16 yaşında siyasetle tanışan Dev-Genç’in son dönemlerini yakalayan işkence görmüş ve Cumhuriyet Halk Partisi tüzüğünü yazmış dev bir Cumhuriyet kadınını anlatacağım.
Hatice Tatlı..
Kim mi? Tatlı… Soyadı gibi tatlı bir kadın, fakat hafife alınmayacak kadar büyük görevler üstlenmiş tarihe adının yazılması hatta adına kitapların basılması gereken bir Cumhuriyet kadını kendisi.
Kendisi ile Bayraklı Belediyesi Aday Adaylığını açıkladığında yerel seçim sürecini takip ederken tanıştım.
Deniz gezmiş dönemindekiler ondan büyük elbette ama onları bir mitingde izlemiş bir kişi olan Tatlı, Salihli’de köy evlerinde çeşmenin olmadığı günlerde, Köy meydanında bulunan tek bir çeşmeye araç olmadığı için herkes sırtında testiyle su doldurmaya gelirken, abisi ve kendi 16 yaşında kızlı erkekli gençlerle , gece üç tekerlekli triportörlere dolup, köylere kanal kazıp boru döşemişler. Üstü başı çamur olan bu gençleri jandarma gelip kovalarmış. Ailelerine fark ettirmeden yaptıkları bu çalışmada, gece eve girmeden üstündeki çamurları temizleyip yatağına yattığında daha ileride ne kadar mücadeleci ve güçlü bir kadın olacağını belki de hissediyordu. Öyle yoğun ve azimle çalışmışlar ki o çalışma sayesinde köylere su gelmesini sağlayıp taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini taa.. o dönemde göstermişler.
Ekonomik yoksulluklardan dolayı Konya’da yatılı okula giden Tatlı, kaldığı yatılı okulda ise siyasi görüşleri ile dikkat çekmiş ve herkes tarafından siyasi lider olarak görülmüş.
Cumhuriyet kadını dedim ya, işte! hep solda durmasından; Mesela, tarihe geçmiş olaylardan, İzmir’de yapılan “6 ncı Filo Defol” mitingi fotoğrafındaki kızlardan biri olması ve bu sol anlayışı kendisine yaşam biçimi olarak benimsemesi onu, Sağlık Meslek Liselerinde meslek öğretmeni ve yöneticisi olarak, öğrencilerine hem mesleklerini iyi yapması, hem de ülke sorunları bilebilir hale gelmelerini sağlamasıyla devam ediyor.
“Müdür bey”
26 yaşında Sivas’ta Sağlık Meslek Lisesi Müdürü olan, Tatlı için alışkanlıklarından vazgeçmeyenler için ‘müdür’ hep erkek olur gözüyle bakıldığından “müdüriye” olamamış, hep müdür bey olarak kalmış.
Bakın öyle güzel iz bırakmış ki! bu güzel yürekli Cumhuriyet kadını, öğrencileriyle ilgili anısını şöyle anlattı:
“Yıllar sonra öğrencilerim beni davet ettiklerinde, her biri bana dair anısını anlatıyordu. İçlerinden birisi dedi ki! Hocam sizin şu cümlenizi asla unutamadım. Onlara, “Siz öyle çalışkan olunuz ki, oradan ayrıldığınızda iz bırakın. Buradan şu kişi geçti desinler. Sizin iziniz takip edilebilir olsun. Sisteminiz devam edilsin orada.” Öğrencim dedi ki, “hocam biz orada iz bıraktık ama takip edilebilir iz sizin iziniz oldu.”
Bir öğretmene, bundan daha güzel bir ödül olabilir mi?
Bunu, 82 yılında mezun ettiği öğrencisi söylüyor. Şimdi gençlerimizin takip edebileceği bir iz olsun. Bu izi de Hatice Tatlı gibi büyükler yaratacaktır diye düşünüyorum.
1992 yılında, Zaman gazetesi Tatlı’nın solculuğu ve öğretmenliğiyle ilgili sekiz sütuna manşet yapmış. Dava açıp kazandıktan sonra, “böyle memurken siyasetle uğraşamıyorum, emekli olayım ve göğsümü gere gere uğraşayım” demiş ve 1992 yılında da emekli olmuş. O dönemde, 9 eylül 1992 tarihinde CHP tekrar açılacaktı. Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi’ni yeniden açan 100 kişiden biri olmayı başaran bir Cumhuriyet kadını işte Hatice Tatlı,
Memleketim diye söylemiyorum ama gerçekten örnek alınması gereken bir yer Eskişehir, oranın havasını suyunu içen ne hikmetse başarıyı elinden bırakmıyor, ufku bir şekilde genişliyor, bulunduğu her yeri güzelleştirmek için uğraşıyor.
