Bunca yıldır İzmir’de yaşıyorum, ilk kez akaryakıt istasyonlarında ‘benzin yok’ ‘mazot bitti’ karşılığı alıyorum. Şehrin en hareketli yerinde, 7/24 iş yapan bir akaryakıt istasyonunda benzin neden biter? Mazot neden biter?
Sizin stok yönetiminiz yok mu, stoklarınızın azaldığını, kalan stokun kaç saat sizi idare edeceği, ne zaman yeni sipariş girmeniz gerektiğini ekranlarınızda görmüyor musunuz? Neden sipariş girmeyip bekliyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz?
Neden akaryakıta indirim geleceği günler bu benzin ve mazot stoklarınız bitmiyor da, zam geleceği günlerde bitiyor?
Gel de bunda bir hinlik arama, gel de saf bir şekilde arkadaşlar işletmecilik yapmayı başaramıyor, stok yönetiminden anlamıyorlar, o yüzden bitivermiştir de…
Değerli, okurlar!
Siz de dikkatle takip edin, akaryakıta zam geleceği önceden belli oluyor ve haberlerde, sosyal medyada paylaşılıyor. Malum zamlar da indirimler de gece saat 24.00’da pompaya yansıyor ya, zam geleceği günün akşamına doğru akaryakıt istasyonlarına gidin, bakalım kaç tanesinden bu cevabı alacaksınız?
Elbette bu ticari ahlaksızlık sadece akaryakıt istasyonları ile sınırlı değil.
Hepimizin bildiği tarihi bir tespit var, ‘tüfek çıktı mertlik bozuldu’ diye, kimi de ‘barut çıktı mertlik bozuldu’ der…
Günümüzü herhalde bundan daha iyi ifade edecek bir söz yoktur. Enflasyon hortladı, ticarette ahlak mahlak kalmadı…
Hepiniz düzenli olarak belli zincir marketlere gidiyorsunuz, yüzlerce ürün arasında kaybolmaya gerek yok. Bir ürün seçin ve her girdiğinizde o ürünün fiyatını kontrol edin…
Market rafında bir ürünün fiyatı her hafta değişir mi, kimi haftayı bile beklemiyor hafta içinde birkaç kez değişiyor.
Önceki gün birkaç şey almak için Migros’a girdim. Daha içeri girmeden dışarıya çıkardıkları indirim reyonunda 2,5 kiloluk baldo pirinç dikkatimi çekti. İndirimli hali 64 lira…
Benim hafızam mı beni yanıltıyor, bu bizim yıllarca 12 TL’ye, 13 TL’ye aldığımız pirinç değil mi? Dünyada pirinc endemik bitkiye mi dönüştü, türü mü yok oluyor? Bu ülkede açıklanan enflasyon belli, akaryakıta gelen zam belli, döviz kurundaki artış belli… Bu 1,5 yıl içinde 12-13 liradan 64 liraya nasıl tırmandı?
Değerli okurlar, samimi bir şekilde soruyorum, her gün aldığınız ürünlere gelen zamların, artan maliyetlerle ilgili olduğuna inanıyor musunuz? Yoksa ahlaksızca fakirin cebindeki varlık, bir enflasyon üçkağıdı ile zenginin cebine mi akıyor?
Yine tanık olduğum bir olayı anlatayım. Bir daire el değiştirdi 2020 yılında fiyatı 2010 bin lira… İçinde kiracı var, zaten evi almak için kullanılan kredinin taksitlerini bu kiracı bir anlamda karşılıyor. Yatırımcının cebinden çıkan pek bir şey de yok aslında…
Geçen hafta o dairenin satışa çıktığını öğrendim, fiyatını sordum. Yatırımcı bir milyon lira istiyor!!! Bu hangi ülkenin enflasyonu, yüzde kaç yüz? 2010 bindi, 400 bin de, 500 bin de anlarım… Bir milyon ne demek 30 metrekare ev için…
Bu ülkedeki bu kazanç hırsı, ülkeyi topyekün bir felakete sürükleyecek diye korkuyorum. Gerçekten bu enflasyon belası ülke için artık bir milli güvenlik meselesi, bir beka sorunu haline geldi. Bu ülke on milyonlarca aç, evsiz ve gelecek umudunu yitirmiş kitleyi taşıyamaz!
Birinin bu kazanç hırsına dur demesi lazım. Birinin bu ülkede sosyal adaleti sağlaması lazım, birinin bu ülkenin tek bir gemi olduğunu, kazanç hırsı ile gemiyi oradan buradan delenlerin de gemi battığında denizin dibini boylayacağını anlatması lazım…