1990’ların başlarıydı. Hocam Ergün Aybars bizleri topladı. Antalya
Kaş’ta bölgenin köylerinden insanlara bir sempozyum yapacağımızı, organizasyonu
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan’ın yaptığını söyledi.
Asistanlar ve hocamız bir minibüsle Kaş’a gittik. Türkan Saylan bölgede
tarikatların çoğaldığını, halkın aydınlatılması gerektiğini, kız çocukların
okula gitmesini sağlamak gerektiğini söylüyordu. Gözlerindeki vatan sevgisi ve
aydın sorumluğuna hayran kalmıştım. Sunumlarımızı yaptık. Dönüş yolunda
üniversiteden bir meslektaşımla yol boyunca ben, “Atatürkçülük bir ideolojidir”
diyerek savunurken ve bunu belgelendirirken o ise Atatürkçülük ideoloji
değildir tezini savunuyordu. Mesleğin ilk yıllarıydı ve bunları sadece daha
iyiye ulaşma yolundaki görüş alışverişleri sanıyordum. Daha 1990’ların başıydı.
Ne 2. Cumhuriyetçiler ne tarikatlar ne Kürtçülerin henüz sesleri çok cılızdı.
Çoğunluk demokrasiyi askere emanet etmiş yazlıklarına gidiyordu. Türkan Saylan
gibi aydınlar ise Antalya dağlarında Anadolu’nun farklı köşelerinde kız
çocukları okusun telaşındaydı…
Bu Antalya seyahati benim bakış açımı çok etkiledi. İzmir’de
üyesi olduğum Atatürkçü Düşünce Derneği’nde daha aktif çalışmaya başladım.
Türkan Saylan haklıydı. Üniversitedeydim. Öğrencilerim yurt, yatacak yer
yiyecek olmadığından ışık evlerine, cemaatlerin kollarına düşüyordu. Yurt
yapmalıydık, burs vermeliydik. O dönemde insanları ikna etmek zordu. Çünkü
tehlikenin bugün olduğu gibi dünde farkında değildiler. Rektörler yurt açmadı.
Belediyeler yurt açmadı. Cemaatler açtı. 1990’larda üniversite okuyamayacak
çocuklar onların sayesinde okudum dedi. Şimdi o ilk kuşağın neredeyse emeklilikleri
geliyor.
Atatürkçü Düşünce Derneği Balçova Şubesi başkanıyken her yıl
20 öğrenciye burs verdik. Sayı çok muydu, tabi ki hayır. Ama hayat felsefem çevremdekileri ikna edemiyorsam
vazgeçmem, hayallerimin değil gücümün yettiği kadarını yaparım.
2006 yılında ADD genel seçimlerinde Şener Eruygur’un
listesindeyken duyduğum rahatsızlık nedeni ile ayrıldım ve Genel Başkan adayı
oldum. Kongredeki konuşmamda şu cümleleri söyledim… “Dün Cumhuriyet
Gazetesi’nde iktidarın her ile bir Kabe Maketi yaptıracağı haberi vardı. Ben
üniversitede öğretim üyesiyim. Türkan Saylan Haydi Kızlar Okula kampanyasını
başlattı. Bu kızlar okuyup üniversite sınavını kazanıyor ne yazık ki paraları
yok, kalacak yerleri yok, gelin her ile bir Atatürkçü Düşünce Derneği Yurdu
yapalım “demiştim. Kongre salonunda neredeyse üzerime yürüyeceklerdi. Kimler
mi? Neden mi? İşçi Partililer ve vay Nasıl işbirlikçi Türkan Saylan’ı anarmışım
vay efendim vayyy. Yani bu ülkede Türkan Saylan’a saldırı çok yönlüydü.
Aydınlık diyenler en çok aydınlanmadan korkanlardı…
Bir sabah benzinciye girdim. Benzin alıyorum. Benzincide çalışan kız kartta ismimi gördü. Çok güzel bir isminiz var dedi. Çok ünlü insanlarda olan. Benim aklımdan Türkan Şoray geçti. Ve kız dedi ki Türkan Saylan gibi… Ardından “Umarım onun gibisinizdir “dedi. Gülüştük. Nereden bilebilirdi ki Kaş’ta başlayan hayranlığım rol modele dönüşmüş ve pek çok öğrenciye ulaşmaya çalışmıştım. Her eğitimli kadının bu cumhuriyete borcu olduğunu biliyorum ve çalışıyorum. Mekanın cennet olsun Türkan Saylan.