Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Başkanı Burak Sertbaş, ekonomi basını ile buluşmalarını geleneksel hale getirdi. Sertbaş, ekonomide neler olup bittiğini, ihracatın alt kalemlerindeki gelişmeleri ve doğal olarak kendi sektörü olan hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatındaki olumlu-olumsuz gelişmeleri bu buluşmalarda ekonomi basını ile paylaşıyor.
Burak Beyin, ekip arkadaşlarını da yanına alarak düzenlediği bu buluşmalar aslında ekonomiye ilişkin öngörülerimizi daha da netleştiriyor.
Salı akşamı EHKİB Başkan Yardımcısı Çağlar Bağcı ve Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz’la birlikte soğuk rakamlardan uzak çok gerçekçi bir tablo çizdi. Burak Beyin en sevdiğim yanı sektörel sorunları konuşurken asla politik davranmaz ve sektör gerçeklerini eğip bükmeden bizlerle paylaşır.
Bir önceki buluşmayı Şubat ayında yapmıştık. O gün için oldukça iyimser bir tablo konuşmuş, yükselen kur desteği ve bitmeye yüz tutmuş korona pandemisi ile güzel bir dönemin başlayacağını söylemişti.
Ancak, uzaylı istilası dışında neredeyse tüm afet ve krizlere maruz kalan 2020 sonrası dünyamızda, sürprizler bitmek bilmiyor. Rusya-Ukrayna savaşının enerji ve gıda enflasyonu üzerindeki etkisi, her ne kadar ülke olarak ‘sadece biz yandık bittik’ olarak görsek de aslında dünyanın hemen hemen tümünü etkilemiş durumda.
Burak Bey’den öğrendik ki, enflasyon ve enerji krizi korkusu ile paniğe kapılan Avrupalı tüketici, harcamalarına ani bir fren çekmiş. Avrupa’da basılan o fren maalesef bu bölgeye ihracat yapan Türk hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçılarına burada kaza yaptırmış gibi görünüyor.
Burak Sertbaş’ın bizimle paylaştığı verilere bakılırsa daha şimdiden Egeli ihracatçıya gelen siparişler yüzde 30 gerilemiş durumda… Bunun Türkiye ortalaması ise yüzde 16’ları buluyor. Elbette bu ani fren, bir çok yatırımcıya da ters köşe yaptırdı. Hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatına yönelik üretim yapan bazı büyük firmalar, yakın zamanda büyük yatırım yapmış, ancak bu frenle birlikte bir anlamda yaptığı yatırım ellerinde patlamış görünüyor.
Demem o ki, hele hele Avrupa, Amerika pazarları çok rahat elde edilen pazarlar değil. Türk ihracatçısının bu pazarlardaki hakimiyetini kaybetmemesi için ne gerekiyorsa yapılmalı…
Dış politikada Türkiye’nin konumu bu kadar yükselmişken, bu avantajı ihracat pazarlarına yansıtmazsak, bunu rekabet üstünlüğü olarak ihracatçılarımıza sunmazsak, o güçlü konumu sadece heba etmiş oluruz.
Özellikle ABD ve Avrupa pazarında başlayan bu daralmanın sadece hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatını sekteye uğratmayacağını, bütün ihracat kalemlerine sirayet edeceği açıktır.
O yüzden, ekonomi yönetiminin ihracatçılarımız için bir seferberlik ilan etmesi, dış ticaretle ilişkili tüm devlet kurumlarını içene katacağı yeni bir yol haritası belirlemesi hayati derecede önemlidir.
Zira, cari açığı azaltacağız denilerek yapılan veya göz yumulan kur operasyonu, hammadde fiyatlarındaki artışın da etkisi ile tam tersi etki yapmış, ihracatçının onca çabasına karşın ithalat rakamları uçup gitmiş, cari açık da katlanmaya başlamıştır.
Türkiye’nin ihracatı gözden çıkarma lüksü hiçbir zaman olmadı, olamaz da… O nedenle Türkiye’nin yeni bir dış ticaret politikasına acilen ihtiyacı var. Türkiye’nin ihracatçısını bu fırtınalı denizde tek başına bırakması, Cumhuriyetin 100. Yıl hedeflerine de ihanet olur.
Bir diğer sorun ise asgari ücret artışları ile emeği ile geçinen dar gelirlinin değil, tüketim sektörünü elinde bulunduranların kar ve kazanç hırslarının şişirilmesidir. Her asgari ücret artışında katlayan gayrimenkul fiyatları ve kiralar ile market raflarındaki fiyat rallisi maalesef asgari ücret artışını da hem dar gelirli için hem de ülke ekonomisi için büyük bir tuzağa dönüştürüyor.
Hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçılarının ekonomi basını ile buluşmasından anlıyoruz ki, sektör asgari ücret artışını da endişe ile bekliyor.
Ancak sektördeki işverenler, çalışanlarının cebine daha fazla para girmesine karşı değil, o paranın çalışanın cebine girmeden uçup gitmesine ama diğer taraftan da üretim maliyetlerini sürdürülebilir olmaktan çıkarmasından endişe ediyor.