En kötüsü bu dedikçe yenisi eklenmeye devam ediyor…
Her gün gözümüzü açtığımızda yeni bir skandal ile uyanmaya devam ediyoruz.
Her seferinde acaba bundan da kötüsünü görecek miyiz? En kötüsü bu galiba diye kendi kendimize sormuşluğumuz mutlaka olmuştur.
Ancak bu seferki gerçekten kan donduran düzeyde…
Savcı tehdidi, devletten yalan operasyonlarla para alma ve yeni doğan minicik yavrularımızın para için öldürülmesi…
Gerçekten belki de hayatım boyunca yazdığım ve yazacağım en zor yazılardan biri bu olacak. Ancak bu konuda artık bir şeyler yazılmalı ve bazı sözler kullanılmalı.
Ancak hepsinden önce şunu bir sormalıyız. Nedir bu ‘ÖZEL HASTANE’ ? Neden var bu ‘ÖZEL HASTANE’ ?
Hastanelerin amacını hepimiz biliriz. En temel anlatım ile insanların sağlıklı yaşamlarını sürdürebilmek ve en temel hakkı olan yaşama hakkını sağlamak amacıyla belirli eğitim ve birikime sahip kişilerin hizmet vererek bu imkanları sağladığı yapılardı.
Belki çok basit bir anlatım gibi görünebilir ancak en temel özelliği ‘YAŞAMA HAKKI’nın sağlanmasıdır. Bu hakkı bazı hukuk kaynaklarında doğum ile başlarken bazı kaynaklarda ise doğumun başlangıcı olan döllenme ile başlar…
Ancak ne olursa olsun ana temel konusu yaşama hakkıdır.
Bunu sağlayacak en temel birim ise hastaneler veya hekimlerdir. Geçmişten günümüze bir çok farklı isimle anılmaları olmuştur. İlker kabilelerden günümüzün en gelişmiş ülkelerine kadar bir çok farklı isim ve yöntemleri olmuştur.
Dünyada devletleşme anlayışının başlaması ile birlikte topluluklar halinde yaşayan insanlarda sağlık hizmetleri bir çok ülkede devlet tarafından temel hak olarak karşılanır.
Ülkemiz de devlet tarafından sağlık sisteminin karşılandığı ülkelerden biridir.
Şimdiye kadar anlattıklarım sizi biraz sıkmış olabilir ancak asıl konuya girmeden önce bu kısa özeti geçmek zorundaydım. Şimdi ise asıl konumuza girelim. Nedir bu ÖZEL HASTANE sistemi?
Devletin vatandaşlardan aldığı vergiler ile sağlık sistemini karşıladığını bilinirken uzun yıllardır bu sistemin kötüleştiği aşikar.
Peki kötüleşme neyden kaynaklandı?
Açık yüreklilikle bu soruya cevap vermenizi sizden isteyerek sorunun cevabını sizlere bırakıyorum.
Sağlık sisteminde yaşanan liyakatsizlik, liyakatli sağlıkçıların barındırılmaması ve tabii ki sermaye tüccarlarının bu denize girmesi…
Bugün size çokça soru sorup düşünmenizi isteyeceğim.
Bu sorularımdan bir tanesi de milyarlarca lirası olan belki trilyonları olan iş insanları neden insanlığın var oluşundan bu yana en temel hak olan yaşatma görevini üstlenmek ister?
Gerçekten çok iyi kalpli insanlar sanırım bu iş dünyası…
Ama işin maalesef ki farklı bir boyutu var.
Sayın okuyucu… Senin, sevdiklerinin, sevmediklerinin, komşunun ya da tanımadığın kişilerin yaşamı artık bazı sermayeler için sadece ‘keş para’ karşılığına gelmekte.
Peki bu nasıl oluyor? Yani tamamen ‘ücretsiz’ bir sağlık sistemi olan, devlet hastanelerinin yer aldığı ülkemizde neden insanlar özel hastaneleri tercih ederek, HASTA OLAN İNSANLAR MÜŞTERİ haline dönüşüyor?
