Ak Parti İzmir’de kongrelere başlarken bazı ilçelerin mevcut ilçe başkanlarıyla yola devam edeceği, bazılarında da ise gidilecek kongre ile değişim öngörüldüğünü biliniyor.
İşte değişim istenilen ilçeler için de bir temayül süreci başladı, kim ilçeler temayül yoklamalarını yaptı, kimileri de yapacak.
Ak Partide yıllardır tüm kongrelerden önce ve milletvekili adayları belirlenmesinde temayül yoklaması yapılıyor. Temayül yoklaması yapılması demokratik bir tavır. Ancak her ne hikmetse bu temayül yoklamalarının sonuçlarını kimse görmez.
Yapılan temayül yoklamalarının sonuçları bir torbaya doldurulur ve Genel Merkeze gönderilir diye söylenir ve böyle bilinir.
Benim aklımda yine deli sorular, ya gerçekten de bu temayül sonuçları Genel Merkeze gidiyor mu? Gidiyorsa sonuçları ne zaman açıklanıyor ve kim kaç oy alıyor?
Neden temayül yoklaması yapılan ilçede veya ilde o günün akşamı sonuçlar açıklanmıyor?
Bazen diyorum acaba temayül yoklaması sadece teşkilatın gazını almak için göstermelik mi yapılıyor?
Çünkü bugüne kadar temayülde en yüksek oyu alanın doğrudan aday gösterilmediğini biliyoruz. Daha önce milletvekili adayları için yapılan temayül yoklamasında birinci çıkan adayın hiç listede yer almadığına da şahit olduk. Aksine en düşük oyu alan kişinin milletvekili olduğunu da gördük.
Bu yüzden hep merak etmişimdir; temayül yoklaması dışında hangi kriterlere bakılıyor?
İşte bu saydığım gerekçelerden dolayı şimdi teşkilat kendi arasında konuşuyor. Neler mi konuşuyor? Diyorlar ki hangi ilçede kimin başkan adayı olarak tek liste ile kongreye gideceği zaten bellidir. Bu temayüller de formaliteden yapılıyor.
Bu konuşulanlar doğruysa o zaman eskisi gibi yine ‘benim adamım, benim akrabam, sen-ben-bizim oğlan’ sistemi devam ediyorsa; bence Ak Parti önceki seçimlerden aldığından daha da düşük bir oy alır.
Çünkü partide ‘hemşericilik ve ahbap-çavuş ilişkileri almış başını gidiyor’ dedikoduları ayyuka çıkmaya başladı.
Bu dedikoduların önünü bir an önce kesmek lazım. Bunu yapmanın yolu da şudur; partiye kim ne kadar oy getir, kim ne kadar oy götürür hesabı yapılmalıdır. Teşkilatın sevdiği kişiler, teşkilatı çalıştırabilecek kişiler öncelikle etkin noktalara getirilmelidir.
Kendi koltuğunu değil memleketin menfaatini düşünecek, partiye daha fazla oyu getirmenin mücadelesini verecek isimlerin önü açılmalıdır.
Çünkü artık o eski seçim sitemi yok. Artık çok zor bir eşik var. Kazanmak için alınması gereken oy en az yüzde 50+1. Koalisyon seçeneği de yok. Bu olmadı erken seçime gidelim kolaycılığı da yok.
Ak Parti özelinde bu sözleri söylesek de aslında bütün partiler için geçerlidir.
Bu yazdıklarım zaten kendi sözlerim veya öngörülerim de değil. Bugün gidin siyaset konuşulan her yerde bu sözleri duyarsınız.
Yeni seçim sistemi; partileri kendi içlerinde demokrasiyi işletmeye zorlayacak. İlk zamanlar belki hemen adapte olmayabilirler ama orta vadede, demokrasiye büyük katkı sağlayacaktır.