği siyasi koltuğu hedeflesin.
Sonra da gelip gidip, ‘bu ülkede neden sendikalara katılım düşük’ diye kimse ahkam kesmesin….