Siyasette bir saat bile çok uzun bir süredir. Bir yıl çok kısadır, diyorlar gerçekten de öyle…
Bunun en güzel örneği 24 Haziran seçimlerinde CHP İzmir örgütünde yaşandı.
Başkan Aziz Kocaoğlu, kongrede Deniz Yüceli’i il başkanı yapmak için ellini değil gövdesini ortaya koydu. Herkese rağmen Yücel’i il başkanı seçtiren Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu kurultayda da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu sonuna kadar destekledi.
Ancak Kocaoğlu’nun parti meclisi için verdiği isimlerden hiç birine yer verilmedi.
Aziz Kocaoğlu buna da ses çıkarmadı. Parti zarar görmesin, dedi. 24 Haziran seçimlerinde CHP seçimlerden başarısız çıkınca Kocaoğlu da sessizliğini bozdu. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin partiden daha fazla oy almasının örgüte bir heyecan getirdiğini ifade ederek ‘değişim şart’ dedi.
Bu heyecanı kırmamak gerekir, partiye bu heyecanı getiren Cumhurbaşkanı Adayı İnce Genel Başkan olmalı, bu rüzgarla yerel seçimlere gidilmeli, dedi.
Aziz Kocaoğlu böyle düşünürken İl başkanı Deniz Yücel tam tersini savunarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile devam edilmeli, görüşünü ortaya koydu.
Kendisini il başkanı yapan Aziz Kocaoğluna karşı bir tutum takındı. Bu yüzden siyasetin bir saati çok uzun bir yılı çok kısa bir zamandır. Ne zaman ne olacağını, kimin ne zaman ne yapacağı beli olmaz. Buna siyaset mi dersin yoksa koltuk kapma mı dersin bilmiyorum ama bütün seçimleri gözden geçirdiğimde her seçim sonrası ‘Kılıçdaroğlu’yla olmuyor değişim olmalı’ diyenler, bugün ne hikmetse ‘Kılıçdaroğlu kalmalı’ demeye başladılar.
Daha doğrusu dün Kılıçdaroğlu’nu istemeyenler bugün Partinin başında Kılıçdaroğlu’nun kalması için ellerinde geleni yapıyorlar.
Bu da benim aklıma türlü cinlikler getiriyor. Çünkü yerel seçimler kapıda, belki bir koltuk kaparım düşüncesiyle partinin başarısı veya başarısızlığını umursamayanlar yok değil. Bazı kişiler gözlerini o koltuğa dikmiş ve sadece o koltuğu istiyor.
Onun dışında hiçbir hesap kitap onları ilgilendirmiyor. CHP’nin başarısı veya başarısızlığı da onlar için önemli değil.
Ancak daha da önemlisi şu; bu tipler o koltuğu kapacak mı kapamayacak mı? CHP’deki sistem bu tiplere prim yaptıracak mı yaptırmayacak mı?
Bir siyasetçi şöyle demişti; siyaset insan kullanma sanatıdır…
Sanırım tam da bu sözü sıkça dile getirip, siyasetçilere bir de o gözle bakma zamanı…