Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, Pazartesi günü yapılacak Büyükşehir Meclis toplantısı öncesinde önemli bir sınavdan geçecek.
Bu grup toplantısını farklı ve önemli kılan ise Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü’nün aylar öncesinde Grup Başkanvekilliğine aday olduğunu açıklaması oldu. Çok tartışıldı…
Destekleyen de oldu, sert bir şekilde karşı çıkan da…
Pazartesi günü CHP Grubunda seçilecek yada belirlenecek kişi adı üzerinde Grup Başkanvekili, yani Grup Başkanı değil. Peki kim o grup başkanı? CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel…
Dolayısıyla bu konuda en birinci sözü söylemesi gereken kişi Yücel… Ancak şu ana kadar bu konuda tek bir söz etmedi. Özenle bu tartışmaya dahil olmaktan kaçındı. Sadece basına yansıdığı kadarıyla Meclis Üyelerine ve İlçe Belediye Başkanlarına whatsapp’tan mesaj atarak, ‘bu konuyu kamuoyu önünde konuşmayın’ dedi.
Bu girişimi doğruydu… Yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendi içinde bir kavgayı alevlendirmemesi için doğru bir hamle yaptı.
Ancak, burada Grup Başkanvekilliği seçimini de aşan daha önemli bir konu var. Türkiye’de her zaman demokrasiyi işletmeye, geliştirmeye yönelik politikalarla kimlik bulan Cumhuriyet Halk Partisinde, parti içi demokrasi talepleri tabanda giderek daha büyük karşılık buluyor.
Haklı olarak denilebilir ki, hangi parti grup başkanvekili için meclis üyelerinin önüne sandık koyuyor ki, CHP de sandık koysun! Doğru, hiçbir parti meclis üyelerinin önüne sandık koymayı bir parti geleneği haline getirmiş değil… Fakat bu genelleme; doğru ve haklı yöntemin de bu olduğunu göstermez.
Türkiye’de parti içi demokrasinin işlememesi, genel anlamda siyasetin hem kalitesini düşürüyor hem de rekabeti öldürüyor. Bugün bütün partilerin şikayet ettiği ‘tek adam’ sistemini kaçınılmaz kılıyor.
‘Türkiye için bu kadar demokrasi çok mu, az mı’ tartışmasını size bırakıyorum.
İşin diğer boyutunda İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, Belediye yönetiminin en önemli organı olduğuna göre elbette Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ilgilendiren bir konudur.
Soyer, bu konuyla hiç ilgilenmesin, o gün meclis başladığında CHP Grup Başkanvekili koltuğunda kimi bulursa, ‘hayırlı olsun’ desin ve geçsin yerine otursun demek de hayatın gerçekleri ile örtüşmüyor.
Doğrusu nedir peki?
Elbette Tunç Soyer ile Deniz Yücel’in bu tartışmalar daha başlamadan önce bir araya gelip; meclisin ihtiyaçları ile örgütün ihtiyaçlarını ortaya koyup, bir uzlaşı yolu bulmalarıydı.
Bu noktada hem İl Başkanının hem de Büyükşehir Belediye Başkanının ortaya koyacağı bir irade, elbette örgütte de memnuniyetle kabul görürdü. Ancak bu tren kaçtı… Şimdi sonrasına bakmak lazım.
Diğer boyutuyla baktığımızda ise İzmir Büyükşehir Meclisinde CHP Grubu bugüne kadar bir çatlak vermedi. Hiçbir oylamada CHP Grubundan aksi yönde oy kullanan olmadı. Başkan Tunç Soyer de bu nedenle bir sorun yaşamadı…
Hep dile getirilen eleştiri ise şu oldu; iyi hazırlık yapan, teknik yönden güçlü ve hitabeti etkili bir Ak Parti Grubuna karşı, daha güçlü savunma yapan, CHP’nin ve örgütünün hassasiyetlerini, rahatsızlıklarını, taleplerini ortaya koyabilen ‘şahin’ CHP Grup Yönetimi olsun…
Bu noktada bir tehlike daha var elbette… İki tarafın ‘şahin’ gibi davrandığı bir meclisin yönetilebilirliği de ortadan tümden kalkabilir. Bu noktada talep edilen kavgacı bir meclis olmamalı…
Büyükşehir Belediye Başkanının elini kolunu bağlamayan ve İzmir’in demokrat tavrına, hoşgörüsüne zarar vermeden, yönetilebilir bir meclis olmalı…
Bu perspektiften bakınca sıradışı çıkışları ile çok kolay gündem yaratabilen Ak Partili Hüsnü Boztepe’ye rağmen Çiğli meclisini etkin bir şekilde yönetebilen Utku Gümrükçü’nün İzmir Büyükşehir Meclisinde de başarılı olma ihtimali yüksek…
CHP Grup Başkanvekilliği için ismi geçen diğer aday ise Murat Aydın… Murat Aydın da Cumhuriyet Halk Partisi için önemli bir kazanım… Yıllarca hakimlik yapmış ve şimdi de Avukat olarak kariyerini sürdüren Murat Aydın, Gümrükçü kadar örgüt diline hakim olmasa da hitabeti ve muhakemesi güçlü bir isim…
Dolayısıyla burada iyi ve kötü kıyaslaması yapılması doğru değil.
Cumhuriyet Halk Partisinin demokratik tavrı içselleştirmesi ve demokrasinin parti içinde kurumsallaşmasına zemin hazırlamasıdır tartıştığımız...
Yoksa, seçilecek ismin; kim olursa olsun İzmir Büyükşehir Belediye yönetiminin ve CHP politikalarının dışına taşma ihtimali olmadığını biliyoruz.