Ak Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, büyük İzmir mitingi ile aslında büyük bir sınav verdi. 31 Mart’ta ataması yapan Saygılı, ekibiyle birlikte sadece 29 gün sonra Türkiye’nin en önemli mitingine imza attı.
İzmir’in Ak Parti açısından önemini, bu mitingin vereceği mesajları bilmeyen yoktur. Zira İzmir, neredeyse 22 yıldır Ak Partiye karşı hep muhalif cepheyi temsil etti. Ak Parti, İzmir’de az sayıda ilçe belediyesi dışında hiçbir zaman ‘zafer’ olarak nitelendirebileceği bir sonuç alamadı.
İzmir, bu süreçte aynı zamanda ana muhalefet partisi CHP’nin de en sadık ve güvenilir destekçisi oldu. İzmir, Ak Parti’nin iktidarda olduğu son 22 yılda CHP’yi hiç yalnız bırakmadı, hiç desteğini eksik etmedi.
Dolayısıyla iktidara yürüdüğünü iddialı bir şekilde dillendiren Millet İttifakının doğal olarak gözü kulağı Ak Parti’nin İzmir’deki mitinginde olacaktı.
Zaten büyük deprem felaketi nedeniyle partilerin veya ittifakların propaganda yapmak için çok az zamanı vardı.
Önceki seçimler gibi öyle 81 ilde miting yapma şansı da hiç yoktu. Durum böyle olunca da Ak Parti’nin sınırlı sayıdaki mitinglerinin en önemlisi ve ilki İzmir oldu.
Peki, Ak Parti teşkilatları içinde daha önce aktif olarak görev almamış, görünürde teşkilatlarla yoğun bir teması olmayan iş insanı Bilal Saygılı bu işin üstesinden nasıl gelecekti?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir için bizzat isteyip atamasını yapması da Saygılı’nın omuzlarındaki yükü daha da arttırıyordu.
Üstelik, sosyal medyada yoğun bir şekilde iktidarın zayıfladığı, seçimleri kaybedeceği, seçmen tabanında kaymalar olduğu yönünde yorumlar yapılan bir dönemde hem de İzmir’de yapılacak mitingin katılım oranı ve coşkusu çok şey anlatacaktı…
İzmir’deki mitingin başarısız olması, muhalefetin istediği o sönük görüntüyü vermesi Ak Parti açısından sadece İzmir’de değil, tüm Türkiye’de teşkilatların moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyecek ve belki de zincirleme olarak diğer illerdeki mitinglerin de enerjisini söndürecekti.
Belli ki Saygılı bütün bu risklerin farkındaydı.
Zira ataması yapıldığında Cumhurbaşkanının talimatı ile kendisine tüm mevcut yönetimlerin istifasını alıp, tüm yönetimleri yenileme yetkisi verilmiş olmasına karşın, bunu yapmadı.
Hatta milletvekili aday listesinin kesinleşmesini bekledikten sonra aday adaylığı için istifa eden il yöneticilerini de yeniden yönetime yazdı.
Yani son 5 yıldır görev yapan ve sahaya hakim olan teşkilatı bozmadı.
Zira büyük oranda yenilenmiş ve yeni atanmış yöneticilerle yüzbinlerce kişinin katılımını organize etmek mümkün olmazdı.
Sonuç itibariyle 29 Nisan’da yapılan Ak Parti İzmir mitingi en az 2018 ve önceki büyük mitingler kadar yoğun bir katılımla gerçekleşti. Hatta İzmir Emniyeti’nin ölçümlerine göre mitinge katılım 317 bini aştı. Hatta Ak Partinin İzmir’deki en büyük mitingi yorumunu yapanlar da oldu.
317 bin seçmenin İzmir ve 30 ilçesinden Gündoğdu Meydanı’na gelmesinin organizasyonu siz de kabul edersiniz ki çok kolay bir iş değil.
Sonuç itibariyle Cumhurbaşkanı Erdoğan, rahatsızlığı dolayısıyla verdiği 2 günlük moladan sonra İzmir mitingi ile enerjisini yeniledi.
Edindiğim bilgilere göre İzmir mitingi Ak Partinin diğer il teşkilatlarında o kadar büyük yankı yaptı ki, birçoğu kendi mitingleri öncesinde İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’yı arayıp, fikir sordu ve önerilerini aldı. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da İzmir mitingi dolayısıyla memnuniyetini ifade ettiği biliniyor.
Dolayısıyla, Ak Partinin mevcut veya eski yöneticileri arasından değil de iş dünyasından atandığı için ilk etapta çekince gösteren bazı partililer de Saygılı’nın atamasından sadece 29 gün sonra bu dev organizasyona imza atması ile rahatladı.
Bence de Saygılı, teşkilatlar nezdindeki ilk ve büyük sınavından alnının akıyla çıktı.