Nergis çiçeğinin kokusunu anlatmaya gerek yok. O kadar güzel bir kokusu var ki, insana adeta terapi gibi geliyor. İzmir olarak ne mutlu bize ki, Türkiye’de nergis çiçeği ile anılan iki ilçe var, ikisi de İzmir’de…
Nergis denilince hepimizin aklına gelen Karaburun ve elbette çiçek denildiğinde de ünü Türkiye’yi de aşan Bayındır…
Ancak son yıllarda nergis çiçeği konusunda iki şirin ilçemiz arasında adı konulmasa da ciddi bir rekabet var. Her iki ilçenin de nergis festivali var, her iki ilçe de nergis kokuları ile konuklarını mest ediyor.
Hatta Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen, bugün Aydın’da açılışlara katılmak üzere İzmir Adnan Menderes Havalimanını kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı koca bir demet nergisle karşıladı.
Ve o buluşmadan medyaya muhteşem bir görüntü yansıdı. Adeta yüzünü nergis demetinin içine gömerek, o muhteşem kokuyu içine çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o görüntüsü aslında her şeyi anlatıyor.
Başa dönüyorum; nergis sadece bir çiçek değil, adeta ruhlarımız dingin bir limana çeken bir terapi öğesi gibi… Sayın Erdoğan’ın yüzündeki o huzuru, nergis çiçeğinin kokusunu bilen herkes zaten anladı… Bu noktada Başkan Uğur Demirezen’i tebrik etmek gerek…
Peki bu kadar muhteşem bir kokuya ve görüntüye sahip olan nergis çiçeğinde İzmir hak ettiği yerde mi değil mi, aslında onu tartışmak lazım.
Ancak ondan önce de bu iki şirin ilçemiz arasındaki rekabetten hangi ilçenin zaferle çıkacağına da bakmak lazım.
Karaburun, nergisle yıllardır anılıyor. Nergis Festivali ile de bu anlamda ciddi yol kat etti. Ancak bir sorun var. Hatta iki sorun var. Birincisi; Karaburun topraklarının bölgeye dışarıdan getirilen nergis tohumları yüzünden enfekte olduğuna dair ciddi söylemler var.
Bu ciddi bir konu… Eğer gerçekse, Karaburun’da nergis için çok ciddi bir mücadele ortaya konulması gerekiyor. Zira hastalık, toprağa da bulaşıyor ve maalesef yıllarca o topraklarda nergis yetiştiremiyorsunuz.
İkinci ancak çok daha belirgin bir sorun; geçtiğimiz günlerde Karaburun Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesinin de güçlü desteği ile Nergis Festivali düzenledi.
Ben de oradaydım. Karaburun muhteşemdi, nergis kokuları ise ilçeyi daha da çekici hale getirmişti. Enteresan bir şekilde Belediye Başkanı kentin girişindeki kilometrelerce uzayan araç kuyruğunu paylaşarak, nergis festivaline olan ilgili anlatmaya çalıştı.
Aslında bana göre o gösterilmesi değil saklanması gereken bir görüntüydü. Evet en son pandemiden önce yine Karaburun’daki nergis festivaline gitmiştim. Maalesef o zaman da aynı görüntü vardı. Festivale gelenlerin çoğu günün bir yarısını yolda ve araç kuyruğunda bekledi, festival alanına ulaşabilmek için….
İşte o görüntü iyi bir görüntü değil.
Karaburun’a 5 kilometre kala daralıp 2 şeride düşen bir yol ve maalesef ilçenin içinde de hemen hemen o darlıkta devam ediyor.
Anlayacağınız, o ‘nergise olan ilgi’ diye hava atılacak bir fotoğraf değildi. O fotoğraf maalesef yıllardır kentin en acil en önemli sorunu konusunda bir arpa boyu yol alınamadığının sadece kanıtıydı. Sizin nergis kadar sempatik, cazip, on binlerce insanı ilçeye çeken bir değeriniz var ama gelen insanlar kente bile giremiyor… Burada düşünülmesi gereken çok önemli şeyler var…
İşin Bayındır boyutuna geçersek, Uğur Demirezen bu konuda bana göre daha şanslı ve bu şansını çok iyi değerlendiriyor.
Zaten çiçeğin başkenti olarak anılan Bayındır, nergis konusunda da Karaburun’a göre bir hayli hızlı yol alıyor. Bu noktada birçok projesi bulunan Bayındır Belediye Başkanı Uğur Demirezen’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı nergisle karşılaması da hiç tesadüf değil. O gün bütün ajanslar o fotoğrafı servis etti…
Demirezen, çiçeğin başkenti olarak nergisi de sahiplenmeyi ve ilçeyle özdeştirmeyi bir görev olarak görüyor ve bu yolda da bir seri bilinçli adımlar atıyor.
Anlayacağınız, Bayındır önümüzdeki dönemde nergisle daha fazla anılacak. Nergisin o sempatik marka algısını Bayındır’a kaptırmak istemiyorsa, bu noktada Karaburun’un yeni adımlar atması gerekecek gibi görünüyor.