Tekrarlanan İstanbul seçimi, YSK'nın aldığı kararın ne kadar büyük bir hata içerdiğini net bir şekilde ortaya koydu.
Bir çok uzman ve siyaset bilimcisinin iddia ettiği gibi İstanbul seçimi için bir yenilenme kararı alınacaksa, aynı zarf içinden çıkan, diğer 3 oyun da iptalı ve yeniden seçimi kararı alınmalıydı.
Bugün yaklaşık 800 bin oy farkı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nun karşısına, işte o hatalı kararın ilk yansıması çıktı.
İptal edilen seçimle oluşmuş İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin nitelikli çoğunluğu CHP'de değil. Dolayısıyla Mansur Yavaş'ın önüne çıkan 'belediye şirketlerine yönetici atayamama' sorunu, bundan sonra her Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında özellikle Ankara ve İstanbul'da çokça tekrar edecek.
Başkanların yetki alanları meclis çoğunluğu tarafından sık sık kısıtlanmak istenecek.
Burada da iki farklı durum ortaya çıkacak. Birincisi Türkiye'nin bu en önemli iki kenti, etkin bir şekilde yönetilemeyecek, yönetimde çift başlılık ortaya çıkacak. Ancak ne Mansur Yavaş'ın ne de Ekrem İmamoğlu'nun çok uzun süre böyle bir engellemeye tahhammül etmeyeceği açık.
Dolayısıyla ikinci sonuç olarak şöyle bir gündem gelişecek; CHP seçim kazanmasına rağmen bu iki kentte yetkilerini kullanamadığını, engellendiğini öne sürerek erken seçim için bastırmaya başlayacak.
Bu süreç ne kadar hızlı yol alır, iki büyükşehir belediye meclislerindeki üyeler, ne kadar sert bir tavır ortaya koyar, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ancak net olan bir şey varsa, o da tek zarftan çıkan 4 oydan sadece bir tanesinin iptal edilmesinin Türkiye mutlaka sıkıntılarını yaşayacak.
İşte dikkat çekmek istediğim o krizin ilk örneği:
5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 37. maddesinde belirtilen “Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir” hükmüne göre, belediye şirketlerinde atamaları, seçilmiş belediye başkanları yaparken, Ticaret Bakanlığı’nın 20 Mayıs 2019’da yayımladığı genelge ile bu yetki belediye meclislerine verildi.
Cumhuriyet'ten Miyase İlknur'un haberine göre, Ticaret Bakanlığı’na bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü, 31 Mart yerel seçimlerinden 24 gün sonra 24 Nisan 2019 tarihinde “Bakanlığımıza yazılı ve sözlü olarak yapılan başvurulardan; belediyenin aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi veya müdürü olduğu belediye iştiraki şirketlerde, yönetim kurulu veya müdürler kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere yetkilendirilen gerçek kişilerin değiştirilmesine yönelik tescil taleplerinde ve yine pay sahibi belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın (belediye başkanı, belediye encümeni, belediye meclisi) kararının aranması gerektiği hususunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır” diyerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nden görüş istedi.
Bakanlık, kendisine bu konuda kimlerin sözlü ve yazılı başvuruda bulunduğuna ilişkin bir bilgi vermedi.
Bu başvuru üzerine hemen kolları sıvayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü, 20 Mayıs 2019 tarihinde gönderdiği cevabi yazısında, belediye şirketlerinin yapısı ve belediye meclislerinin görevlerine ilişkin uzun bir hukuki mütalaanın ardından belediye şirketlerinde atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair görüş bildirdi.
Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan gelen “Belediye şirketlerine yönetici atama yetkisi belediye meclisindedir” şeklindeki mütaalayı tüm ticaret sicili müdürlüklerine gönderdi.
Ticaret Sicili Müdürlüklerine yazının gönderilmesinin ardından ilk yetki müdahalesi de Ankara’da yaşandı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Halk Ekmek Yönetim Kurulu’na atadığı isimler, bu genelgeye dayanarak Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından onaylanmadı.