CHP ne zaman mı kaybetti? Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i DP İstanbul İl Başkanı Kenan Öner ile davalarında yalnızlaştırarak ve yerine Köy Enstitülerine düşmanlığıyla bilinen Reşat Şemseddin Sirier’i Milli Eğitim Bakanı yaparak kaybetti.
Çok partili demokrasiye geçerken Demokrat Parti’nin oylarını kendi tarafına çekebilmek için DP söylemlerini kullandı. Toprak reformunu rafa kaldırdı.Ağır sanayi hamlesini geçekleştireceği planları uygulamadı. Marshall Planı’nı kabul etti. Amerika ile yakınlaştı. 1947 de Devletçilik ilkesinden vazgeçerken kaybetti.
Köy Enstitüleri’nin müfredat programlarını değiştirdi. Enstitülü öğretmenleri Bakanları Hasan Ali Yücel gibi kaderine terk etti. Öğretmenler eskiden köye giderken arkalarında Milli Eğitim Bakanı ve devletin gücüyle gidiyor. Cehalete karşı savaşıyordu. Öğretmenleri ağa ve tarikat liderlerinin karşısında yalnızlaştırdığı gün kaybetti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda Amerikalı uzmanlar ders kitaplarına müdahale etmeye başladılar. İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar Akdeniz içine Adalar denizinidr alan bir tanımdı. Ders kitaplarından Adalar Denizi çıkarıldı. Ege Denizi yapıldı. Bu küçük dounuş ne CHP yi ne de CHP lileri o günlerde rahatsı etmemişti. Oysa Ege Denizi ismi Yunanlıların kullandığı bir kavramdı. Ve Yunanlılar uzun vadede hal taleplerini yapacakkken bu coğrafyadaki çocukların coğrafya ve kendi tarihleri ile bağı kesiliyordu. CHP o gün kaybetti.
Din siyasallaşırken buna zemini CHP hazırladı. Laiklikten ödün vererek oy oranını yükselteceğini düşünerek o dönemin tarikat liderleri ( bugün CHP lideri onlara kanaat önderi diyor) ile görüşüp tavizler verdi.
Seçim kanununu değiştirip iktidarını koruyabileceğini düşündü. Ne yazıkki kendi oyununun kurbanı oldu ve 1950 seçimlerinde TBMM de çok az vekille temsil edilebildi. Bunun sorumlusu da kendi seçim hileleriydi. Ve sonrasında da uzun yıllar Mecliste çoğunluk olamadı.
1946-1950 arası dönem CHP nin kendi kimliğinden uzaklaştığı yıllardı. Ve kendi kimliğinden uzaklaştıkça kaybetti. O dönemde aslında savaştan çıkmış ve 27 yıllık iktidarın yıpranmışlığı ile seçimi kaybetmesi kaçınılmazdı. Taviz vererekte seçimi kazanamadı. Demokrat Parti kazandı. Demokrasi zaten partilerin iktidar kadar muhalefette oldukları seçimli sistemdir. Atatürk’ün anayasası o kadar mükemmeldiki 1950 de anayasa değişikliğine gerek kalmadan srçimle Tek partili yönetimden demokrasiye geçildi.
CHP kendi kimliğine yakınlaştığı her dönemde iktidara da yakınlaşmıştı. 1970 li yıllar kıbrıs konusundaki milli duruşu ve toprak işleyenin su kullananın söylemleri aslında Halkçılık, milliyetçilik, devletçilik aöylemlerinin vücut bulmuş haliydi ve onu iktidara taşıdı.
12 Eylül’de siyasi partiler kapatıldıktan sonra keşke CHP hiç açılmasaydı. Mirasyedi torunları Atatürk’ün ismini kullanıp 1946-50 arasını kendilerinw model alıyor. Oysa bu ülkeninde dünyanında bugünlerde her zamankinden daha çok Atatürk’e ihtiyacı var. Tarih gösteriyor ki mış gibi yapanlar hep kaybetmiştir.
Köy Enstitüleri kapatıldıktan sonra yıllarca köylüye yönelik bir eğitim sistemi gerçekleşmedi. Demokrat Parti Enstitülerin yerine cami yaptırma dernekleri ve imam hatip okulları açtı. Köy Enstitüleri kuruluş yıldönümlerinde nutuklar atanlar altetnatif bir okul açmadı. Kendi çocuklarını özel okullarda okuttu. Eğitti. Şimdi o çocuklarının bu ülkede ne yapacağını sorup yurt dışına yollamaya çalışıyor. Oysa bambaşka bir Türkiye olabilirdi. Tarihten ders çıkarılmış olsaydı……