Son zamanlarda ülkemizin haline bakıyorum da o kadar çok ele alınıp yazılacak konu var ki !
Depremler, seller, kazalar, ölümler ve hastalıklar…
Öncelikle son zamanlar da yaşadığımız Covid 19 yani koronavirüs salgını, bu salgın yaşamak için aldığımız nefesi yarı yarıya düşürdü. Maskesiz ve HES kodu olmadan hemen hemen hiç bir şey yapamaz olduk. Yapmayı bırakın artık nefes almak için bile para verir olduk.
Duyar gibiyim sizi… “Hava bedava, su bedava” dediğimiz günlerin geride kaldığını…
Bu kahrolası virüs yüzünden canından olanlar, sevdiklerini kaybedenler… Hala da tam olarak atlatamadığımız ama içimize yerleşen o korkuyla, günleri iyi kötü geçirmeye çalıştığımız... Zaman o kadar hızlı geçiyor ki! Felaketlerin biri bitmeden diğeri başlıyor.
Ne zaman bitecek!
Sürekli duyduğum cümle…
Yeni virüs gelirse, mutasyon…
Merak etmeyin birileri bu işin yularını eline aldıysa biraz zor kurtuluruz.
Nereye doğru gidiyoruz…
Maddi manevi insanları zor duruma düşüren bu olaylar artık bıçağın kemiğe dayandığı noktaya geldi.
Ülkenin yaşadığı sıkıntılar ayrı bir tarafta dursun bir de Katarlılara satılan devredilen yerler o kadar çoğaldı ki yakında elimizde toprak kalmayacak korkusu da insanların içine düşen ayrı bir dert oldu.
Son 5 yılda 2015-2020 arası dönemlerde özellikle Kanal İstanbul Projesi ile gündeme gelen Katar’lılar Türkiye’den 1 milyon 177 bin 780 metrekare arazi aldılar. İsraillilerin toplamda 220 bin 922 metrekare 91 adet arsa ve tarla satın aldığı daha bunun gibi 59 ülkenin aldığı alanlar say say bitmez... Ama Türkiye’de yakında turist gibi olacağımız kesin gözüküyor.
Brezinki’nin bir lafı vardı o aklıma geldi, “ Ortadoğu’ya hakim olan, Kafkaslara hakim olur. Kafkaslara hakim olan ise dünyaya hakim olur” diye…
“Dijital dünya, yeni dünya düzeni”, söylemlerini bolca duyduğumuz şu dönemde 11 Eylül sonrasında ABD’nin Afganistan’da konuşlanması, Irak’ın işgali aslında yeni dünya düzeninin kurulmasının öncü adımlarından biriydi.
Tek dünya devletinin kurulabilmesi için emperyalizmin karşısındaki en güçlü kavram olan Milliyetçilik ve ulus devletlerin yok edilmesi, ulusal direnç gösteren güç merkezlerinin zayıflatılması ve bertaraf edilmesi amaçlanmıştı.
Terör olayları ile küresel korku toplumu yaratılırken küresel güçlerin yürüttükleri bu yeni tür savaşta hedef Ortadoğu projesi olarak gözükmektedir. Türkiye’nin İslam dünyasındaki belirleyici rolünü gerçekleşmesi için Laik, Demokratik ve Atatürkçü bir ülke uygun görülmemektedir.
Aslında imparatorluklar asla kalıcı olamazlar. Daha fazla hakimiyet kurayım derken pek çok kültürü yok etmişler ve sonunda kendileri yok olmuştur.
Hiçbir ülke veya ülkeler grubu diğerlerini istismar ederek uzun vadeli yaşayamaz… Bir gün kendi vatanında, toprağında turist olmak istemiyorsan değerlerine sahip çıkmalısın.
Ülkemizin Son Yılda Yaşadığı Tüm O***ları Derleyip Toplarlayip Kisa Ve Net Bir Şekilde Kaleme Dökmüşsünüz Emeğinize Kaleminize Sağlık.