Tatlı; zamanında oranın da suyunu içmiş, Eskişehir’de İl Başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş, 1994 yılında genel seçim döneminde, döneminde güçlü giden ANAP’ın yaptırdığı , Eskişehir’de en popüler kişi anketinde ise 5’nci sırada yer almış.
O dönemde, Sağlık Müdürlüğünde Sağlık Eğitim Şube Müdürlüğü yapan, Sağlık Meslek Lisesinde derslere giren, masa tenisi ve voleybolda milli hakemlik yapan, gece sürücü kursunda dersler veren, ayrıca OTOSAN, ETİ, ARÇELİK, CİCİ gibi büyük fabrikalara meslek hastalıklarıyla ilgili eğitimler veren biri olarak oldukça yoğun bir tempoda çalışmaya devam etmiş.
Bitmedi …
Bu arada da Kanal 26 radyo ve televizyonunda da program yapıyor.
Ve Eskişehir’de Başkanlık teklifini bakın nasıl anlattı.
“İl başkanımız dedi ki, Deniz bey aradı, Odun pazarı Belediye Başkanı adayı olarak seni göstereceğiz” dedi. Halka daha iyi hizmet verebileceğim diye çok mutlu oldum. Ben iş odaklı, çözüm odaklı bir yapıdayım. Mesela gece 2’de cam silerim, yemek yaparım ama gündüzümü boşaltırım. Çünkü yapılacak çok şey var diye düşünürüm. Mutlu bir şekilde eve gidip bu haberi eşime söylediğimde, eşim “yok öyle bir şey” dedi. Sen ‘halkım halkım’ diye evinin yolunu unutursun dedi. Şimdiye kadar unutmadığımı, şu an inşaat mühendisi ve avukat olan iki çocuğumu büyüttüğümüzü söyledim. Bir anne olarak ve bir öğretmen olarak onlarla hep ilgilendim. Ertesi gün eve geldiğimde, evin üzerinde kocaman bir bez afiş vardı “Satılık” diye yazıyordu. Evet yanlış duymadınız. Eşim bana dedi ki , “ya siyaset, ya da ailen” karar vermelisin, evi satıp İzmir’e gidiyoruz. Ben adaylık önerisini ağlayarak reddetmek zorunda kaldım ve İzmir’e geldim. Bornova’ya yerleştik. O dönemde SHP ile CHP birleşmişti. Nerden öğrendilerse, ilçe başkanı geldi, bana kadın kolları başkanlığını teklif etti. Önce teklifi kabul etmek istemedim. Kadın kolları başkanlığını SHP veya CHP’den yaparsak katılımın az olacağını, dışarıdan gelen birinin başkan olması ile daha fazla üye toplayabileceklerini söyledi. 1995 ile 1998 yılları arasında Kadın Kolları Başkanlığı görevini üstlendim. Bu dönem içerisinde CHP örgütlenmesi diye bir model geliştirdim. Genel merkez çok beğendi ve beni bu modeli anlatmam için il il gezdirdi. 1992 yılında CHP açılırken, tüzük ve program komisyonundaydım. Partinin tüzük ve programını yazanlardan biriyim. 1998 yılında Parti Meclisi üyeliğine seçildim. Hem Deniz Baykal hem de Altan Öymen’le çalışma fırsatım oldu. Ben aynı zamanda parti politikasını anlatan parti öğretmeniydim. 2009 yılında ilk yerel seçimde Bayraklı Belediyesi Meclis üyesi olarak listeye dahil etmişlerdi ve belediye başkanımızla beraber çok emek vererek, iyi projelerle bu belediyeyi kurduk. Bayraklı’da ayak basmadığım sokak kalmamıştır. O nedenle farklı partiden olanlar da beni çok iyi tanırlar. 2014 yılı yerel seçimlerinde hem Bayraklı hem de Büyükşehir Meclis Üyesi oldum ve halen devam ediyor. Büyükşehirde Meclis Başkan vekilliği yaptım. 16 yaşında başladığım siyasi yaşamım halen koşturmakla devam ediyor.”
İşte hayranı olduğum bu Cumhuriyet kadınını elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Şuan şu satırları yazdığımdan henüz haberi yok sizinle birlikte o da okuyacak. Böyle kadınların yanında durmak gerekiyor. Çünkü bu azim içerisinde mücadele ederken işkencelere de maruz kalmış, 3 aylık bebeğinin sesi onun kulağından hiç çıkmıyor. Onun sözleri de bizim kulağımızdan çıkmasın.
Sonunda ‘yolu da bize iz’ olsun.
Ne güzel böyle bir iz bırakmak....
takipteyiz!!
Tebrikler yazılarınızı takip ediyorum...öyle ki yazdığınız her adaya oy veresim geliyor tabii ki böyle bir şey mümkün değil ama gerçekten övgüyü hak ediyorsunuz Yasemin Anlar