İzmir’in Menderes ilçesinde bir doğa katliamı yaşanıyor. Adı ne yazık ki “tarım cenneti” olan bu topraklarda, artık sadece beton filizleniyor. Küner Köyü’nde fıstık ağaçlarının gölgesinde yeşermesi gereken umutlar, tapusuz lüks villaların altında can çekişiyor. Ve bu rezaletin orta yerinde, Menderes Belediyesi adeta seyirci koltuğunda oturuyor.
600 bin dönüm verimli arazinin parçalanıp kaçak olarak satılması, bazı parsellerin birden fazla kişiye “noter satışı” adı altında pazarlanması, açık bir suç örgütlenmesi görüntüsü veriyor. Üstelik bu işler olurken belediye ya uyuyor ya da göz yumuyor. Hangisi daha vahim, karar veremiyor insan.
Belediye Başkanı İlkay Çiçek’in son hamlesi ise adeta halkla alay eder gibi. Ortalık yangın yeriyken, kaçak yapılar mahalle boyu yayılırken, Çiçek’in Orman Güzelleştirme Derneği ile verdiği poz gündeme düştü. Güler yüzlü pozların arkasında, ağaçların katledildiği, ormanların talan edildiği bir köy var. Peki, soruyorum: Ne güzelleştirdiniz?
Vatandaş soruyor: “Bu kadar kaçak yapının altında kimin imzası var?”, “Tapusuz arazilere nasıl villa dikilir, nasıl noter satışı yapılır?” Bu sorulara cevap verilmediği her gün, belediye yönetiminin bu düzenden beslendiği iddiaları güç kazanıyor.
Artık yeter!
Belediyeler, doğayı korumakla yükümlüdür; talanı seyretmekle değil! Çevre talanına karşı susmak, o suça ortak olmaktır. Küner’de yaşananlar bir ihmal değil, bir bilinçli tercihtir. Bu düzenin kazananı üç beş müteahhit olabilir ama kaybedeni binlerce köylü, yüz binlerce ağacın gölgesinde nefes alan bizleriz.
Unutmayın, toprak sadece ekmek vermez; hesap da sorar. Bugün rantla beslenenler, yarın toprağın lanetinden kaçamaz.
Ve biz, susmayacağız.