Türkiye; döviz ve dış ticaretteki kısa vadeli borç ödemelerinin sıkıştırmasıyla 2018 yılında hedef koyduğu yüzde 5’lik büyümeyi yüzde 3’e çekerek, Temmuz ayından itibaren son iki çeyreğe doğru yol aldı.
Son iki çeyrekte büyüme ne yazar, onu daha sonraki aylarda görebileceğiz.
Ben yazıma ekonomik verileri yazarak giriyorum ki;
Mart 2019 yerel seçimleri üzerindeki ekonomi baskısını vurgulayabileyim.
Benim öngürüme göre Türkiye 2019 ve 2020 yıllarında ekonomik olarak daralmaya gidecektir.
2018 yılının Ağustos ayından itibaren piyasadaki daralma, hükümetin fiyat konusunda ki kontrolünün bulunmaması ve bu sebeple özel sektörün, gıda dahil bütün mal ve hizmetlerde yüzde 50’nin üzerinde zamlar yaparak, halk üzerinde negatif düşüncelere neden olmasına yol açtı.
Elektrik , Doğalgaz, su fiyatlarına yapılan zamlar, sanayici, ticaret yapanları ve halkı düşünmeye itmiştir.
Şimdi gelelim Mart 2019’da yapılacak Belediye Başkanlığı ve yerel seçim sürecine…
Ak Parti 2003 yılında, dünya piyasalarının bol dolarla tanışması sebebiyle 14 yıllık dünya para politikasını rahatça kullanmış, ancak 2017 yılından itibaren krizdeki ABD ekonomisinin toparlanarak faizlerini yüzde 3’e çekmesi, gelişmekte olan ülkelerde doların yeniden anavatanına dönmeye başlaması ve bu sebeple ülkelerin ekonomik daralmaya gitmesine neden olmuştur.
Türkiye’de Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde hükümetin ve muhalefetin büyük bir çekişme yaşayacağı gerçektir.
Cumhuriyet Halk Partisinin yerel seçimlerden güçlenerek çıkacağını düşünüyorum. Çünkü yıpranmış olan AKP hükümetinin son gelen ekonomik krizlerle halk üzerinde yılgınlık yaratması, bu seçimlerde CHP tarafından gösterilecek adayların kimlik, kişilik ve karakter olarak güçlü olmalarını önemli kılmaktadır. CHP, İyi Parti ve Saadet Partisiyle her ne kadar ittifak yapsa da, İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday olarak göstereceği kimliklerin CHP yapısına ve halkın nezdinde itibarlı kişiler arasından seçmesi çok önemlidir.
Bu seçimlerde CHP halka yerel yönetimleri sade ve halka açık bir şekilde anlatım yönüne gitmelidir. İl Başkanlıklarını da bu konuda uyarmalıdır.
AKP Hükümetinin ekonomik krizin yaşandığı şu dönemde ve 2019 yılının ilk çeyreğinde ülkenin iyice daralmaya gideceği göz önüne alındığında; CHP’nin Büyükşehir Belediye’lerinde sade ve açık anlatımlarıyla Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir’i alması büyük bir olasılıktır.