Peki neden insanlar müşteri haline dönüşüyor?
Sorunun cevabı basit: Çünkü sağlık artık temel hizmetin ötesinde bir ekonomiye dönüştü.
Tarihe yine dönecek olursak bilim insanlarının buldukları ilaçları toplum adına ücretsiz paylaştığını hatırlarız. Ancak şimdi durum nasıl?
Çok uzağa gitmeden dünyanın gördüğü en büyük salgınlar arasında yer alan Coronavirüs döneminde ilaç firmalarının aşı üretimi için harcadığı ve bunları satarak kazandığı para herkesin malumu. Koca koca ülkeler birkaç ilaç firması karşısında boyun eğerek insan hayatı için ilaç pazarlığına girmişti…
Hal böyleyken hastane açan siyasiler, hastanesi olduğu için siyasete girenler, yatırımını hastanelere yapanlar… Yani para kazanmak için yaşama hakkı görevini üstlenmek isteyen bazı kişiler git gide artmış durumda.
Geçmişte 1-2 tane olan özel hastanelerin artık sayıları o kadar arttı ki, gıda sektöründe gördüğümüz DÖNER ALANA AYRAN BEDAVA sloganları sağlıkta ŞU TAHLİLLERİ YAPARSANIZ MR ÜCRETİZ sloganları ile yer değiştirdi.
Evet, yanlış duymuyorsunuz. Bazı özel hastaneler birbirlerinden MÜŞTERİ yani sizi çalabilmek adına KAMPANYA başlatır hale geldi. Reklam panolarında boy boy ünlü isimlerin yer aldığı, medyada haberlerin çıkarıldığı özel hastane ya da ÖZEL DARPANELER her geçen gün arttıkça arttı.
Peki vatandaşlar buraya yönelebildi mi?
İşte işin asıl üzücü kısmı burada patlak verdi.
Ülkemizdeki ekonomik gelir farklılıklarını hepimiz biliriz. Geçmişte pastanın büyük kısmı orta direk dediğimiz kesimdeyken, şimdi ise bu pasta biraz değişti. Ülke genelinde zengin ve alt gelir grubuna sahip kişi sayısı artarken orta direkt dayanamadı ve bir çoğu dar gelirli gruba kaynadı.
Bunu neden anlatıyorsunuz konumuzla ne ilgilisi var diyebilirsiniz. Ancak tam da konu buradan başlıyor. Dar gelirli vatandaşların artması, orta direğin yok oluşu ve üst gelir tabakasının daralması ile ülkemizde ÖZEL HASTANELERE ilgi azaldı.
Bu azalma sonrası yöneticilerimizin aklına dahiyane bir fikir gelir ve hikaye burada başlar…
Devlet hastanelerinden özel hastanelere sevk sonrası alınan ücret bazı iştahlar kabartır.
Bu pis ve leş pazarlık süreci başlar!
Resmen devletten para almak için yeni doğmuş bebeklerin canlarını hiçe sayan bir çete üremiş. Üstüne bu duruma o kadar alışmışlar ki o iğrenç mesajlaşmalar yaşanmış.
Bu pazarlıkta yürekli bir savcının vatanını ve milletini ailesinin ve kendisinin canı pahasına öne koyması ile Türkiye kamuoyuna yansıdı.
Kesinlikle ve kesimlikle özel hastane ve özel okular çok iyi denetlenmeli. Çünkü sazı alan nasıl para koparırım derdine düşmüş. Ne can umurlarında ne de canan!
Bu leş soygunculara en ağır cezalar verilsin ki bu pazarlıklar yayılması!
Yani içimdeki öfkeyi nasıl dindiririm bilmiyorum ama 4,5 MİLYAR YAŞINDA DÜNYA BÖYLE BİR REZALET GÖRMEMİŞTİR!