Malum seçimlerin üzerinden 3 aydan biraz fazla zaman geçti. Görevi yeni devralan çoğu belediye başkanı henüz, belediyedeki mali sistemi rehabilite edemediğinden, gözle görülür bir çıkış yapamıyor.
Kaldı ki daha önce de yazdım, geldiği günden beri hala ‘personel maaşını nasıl öderim’in derdinde olan başkanlar var.
Gerçekten kolay değil, muhalefet partisine mensupsunuz, hükümetin normalin dışına çıkarak size pozitif ayrıcalık veya imkan sunma durumu yok.
Devraldığınız belediye ise gırtlağına kadar borca batmış…
Bu durumda siz ne yapacaksınız?
Önceki dönemlerde şişirilmiş ancak çok etkin bir şekilde hizmet üretemeyen kadrolara maaş mı yetiştireceksiniz,
Sizin birlikte bir yol yürümüş ve başkan seçilmenizde karınca kararınca emeği geçmiş ve bir şekilde sizinle yol yürümeye devam etmek isteyen insanlara belediyenizde istihdam mı yaratacaksınız,
Hepsini geçtim, bu 5 yıllık dönemde sizi başarıya taşıyacağınız kalifiye insanları bulup, güçlü bir yönetim mi oluşturacaksınız?
Tabi bu şıklardan hangisine parmağınızı uzatsanız, Mali İşler karşınıza dikilecek ‘e başkan para yok’ diyecek.
İzmirli başkanların bu konuda en büyük şansı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer…
Hakikaten Soyer, mali durumunu çok iyi bildiği ilçe belediyelerinden en acil durumda olanlara bir şekilde formül üretti, çarklar dönmeye başladı.
Başkan Soyer’in ilk dokunduğu ilçelerden biri de Karşıyaka oldu.
Ama burada esas değinmek istediği nokta Karşıyaka Belediye Başkanının ortaya koyduğu yönetim anlayışı…
‘Büyükşehir can simidi attı, hadi keyfimize bakalım, yeni borçlar yapalım’ demedi.
Geçtiğimiz günlerde görevdeki ilk 100 gününü değerlendiren Başkan Cemil Tugay’ın anlattıkları benim gibi belediyelerin mali yapılarını yakından tanıyan gazeteciler için heyecan vericiydi.
Gerçekten bir başkan, alışık olduğumuzun dışında özel bir şirketin CEO’su gibi düşünmüş ve ona göre de yeni bir model ortaya çıkarmış.
Bilen biliyor, mali yapıyı sağlıklı hale getirmezseniz, deha olsanız sıfır yazar. 5 yıllık görev döneminin sonunda insanlara sunabileceğiniz sadece mazeretler olur.
Ancak hayat mazeretlerle yürümüyor.
Başkan Tugay’ın o modelini belki sadece İzmir’e değil, durumları hiç de İzmir’den farklı olmayan Türkiye’deki belediyelerin yüzde 98’ine örnek olur diye paylaşmak istiyorum.
Başkan diyor ki, 3 bin lirayı geçen her ihale ve doğrudan temin, Başkanlık denetiminden geçecek. Yani her birim kafasına göre ihtiyaç belirleyip, istediği eşten, dosttan alım yapamayacak, fiyatları şişiremeyecek. Pideye, kurabiyeye, damacana suya yüz binler, milyonlar yazamayacak…
Nokta diyeceğim ama dahası var.
Geçmiş dönemde daha fazla doğrudan temin yapabilmek için belediye bütçelerini bilerek şişiren başkanlar biliyorum.
O yüzden doğrudan teminin üst sınırının 90 bin lira civarına çıkarıldığı bir dönemde, bunu uygulamada adeta 3 bin liraya çekmek, bir belediyede çok ciddi bir mali disiplin sağlar.
Dahası var demiştim, dahası şu; Başkan Tugay bunu kurumsallaştırıyor. Belediyede sadece ihale ve doğrudan teminleri kontrol edecek, her türlü şaibeden arındıracak, yarın Sayıştay’a kusursuz hesap verebilir hale getirecek bir birim kuruluyor. Yani bu iş bakanın inisiyatifine de bırakılmıyor.
Bence hareket doğru mu doğru!
Dahası da var…
Bugün sadece belediyelerimin değil, kamu bütçesinin de sırtındaki en büyük kambur, geleceğimizi çalan sırtlan faizin kendisi değil mi? Yüksek borçlar ve yüksek borçların dayattığı yüksek faizler.
Siyasiler hep söylemiyor mu, Türkiye’nin geleceği faizlere gidiyor, diye…
Başkan Tugay, ‘hele dur yeni geldik, iki gün huzur bulalım sonra bakarız hal çaresine’ dememiş, ildeki tüm imkanları bir araya getirip, bankalara ve piyasaya olan 220 milyon lira borcun 43 milyon lirasını hemen kapatmış.
İnanılmaz bir şey değil mi, siz bu kadar ağır borç altındayken, kemerleri daha da sıkıp, eldeki paranın 43 milyon lirasını borç kapatmaya harcıyorsunuz.
Belki Karşıyaka Belediyesi, bir süre daha kemer sıkacak, belki Başkan Tugay çok daha fazla kişiye ‘kurusa bakma, bütçe imkanlarımız el vermiyor’ diyecek ama Karşıyaka’nın geleceği faiz ipoteği altından kurtulmuş olacak.
Bence özellikle çok borçlu olan ilçe belediyelerinin Başkan Tugay’la bir kahve için, ‘başkan sen nasıl başarıyorsun, hele bize de anlat’ demesinde fayda var.
Çünkü mali disiplini sağlayamayan her başkan, 5 yıl sonra bütün hevesleri kursağında kalarak, o makama veda etmek durumunda kalacak…
Bu yazdıklarım elbette sadece CHP’li belediyelere değil, sözüm sakın yanlış anlaşılmasın.
Önümüzde önceki dönem Ak Partili Başkan tarafından borca batırılmış, iflasa sürüklenmiş Menderes Belediyesi örneği de var, hatırlatmak isterim.