CHP Bayraklı'da sular durulmuyor. Biz yazmaktan bıktık ama onlar yeni aksiyonlardan bıkmadı.
Diyeceksiniz ki bir ilçede iktidar olan yani belediyeyi elinde bulunduran bir partinin ilçe örgütünde neden bu kadar huzursuzluk olur?
Bana göre bunun cevabı zamansız hırs ve rekabettir.
Mevcut İlçe Başkanı Pınar Susmuş'un yönetimiyle konuşmadan, onların fikrini almadan bireysel olarak attığı adımlar, maalesef hem ilçe yönetiminde hem de ilçe örgütünde büyük huzursuzluklara yol açıyor.
O huzursuzluklar da artık 'küsmek', 'birbiriyle konuşmamak', 'yönetimdeki kişilerin telefonlarını açmamak' yada günlerce ilçeye uğramamak sınırını çoktan aştı; kurbanlar verilmesine neden olmaya başladı.
İlçe Sekreterliğinden alınan Kemal Kaygül elbette ilk kurban değil.
Cumhuriyet Halk Partisinde, İl Başkanlığı ve İzmir Milletvekilliği gibi ağır görevler üstlenmiş, üslubu ile partinin ve örgütün ağabeylerinden olan Selçuk Ayhan gibi bir ismi kongrede yenmek elbette Susmuş'un tek başına kazandığı bir zafer değildi.
O sürecin canlı tanıklarından biri olarak CHP Bayraklı Örgütü için çok önemli bir isim olan ve kendisi de İlçe Başkan adayları arasında ismi geçen Songül Gök'ün bu talebinden Susmuş lehine feragat etmesi, Susmuş'a omuz vermesi o zaferde çok önemli bir paya sahipti.
Ancak İlçe Başkanı seçildikten sonra Susmuş'un ilk sırtını döndüğü isim işte bu isim yani Songül Gök oldu. Nedeni bilinmez ama belki Songül Gök'ün de kendisi gibi daha önce Bayraklı Belediye Başkan Aday Adayı olmuş olması ve gelecek anlamında da hala potansiyel taşıması olarak düşünülebilir.
Susmuş'un o zaferde yine en az Songül Gök kadar hakkı olan ve kendi yönetiminde İlçe Sekreterliği yapan Kemal Kaygül'ü harcaması da uzun sürmedi.
İlçe Başkanı Susmuş'un, adeta alternatif bir belediye başkanı gibi hareket etmesi, hatta iddiaya göre anket yapar gibi kendi partisinden olan ve yeni seçilmiş belediye başkanı için örgüte 'başarılı mı değil mi' diye sorması...
Depremde dahi belediyenin çalışmalarına omuz vermek yerine yardım çalışmalarını ayrı yürütmesi, yönetimden bazı isimlerin telefonlarını dahi açmaması Kaygül'ün eleştirilerine neden olmuş.
Susmuş'un kendilerinden sadece 4 ay önce ilk kez seçimle belirlenmiş olan 24 mahalle temsilcisi ile mahalle yönetimlerini görevden alması ise bardağı taşıran son damla olmuş, İlçe Sekreteri Kaygül ile birlikte 6 ilçe yöneticisi bu karar şerh koymuştu.
Kaygül'ün örgüte ve demokrasiye sahip çıkma girişimi elbette cezasız kalmadı. Susmuş, Gök'ten sonra seçimi kazanmasında en büyük aktör olan Kaygül'ü de harcamaktan bir an bile geri durmadı...
CHP Bayraklı İlçe'de şimdi herkes 'sıradaki kurban kim' diye sorarken, örgüt tabanında da ciddi bir rahatsızlık var. Hatta istifalar var. Susmuş'un mahalle temsilcilerini gerekçesiz bir şekilde görevden almasını anti demokratik bulduğu için kızıp, CHP'den istifa edenler var. Belgeleri geldi, bunları da yazacağız.
Sayın Susmuş, kendi hatalarına bakmak yerine önüne gelen herkesi suçlamayı adet edinmiş de nedense insan harcadıkça Bayraklı örgütüne huzur ve istikrar geleceğine, daha büyük huzursuzluklar baş gösteriyor.
Demek ki sorun o harcanan insanlarda değil.
Bir ilçe başkanına yönetimindeki 6 kişi, 'yanlış yapıyorsun' diyerek aldığı karara muhalefet şerhi koyuyorsa, orada durup düşünülecek çok şey var.
Demem o ki, orda değil 6, 16 kişi de harcasanız yine huzur gelmez.
Bir İlçe Başkanı kendi partisinden olan Belediye Başkanının etkinliklerine katılan, Başkan'a yakın duran ilçe yöneticilerine tavır koyar mı?
Neyse yazılacak çok şey var ama daha ötesi Cumhuriyet Halk Partisinin kendi örgüt içi meselesi ama Bayraklı gibi huzura, birliğe, moral ve motivasyona, sinerjiye hepsinden ötesi de hizmete ihtiyaç duyulan bir ilçede olması gereken son şey, seçime 3 yıl varken, bir başkan aday adayı tavrına bürünmektir.