Ne çok insan tanıdık ya da tanıdığımızı sandık değil mi? Akraba, arkadaş dost dediğimiz kaç kişi koyduğumuz yerde kaldı..
Hep eskiye bir özlem, hep eskiyi anar olduk ben çocukkenli cümleler kurarak…
Çünkü çocukken bir çatı altındaydık. Birbirimizin acısından, mutluluğundan haberdardık. Çatılar ayrıldıkça bizde uzaklaştık.
Yaşam olarak herkes sadece çatısının altındakine sorumlu ve duyarlı olunacağı bencil fikrini kabullenmiş.
Biz birbirimizin derdine derman olmak yerine çare üretmek destek olmak yerine sadece akıl veriyoruz... Çekilen sıkıntıya sırtımızı dönerek görmezden gelerek yaşamımıza devam ediyoruz... ‘Hallac-ı mansur’ ne güzel söylemiş; "Cehennem acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir.”
Yani dünyadaki şu anı özetlenmiş. Biz acı çekerken kimsenin haberi olmaması, herkesin hobisine, gezmesine vakti olup sana ayıracak vakti olmaması tam da bu değil mi?
Acı olan sessiz çığlıklarımız… Kalp atışımız gibi inişli çıkışlı yaşantılarımızda, biz inişteyken kimin elimizi tuttuğunu asla unutmayız...
Kurt kışı geçirirmiş ama yediği ayazı unutmazmış... Gelin şimdi bizi üzen, verdiğimiz değeri hak etmeyen, başımızın üstünde taşıdığımız ama yerini yadırgayan kim varsa hak ettiği yere koyalım.
Bizi üzen üzmekten de çekinmeyen kim varsa çıkaralım hayatımızdan. Bize karşı komşu muamelesi yapan el olan kim varsa çekelim bizde elimizi...
Bize akıl değil, destek olacak insanlar lazım. Eş, dost, arkadaş, adı her neyse bazen empati yapıyorum da tam tersi olsaydı ben nasıl davranırdım diye düşünüyorum.
Ve diyorum ki ben asla onlar gibi kör, sağır ve dilsiz olmazdım ve olmadım da şükürler olsun ki.
Hala şuurumuz yerinde, kalbimiz acıya, hüzne duyarlı. Biz başkalarının derdi tasası ihtiyacı varken deve kuşu misali başımızı kuma gömmedik...
Para biriktirmedik insan biriktirdik, cimrilik de bir hastalık…
Rabbim korusun en belirgini ise bencillik…
İlahi adalet var unutmayalım... İnsanların hoşuna gitmiyor doğrular, nasıl yalnız kalınır diye sorarsanız naçizane fikrim doğru söylediğiniz zaman kimse kalmıyor etrafınızda.
Ama HUZUR istiyorsak derde deva olmayan, size herkes gibi davranan, sizin ihtiyacınız varken kör olan, sözleriyle yaralayan ve bundan gocunmayan, sizin arkanızdan konuşana müsaade edip gelip birde anlatanı, kısacası sizi inciten kim varsa eleyin hayatınızdan.
Ruh sağlığımız önemli. Kıymet veren dostlar, akrabalar, her şartta zaten bizimledir ama sözde olanlara sizde özde yer vermeyin...
Tecrübe bazen acıtır canımızı ama insanların maskesini düşürür. Kim olduğunu görmek için çok geçte olsa huzur veren derde deva olan insanlara çıksın yolunuz...
Gönülden düşenin parçası bulunmuyor, soğukluk sadece kış mevsimine has değil. İnsanın içi soğudu mu zemheride ayaz misali buz kesiyor içi.
Gönlümüze bahar olan insanlar lazım özetle azizim…
Bize halden anlayan derde deva insan lazım...
Süpersin yüreğine sağlık
güzeldi :)