Herkes barış diyor, demokrasi diyor, özgürlük diyor. Ama bakıyorum herkesin barış, demokrasi, özgürlük bakışları çok farklı…
Birilerine göre barış; sokakları savaş alanına çevirmek, özgürlük ise sadece kendileri gibi düşünenler için…
Demokrasi ise azınlığın çoğunluğa hükmetmesi olarak algılanıyor.
Birilerine göre barış; silahla demokrasi şiddetle, özgürlükse sadece kendilerinin çizdiği sınırlar kadar…
Yani dediklerinin dışına çıktın mı infaz edilirlirsin.
Bir kesime göre de kimsenin kimseye karışmadığı dini, dili, rengi ne olursa olsun; herkesin kardeşçe daha doğrusu insanın insanca yaşaması; azınlığın çoğunluğa saygı gösterdiği; çoğunluğun da azınlığın haklarına saygı duyduğu; kimsenin bir başkasının yaşam tarzına karışmadığı; başkasının özgürlüğünün başladığı yerde kendisinin özgürlüğünün bittiğini anlayanlardır.
Başka bir kesim de hiç bir plan projesi olmayan, sadece ortamdan kendine pay çıkaranlar.
Bir de sosyal medyadaki teröristler var, onlar da sözde barış, demokrasi ve özgürlük savunuculuğu yapıyorlar.
Ama barış derken ölümden şiddetten yana özgürlükten söz ederken başkalarının yaşam haklarını gasp ediyor, başkalarının ölümüne sevinip mutlu olanlar.
Bir genç sosyal medya sayfasında bu tipleri çok güzel tarif etmiş; “öldürüyorsunn savaş çıkarıyonsun barış diyorsun, hırsızlık yapıyorsun özgürlük diyorsun her tür pisliği yapıyorsun sonra insan hakları diyorsun” demiş.
Bakıyorum bu kardeşime hak vermemek elde değil.
İnsanın kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi bir başkasına yapmadığı zaman sorun kalmaz.
İşte o zaman herkes özgürce barış ve demokrasinin olduğu insanca bir ortamda yaşamaya başlar.