Ben de her insan gibi toplu taşımayla evden işe işten eve
giden biriyim ve son günlerde bir şey dikkatimi çekti!
Malum biz gazeteciler kamuoyuna birinci ağızdan bilgi aktaran
insanlar değiliz sadece… Bazen sessizce bir köşeden tüm olan biteni gözlemler
ve kendimizce yorumlarız. Ben de kendimce yorumladım! Bir teori, bir tez…
Bulunduğum kurum gereği işim yerelde neler oluyor? Bundan
dolayı da yereldeki en büyük sıkıntılardan biri ki bu büyük ve metropol şehirlerin
temel sorunu… TRAFİK!
İzmir’de ne kadar belediye başkanı varsa işim gereği hepsini
dinliyorum ve hepsine giden tek bir sorun var. TRAFİK!
Peki bu sorunu ortadan kaldırmak için ne yapılması gerekiyor?
Yeni geniş yollar mı?
Bence durum biraz daha basit!
Toplu taşımaya insanları teşvik etmek…
Şimdi diyeceksiniz ki bu zaten yapıldı!
Biliyorum ama bir detay ortadan kalkmadı! Tabi bu detayın
ortadan kalkmamasının nedeninin her seferinde toplu taşıma aracı kullanmak
durumunda olmamalarına bağlıyorum… Sıkıntı değil!
Toplu taşımalarda en büyük problemlerden biri insanların balık
istifi nefes bile alamadan yolculuk etmesi ve insanların özgürlük alanlarının
burnunun ucuna kadar daralması…
Soğuk havalarda tıklım tıkış olan otobüs beni durağımdan
almadan geçip gidiyor. Eminim bu bir çoğunuza olmuştur. İnanın dünyanın en
sinir bozucu anı. Haliyle o durakta 15-20 dakika boyunca sıradaki otobüsün en
azından seni alacak kadar boş gelmesi umuduyla bekliyorsun…
Bir diğer problem de deodorant reklamlarına dahi konu olan ‘Kokan
İnsan’ modeli! Bu belediyelerin müdahale edebileceği bir durum olduğunu zannetmiyorum!
Kişisel bakım her insanda sanıldığı kadar hassas olmaya biliyor ya da her insan
o bakımı yapabilecek imkana sahip olmaya biliyor. Bu konuya o insanı eleştirmek
ya da onlar kötüdür diye değinmedim… Şunun için değindim! İnanın toplu taşıt ne
kadar fazla insanla doluysa o kişi o kadar burnunuzun dibine giriyor ve bu
durum sinirlerin gerilmesine neden oluyor.
En sonunda da birbirine tahammül edemeyen, somurtkan, bencil
vb. insanlar çıkıyor.
Bu gibi durumlar insanın insana olan tahammül sınırını
düşürdüğü için kişide bireyselleşme olgusu ulaşılması gereken bir hayal olmaya
başlıyor. Bu da zamanla şu seçeneği insanların kafasında olması gereken bir
tercih yapıveriyor. Nedir o seçenek derseniz? Araba almak.
Tamam kimine göre bir tutku olabilir arabalar fakat ‘ayağımızı
yerden kessin yeter’ tamamen bu tür sorunlarla karşılaşmamak için ortaya
çıkmıştır.
O güzel insanlar o güzel araçlara binip işe gitmek
isteyecekler fakat sürpriz! O da ne? TRAFİK!
Evet, trafik. En azından soğukta beklemeyecek, en azından o
ağız kokusunu çekmeyecek ama büyük bir problem ortaya çıkıverecek. TRAFİK!
Bu sefer de trafikte sinir olacak yeni sorunlar çıkacak! Yol
paylaşılamayacak! O yeşilde geçerken sen bu sefer bir diğer yeşilin yanması
için bekleyeceksin…
Oysa toplu taşıtların insana insan gibi hizmet vermesi
gerekir.
Bir şey daha var! İşte ne diyorsunuz? “Seyahatleriniz uzun
veya kısa olsun önemli değil ‘Kitap Okuyun’”
Ben bu sebeplerden dolayı okuyamıyorum!
Toplu ulaşımın daha konforlu olması, birçok insana iyi gelecek!
Ben buna inanıyorum. Balık istifi gitmediği bir taşıtta kendini daha mutlu ve
değerli hissedecek. Ülkesine ve milletine, kendi insanına daha saygılı ve daha
anlayışlı olacak. Mutsuzluk oranı daha da düşecek! Ben bunların olacağına
inanıyorum.
Ee! Denemeye var mısınız?