Bugüne kadar her fırsata, her platformda siyasette kadının daha fazla yer alması gerektiği konuşuldu söylendi.
Her alanda olduğu gibi siyasette de kadın hak ettiği yerde ve nicelikte olmalı dendi
Kadın elinin değdiği her sektör, her iş güzel olur dendi
Demokrasinin gereğidir, Ata’nın vasiyetidir dendi…
Bu konuda siyasetçilerimiz, parti yöneticilerimiz ve parti genel başkanlarımız bir kamyon dolusu laf etti.
Ha işte şimdi samimiyetlerini test etme günü geliyor.
Partiler yakında belediye başkan adayları ile belediye meclis üyesi adaylarını açıklayacaklar.
Bakalım seçilecek noktalara kaç kadın aday koymuşlar!
Oysa M. Kemal Atatürk, kadına 5 Aralık 1934 yılında kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını verdi. Peki o günden bugüne ne kadar yol alındı?
Sizce kadınlar siyasette eşit ve orantılı bir şekilde yer alıyorlar mı?
Milletvekilli, belediye başkanı, ilçe başkanı bazında partileri incelesek acaba herkesin yüzü kızarır mı?
Atatürk’ün 1934 yılında tanıdığı bir hak için kadınlar neden hala mücadele veriyor, vermek zorunda kalıyor izah edebilecek biri var mı?
İşte şimdi soruyorum başta Atatürk’ün mirasını hiç kimseye bırakmayan Cumhuriyet Halk Partisi’ne; kaç tane kadın aday göstereceksiniz?
Kaç tane kadın Büyükşehir Belediye Başkanı, kaç tane kadın il belediye başkanı, kaç tane kadın ilçe belediye başkanı, kaç tane kadın belediye meclis üyesi göstereceksiniz?
Bak orada da bir tuzak var, onu da söyleyeyim; sırf kadın aday göstereceğiz diye, yarın emir kulu edeceğiniz, liyakati, kariyeri uygun olmayan adaylar göstermeyin…
Bu işin mücadelesini vermiş, liyakati tam kadın aday gösterin ki, bu kadın adaylar yarın sahada gösterecekleri başarı ile kendilerinden sonraki kadınlara rol model olsunlar.
Yoksa, klasik erkek aklıyla yarın oturup, ‘aha kadın aday gösterdik de ne oldu’ diye bir de zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmayın…
Tabi bunun CHP’si AK Partisi, MHP’si yok…
Yazdıklarım tüm partiler için geçerlidir, hadi beyler samimiyet testine!